1. 51.
    +1
    rezerv diyelim bakarım bi ara
    ···
  2. 52.
    +1
    @34 panpa ben daha Quantum düşüncedeyim (3.adım) ama inan ki hayatım pozitif anlamda çok değişti her manyaklığı güzel bir sebebe bağlıyorum bunu öncelerde ben deli miyim lan bunu niye yapıyorum diye kendime çok soruyordum fakat bu kendime sorduğum soru bile egonun işi olduğunu farkettim.

    özet: hayat güzel panpa devam et
    ···
  3. 53.
    +1
    rezerved
    ···
  4. 54.
    +1
    güzel paylaşım dostum. kendinize birşeyler katın bu yazılanlardan. oldukça başarılı
    ···
  5. 55.
    +1
    bunu okuycak insanın burda ne işi var. yinede yıllık iznimde falan bakarım belki
    ···
  6. 56.
    +1
    bi reserve alıyım la canım çok sıkılırsa okurum
    ···
  7. 57.
    +1
    kaddafinin taşşakları sekmeyi chromeda indirdim uygun bi zamanda denicem amk incide arada böyle şeyler çıkıyo ayık olun hayatınızı özet geçerim binler
    ···
  8. 58.
    0
    DÖNÜŞÜMÜN SIRRI ANLAYIŞTIR

    Sadece tüm hislerini duygularını biraz daha anla. Onların hepsinin senin varlığının bütünsel ahenginde bir yeri vardır. Ancak hepimiz kendi potansiyelimiz, boyutlarımız konusunda körleşmiş bir halde tutulduk. Her şey hakkında biraz daha tetikte ol ve her zaman için doğal olanın üstün olduğunu hatırla. Ta en başından beri kişi hiçbir tozun dumanın olmadığı her şeyin saf ve temiz son derece boş olduğu sırf boşluğun olduğu bir yerin bir alanın arayışı içinde olduğunu anımsamalıdır. Kişi en başından itibaren neyi aradığımız konusunda net olmalıdır.

    Kötülemeye değil FARKINDALIĞA ihtiyaç vardır. Farkındalık aracılığıyla dönüşüm de eşzamanlı olarka gerçekleşir. Öfkenin farkında olursan anlayış nüfuz eder. Hiç yargılamadan iyi demeden kötü demeden sırf bakmak sırf içsel gökyüzünü izlemek.

    Şimşekler çakıyor. Öfke var ateş gibi hissediyorsun tüm sinir sistemin zangır zangır titriyor ve çatırdıyor ve sen tüm bedenini saran bir titreme hissediyorsun. Güzel bir an çünkü enerji iş görüyorken sen kolayca izleyebilirsin. O işlemiyorken izleyemezsin.

    Gözlerini kapat ve onun üzerine meditasyon yap. Savaşma sadece neler olduğunu izle. Sadece yere uzan ve gökyüzüne bak.

    Bulutlar vardır. Çünkü bulutlar olmadan şimşekler olamazdı. Karanlık bulutlar vardır yani düşünceler. Birisi sana hakaret etmiş birisi sana gülmüştür birisi sana şunu ya da bunu demiştir. içsel gökyüzünde pek çok bulut karanlık bulutlar ve çok sayıda şimşek vardır. izle bu güzel bir manzara. Aynı zamanda berbat çünkü sen anlamıyorsun. O gizemdir ve şayet gizem anlaşılmazsa berbat hale gelir. Ondan korkarsın ve ne zaman bir gizem anlaşılırsa o bir zarafete bir armağana dönüşür. Çünkü artık senin bir anahtarın vardır. Ve anahtarlarla birlikte sen bir efendisindir. Kontrol etmiyorsun onu farkında olduğunda sen basitçe efendi haline geliyorsun ve ne kadar farkında olursan o kadar içeriye doğru nüfuz edersin. FARKINDALIK iÇERiYE DOĞRU GiTMEKTiR. O her zaman içeriye doğru gider DAHA FARKINDA = DAHA iÇiNDE bilinçsizsen tamamen dışarıdasındır. Ayı görmek için bulutların ötesine geçmelisin. O aya zihinsizlik, gerçek zihin ya da boş kalp denilebilir.

    Boş kalp ebediyete açılan kapıdır. o seninle varoluş arasındaki bağlantıdır. O fiziksel yahut maddi bir şey değildir o zihinsel yahut pgibolojik bir şey de değildir o her ikisinin de ötesindedir her ikisinden de aşkındır o senin maneviyatındır. Anlayış dönüşümün sırrıdır. Şayet öfkeyi anlayabilirsen hemen o an üzerine MERHAMET yağacaktır.

    Öfkeden kıskançlıktan nefretten cinsel tutkulardan kurtulmak için bir yol var mıdır?

