/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +9 -1
    Uç Keklik Yumurtası

    14-16 Haziran 1994 Dema Dağı
    Şafak karanlık... Karakoldan her çıkışımda, içimden bir şeyler kopar gibi oluyor. 7 aydır durduğum karakol artık evim gibi... Ondan her uzaklaştığımda korku çöküyor içime, nedenini ben de bilmiyorum. Sanki hayatımın bütün bölümü burada geçmiş, burada doğmuşum ve burada öleceğim gibi bir his var içimde. Karakoldan çıkış yapıyoruz... Önde Özkan Asteğmen, sağında Mehmet Ali solunda Amasyalı Cihan arkalarında bizler. Konvoyu karşılamak üzere Dema Dağı'na pusuya gidiyoruz. Yolumuz uzun, 15 asker 1 komutan. Silahlar elimizde, çantalar sırtımızda... Önce Allah'a emanet, sonra kendimize...

    Not: Resimdeki öz abimdir kendim shopladım. Hikaye abim tarafından yaşanmış tamamen gerçektir.
    ···
  1. 2.
    +1
    Rezzzzzz baboli Rezzzz.
    ···
    1. 1.
      +1
      iyi okumalar panpa
      ···
    2. 2.
      +1
      Helal et. Panpalarım sözlükte uzun zamandır adam akıllı hikaye görmüyoruz artık caps şukulamak yerine hakeden yazarlara verin şukunuzu.
      ···
  2. 3.
    +3
    Rez alayım tutar.

