-
226.
0“Övgü erdemin görüntüsüdür, ama bu görüntü kendisini yansıtan ayna ya da cama göre değişir.”
Francis Bacon / Denemeler -
227.
0Aptal insanların sıradışı bir insanla gurur duyduklarını görmek korkunç bir şeydir.
Johann Wolfgang von Goethe -
228.
0“Acının mutluluk kadar yararlı olduğu bile düşünülebilir. insanın yeri geldiğinde acıyı, tutkuya varan derecede sevdiği bir gerçektir”
F. Dostoyevski -
229.
0"Asıl gerçek, kendinden saklayamadıklarındır."
Zata -
230.
0“Şimdiki durumun, gelecek hakkında bir yargıda bulunmamıza yarayacak gözlem noktalan sağlayabilmesi için, insanların şimdiki durumla aralarına bir mesafe koymaları gerekir.”
Bir Yanılsamanın Geleceği, Sigmund Freud - 231.
-
232.
0Tüm ilişkilerinizde ne yaparsanız yapın, vicdanlarında size karşı olumsuz davranışları "gerekçelendirmelerini" sağlayan bahanelere sebep olmayın...
M. Barış Muslu - Beynine Format At -
233.
0“Çoğu kez kendimizdedir derdimizin devası,
Oysa göklerde ararız hep yerde bulacaklarımızı.”
William Shakespeare -
234.
-1ne demiş atalarımız : felsefe yap denize at halık bilmese de namık bilir
-
235.
0Görmek isteyenler için yeterince ışık, istemeyenler için yeterince karanlık vardır...
Blaise Pascal - Düşünceler -
236.
0” iyi ile kötü arasındaki çizgi son derece incedir; birileri için iyi olan başkaları için kötü sayılabilir. Kadim öykülerde de bir peri ile bir cadı arasındaki fark sadece yaş ve güzellikten ibarettir..”
Umberto Eco -
237.
0“Zamanın uçtuğu, geçtiği gibi ifadeler aslında birer teselliden ibaret. Aslında geçip giden sensin. Her an lavabonun deliğinden akıp gidiyorsun. Sanki sen kalacaksın ve vakit geçip gidecekmiş gibi. Zaman olduğu yerde duruyor. Saatler, aslında akmayan zamanın akışını ölçmek için insanoğlunun yarattığı aletlerdir.”
Osho -
238.
0@189 o kafanın içindeki ile ilgili sana bir billgilendirmeTümünü Göster
Beyin nedir?
Kafa içi boşluğunu dolduran, üç kat beyin zarı ile örtülü, beyaza yakın gri renkli, yumuşak sinir sisteminin en önemli kısmı ve merkezi olan organ. Beyin, kendisini koruyan kafatası boşluğu içerisinde yer alır. Biçimi, büyüklüğü ve ağırlığı; kafatasının biçimine, ayrıca canlının vücut büyüklüğüne ve gelişmiş olmasına bağlıdır. insan beyninin ağırlığı 1300-1800 gr arasında değişir. Bir filin beyni ise 5000 gr civarındadır. Görüldüğü gibi beynin ağırlığı, kabiliyetini göstermemektedir. Beynin kabiliyeti bazı kitaplarda evvelce belirtildiği gibi kıvrımlarının sayısına da bağlı değildir. Zira bazı balıkların beyin kıvrımlarının sayısı insan beynindekinden daha fazladır. ilim adamları bunu daha ilmi metodlarla araştırmalarına rağmen ortak bir sonuca henüz ulaşılamamıştırbeyin
Beynin veya sinir hücrelerinin bir özelliği, uyarılabilir olmalarıdır. Bir sinir hücresi uyarıldığı zaman ortaya çıkan uyarı dalgası hücreden hücreye yayılır. Bu, ateşlenen barutta her taneciğin bir sonraki barut tanesini ateşlemesine benzetilebilir. Sinir hücrelerini uyaran tesirler ısı, ışık, ses, temas olabilmektedir. Uyarı bir hareket veya aktif bir cevap uyandıracaksa, sonuçta ortaya çıkan cevap yine sinir uzantılarıyla kaslara ulaştırılır. Burada karar organı beyindir. Ancak reflekslerde durum daha değişik olup istek dışı olarak hareket ortaya çıkmaktadır.
