Geride bıraktığınız şeylere ne olduğunu düşündünüz mü? Çoğu filozofa göre basitçe yok oluyorlar. Fakat Fenomenalizm yanlılarına göre herhangi bir şey algılandığı sürece var. Yani yediğiniz sandviç onun varlığından haberiniz olduğu sürece var. Bir ormanda bir ağaç düşüyor ve bunu kimse görmüyor, gerçekten düştü mü? Hayır. Çünkü kimse bunu algılamadı. Algı yoksa gerçeklik de yok.

Devam edebilirim..

edit:Felsefeye meraklı degilseniz bile okuduklarımız bizi bir filozof yapmasa da bilgilerimizi pekiştirmemize yardimci olabilir.iyi okuyuşlar

editwo:Devamı için bi 100 şuku olalım okuduğunuzu bileyim.

Freud’un en meşhur teorilerinden olan Oedipus Kompleksinde, erkek çocuğunun annesine duyduğu aşırı sevginin sonucunda, babasının yerine geçme isteğinin saplantı halini almasıdır. Erkek çocukların babasına karşı biraz daha fazla kızgınlık, nefret, ve hatta kıskançlık hislerinin arkasında da bunun olduğunu söylüyor Freud. 

Okuyan yok bosa yazmayalım

Bir kadın olduğunuzu varsayalım ve bir evlilik arifesindesiniz. O kişiyle evlenme nedeniniz sorulduğunda ‘’onu seviyorum, çok çekici, çok zeki ve akıllıca davranıyor vs.’’ gibi cevaplar verseniz de evlenmenizin asıl nedeni o kişi, sizin babanıza benziyor ve onunla evlenerek aslında size ihanet eden babanıza sahip oluyorsunuz. 

işte Freud bu düşünceyi savunuyor.. Haksız da sayılmaz hani.. 

Peki, bu bilinç denilen kavramın kaynağı ne? 

Freud der ki bu konuda: Ego.

Ego, bizi yaşatan şeydir.

Otostopçunun Galaksi Rehberi'ndeki, Zaphod Beeblebrox'in dediği gibi:

Etrafımda egomdan daha büyük bir şey varsa, hemen yakalanıp öldürülmesini istiyorum!

Kısacası ne yaparsak yapalım, egomuzu tatmin için yaparız. Yani kendimiz için.

Böyle der Freud...

Prezentizm'in tersine Eternalizm'e göre zamanın pek çok katmanı var. Bütün katmanlar aynı anda var oluyor, ama kişi durduğu yere göre belirli bir katmanı görüyor. Yani dinozorlar, dünya savaşları ve lady gaga aynı anda var oluyorlar, ama durduğumuz yere göre onları görüyoruz. Bu teoriye göre gelecek şimdiden belli ve özgür irade sadece bir illüzyon.

Zaman bize göre basit bir şey, düşündüğümüzde direk geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman olarak üçe bölüyoruz. Prezentist filozoflara göre ise geçmiş veya gelecek yok, sadece şimdiki zaman var. 

Varmı okuyan

et kardeşim zevke geldim

Kavanozda beyin teorisi var beylee belki duymuşşunuzdur bu deney filozoflar ve bilim adamları tarafından karşılaşılan bir problem çünkü dünyanın bağımsız olarak kanıtlanabileceğine ters düşüyor. Hepimizin uzaylılar veya kötü adamlar tarafından yönetilen beyinler olduğumuzu düşünelim. Bunun tersini böyle bir etki altındayken nasıl kanıtlayalım? Yani Solipsizm gibi kanıtlayabileceğimiz tek şey kendi zihnimiz. Hatta Matrix filmi de bu teori üzerine kurulu.

Ona göre evrensel ahlak yasası mümkündür. Fakat böyle bir yasa doğa yasası gibi olanı değil, olması gerekeni içeren bir yapıda olmasıyla mümkündür. 

edit:Beyinler yanıyorsa devam edelim bi kaç şuku atın da kendinizi belli edin

Literatürde ‘Tekbencilik’ ya da ‘Kurumsal Bencillik’ olarak yer alan bu felsefi teori: “Yalnız ben varım, benden başka her şey yalnızca benim tasarımımdır” diyor. Daha anlaşılır biçimde söyleyecek olursam gerçekliği kendinden ibaret görmeye solipsizm diyebiliriz. Saçma mı geldi? –Gelmesin çünkü tekbenciliğe bilinçli ya da bilinçsiz olarak hepimiz itiliyoruz. Nasıl mı? Şöyle ki:

insanoğlu yaptığı her şeyi bilerek ve isteyerek yapmıyor demiş Freud. Ona göre, insanların ‘’yaptığımız şeyleri, bilerek ve isteyerek yapıyoruz’’ iddiası yanlış. 
Yani siz en dürüst olduğunu zannettiğiniz anda bile –yalan söylemeseniz bile- gerçek şu ki, o sırada sizin seçimlerinizi etkileyen farkında olmadığınız nedenler var. Bilinçaltı da insanların aldıkları kararları etkileyen ve insana yön veren en önemli şey. 