    Öfkenin tüm aşamalarını izle onunla ilgili olarak uyanık ol ki seni bilinçsizken yakalamasın öfkenin her adımını görerek pür dikkat kesil ve şaşıracaksın. Öfke gelişirken farkındalık yoluna çıktığında öfke buharlaşacaktır. Öfke ortadan kalktığında huzur vardır. Nefret ortadan kalktığında sevgi vardır. Sevgi pozitif bir kazanç değildir. Kıskançlık ortadan kalktığında derin bir dostluk vardır.

    Ne zaman bir coşku olsa onun dışarıdan geldiğini sanırsın. Bir arkadaşınla buluştun. Coşku sanki onu görmenden kaynaklanıyormuş gibi görünür. Gerçekte durum böyle değildir coşku her zaman senin içindedir. Arkadaş sadece bir ortam oldu sadece dışarıya çıkmasına sebep oldu. Öfkede böyledir kederde kıskançlıkta.
    (Osho - Duygular)
    Tümünü Göster
    ···
  9. 59.
    0
    Duygular için TEKNiKLER

    MESELEN NEDiR?
    Benim yöntemim çok basittir. Yedi gün boyunca her gün zamanın çoğunu neyin aldığını çoğu zaman neyin fantezisini kurduğunu hali hazırda enerjinin nereye aktığını günlüğüne not et. Ve sadece yedi gün boyunca defterine notlar alarak ana karakteristiğinin ne olduğunu bulabilirsin.
    Ve bu bulgu zaferin yarısıdır. Düşmanı tanımak sana güç verir.

    Uygulama 1 - Öfkenin dönüştürülmesi

    Minder meditasyonu:
    Zaman: her sabah
    Süre: 20 dakika
    Dönüştürmedeki ilk şey öfkeyi ifade etmektir. Fakat kimsenin üzerine değil. Çünkü birisinin üzerine kusarsan bütünüyle ifade edemezsin. Fakat bu bir mindere yapılabilir. Minder tepki vermez. Anımsanması gereken ikinci şey ise Farkında olman gerektiğidir.

    Koşmak:
    Zaman : sabah
    Öfkeyi korkuyu sevgiyi tam olarak ifade etmek için.
    Öfkeyle doğrudan çalışmak zordur çünkü o derin bir şekilde bastırılmış olabilir. Koşmak çoğu öfke ve korkunun buharlaşmasına yardımcı olacaktır.
    Birinci aşama: sabahleyin sokakta ya da parkta koşmaya başla 750 metre ile başa sonra 1500 metreye çık sonunda 5000 metreye ulaş tüm bedenini kullan baston yutmuş gibi koşma.
    ikinci aşama: sonra bir ağacın altında otur terle ve taze esintilerin gelmesine izin ver huzuru hisset sen basitçe titremekte olan bir bedenden canlı bir bedenden ibaretsin.
    Yorum: kas sistemi rahatlamalıdır. Yüzmeye de gidebilirsin.

    Uygulama 2 - Kaynama noktasına getirmek
    Zaman: ne zaman kendini iyi hissedersen
    Süre: 15 dakika
    Gerekli alet : bir adet alarmlı saat
    Birinci aşama: odanın kapısını kapat ve alarmı 15 dakika sonrasına kur. 15 dakikalığına öfkelen 100 dereceymiş gibi ısınmaya başla zirveye kadar çıksın fakat serbest bırakma onu zorlamaya devam et öfkeden kudur ama bir mindere bile tekme atma.
    Karnında patlayacakmış gibi bir his olursa karnını içeri çek onu gerginleştir. Her yerini gerginleştir. içinde volkan kaynasın ama tut kendini kusma.
    ikinci aşama: alarm çaldığında sessizce otur gözlerini kapat ve neler olduğunu izle. Bedenini gevşet.
    Sistemi bu şekilde ısıtmak kalıplarını erimeye zorlayacak.

    Uygulama 3 – Kıskançlık Uygulaması (Çiftler için)
    ilişkilerinizde takılmış hissediyorsanız.
    Zaman: gece
    Süre: 30 dakika
    Birinci aşama: Birbirinize bakarak oturun birbirinizin ellerini çaprazlamasına tutun
    ikinci aşama: 10 dakika birbirinizin gözlerinin içine bakın. Şayet beden hareket etmeye sallanmaya başlarsa izin verin gözlerinizi kırpabilirsiniz ama bakmaya devam edin ve ellerinizi sakın bırakmayın.
    Üçüncü aşama: 10 dakika sonra her ikinizde gözlerinizi kapatın ve 10 dakika daha sallanmaya izin verin
    Dördüncü aşama: şimdi ayakta durun ve birbirinizin ellerini tutarak 10 dakika boyunca sallanın enerjileriniz karışacaktır.

