-
92.
0ulan huur çocukları, mardinli serseriye diss mi attınız, başınıza büyük bir bela açtınız
-
91.
0@59 bu durumda dogmatik olursun arkadaşım sen neyin kafasını nerenin felsefesini yaşıyosun ? eleştirel bakış açısı olmadan felsefemi olur talesin her şey sudan gelir tezine karşılık demokritos herşey atomdan ( bölünemeyen ) geliyor demesiyle olmadımı amk o başka bir fikir yürütttü ve eleştiriler sonucunda felsefe oldu aynı dönemde hindistanda buda mezopotamyada zerduşt vardı peki burda niye felsefe olmadı ?
dogru amk çünkü eleştiri yoktu o görüşleri din olarak benisediler senin yaptıgın yapmaya çalıştıgın felsefeyi gibiyim dogmatik ( katı kemik ) felsefe yapabilecegini iddaa eden beynini gibiyim ben -
90.
+1giberler vazgeçtim amk napıyorum lan ben
özet ve sonuç kısmına geçiyorum hemen:
1. devlet için en iyisi: kapitalizm
2. birey için: akıl. bencillik. sorumluluk.
ulu değerler
özgürlük.
sorumluluk.
adalet.
bu dünyada en değerli şey: kendine saygı ve güven.
bitti beyler hızlı özet bunlar. -
89.
0@1 zorro kardeş allah saglık sıhhat afiyet versin sana. geçmiş olsun kardeş
-
88.
0FELSEFE ANLAYIŞINA SOKAYIM
-
87.
0osyal metafizik: objektif realiteyi değil, başkalarının bilincini, kendi nihai pgibo-epistemolojik referans çerçevesi olarak kabul eden bir bireyi karakterize eden pgibolojik sendromdur. (Pgibo-epistemoloji, insanın öğrenme süreçlerinin, bilinçli zihin ile bilinç-altının otomatik fonksiyonları arasındaki etkileşim açısından incelenmesidir.)Tümünü Göster
Konvansiyonel bir "konformist" sosyal metafizikçiler arasında en kaba ve en aşikar olan tiptir. Sosyal metafizikçilik sınırsız biçimlerde ortaya çıkabilir. Fakat, bu konudaki temel prensipler anlaşılırsa; insanlık tarihindeki irrasyonellik nöbetlerinin neden bu kadar çok taraftar bulduğu olgusu üzerinde düşünmek, daha az ürkütücü hale gelir.
insan yönetmeye hırslı, iktidar şehvetli sosyal metafizikçi; insanlardan korktuğu için onlardan nefret eder; ve "sistem" içinde konvansiyonel bir sosyal-metafizikçi başarısı elde etme ümidi hiç olmadığından; realite karşısında bir "güven" hissi elde etmek için, başka bilinçleri zorlamaktan, başkalarını kendine itaata, kendini tasvibe, kendini "sevme"ye icbar etmekten başka hiçbir yol bulamaz.
"isyankar" sosyal metafizikçi; içinden çıktığı çevrenin geleneksel değer-sistemini, hakaretlerle ve yüksek sesle iftiharla mahkum eder; ama, kölece bir teslimiyetle girip sığındığı yer, bir alt-kültür Bohem'inin yontulmamış değer-sistemi olur.
"Bağımsız" sosyal metafizikçi, "sahte bireycidir"; bütün değerlere muhaliftir; kendini-ifade etmek için kullandığı tek nosyon, kaprisleridir; objektif realite kavrdıbına sahip olmadığından, mevcudiyeti, kendi kaprisleriyle, başkalarının kaprisleri arasındaki bir müsademe olarak görür; başkalarınca hoşlanılmamak veya sevilmemek ihtimali onu o kadar ürkütür ki; önce davranarak onlara hakaret etmeğe kendini mecbur hisseder.
Bazı yaygın fikirlerin, sosyal metafizikçiye neden cazip geldiğini anlamak zor değildir.
Mesela; çağdaş bir felsefe ekolü tarafından, insanın bilgisel kesinlik sağlamasının mümkün olmadığını ilan edildiğini duyunca; duyguları, o felsefeyle hemfikir olduğunu adeta bağırır: kronik sıkıntı ve belirsizlik içindeki kendi iç durumunun, bir nevroz işareti değil, (sözde) üstün bir entellektüel sofistikasyon işareti olduğunu öğrenmiştir.