Herkes paralel evrenler hakkındaki teoriyi duymuştur. Paralel evrenler bizimkine çok benzeyen, sadece küçük farklar olan evrenler. Teoriye göre bu evrenlerden sonsuz sayıda var. Yani başka bir evrende bir dinozor tarafından öldürüldünüz. Bir diğerinde ise güçlü bir diktatörsünüz. Hatta bir diğerinde hiç doğmadınız bile.

Kendi değişkenleriyle hareket edip olasılıkları göz ardı etmeyen kişi solipsizm’i mümkün kılıyor. Kendimize: Ben nedir? Sorusunu sorduğumuz an döngüye dahil oluyoruz. Sahi ben nedir? Organ ve dokulardan oluşan bir bedeni kontrol edebilen düşünebilen bir varlıktır diyelim mesela. Böylece beden ve ruhu açıklamış oluruz. Yani solipsizm’e göre kişileri tekbenciliğe ulaştıran temel soru “ben”dir.

Peki bu bilinç denen kavramın kaynağı ne ?

Ego.

Determinizmin temel ilkesi sebepler ve sonuçlardır. Her sonucun bir sebebi vardır tekrar oku istersen her sonucun bir sebebi hımm ve evrendeki her şey bilimsel yasalar doğrultusunda bir makine gibi işleyerek gerçekleşir. Bu yüzden Türkçe’ye belirlenircilik olarak geçmiştir. iş insanın davranışlarına gelince de:“insan ahlaki eylemlerinde özgür iradesi ile mi hareket eder?” gibi sorular ortaya çıkmıştır.

Gerçeklik bizim düşündüğümüz kadar basit ve sıradan bir olgu değil. Gerçekliğin içine yedirilmiş doğru kabul edilen teoriler çoğu zaman fark edemediğimiz ortak yanlışlarımız olmaktan öteye geçemiyor.

Ödev; yapmayı, yerine getirmeyi kendi isteğimizle üstlendiğimiz, sorumluluğunu üzerimize aldığımız bir buyruktur. Bu buyruk insanı dışarıdan koşullayan koşullu buyruk değildir. Bu buyruk, bizim kendimize koyduğumuz bir buyruk anlamında koşulsuz buyruktur.

edit:Koşullu koşulsuz aman yarabbi neyse bu entryi geçelim ...

Kurallamaların amacı hali hazırda düzenken, böyle bir refleksin düzen eğiliminden bağımsız çalışması biraz zor. Zaten insanların olmayan bir kuralı istemsizce yaratmasından bahsediyoruz. Bu yönelim de düzene karşı barındırdığımız ihtiyaç ve estetik uygunluk gibi sebeplerden doğuyor olabilir.

Bir futbol maçı hayal edelim bir de stadyum, seçtiğimiz stadyumda oynanacak olan maçı etkileyen her şeyi ayrı bir evren olarak ele alalım. Biz Türkiye’de olalım ve stadyum Brezilya’da olsun. Telefonla hakemlere veya teknik direktöre bağlanıp deniz ötesinden maçı etkileyebilecek kadar yetkili bir abi değilseniz, maçın sonucunu değiştirmeniz çok zor. Yani maçı ister koltuğunuzda bira içerken izleyin, ister uzay geminizden muzlu süt içerken; sonuç değişmeyecektir. Çünkü aslında siz kendi evreninizden başka bir evreni seyrediyor olacaksınız ve o evrenin olay akışı sırasında ne yaparsanız yapın, sonuç yine aynı olacak.

Büyük buzullaşma, evrenimizin geleceği son durum hakkındaki teorilerden birisi. Evren sınırlı bir enerji kaynağına sahip. Bu teoriye göre, enerji bittiğinde evren tamamiyle donacaktır. Parçacıkların hareketi tarafından üretilen ısı enerjisi, ısı kaybı gibi evrenin tüm doğal yasaları bir gün yavaş yavaş sona erecek. Ufoları hazırlayın. :p