    Uygulama 4 - Korkunun içine girmek
    Zaman: gün içinde herhangi bir zaman aç karna tercih sebebidir. Kusabilirsin.
    Birinci aşama: kapıyı kapat mümkünse çıplak ol. Bacaklar çapraz biçimde otur.
    ikinci aşama: ellerini göbek deliğinin 5 cm altına koy ve oraya bastır. Sonra baskıyı serbest bırak bastırmak tetiklemeye yarar bir şeyler olmaya başladığında aşağı yukarı 1-2 dakika sonra bastırmayı bırak.
    Bir korku yükselecek nefesin kaotik bir hale gelecek ona izin ver ve içine gir. Çok büyük bir titreme hissedebilirsin onunla işbirliği yap yerde yuvarlanmak isteyebilirsin. Yuvarlan. içinden dans etmek geliyorsa dans et izin ver kontrolü bırak. 25-45 dakika sürebilir bu ve son derece yararlıdır. Bunu tamamlamak 2 ay sürebilir.
    Üçüncü aşama: uyumaya başlamadan evvel yatağına uzan ve kapalı gözlerle bir karatahta hayal et mümkün olduğunca siyah olsun. 3 rakdıbını 3 kez gözünde canlandır sonra tahtadan sil. Sonra 2 rakdıbını 3 kere canlandır onu gör ve sil. Sonra 1 rakdıbını en sonda 0 rakdıbını. Büyük bir sessizliğe gireceksin. 2-3 dakika yap bunu.

    Uygulama 5 - Korkuyla yüzleşmek
    Zaman: Her gece
    Süre: 40 dakika
    Birinci aşama: Işıklar sönmüş halde odanda otur ve korkmaya başla. Her çeşidinden korkunç şeyler düşün hayaletler yaratıklar filan. Etrafında döndüklerini düşün korkunun içine gir ve içinde kal.
    ikinci aşama: korku ortaya çıkarsa onu kabul et reddetme onu aşman gereken yanlış bir şey olduğunu düşünme onu kabul et ve yaşa onunla. Korkunun yapay bir şey olduğunu dışarıdan geldiğini keşfet.

    Uygulama 6 – Korkudan Sevgiye
    Süre: 40-60 dakika
    Birinci aşama: Sağ elin sol elin altına konmuş ve baş parmaklar birbirleriyle birleşmiş şekilde rahatça otur.
    ikinci aşama: Gözlerini kapat ve gevşe alt çenen gevşesin. Burnundan değil ağzından nefes al. Ağızdan nefes alınca beyin devre dışıdır.

    Uygulama 7 - Çocukluğu yeniden yaşamak
    Zaman: her gece uyumadan önce 10-15 dakika
    Birinci aşama: Karanlıkta yatağına otur küçük bir çocuk hayal edebildiğin hatırlayabildiğin en küçük yaşındaki çocuk halin ol. Ve tek başınasın.
    ikinci aşama: ağlamaya başla anlamsız sesler çıkar çıldır ve bırak herşey orada çıksın 10-15 dakika bağır tuhaf sesler çıkar içinden geldiği gibi.
    Üçüncü aşama: şimdi çocuksu ve masumlukla uyu.
    Vakit buldukça çocuk gibi ol. Kumdan kaleler yap küvette plastik ördeklerinle oyna deniz kabukları topla. Çocukluğunu yeniden yaşa.

    Uygulama 8 – Topraklanma
    Zaman: Vakit buldukça
    Ayakların çıplak şekilde sahilde yürü ormanda yürü toprakta yürü. Parkta yürü ve parkta toprağa otur.

    (Osho - Duygular)
    Tümünü Göster
    ···
  10. 60.
    0
    Artık ego sana düşünceler olarak değil duygular olarak saldırıyor.Son aşamaya geldin.En zor ve tehlikeli olan yere.Bu aşamaya;

    DUYGULARI iZLEMEK diyoruz.

    Son sayfalarda bunlardan bahsettim ağırlıklı olarak. Tepkisizlik ve dinginlik gerekiyor artık.
    Yorum yapmamalısın. Sigarayı düşünme , bırakmayı da düşünme. Sana sigaranın zararlı olduğunu söylediler ve sen kalıba girdin. Sağlığa zararlı olduğu bilimsel bir gerçek olabilir.Ama bu senin bir doğrun olmadı henüz. Kendi doğrularını yaratman için olgu üzerindeki tüm bilgileri silmelisin ve yeniden analiz etmelisin.

    Olgular üzerinde düşünmelisin.Ama olaylar üzerinde düşünmemelisin. Olaylara karşı tepkisiz olmalısın. Araba geçti yoldan üzerine çamur sıçrattı. Gülüp geç. Demekki öyle olması gerekiyordu. Orada 1 dakika oyalandın ve bir dakika önce kaldırımdan karşıya geçseydin bir araba sana çarpacaktı belki de bilemezsin ki..

    işte olayları yargılamaman için duygularına hakim olmalısın.