Kimyasal olarak, beynin başlıca yapı maddesi proteindir. Fakat vücudun diğer organlarında fazla bulunmayan bazı yağlı maddeler (lesitin gibi) beyinde bol miktarda bulunmaktadırlar. Sinir faaliyetinin enerjisi glükozun (bir basit şeker) oksijenle yanmasından sağlanır. Beynin kimyasal veya fiziksel özellikleri vücudun diğer organlarındakinden fazla bir fark göstermez.
Omurgalı hayvanların da bir beyni olduğu bilinmektedir. Daha basit yapılı canlıların bir sinir sistemi bulunmasına rağmen bir beyinleri yoktur. Omurgalı hayvanlar ve insan ana karnında cenin halinde iken beyinleri boru biçiminde bir boş organdan gelişmektedir. Organın ortasındaki boş kısım daha sonra omurilikte daralarak omurilik "merkezi kanalı"nı meydana getirir. Merkezi kanalın yukarı doğru uzantısı beyin içindeki ventrikülleri, yani "beyin sarnıçları"nı meydana getirmektedir. Ön beyinden gelişme esnasındaki belli bir zamanda göz çıkıntısı ortaya çıkmaktadır. Göz sinirleri beynin ileri doğru uzantısı olarak kabul edilirler.
insan beyni doğuşta gelişmesini tamamlamamıştır. Çocuğun ana karnında büyümesiyle insan beyni de gelişmesini tamamlamaktadır. Bazı beyin sinirlerinin kılıfları doğumdan sonra teşekkül eder. Beyin doğuşta insan yavrusunun en büyük organıdır ve vücut ağırlığının 12’de birine eşittir. Ancak 20 yaşına gelindiğinde ağırlığı vücut ağırlığının 50’de birine eşit hale gelir. Hem beynin hem de omurga kanalı içerisindeki omuriliğin etrafında katlı koruyucu bir zar bulunmaktadır. Dıştaki zara sert beyin zarı, içtekine de yumuşak beyin zarı denilmektedir. Yumuşak beyin zarı da Araknoid ve Pia mater diye iki kattan yapılıdır. Bunlarda Araknoid dışa yakın olup, Pia mater omurilik veya beyne yapışık vaziyettedir. Araknoid ile Pia mater arasında "beyin omurilik sıvısı" bulunur. Bu sıvı, beynin ve omuriliğin bütün yüzeylerini çevreler. Beyin; beyin yarıküreleri (hemisferler), orta beyin, beyincik ve beyin sapından meydana gelir. Beyin sapı da, pons ve omurilik soğanından meydana gelir.
Beyin önden arkaya doğru derin bir yarık ile iki ayrı yarıküreye (hemisfere), bunlar da derin yarıklarla başlıca dört bölüme ayrılır. Her parçaya lob denilmektedir. Önde alın lobu, arka üst kısımda yan tepe lobu, şakak lobu ve art kafa lobu, beyin yarıkürelerinin kısımlarıdır. Beyin yarı küreleri ortadan birbirlerine "beyin büyük birleşiği" (Corpus Callosum) ile bağlanırlar. Ayrıca ara beyin yapıları da her iki hemisferi birbirine bağlarlar.
Beyin; işitme, görme, kavrama, öğrenme, düşünme, akılda tutma gibi hassaların komuta merkezidir. Bir beyin kesitine bakıldığında gri ve beyaz olarak iki ayrı renkte kısımdan meydana geldiği görülür. Gri bölümlere "gri cevher"; beyaz bölümlere de "ak cevher" denir. Gri cevher, sinir hücrelerinden; ak cevher ise, sinir hücrelerinin uzantılarından meydana gelmiştir. Beynin kabuk kısımları gri, iç kısımları ak maddeden ibarettir. Ayrıca beynin iç kısımlarında da gri maddeden yapılı çekirdekler (beynin nukleusları) bulunur. Gri maddeyi meydana getiren milyonlarca hücre dıştan etkilenerek kazandıkları özellik ve bilgileri bir ağ gibi birbirini saran sinir telleriyle birbirlerine iletirler.
