1. 26.
    0
    @16 o da çok iyi *
    ···
  2. 27.
    0
    @19 Necip Fazıl ve Sezai Karakoç da o kafadan panpa
    ···
  3. 28.
    0
    Ben bir Türk'üm dinim, cinsim uludur
    Sinem, özüm ateş ile doludur
    insan olan vatanının kuludur
    Türk evlâdı evde durmaz, giderim.

    Bu topraklar ecdâdımın ocağı
    Evim köyüm hep bu yurdun bucağı
    işte vatan! işte Tanrı kucağı!
    Ata yurdun evlât bulmaz, giderim.

    Yaradanın kitabını kaldırtmam
    Osmancığın bayrağını aldırtmam
    Düşmanımı vatanıma saldırtmam
    Tanrı evi viran olmaz giderim.

    Tanrım şâhid duracağım sözümde
    Milletimin sevgileri özümde
    Vatanımdan başka şey yok gözümde
    Yâr yatağın düşman almaz, giderim.

    Ak gömlekle gözyaşımı silerim
    Kara taşla bıçağımı bilerim
    Vatanımçün yücelikler dilerim
    Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.

    mehmet emin yurdakul
    ···
  4. 29.
    0
    Faruk Nafiz seven yok mu (korkmayın ben de sevmiyorum amk)
    ···
  5. 30.
    0
    Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
    Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
    Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
    Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
    Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
    Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
    Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!

    Eviniz kutu gibi bir küçücük evdi,
    Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi;
    Güneşin batmasına yakın saatlerde
    Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.
    Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede;
    Bahçende akasyalar açardı baharla.
    Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye abla!

    Önce upuzun, sonra kegib saçın vardı;
    Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.
    içini gıcıklardı bütün erkeklerin
    Altın bileziklerle dolu bileklerin.
    Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
    Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla.
    Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla!

    Gönül verdin derlerdi o delikanlıya,
    En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
    Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,
    Hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın?
    Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
    Hâtırada kalan şey değişmez zamanla.
    Ne vefalı komşumdun sen, Fahriye abla!

    bu şiirin şairini tanımayan varsa intihar etsin amk
    ···
  6. 31.
    0
    Kardır yağan üstümüze geceden,
    Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
    Ormanın uğultusuyla birlikte
    Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
    Kar yağıyor üstümüze, inceden.

    Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
    Unutulmuş güzel şarkılar için
    Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
    Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
    Sesin nerde kaldı? kar içindesin!

    Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
    Uyandırmayın beni, uyanamam.
    Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
    Allah aşkına, gök, deniz aşkına
    Yağsın kar üstümüze buram buram...
    Buğulandıkça yüzü her aynanın
    Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
    Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
    Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
    Büyük yalnızlığını dünyanın.

    Ahmet muhip dıranas
    ···
  7. 32.
    0
    Nazım hikmetçiler noldu zütünüz yemiyor değil mi
    ···
  8. 33.
    0
    I

    Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
    Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
    Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
    Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
    Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
    in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
    Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

    içimde damla damla bir korku birikiyor;
    Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
    Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
    Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

    Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
    Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

    Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
    Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
    Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
    Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

    Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
    iki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
    Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
    Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

    Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
    Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

    Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
    Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

    II

    Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
    Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
    Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
    Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
    Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
    Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
    Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
    Onun taşı erimiş, senin kafatasında.

    ikinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
    Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
    Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
    Onu da, hangi diyar olsa zütürürsünüz.

    Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
    Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
    Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
    Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...

    III

    Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
    Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
    Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
    Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.

    Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
    Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
    Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
    Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.

    Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
    Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
    Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.

    Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
    Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
    Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...

    Necip Fazıl Kısakürek
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    0
    Sezai Karakoç, Bahattin Karakoç, Serdar Tuncer...
    ···
  10. 35.
    0
    Haydarpaşa garında
    1941 baharında
    saat on beş.
    Merdivenlerin üstünde güneş
    yorgunluk ve telâş
    Bir adam
    merdivenlerde duruyor
    bir şeyler düşünerek.
    Zayıf.
    Korkak.
    Burnu sivri ve uzun
    yanaklarının üstü çopur.
    Merdivenlerdeki adam
    -Galip Usta-
    tuhaf şeyler düşünmekle
    meşhurdur:
    "Kâat helvası yesem her gün" diye düşündü
    5 yaşında.
    "Mektebe gitsem" diye düşündü
    10 yaşında.
    "Babamın bıçakçı dükkânından
    Akşam ezanından önce çıksam" diye düşündü
    11 yaşında.
    "Sarı iskarpinlerim olsa
    kızlar bana baksalar" diye düşündü
    15 yaşında.
    "Babam neden kapattı dükkânını?"
    Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına"
    diye düşündü
    16 yaşında.
    "Gündeliğim artar mı?" diye düşündü
    20 yaşında.
    "Babam ellisinde öldü,
    ben de böyle tez mi öleceğim?"
    diye düşündü
    21 yaşındayken.
    "işsiz kalırsam" diye düşündü
    22 yaşında.
    "işsiz kalırsam" diye düşündü
    23 yaşında.
    "işsiz kalırsam" diye düşündü
    24 yaşında.
    Ve zaman zaman işsiz kalarak
    "işsiz kalırsam" diye düşündü
    50 yaşına kadar.
    51 yaşında "ihtiyarladım" dedi,
    "babamdan bir yıl fazla yaşadım."
    Şimdi 52 yaşındadır.
    işsizdir.
    Şimdi merdivenlerde durup
    kaptırmış kafasını
    düşüncelerin en tuhafına:
    "Kaç yaşında öleceğim?
    Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?"
    diye düşünüyor.
    Burnu sivri ve uzun.
    Yanaklarının üstü çopur.

    Denizde balık kokusuyla
    Döşemelerde tahtakurularıyla gelir
    Haydarpaşa garında bahar
    Sepetler ve heybeler
    merdivenlerden inip
    merdivenlerden çıkıp
    merdivenlerde duruyorlar.

    Bu kimin şiiri beyler ? özellikle Nazım Hikmetçiler kültürlü olduğunuzu kanıtlayın bize
    ···
  11. 36.
    0
    bak bir sabah daha sensiz doğuyor
    ne sabah ne akşam dinmiyor sensizlik
    acı veriyor ruhuma
    bilirim geçmez bu acı
    sen gelmediğin zaman
    benim azaldığım zaman
    bir defa gittiğinde
    on defa ölüyor içimdeki sen
    yağmurlar yağıyor ruhuma
    yıkasada sensizliğin kirinden
    bilirim geçmez bu acı
    ···
  12. 37.
    0
    @31 ahmet haşim mi lan o ya da yahya kemal
    ···
  13. 38.
    0
    Utanır kaldırımlar gözlerimin renginden, yürüdüğüm boşlukta gölgen hatıra kalır, bir gün olur ki kalbim firar eder kalbinden, güneş karanlığa kızar gökyüzünden usanır, utanır kaldırımlar gözlerimin renginden
    ···
  14. 39.
    0
    can yücel
    ···
  15. 40.
    0
    turgut uyar
    ···
  16. 41.
    0
    mehmet emin yalman sabataisttir
    ···
  17. 42.
    0
    Orhan veli kanık
    ···