    Bu duygular anlatıldığı üzere Öfke, Kıskançlık ve Korkudur.Bu duygular üzerinde hüküm sürersen artık farkındalığın tamamlanacaktır.

    Tepkisizliği başardığında egonun sana karşı kullandığı ÖFKE silahı da etkisiz hale gelecektir.

    Sana bir misyon yüklenmedi. Bana da yüklenmedi. Başkalarına bunları anlatmak zorunda değilsin. Başkalarını yorumlamak zorunda da değilsin. Herşey olduğu gibi güzeldir. Herkes olması gerektiği gibidir. inanmayanlar olmazsa inanmanın anlamı olmaz. Demekki olumsuzluklar olmasaydı olumluluklar da olmayacaktı. Kirli bir bez bile bezdir.O öyledir kirlidir. Diğer bez de temizdir. Bunlar kabul edilir.Ve yorumlanmaz.O bezin nasıl kirlendiği seni ilgilendirmez.Sen sadece kendine bir amaç belirlersin ve amacın doğrultusunda yaşadığın olgular üzerine düşünürsün ve olayların akışına teslim olursun.

    Amacınızı sanırım henüz bilmiyorsunuz.

    Düşünün. Amacınızı.Naciye nereye gidiyor. Olayı nedir?

    Ondan sonra kendini bileceksin. Kendini bildiğinde artık başına gelen olayları yorumlamana gerek kalmayacak ve olguları analiz edeceksin.

    Bu işe girmem benim amacıma uymuyor o zaman girmem diyebileceksin.Bu yapabilirim bu benim amacıma uygun diyeceksin.

    Merkezlendiğinde varlık sana amacına giden yolunda destek olacak. Sabretme erdemine ulaşacaksın. Sorulanızın cevaplarını bende veya dışarda arıyorsunuz. Soruların cevapları içinizde. Bakmadığınız tek bir yer var. Kendiniz.Özünüz. Kendinizie sorduğunuzda soruların cevaplarını alacaksınız. Yardımı egodan değil yaratıcıdan dileyin. Size sadece sizi yaratan yardım edebilir. Diğer yardımlar egodandır.

    Sabretmek güzeldir. Unutmayın,

    "Ey inananlar , sabır ve niyazla Allah'tan yardım isteyin.Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara suresi ,153 )
    Tümünü Göster
    ···
  11. 61.
    0
    ŞEYTAN FM (Kıyamete Kadar Sürecek Bir Radyo Yayını) (Bölüm 1)

    5000 kez yazılarımı okuyanlara teşekkür ederim. Bende sıkılmadan ve yılmadan size 5000 kez anlatmaya söz veriyorum. Hayat nedir? Dünyaya neden geldik? Nereye gidiyoruz? Ne yapmalıyız? Mutluluk nedir? Hayattayken de cennette olabilirmiyiz?

    Bütün bu soruların cevaplarını aslında yukarıdaki yazılarımda anlattım. Fakat toparlamak ve özetlemek her zaman güzel olacaktır.En baştan tekrar özetleyelim. Soru cevap olarak.

    Bir insan olarak dünyaya neden geldik? Yaratıcı bizi neden yarattı? Amaç nedir?

    Yaratıcı (Allah , Rab,Tao ,Zen, Sınırsız Güç , Varlık , Baba..) adı üstünde yaratandır. Melekler verilen görevleri yerine getiren geçmişi ve geleceği görebilen ve görev dağılımıyla hareket edebilen nurdan yaratılmış hatasız varlıklardır. Bunları kainatın moderatörleri gibi düşünebilirsiniz. Bilgisayar programı gibi olaya bakarsanız meleklerin çipine farklı bir program yazılmıştır.O programda üstün yetenekler vardır. Melekler doğa olaylarını kontrol edebilir , ölümü ve yaşamı gerçekleştirir ve bunun gibi birçok şey. insanlar gibi yaşayan başka canlı türleri de vardır. Hatta bu türlerin bazıları insanlardan daha önce kainattaki yerini almıştır.Bu türlerden birisi de cinlerdir. Cinler de tıpkı insanlar gibi yemek yer , doğar büyür ve ölürler. Bizim için geçerli olan kuralların kalıpların yaşam biçiminin hepsi onlar için de geçerlidir. Onalrında iyisi kötüsü hırsızı inananı inanmayanı vardır. Onlarında düşünebilme kabiliyeti vardır. Melekler ise yorum yapmazlar. Sadece Allah'I tesbih ederler ve amiyane bir benzetme ile robotlar gibilerdir. Fakat cinler ve insanlar teşrii yani bağımsız iradesiyle düşünebilmektedirler. Yorum yapabilmekte karar verebilmekte seçim yapabilmektedirler. işte insanlardan daha önce yaratılan cinler de bir hayat sürmüşlerdir. Onlara cin denilmesinin sebebi ise "CAN" adıyla yaratılan (bizim de Adem) ilk cinin soyundan gelmiş olmaları sebebiyledir.Can' ın kavmi tıpkı bizim Nuh tufanında yaşadığımız gibi bir olayla tamamen yokedilmiştir ve Can da ölmüştür.Can dan sonra Cin soyunun devdıbını sağlaması için iblis (Şeytan) görevlendirilmiştir ve cin kavminin yeni temsilcisi olmuştur. Cin kavminde en yetkili isim iblistir. iblis aynı zamanda bir melektir. Hatta o kadar yetkili bir melektir ki ilk 5 büyük melek arasında adı geçmektedir. Fakat tam olarak melekde değildir tam olarak cin de değildir. Melekler ölümsüzdür. Dolayısıyla şetyan da ölümsüzdür.Ama meleklerin tepki verme ve düşünebilme kabiliyetleri olmamasına rağmen Şeytan cin özelliğinden dolayı düşünüp yorum yapabilmektedir.Bu sebeple şeytan "Yer yüzü ve gökyüzü meleklerinin başkanlığı" görevine getirilmiştir.