Sosyal metafizikçinin bütün kıvranmalarının, komplekslerinin, kaçışlarının ve nevrotik araçlarının kökünde; iradi bir bilince sahip oluşun ve objektif bir realitede yaşanıyor oluşun dayattığı sorumluluklardan kaçma arzusu -akıldan ve insan tabiatından kaçma arzusu- yatar. Ve bugünün dünyasına egemen olan çoğu kültürel ses; onu, bu kaçışa teşebbüse teşvik etmektedir.
Fakat, bu teşebbüs akim kalmaya mahkumdur. Ve sosyal metafizikçi bunu bilir. Kavramsal bilgiyle olmasa da, içinde hep hissettiği bir terör duygusuyla bunu bilir. Bu terör duygusunun kaynağı, insan olma görevini reddettiğinde; kendisine kalan tek seçeneğin, kimliksizliğin, acı veren durgunluğu içinde yaşamak olduğundan haberdar oluşudur. ister hiçkimsenin tasvibini kazanamamış olsun, isterse büyük bir popülariteye erişmiş olsun; bunu bilir. Dipteki sosyal metafizikçi, tepedeki sosyal metafizikçiye gıpta eder; çünkü, tepedekinin yardım isteyen sessiz çığlığını ışitememektedir. Ama, tepedeki sosyal metafizikçi, hepsini işitmektedir.
---ara bitti---
bugünlük de bu kadar hadi bakalım -
86.
0Nasıl ki, rasyonel bir insan, kendine-saygı-ve-güvenini, objektif realiteyle alışveriş yeteneğine dayandırırsa; benzer şekilde, irrasyonel olan bu insan, kendi-değerini, başkalarıyla alışveriş yeteneğiyle tayin eder.
Filozof-pgibolog Nathaniel Branden'ın teşhis ettiği bu nevroz'un adı, Sosyal Metafiziktir. -
85.
0Böylece; ruhunu, başka hiçbir canlı türü için düşünülemeyecek bir parazit haline getirir: bir beden paraziti değil, bir bilinç paraziti. Kendine-saygı-ve-güvenli ve hükümran bilinçli bir insan; realiteyle, tabiatla, olgulardan oluşmuş objektif bir evrenle alışverişte bulunur; zihninin, hayatta kalma aracı olduğunu bilir ve düşünme yeteneğini geliştirir. Fakat, zihnini terkeden bir insan; bir olgular evreninde değil, bir insanlar evreninde yaşar; olgular değil, insanlar onun realitesidir. akıl değil, insanlar onun hayatta kalma aracıdır. Alışverişte bulunacağı evren, onlardır; bilinci, onlar üzerinde odaklanır.
-
84.
0Bu olgular ve bu olguların kabulünün gerektirdiği sorumluluklar karşısında, takınılabilecek iki esas tavır vardır: 1. bu olguların kabul edilmesi ve hoş karşılanması; 2. bu olgulara içerlenmesi ve onlardan korkulması, kaçılması. Birinci tavır, kendine-saygı-ve-güven'in elde edilmesini mümkün kılar; ikinci tavır, nevroza zütürür.
Kendine-saygı-ve-güven, insanın realiteyle alışverişte bulunma yeteneğinden emin olmasıdır.
Kendine-saygı-ve-güven kazanmamış insan, realite karşısında çaresiz hisseder.
Realitenin olgularından kaçmak mümkün değildir. Bir realite olgusu olan insan tabiatından veya bu tabiatça belirlenen insana-özgü hayatta kalma tarzından da hiçbir kaçış mümkün değildir. Haberdarlık yeteneği olan her canlı varlık, sadece bilincinin rehberliğinde hayatta kalabilir; canlı bir varlıkta, bilincin rolü ve fonksiyonu, budur. Bir insan, insanın sahip olduğu özel tip bilincin şeklini kabul etmezse; mesela, düşünmenin, aşırı gayret gerektirdiğine karar verirse; mesela, faaliyetlerini yönlendirecek değerlerin seçiminin çok ürkütücü bir sorumluluk olduğuna karar verirse; o zaman, eğer hala hayatta kalmak istiyorsa, bu işi, ancak başkalarının bilinci aracıyla yapabilir: başkalarının anlayışları, başkalarının yargıları, başkalarının değerleri; yani, bu insan, kendinin değil başkalarının algılamakta olduğu bir dünyada yaşar. -
83.