Beyin yüzeyinde belirli bir fonksiyonu gerçekleştirmekle mesul bölgeye, o fonksiyonun merkezi denilir. Mesela, alın lobu ile yan tepe lobunu birbirinden ayıran yarığın ön kısmında hareket merkezleri, arka kısmında duyu merkezleri bulunmaktadır. Ard kafa lobunda görme duyusu ile ilgili işlemler gerçekleştirilir. Alın lobunun büyük bir kısmı henüz yeterince anlaşılamamış görevler yapar. Duyu ve davranışları düzenleyen merkezlerin alın lobunda bulunduğu zannedilmektedir. Bu alanda hafıza ve karışık zihni faaliyetler gerçekleşir. Alkoliklerde en önce hasara uğrayan alın lobundaki sinir hücreleridir. Alınan alkol miktarının çok düşük olduğu hallerde bile bu hücrelerin zarara uğrayacağı tespit edilmiştir.
Beynin, ilaçla ve cerrahi yollar ile tedavi edilebilen pekçok hastalığı vardır. Beynin tıbbi hastalıkları ile nöroloji (asabiye) bilim dalı ilgilenir. Sara, beyin damarlarının hastalıkları (tıkanma veya kanamalar, felçler), enfeksiyon hastalıkları (menenjit, beyin iltihabı, beyin absesi) ve parkinson hastalığının tedavisi, nörolojinin sahasına girer.
Beyin urları, darbe ve çarpmalar ile meydana gelen kırık ve kanamaların yaptığı basınçlar, anevrizma gibi damar hastalıklarının cerrahi usullerle tedavisiyle de "Beyin Cerrahi" dalı uğraşır. -
239.
0Mutlu, yiyen ve eken; mutsuzsa ölüp ardında bırakan kişidir.
Sadi Şirazi -
240.
0“Yani topluma söyleyecek birazcık yeni bir şeyleri bulunanlar, doğaları gereği, tabi kimi az kimi çok, birer suçlu olmak zorundadırlar.”
Fyodor Dostoyevski -
241.
0“Yalnızlık özgürlüktür. insan yalnız olabildiği sürece bütünüyle kendisi olur. Yalnızlığı sevmeyen, özgürlüğü de sevmez: Çünkü insan ancak yalnız olduğunda özgürdür.”
Arthur Schopenhauer -
242.
0Tarihin zaman tünelinde geriye doğru yolculuğumuz hepimiz için aşağı yukarı aynı. Lafı uzatmaya gerek yok. Dünyanın neresinde, ne zaman doğmuşsak doğalım, annelerimiz, babalarımız, dinlerimiz, devletlerimiz bize bir geçmiş giydiriyor. Onlar giydirdikçe biz ha babam giyiniyoruz. Çoğumuz, geçmişin elbiselerini günümüz terzilerinin dikmesini yadırgamadan kabullenmekle kalmayıp, elbiselerimizi bedenimizden ayırt bile edemiyoruz.
Tarih, giydiklerimizin, bize giydirilenlerin, üstümüzdekileri yenileyip değişmemiş sandığımız eskilerimizi sandıklardan çıkarıp tekrar giyinmemizin öyküsü.
Örtünme tutkunluğumuzun telaşında kendimizi görmez, görmek istemez olduk. "Biz" diye birbirinden farklı, birbirlerine zır görüntülerimizi benimsedik. Görüntülerimizle çarpıştık, görüntülerimizi savaştırdık. Soyunalım. Soyunalım ki bizi giydirenlerle yüzleşelim, kendimizi görebilelim. Tekrar giyineceksek, istediğimiz gibi giyinebilmemiz için soyunmamız lâzım.
Gündüz Vassaf - Tarihi Yargılıyorum -
243.