    Daha sonra yaratıcı "insan" adını vereceği başka bir türü yaratacağını söylemiş ve yönetim kurulunu yani melekleri toplamıştır. Doğal olarak meleklerin arasında şeytan da vardır.Şeytan da diğer melekler gibi Allah'ın en önemli yardımcılarındandır. Aslında şeytan kötü filan değildir. insanlar dünyanın ilk yaratılmasından itibaren onu öyle kabul ettiği için öyle sanılmaktadır.Bu da satanizm inancının temelini oluşturur.

    Şöyle düşünün bir firmada müdürsünüz. Yeni bir ürün var ve patron size ve diğer müdürlere ürünü gösteriyor. Fakat diğer müdürler robotlar ve tepki veremiyorlar.Siz tepki verebiliyorsunuz eleştiri yapabiliyorsunuz.Şeytan da öyle yapıyor.ve aynen şöyle diyor ;

    "Yer yüzünde bozgunculuk çıkaracak ve sana isyan edecek kulları neden yaratıyorsun ki , zaten biz seni her zaman överek tesbih ediyoruz (Kuran -ı Kerim) "

    Yaratıcı da cevap olarak aynen şöyle diyor;

    "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim"

    Daha sonra yine aynı surede anlatılan olayın devamında , Adem meleklerin önüne çıkarılıyor ve yaratıcı meleklere birşeyler söylüyor şimdi bunları size tekrar soracağım ve bunları ezberleyip bana tekrar söyleyeceksiniz diyor. Aynısını ademe de soruyor. Adem hafıza sahibi ve düşünme kabiliyeti olan bir insan olduğu için ezberleyip cevap verebiliyor. Melekler ise cevap veremiyorlar ve yaratıcı "öyle ise secde edin diyor"

    Meleklerin arasındaki şeytan bunu ezberleyip tıpkı adem gibi cevap verebildiği için secde etmiyor ve ben ateştenim o ise topraktan diyor. Daha sonra yaratıcı "insan yaratılmışların en üstünüdür , çünkü biz ona nefesimizden üfledik" deyince, şeytan cevap veremiyor. Çünkü yaratılan mahlukların arasında yaratıcının özelliklerini taşıyan ve onun nefesinden üflediği tek varlık insandır. Cinler ise bu özelliğe sahip olmadığı için insanlar gibi göremez duyamaz dokunamaz ve bu denli zeka ve idrak sahibi değildir.Şeytan ise bu terbiyesizliği ve düşüncesizliği sebebiyle cezalandırılır. Kuran ı kerimde olayın devamı aynen şöyle anlatılır.

    "Artık sen lanetlendin"

    Şeytan ise;

    "Allah'ım o zaman bana kıyamete kadar zaman ver.Bu bozgunculuk çıkaracak insanlarını bende yoldan çıkaracağım ve onları kandıracağım. Onlar seni bulamaycaklar. Seni düşünen ve tesbih edenler hariç"

    Yaratıcı ise;

    "Ben onlara kefilim onlara elçiler peygamberler göndereceğim ve gerçeği bulmalarını sağlayacağım. Peki. Sana kıyamete kadar zaman veriyorum" der.

    Şeytan ise yılan kılığına girerek ademin yanına gider ve ilk insanı yoldan çıkarmak için seferber olur. Elma ağacından yememesi söylenir ademe.Bu aslında ademe bir imtihandır. Elmada bir zehir vardır.Onu yerse o zehir tüm insanlığı etkileyecektir.

    Adem şeytana kanarak o elmayı yer ve zehirlenir.

    O ZEHiRiN ADI iSE "EGO" DUR.

    "Elmalar ne güzel onlardan yiyebilirsin, Elmayı kopar"

    Adem elmayı sahiplenmiştir.Ego işte bu sahiplenmenin adıdır. Yunus Emre bu olay üzerine düşünerek aydınlanmasını gerçekleştirir.

