fbahceliler derneği

Aziz Yıldırım’ı kebapçıda bile takip edecek kadar meraklı “güzide medya” mensupları şu soruyu sormayı akıl edemiyor. BAŞBAKAN ERDOĞAN NEDEN “GÖZDEN GEÇiRiN” DESiN. KANUN HÜKUMET TARAFINDAN TBMM’NE GETiRiLDi. TASARI ZATEN HÜKUMETiN. O HALDE BU UYARI NEDEN? 3 Temmuz 2011’ten sonraki UEFA sürecindeki “EYLEM”ler ne kadar önemliyse, öncesindeki hazırlıklar bence daha kritik ve dikkat çekici

6 Kasım 2009’da Ankara’daki bir toplantı yapılıyor tff nezdınde

Toplantıda bir komisyon oluşturuluyor. Gündemlerinde şiddet ve tribün olayları var. 6 maddelik tasarı konusunda “Prensip kararı” alıyorlar.

Her hafta Salı günü toplanma ve “KANUN DEĞiŞiKLiĞiNi EN KISA ZAMANDA TBMM’NE SUNMA” kararı alan komisyonda TFF’den kimler var.?

TFF adına Başkan Mahmut Özgener, Başkan Vekili Lutfi Arıboğan, Yönetim Kurulu üyeleri Ufuk Özerten ve Yunus Egemenoğlu katıldı.. yunus egemenoglu cok krıtık. noavas. blog sıtesınde kendısı hakkında bır yazı var merak edenler okusun

Bakanlar Kurulu “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı”nı 14/6/2010 tarihinde Başbakanlığa gönderdi.
Demek ki TFF’nin tanımıyla “PAYDAŞ”lar 6 ay sonra bir kanun tasarısı hazırlamış. Bakanlar Kuruluna sunmuş. imzaya açılmış
“Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı” 27/12/2010 tarihinde TBMM’ne gönderildi. Bu sırada kulüplere bilgi verildi.
Göksel Gümüşdağ’ın 15 Ocak 2011 tarihli sunumundan anlaşılıyor ki tasarı o günlerde Kulüpler Birliği’ne ulaşmış. Tartışmaya açılacakmış.

yaz panpa

6222 sayılı Kanun dikkatle incelendiğinde (Ülkede 2 yıldır kaos yaratan) 11. Maddenin sonradan eklendiği hissine kapılmamak imkansız. Hukukçuların bu konudaki görüşlerini yazacağım. Ancak önce şu konunun tartışılması lazım: Kanun tasarısını kim değiştirdi?
Başbakan Erdoğan özetle “EMiN MiSiNiZ” diye sorduğuna göre mantıken şöyle bir sonuç çıkmıyor mu?

Belli ki Başbakan Erdoğan “Bunu gerçekten istiyorlar mı?” diye sordu. Kime Bakan Faruk Nafiz Özak’a… Bir ihtimal Mahmut Özgener’e.

Bu aşamada tasarının sahibi Faruk Nafiz Özak ve TFF yönetiminin (Özgener veya vekili Arıboğan ile Egemenoğlu-Helvacı) işbirliği yaptığı açık

yaz panpa

yedek kaleci yaz beni panpa

Ortaya çıkan manzara şudur: Faruk Nafiz Özak ve TFF Heyeti (Özgener, Arıboğan, Özertem, Egemenoğlu, Helvacı) “SONUCU ETKiLEMiŞTiR”

Aksi halde Başbakan Erdoğan neden “emin misiniz” desin; kulüp başkanları tasarıdaki cezaları çıktıktan sonra öğrensin?

evet beyler

Kulübümüz Lütfi (aman ha Lütfü değil) Arıboğan'a Fenerbahçe taraftarının hafızasını hatırlatmış. Nedensiz değil "Aleyhte çalışmadım" demiş

"Deniz" aşan "Ülke"ler dolaşan "Kaynak"ları "Mahir"ce kullanan gerekirse "ARI"boğan Lütfi çok akıllı olduğunu düşünüyor. Ama hafıza var

Lütfi Arıboğan bugünlerde "Ben Fenerbahçe aleyhine imza atmadım" derken süreçteki rolünü unutacağımızı sanıyor.

yaz keke yaz

3 Temmuz sürecinde öyle bir ortam yaratıldı ki kimse gerçekleri ve soruşturmanın tuhaflıklarını tartışmadı Gelinen noktada da aynı durum var

Bütün varsayımlara, hukuki zorlamalara, yorum hatalarına rağmen dahi "şike" kararı alamamışlar. Belgeler ortada. insanlar inanamıyor açın okuyun gerekcelı kararı. sırf tapeleri yorumlayarak kanaat getırerek cezalar verılıyor. delil yok

Yaz panpa benide

Öyle bir şike ki sahaya yansımamış, futbolcu, teknik direktör. rakip futbolcu, teknik direktör, hakem vs kimsenin iştiraki yok.