0insan tabiatıyla ilgili temel üç olgu vardır:
1. insan akli bir varlıktır.
2. Akıl, hayatta kalması için temel araçtır.
3. insan aklı, duyular ve algılar gibi otomatik değil, iradidir; yani, akıl yürütme süreçleri, insanın kendisi tarafından başlatılıp, kendisi tarafından sürdürülüp yönetilmelidir.
Bu olgular; insana ağır bir sorumluluk yükler: insan akıl yürütme süreçlerini başlatmayı seçmelidir; bu süreçlerle vardığı sonuçları, sürekli olarak yapacağı gözlemlerle ve dakik bir mantıkla kontrol etmeyi ve sağlamayı seçmelidir; ve kendi rasyonel yargısıyla yönlendirilmeyi seçmelidir. insan bilinci yanılmaz olmadığından; hayatının her adımında hata yapabilir; eğer hatalarını düzeltmez ve hatalar üzerinde davranırsa; realiteye karşı davranıyor demektir; realiteye karşı davranıldığında doğacak olan sonuç, ıstırap çekmek ve kendini-imhadır. -
82.
0Bu fenomenin tabiatı ve sebepleri anlaşıldığında; mesela, her yenilikçinin tipik kaderinin, neden, yaşadığı dönemdeki toplum tarafından, saldırılmak olduğu, muhalefet edilmek olduğu, suçlanmak olduğu; veya insanların, neden, kendilerini tahribe zütüren öğretilere ve emirlere körü körüne uyduğu anlaşılabilir.
-
81.
0---ara---
Bazı insanlar; hiçbir kişisel kimliğe sahip olamadıklarından; başka insanların tasvibini kazanmayı veya onların takbihinden kurtulmayı hayatlarının tek endişesi sayarlar. Bunlar; herhangi bir mesele ile karşılaştıklarında veya herhangi bir konuda yargıda bulunmaları istendiğinde; ilk impuls olarak "Doğru olan nedir?" diye sormak yerine, "Başkaları, neyin doğru olduğunu söylüyor?" diye sorarlar. Yani; bunlar, başkalarının inançlarından, başkalarının fikirlerinden, başkalarının hislerinden bağımsız olarak; bir "mevcudiyet" kavrdıbına veya bir "hakikat" kavrdıbına veya bir "olgu" kavrdıbına sahip değillerdir. -
80.
0rezerved
-
79.
0Bi ara okurum hata var mı diye.
-
78.
0@78
benim mantık diye baktım 3 yasadan ibarettir
a=a'dır.
a eşit değildir b'dir
ve sistemde ne kadar eleman varsa hepsi işlenmelidir c,d,e,f vb. gibi, bunlardan fazlası yoktur.
soyutluk elbette olacak. dil wittgenstein'in sorun ettiği kadar tehlikeli ve karanlık bir araç değildir. öyle olsaydı şu anda iletişim kuramıyor olurduk.
mantık dediğim şey işte bu küçük nüanstan ibaret. bunu hertürlü bilim kullanır. her türlü fallacy, bu iki üç ilkeden birinin tersyüz edilmesinden ortaya çıkar.
yarın devam edicem sana da özel mesaj atarım bakarsın bura.a -
77.
0reserved
-
76.