    Yunus bir gün kırda dolaşırken sarı bir çiçek görür. Eğilir ve çiçeği koklar. Sonra onu koparmak ister.Tam koparacakken çiçek birden canlanır ve ağlamaya başlar sonra çiçekle yunus yer değiştirir ve yunus çiçek olur , sarı çiçek ise yunus olup onu koparmaya çalışıyordur yunus da ağlar ve bakarki çiçeğin de ailesi var annesi var babası var.ve birden geri çekilir.Bu olaydan çok etkilenir ve ağlar. Sonra bir şiir yazar.O şiir binlerce yıl unutulmaz.Şiir ilahi olur. Hepimizin bildiği "Sordum sarı çiçeğe annen baban varmıdır.." şeklinde devam eden ilahidir.

    Ego, yani diğer anlamıyla sahiplenmek zehrin ta kendisidir. Zaten hayatın amacı da bu olayları bilip çözmektir.

    Yunus çiçeği koparamaz ve cenneti yaşar hayattayken ve oyunu kazanır. Adem ise oyunu kaybetmiştir. Adem ile havvanın iki çocuğundan olan Habil ve kabil birbirini kıskanırlar ve zehir etkisini göstermeye başlar. Birisi diğerini "Annem ve babam seni daha çok seviyor hep seninle ilgileniyor" diyerek öldürülür.Bu ilk cinayettir. Dünyada 4 kişi varken bile biri diğerini öldürmüştür. Daha sonra ademe kurallar öğretilir. Neler yapması gerektiği ve insan nesli belirli bir düzende çoğalır. Düşünebilme kabiliyetleri sayesinde insanlar içlerindeki ego zehriyle doğar büyür ve ölürler. Yaratıcı ise söylediği gibi peygamberler göndererek insanlara doğru yolu göstermeye çalışır. işte amaç buraya kadar anlatılan gerçekleri bilip bu dünyanın bir oyun alanı olduğunu anlamak ve ölüm ile yaşam denen şeylerin ve bildiğimiz tüm kavramların aslında sanal olduğunu anlamak ve yaratıcıya ulaşmaktır.

    Bu sebeple peygamberler ve dinler gönderilir kalıplar oluşturulur. Kültür oluşur hukuk kuralları vs.. Bazı insanlar bu yolu bulsa da büyük kısmı egoya yani şeytanın zehrine yenik düşer.Bu zehir bir virüs gibidir. Tüm düşüncelerimize bulaşan bir virüs.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 62.
    0
    HRiSTiYANLIĞIN DUYGULARA VE FARKINDALIĞA BAKIŞI

    (çok güzel bir yazı okumanızı öneririm)

    ÇÖL DÜŞÜNCELERi–KISKANÇLIK VE KENDiNi KIYASLAMA

    Bu hafta sizinle 8. Çöl düşüncesine bakacağız. Kıskançlık ve kendini başka kişilerle kıyaslama hakkında konuşacağız. Ayrıca kendi başına çabalamanın tehlikeleri hakkında da konuşacağız. ilk olarak sizi teşvik etmek istiyorum ki geçen vaazımda da söylediğim gibi siz çok özel birisiniz. Ve Tanrı’nın sizin yaşdıbınız için hazırladığı özel bir plan var. Bu yüzden başka hiç kimseyi kıskanmanıza gerek yok. Kutsal Kitap Süleyman’ın Meselleri 14:30’da şöyle der. “Huzurlu yürek bedenin yaşam kaynağıdır, hırs ve kıskançlık ise insanı için için yer bitirir.”

    Tanrı’nın halkı arasında kıskançlık olmamalı ama bazen bu oluyor. Hatta Tanrı’nın başka kişilere verdiği armağanları kıskananlar bile oluyor. Oysa her birimizle neler yapacağı tamamen Tanrı’ya ait bir karardır. Biz Tanrı’ya aitiz kendimize ait değil, dolayısıyla seçme hakkı O’nun kıskançlık ve çekememezlik bizim çok kötü davranmamıza neden olur. içimizdeki en kötü şeyleri ortaya çıkarırlar. Elç iş 7;9 ""Yusuf'u kıskanan atalarımız, onu köle olarak Mısır'a sattılar. Ama Tanrı onunla beraberdi ve onu bütün sıkıntılarından kurtardı. Ona bilgelik vererek Mısır kralı Firavun'un gözüne girmesini sağladı. Firavun da onu Mısır ve tüm saray halkı üzerinde yönetici tayin etti." ayette Yusuf ve Kardeşlerinin örneğini görüyoruz. Kutsal Kitap Ağabilerinin Yusuf’un kendisinden nefret edecek kadar kıskandıklarını söyler. Üstelik sadece nefret etmekle kalmadılar O’nu köle olarakta sattılar. Çukur kazdılar daha sonra Yusuf’u içine attılar ve daha sonra ise köle olarak sattılar.