UEFA'ya gönderilen belgelere bakıldığında, medyaya yansımalar derlendiğinde ise manzara farklı. Toplu illüzyon. Resmi evrakta şike sabitmiş

“Sabit olan ne? Kim sabitledi? Kim tesbit etti? Kim nasıl tesbit etti? Kim nasıl tercüme etti? Kim ne anladı?”

Bir an için talimat aldığı iddialarını, kötü niyetli olduğunu unutun ve düşünün. Polis, savcı ve en nihayetinde hakim yazmış:SABiTTiR

Bir an için fırsatçılık yaptıklarını unutup UEFA’daki disiplin ve tahkim kurulu üyelerinin yerine kendinizi koyun. Nasıl baktığını düşünün

Uzağa gitmeyelim. 2012’nin Temmuz ve Ağustos aylarının ilk haftalarını hatırlayı. Kararlar gazetelerde çarşaf çarşaf yazılmadı mı?

TV’ler hem de ana haber bültenlerinde maçları tek tek ekrana yazmadı mı? Sabittir hükmü ekranlarda patlamadı mı?

Şike tescillenmiştir. “Sabittir”, “Belirlenmiştir”, “Kanıtlanmıştır” Bunlar taraflı tarafsız sporseverlerin beynine kazınmadı mı?

Peki sabit olan ne? Yukarıdaki örnek cümlelerde “teşvik fiilinin gerçekleştiği sabittir” deniyor. Şike eylemi başlıklı bölüm daha fena
Yazılanlardan anlıyoruz ki “yüklenen suçun sübutuna ilişkin her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıtlara” ulaşılmış
Sonuçta taraflı tarafsız herkes şu fikre sahip oldu “her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıtlar”a dayanılarak hüküm tesis edilmiş

Mantıken “her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıt”ların şunlar olması gerekmiyor mu? Herkes şunu düşünmedi mi?
“Bir savcı iddia ediyor, bir hakim de suçlamaları “SABiT” buluyorsa söylenecek ne var? Demek ki ciddi bir durum var
Hüküm kurulurken “SABiTTiR” denmiş, yüzlerce tape eklenmiş (pek anlaşılamasa da siyaha boyalı kısımlar özenle seçilmiş) Daha ne olsun?

Hatta dosya hızla çevrildiğinde tapeler, resimler (Tuhaf tipler), telefon arama kayıtları, tablolar, çekler, dekontlar. Ne arasan var?

Evrensel hukuk normlarının geçerli olduğu ülkelerde “tesbit edilmiştir, SUÇ SABiTTiR” diye hüküm kurulunca denince akla şunlar gelir.
1- Eğer “suç sabit” bulunmuşsa (şike gibi akçeli bir konu olduğuna gore) SUÇÜSTÜ yapılmıştır. Görüntüler çok açık ve nettir(maçta dikkat çekici pozısyonlar)
2- Eğer “suç sabit” bulunmuşsa (şike ve örgüt olduğuna göre) yazılı belge ele geçirildi. Talimat içeren mail, el yazılı para paylaşımı misal
3- Eğer “suç sabit” bulunmuşsa (örgütlü şike olduğuna göre) tapelerde açık şike teklifi, talimatı, anlaşması yakalandı. Maçlara da yansıdı.
4- Eğer “suç sabit” bulunmuşsa (örgütlü şike olduğuna göre) suçlanan kişiler teklif yaptı, para ödedi, bu ödemeler banka kayıtları ele geçti
5- Eğer “suç sabit” bulunmuşsa (şike olduğuna göre) suçlananlar bahis yoluyla haksız kazanç sağladı. Tüm hesap hareketleri saptandı
6- Eğer “suç sabit” bulunmuşsa (şikeden bahsedildiğine göre) itiraf vardır. Yazılı, sözlü ikrar vardır. Ve her söylenen belgelidir.