0"Adaleti olmayan serveti aptallar yönetir, doyumsuzlar da eritir."
Zata -
244.
0“Zaptedemiyoruz kendimizi, insanı sırf hainlik olsun diye yutmayan bir denizde oradan oraya sürükleniyor gibiyiz.”
Franz Kafka -
245.
0''Kentlerin kasabaların, köylerin meydanlıklarında birtakım çöplerin, pisliklerin ve gübrelerin yığıldığını görenler, "bunlar sağlık kurallarına aykırıdır; ne rezalettir bu böyle?" diye ' feveran ederler. Şimdi siz, evlat sahibi anne-babalar!.. Bir kere düşününüz. Kendi vicdanınıza danışarak bir karar ' veriniz. içinde bulunduğu aile çevresi ve havası çocukların kişiliklerinin sağlıklı bir şekilde oluşmasında ne derece olumludur?
Çocuklara, "yalan söyleme, yaramazlık yapma, bu hareket kötüdür, nefret uyandırır, günahtır," gibi nasihatlerde bulunurlar, ama bu nasihatleri veren kişiler birbirlerini aldatırlar. Çocukları aldatırlar ve yine çocuklara "kimseyi incitmeyiniz, nezaketli veterbiyeli olunuz," derler. Ancak kendileri bu kurallara uymayı düşünmezler. Çocuklar aldatılmayı çabuk farkederler. Önce hayret ederler. Anne babalarının kendilerine kötü ve günah diye gösterdikleri şeyleri nasıl olup da bizzat kendilerinin işlediklerini anlayamazlar.
Sonuçta kendilerinde şu kanaat oluşur: "Anne-babalar böyle söyler, başka türlü davranırlar!" Bu nedenle anne-babanın sözlerine karşı çocukların güveni kalmaz. "Şunu yapın, bunu yapmayın" türünden nasihatlere artık aldırış etmemeye başlarlar. Öte yandan anne-baba da çocuklarının daha küçük olmalarına rağmen kendilerine itaat etmediklerinden ve asi olmalarından şikayet ederler. Oysa ki, çocukların bu hale gelişine kendileri neden olmuşlardır, ama farkında bile değillerdir.
Çocukların azarlama, kınama ve cezayla itaatkar ve sevgi dolu olabileceklerini sanmayın. Onların yanında öyle davranınız ki, sizin meziyetlerinizi bizzat görerek sizi sevmeye başlasınlar.''
Beyaz Zambaklar Ülkesinde - Gregory Petrov
-
vikings gene iyi
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 27 01 2025
-
aylar gecti ama acini hala atamadim
-
bu çaylaklar iki gündür onlne listedinde
-
kamyoncukamilin cakma sarisin yasli chpli anasinin
-
osimhen gaymiş la
-
izmir de yaşayan ufuk göztepe
-
megane2 gelmiş hoşgeldin megane2
-
memati tutklandı
-
ne kadar tanidigim varsa hayati duzene girdi
-
salağa yatma capsi elbette var bende
-
ulam almanyada hayat canli olsa nolcak
-
arasında can vermek isterdim
-
makaras sesini dinleyerek sıvazlıyorum
-
beyazniga evli kadının ayak gelir mi
-
lan olm tinder minder ne varsa indirdik
-
soryy pazar günü müdürün azarladı
-
sağdıç sileceksiniz size 10 bin tl verecekler
-
sephoradan parfum alinir mı
-
melihabuaf gey pataklayan niye çaylak
-
sevgilimin karnına bastırıp geğirttim
-
din ile kendimi meşgul etmez isem katil olurum
-
x yapay zekası ile sanal selks yapacaktım
-
normal sexs yaparken osbirden daha geç
-
miraç kandilıniz mübarek olsun
-
her aksam bu saatlerde komşunun çocuğu
-
kedimin adı nolsun
-
lan olm başlık açın lan
-
bu kaybetme korkusunu nasıl aşacağız
-
allah babayla bir yildir aram cok bozuk
- / 2