    inanıyorum ki her birimiz dürüst bir şekilde yüreklerimizi kontrol etmeliyiz. Yüreğimizde bir başka kişiye karşı kıskançlık veya çekememezlik olup olmadığını kendi kendimize sormalıyız. Tanrı diğer kişilerin aldığı bereketlerle sevinmemizi ister. Bizim sahip olmadığımız bir şeye sahip oldukları için onlardan nefret etmemizi değil. Bazen kiliselerdeki kişilerin birbirlerini kıskandıklarıyla karşılaşıyoruz. Tanrı bana kıskançlık ve çekememezliğin güvensizlikte köklendiğini göstermeye başladı.

    Kendimizle ilgili korkularımızda köklenir. itiraf etmeliyim ki Hayatımın bir döneminde benimde bazı insanları kıskandığım ve onlarla kendimi kıyasladığım zaman olmuştu. Diğer erkeklerin benden daha iyi olduklarını düşünüyordum, bir başkasının saçlarına bakarak keşke onun saçları bende olsaydı derdim, keşke onun armağanları ve becerileri bende olsaydı derdim, veya benim vücudumda keşke onun gibi olsa derdim. Kendimden hiç tatmin olmuyordum sık sık gözüm başkalarının sahip olduğu şeylerdeydi. Fakat bu sorunla yüzleşmeye başladığımda, gerçekle yüzleştiğimde Tanrı beni özgür kılmaya başladı. Şimdi daha iyi bildiğim bir şey var oda hiç kimseye benzemeyen özel biriyim. Ben özel biriyim ve Tanrı’nın benim için özel bir planı var. Şimdi diğer insanlarla olmaktan zevk alıyorum, eğer birbirimizi kıskanıyorsak birbirimizin beraberliğinden zevk alamayız.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 63.
    0
    ÖZGÜRLÜK NEDiR?

    Krishnamurti: Merak ediyorum, acaba özgürlüğün ne olduğunu gerçekten bilmek istiyor mu! Özgürlüğün ne olduğunu hiçbirimiz biliyor muyuz? Bütün bildiğimiz bir şeyler yapmaya zorlandığımız; koşullar ya da kendi korkularımız yüzünden bir şeyler yapmaya zorlandığımız ve bu durumdan kaçmak istediğimiz. Engellerden, zorlamalardan, korkudan ya da başka bir şeyden kaçmaya özgürlük diyoruz. Lütfen dinleyin.

    Engelden, sınırlamadan, zorlamadan kaçmak özgürlük değildir. Özgürlük bir şeyden özgürlük değildir, kendinde bir şeydir. Lütfen bunu anlayın. Hapishaneye atılan bir tutuklu bir nedenle kaçmak ve özgür olmak ister. Yalnızca kaçmayı düşünür. Öfkeliysem, öfkeden kaçabildiğim anda özgür olacağımı duyumsarım. Kıskançsam, kıskançlıktan kurtulmak özgürlük değildir; kaçmak, kurtulmak, bastırmak aynı şeyi bir başka yoldan dışavurma biçimidir; özgürlük değildir. Özgürlük bir şeyden özgürlük değildir, kendinde bir şeydir. Bir şeyi o olduğu için sevmek özgürlüktür. Size ün ya da konum kazandırdığı için değil, resim yapmayı sevdiğiniz için resim yapmakta özgürlük vardır. Okulda resim yapmayı seviyorsanız, bu sevgi özgürlüktür ve bunun anlamı zihnin bütün yollarının şaşırtıcı bir biçimde anlaşılmasıdır. Ayrıca bir şeyi size getireceği ödül ya da ceza için değil, yalnızca o olduğu için yapmak çok kolaydır. Bir şeyi o olduğu için sevmek özgürlüğün başlangıcıdır.

    Dersinizin on dakikasını bu konularda konuşarak geçiriyor musunuz? Yoksa doğrudan coğrafyaya, matematiğe, ingilizce'ye mi başlıyorsunuz? Ne yapıyorsunuz? Gerçekte sizi ilgilendirmeyen, ama yapılması gereken saçma birtakım şeylerle zamanınızı tüketmek yerine, neden gününüzün on dakikasını bu konulara ayırmıyorsunuz? Neden öğretmeninizle birlikte sınıfta biraz zaman ayırıp bunları konuşmuyorsunuz? Bu sizin çok büyük, başarılı ya da ünlü biri olmanızı sağlamasa da, size yaşdıbınızda yardımcı olacak. Eğer her gün on dakika boyunca, zekice, korkusuzca bu konularda konuşursanız, bu size bütün yaşdıbınızda yardımcı olacak, çünkü sizi düşündürecek, papağan gibi aynı şeyleri yinelemenizi engelleyecek. Öyleyse lütfen öğretmenlerinizden sizinle bu konularda konuşmalarını isteyin. O zaman hem sizin hem de öğretmeninizin daha zeki
    insanlar olmaya başladığını göreceksiniz.