    Edit: Benimde abim doğuda şehit oldu panpa ilgiyle dinliyorum anlat.
    ···
    1. 1.
      +1
      Başın sağolsun panpa gerçekten çok üzüldüm...
      ···
    2. 2.
      +1
      Allah razı olsun kardeşim VATAN SAĞOLSUN...
      ···
    3. 3.
      +1
      abin terörist giberken Şehadete erdi kardeşim allah ondan razı olsun
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 4.
    +2
    Amk cingılli sozler bide tarih at trenddesin bune ya
    ···
    1. 1.
      +1
      haklısın panpa iyice takunu çıkardılar
      ···
    2. 2.
      +1
      Aynen ya dıbına koyim nice yazarların emekleri boşa gidiyor ilgisizlikten...
      ···
  4. 5.
    +5
    Bir noktaya gelince duruyoruz. Operasyon bölgesi burası olmalı. Kendimize mevzii seçiyoruz. Seçtiğimiz yerin üstünden kuşlar uçuyor. Keklik bunlar... Mehmet Ali, sesleniyor, "kekliğin yuvası var burda." Yanına gidiyoruz. Evet yuvada üç tane yumurtası var kekliğin. Anne keklik bir türlü geri dönmüyor. Mehmet Ali, yumurtaları hemen pamuklara sarıyor. "Ne yapacaksın bu yumurtaları, yiyecek misin?" diye soruyorum. "Hayır, sıcaklığını koruyabilirsem, keklik civcivlerimiz olur. Anne kekliği uçurduk. Vicdan azabı çekiyorum." Operasyon devam ediyor. Mehmet Ali, yumurtaları pamuğa sarıp üstünü gazlı bezlerle bantlıyor. Aklınca civcivler ölmeyecek. Bu arada sanki dağlara meydan okurcasına ilerliyoruz. 40-50 dakika ilerledikten sonra Tim Komutanı çök işareti veriyor. Mehmet Ali, "oğlum üç şehidimiz var" diyor Yanıma gelen Mehmet Ali, "oğlum üç şehidimiz var" diyor. Ben, "hadi lan ne şehidi?" diyorum gayrı ihtiyari. Tam bir tevekkülle "la yumurtaların üçü de kırılmış oğlum" diyor. Önemsiz bir şeymiş gibi yapmak istiyorum: "kola kutusunu fazla sallamışsındır."
    ···
    1. 1.
      +1
      Özelden bi soru sorudum cevap ver kanka
      ···
  5. 6.
    +2
    .
    ···
  6. 7.
    +2
    Panpalarım önden seri bi şekilde imla kurallarınada uyarak yazmayı planlıyorum elim klavyede hızlıdır. 2 dakikada 1 part.
    ···
  7. 8.
    +2
    Rezerve
    ···
  8. 9.
    +4
    Keklik yumurtalarının kırılmasından işaretler alan Mehmet Ali'yi teselli etmeye çalışıyorum: "Boş ver, canın sağ olsun devrem, keklik gene yumurtlar, biz onu yemle besleriz, sen kafanı takma." Karakol artık gözükmüyor... Gideceğimiz yere de yaklaşıyoruz. Her yarım saatte bir çök veriyoruz. Geçeceğimiz tepenin yamacına öncüler gidip bakıyorlar. 3,5 dakika araziyi gözetleyip, temiz olup olmadığına bakıp ilerliyoruz. Ve gene çök verdi Tim Komutanı. Mehmet Ali'yi çağırdı komutan. Artık gideceğimiz tepe gözüküyor, tepenin yanından konvoyun geleceği yol da gözüküyor. Tepede eskiden kalma bir iki mevzii var. Yola hakim olan tepenin arkası gözükmüyor. Tepeye yaklaştığımızda Komutan, Mehmet Ali'yi ve Cihan'ı yanına alarak önden gidiyor. "Siz yamaçta kalın" deyip, bize de mevzii yeri gösteriyor. Arka tarafı emniyete almak için, tepeye doğru ilerlemeye başladılar. Komutan, Mehmet Ali ve Cihan... Onlar tam tepeye varmadan kıyamet koptu...
    ···
  9. 10.
    0
    Uplayın beyler up up up
    ···
  10. 11.
    0
    up up up up
    ···
  11. 12.
    0
    up up up up
    ···
  12. 13.
    0
    up up up up
    ···
  13. 14.
    +2
    Biz alt tarafta kaldığımız için, ilk mermide ateş edemedik. ilk ateşi yiyen öncüler oldu ama gene yılmadan karşılık veriyorlar. Bir grup da, bizim tam karşı yamacımızdan bize ateş etmeye başladı. iki taraftan ateş yiyoruz. Yukarıda ne olup bittiğini bilmiyoruz. Devamlı karşılıklı silah sesleri geliyor. Bizi de önümüzdekiler rahat bırakmıyor, biz de onlara karşılık veriyoruz. Neticede yukarı yardıma gidemiyoruz. Hedef küçültecek bir yer yok, sürünerek bile gidemiyoruz. Bir ara bir feryat yükseldi. Biri bağırıyordu, acı bir sesle... "Allahım, inşallah bizimkiler değildir" dedim içimdin. Komutan, Mehmet Ali ve Cihan... Aklımız yukarıdakilerde, üç kişi üstümüzde çatışıyor. Ve biz daha kalabalığız ama yardıma gidemiyoruz. Karşılıklı silah sesleri, giderek kesildi. Yukarıdan hiç ses gelmiyor. Orda hayat durmuştu sanki. Artık ne bir feryat, ne de bir silah sesi geliyor... Karşımızdaki grup gözükmüyor... Ateşe de karşılık vermiyorlar.
    ···
  14. 15.
    0
    up up up up
    ···
  15. 16.
    0
    up up up up
    ···
  16. 17.
    0
    uplayın beyler emek var...
    ···
  17. 18.
    0
    up up up up
    ···
  18. 19.
    -1
    hikayeyi bitirince ikicam bitmemis hikaye okumam
    ···
  19. 20.
    +3
    Bizim Konvoy yaklaşıyor. Apocular konvoyun geldiğini görüp ateşi kesmişler. Konvoyu pusuya düşürmek için ateş etmiyorlar, sesten ürkmesinler diye. Biz konvoy yaklaşınca, karşı tarafa seri şekilde ateş ettik. Konvoy pusudan kurtuldu. Bu sefer, onlar konvoya ateş etti. Konvoydan gelen ateşle beraber, ateş üstünlüğü sağladık. Biraz da konvoy, Apocular'm görüş mesafesine ters. Apocular'm planı bozuldu. Apocular kayıp veriyor, iki taraftan bastırıyoruz.. Bizim karşımızdaki grup dağıldı. Komutan, Mehmet Ali ve Cihan... Yukarı sessizdi, biz daha fazla dayanamadık. Osman hedef küçülterek tepeye doğru sürünmeye başladı. Biz de o tarafa doğru silahların namlularını çevirdik. "inşallah arkadaşlarımız sağdır" diye mırıldanıyorum kendi kendime. Tepeye sızan Apocular, taciz ateşine başladılar. Fakat biz onlara karşılık verince, bir daha ateş etmemek üzere sustular. Osman, ateş yağmuru içinde sağa sola zıplayıp kaçıyor. Osman, adeta mermilerle dans ediyor. Onun yara almaması, Allah'ın işi. Biz karşı tarafı susturunca, Osman da rahat bir şekilde mevzi alıyor.
    ···