Yaz arefesindeyiz. Hafiften sıksa da bahar havası tadında. Havalimanına arkadaşı bıraktıktan sonra eve dönmek için metro istasyonunda bir sonraki treni bekliyorum. Hemen arkamda türkçeye benzer ama bir türlü tam anlayamadığım bir dil konuşan iki kişi var. Merak ediyorum ama arkama dönmüyorum. Metro gelince fark ediyorum ki orta yaşlı bir hanımefendi ve yanında da genç bir kız var. Konuştukları dilin azerice olduğunu anlamam çok sürmüyor. Ama çok farklı bişey daha var. Genç kız... Ne tayt giymiş afedersiniz zütünü karpuz gibi ortaya çıkaran ne de dekolte giymiş memelerini herkesin beğenisine sunan. Evet herkes istediği gibi giyinir ama aynı zamanda herkes istediğini de beğenebilir. Ben tayt dekolte sevmiyorum. Ayrıca tartışılabilecek bir konu ama şu an konu farklı. Konu güzellik. Sıfır makyaj var kızda yüzüne varil varil boya çalan oyuncak barbi bebeklerin yandan yemişlerine inat. Bir yanda ruhu dinlendiren neşe, huzur veren tertemiz azeri türkçesi, diğer yanda kulak tırmalayan fok balığı sesinden hallice bir ses. Devam etsem zibilyon tanesi var ama bu kadarı yeter bence.

Metroya biniyoruz. 4lü koltukların ikisine karşılıklı oturuyorlar. Bir ara yanına oturmak istiyorum ama cesaret edemiyorum. Zaten utangaç bi adamım üstüne bi de tavan yapmış kalp atışını kaldıramaz bünye. Görebileceğim güzel bir yer seçip ara ara dikizliyorum. Her bakışımda tabi kalbim küt küt atıyor. Yok böyle bir güzellik derken sonraki durakta kel orta yaşlı bi abi biniyor ve tam önüme geliyor. içimden kel adama sövüyorum. Ama yapacak bişey yok. iki durak sonra iniyor şükür ki. Zeytinburnu durağında inmem gerekiyor ama inemem. Hipnoz olmuş durumdayım. Zeytinburnunda bi kız daha biniyor tam da azeri güzelin yanına oturuyor. Dekolte kot ruj saçlar gözlükler ojeler kusursuz. Ona bakarken vücudumun muhtelif bi kısmı harekete geçerken azeri güzele bakınca bir başka yer harekete geçiyor. Ben kalbimi sıkıştıranı tercih ediyorum.

Ta Yenikapıya kadar gidiyorum. Pazartesi final sınavı var ama boşver sınavı. Trenden iniyor ben de takipteyim. Bir ara geç karşısına ilân-ı aşk et. Ama biliyorum ki bu ancak filmlerde olur. Tamam çok tipsiz değilim ama bir Brad Pitt de değilim. Kalabalıklar arasında takip etmek zorlaşıyor ve nihayetinde bir restoranta girmeleriyle aşk hikayesi de bitiyor.

Velhasılı kelam yalnız yaşayan birisi olarak günlük aşklarım var birbirinden imkansız. Kimi metrolarda kimi otobüs terminallerinde geçen. Evet imkansız belki hepsi ama sahte birlikteliklerden, tek gecelik ilişkilerden daha temiz ve her ne kadar hiç bir zaman karşılıklı olmayacak olsa da ben tercihimden memnunum. Zaten leyla ile mecnun kavuşsalardı birbirlerine destan olmazdı. Hoş burada mecnun bir leyla bin ve leylalar mecnundan habersiz ve kitaplara konu olmayacak hiçbir zaman...