0@71 tartışmak istemiyodum ama son bişey gösterip gideyim, son girinde yazdığın (@68) ve realitede olmayan şeyleri listeliyorum:
mantık, çelişki, kanun, realite, doğru, şey, an, açı, kendi, aynı, isteme, yorum, mümkün, hata, genel, değer, yargı, konu, seçmek, mesele, kasıt, iletme, niyet, anlam, bulunmak, anlayış, duygu, izah, gerek, bir, birincil, olmak, fikir, bilinç, bilinçaltı, türev, ratio, terim, klişe, başarı, evren, mevcudiyet, genellemek
demeye çalıştığım, en başta uğraştığın dizge reel değil zaten (a=a nın realitede yeri yoktur, düşünsel bir iştir bu). yani reellerden konuşalım derken bile realitenin dışına çıkıyorsun. wittgenstein ın tractatus ta demeye çalıştığı da buydu zaten, "dil kendi mekanizması üzerine konuşamaz, konusunda konuşamayacak olan susmasını bilmeli."
neyse, aslında bu tartışmanın yeri burası değil, inci la burası. ondan bu başlığa daha faazla cevap yazmıycam. (ki analitik perspektiften bakıldığında haklısın da zaten, ama sadece analitik perspektiften bakıldığında... *
istersen özel mesaj atabilirsin, ordan tartışılır.
kolay gelsin panpa.
edit:
oha seni ciddiye alan beynimi gibiyim...
"mantık bilimdir. değil mi? o halde akıl yürütmenin yasaları var demektir. bu yüzden aristo felsefesi bilimdir."
bu ne olum?
mantık mantık dediğin şeyde circular argument diye bişey var bildin mi? -
75.
0@74 panpa o yüzden aristoteles felsefesi diyorum ya.
mantık bilimdir. değil mi? o halde akıl yürütmenin yasaları var demektir. bu yüzden aristo felsefesi bilimdir.
hegel, kant, foucault, derrida vb.. tabi ki aristo mantığını kullanmadıkları zeitgeist ile düşündükleri için bilim değil metafiziktir.
aslında wittgenstein bu konuda tek olumlu katkıyı yapmış adamdır diyebiliriz. o belki bu ikincilerin felsefesiyle düşününce çok ileri gidilmeyeceğini anlamış yegane insanlardandı. fakat onun da rehberi yanlıştı.
ayrıca aristoteles felsefesi kapitalist bir flsefedir ben de sapına kadar kapitalistim.
marksın diyalektiği kesinlkle bilim değildir. düzmece laf kalabalığıdır. diyalektik adı üstünde.
aristoteles kesinlikle anti-marksist bir felsefedir. -
74.
0teşekkür ettik panpam. güzel bir final oldu şimdilik. keşke daha çok kişi gelseydi.
-
73.
0@72
aristo felsefesi mantıktır. realitede olmayan şeyi kabul etmez, ve kendine saçma sapan konuları sorun etmez. bizzat insan hayatını ilgilendren meseleleri ele alır.
ateizm ve teizm konusu, metafiziğin konusudur.
genelde aristo felsefesi ateizme yakındır. çünkü elde olanın felsefesidir.
din ve inanç da aslında elde olmayanın sorun edilmesinden kaynaklanır. burada isteyen istediğine inansın ama "biliyorum" demesin benim çözümüm bu. ben de tanrıya inanırım. ama inancın felsefeyle temellendirilmeyeceğini bilirim. o yüzden herkese hoşgörü şarttır.
-
bakircanın gebermesi için salavaat zincirii
-
1 ağustos 2025
-
selamun aleycum dostlar tahliyemiz oldu
-
bir tane züt bombası patlatıp
-
yusuf diye femboy mu olur amk
-
melek dayı 1976 yılından beri nasıl yaşıyon la
-
sözlükte gotik kız kaldı mı
-
zalinazurt olaydı da iki kayra başlığı açaydı
-
sözlüğün haline bak la
-
diyanetin 90000 camide yaptığı duadan sonra
-
buyur panpa buyur
-
panla ben melek göz axento dinlemem
-
ah şu tuvaletin dili olsa da konuşsa
-
anime gaylik değildir
-
diyeliki malafatınız 30 cm
-
komutanım orduya tavşan almışız
-
hiamnna adam amerikada
-
yusuf sen anal yapsan
-
bakircan için milli olma taktiği
-
ramodan özür dileyin
-
taşak sinirlerim öldüüü
-
hava çok iyi la gotcapsi abi ile
-
can tayfa uyanış
-
böyle toplar genellikle nerede
-
intertnet ve tv izlemeseydim sadece kitap
-
beyler herkes kıçına teneke çaktırsın
-
la işyerinde bi abi 40 yaşında
- / 1