    Rajghat Okulu'nda Çocuklarla Birlikte, Varanasi, 20 Ocak 1954
    Özgürlük Üzerine - J. Krishnamurti (Ayna Yayınevi)
    Tümünü Göster
    ···
  14. 64.
    0
    Duygularla arkadaş olun. Onları yargılamayın. Duygular (öfke, kıskançlık,korku, nefret,sevgi..) aslında birer enerjidir. Onları siz nasıl şekillendirirseniz öyle olurlar.Bu enerjiyi kontrolünüz altına alırsanız (izleyerek) o enerjiyi absorbe edersiniz ve karın çakranızda bir gıdıklanma olur.ilk sayfa ilk mesajda anlattığım şey o enerjidir yani varlığınızdır. işte o enerjiyle ister telekinzei yaparsınız ister astral seyahat ister ders çalışır öss de derece yaparsınız isterseniz atatürk gibi bir kumandan olur einstein gibi bir fizikçi olur bethooven gibi bir müzisyen olursunuz.

    Amacımız düşünceleri izleyerek onların enerjisini toplamak , kendimizi izleyerek kendi enerjimizi dizginlemek, duyguları izleyerek o enerjileride toplamak ve tek bir noktada birleştirip bombayı patlatmaktır.Bu bombayı bethooven piyanosunda patlatmıştır. edison ampülü bulmuştur eisntesin fizikte yapmıştır... vs..

    sizde o farkındalığın enerjisiyle neyi istiyorsanız özgürce yaparsınız.

    o enerjileri izlediğinizde şeytanın virüsü o enerjiden beslenemediği için kontrol size geçecek ve o enerjiyi şeytan yerine siz alacaksınız ve böylece farkındalık sağlanmış olacak.

    yargılamayın. öfkelenmek kötü değildir.onu sevin. ancak onu izlerseniz ona bir canlı varlık gibi yaklaşırsanız size enerjisini verir. sevgide böyledir nefrette. hepsi aynıdır nötr dür aslında.siz o enerjiyi yakalarsanız olumlu hale çevirirsiniz . Ama siz FARKINDA olmazsanız şeytan yakalar ve öfkeyi kötü bir hale çevirir hatta sevgiyi bile bir ıstıraba dönüştürebilir. Egoda sizin beyninizdeki çiptir.Şeytan kontrol ediyor şu anda o çipi. Farkında olunca siz kontrol edeceksiniz.Ego düşünebilme kabiliyetinin merkezidir. Yorum yapma ve kriter koyma merkezidir.Ego tahmin ettiğiniz şey değildir.

    "vay be şuna bak nekadar egoist" cümlesindeki egoyla benim anlattığım şey aynı anlamla değil ben id anldıbına gelen egoyu anlatıyorum. kendini beğenmişlik anlamındaki eg edbiyatta başka bir anlama gelen bir kavramdır. gerçek anlamı bu değildir.

    izleyin düşüncelerinizi ve duygularınızı onlar canlılar. onlar enerji. onları sevin şefkat gösterin ki size enerjilerini versinler ve gülümsetsinler sizi ve huzuru yakalayın.
    ···
  15. 65.
    0
    Rüyalarla ilgili daha önce birisi sormuştu aynı şeyi cevaplamıştım tekrar cevaplayayım.

    Aslında gördüklerin gerçek olmuyor sen öyle sanıyorsun. Beynimizle istediğimiz herşeyi düşünebilir kafamızda kurduğumuz bir şeye bile inanabiliriz. Tamamen doğru yanlış yargılarımızı dğeiştirebiliriz.Sen birini öldürmenin çok güzel birşey olduğunu düşünüp seri katil olabilirsin.

    Beyin bir aldatmacaya sokuyor seni.Sen diyosunki bir gün sonra deprem olacağını rüyamda görmüştüm. Deprem olmasaydı rüyamda görmüştüm diyemezdin.Şimdi diyeceksinki hayır ama arkadaşlarıma bile rüyamı anlattım. deprem olmasaydı anlattığınıda söylemeyecektin.

    Bazı klavuz rüyalar vardır Bu durum islamiyettede geniş yer tutar. Fakat rüyaların büyük bir bölümü tıpkı kafamızdan geçen gereksiz düşünceler gibi şeytan fm in gece yayınından ibarettir.sen o gün birşeyden çok korkmuşsundur sonra 5-6 saat geçince korktuğunu unutmuşsundur gece de rüyanda kabus görmüşsündür.bu gece kabus gördüm nedenki acaba diye saatlerce rüya yorumları kitabını okursun. bilinçaltı işte ego.

    ben bir kaç vakayla konşmuştum bunu. Mesela birisi bana rüyamda çok zengin olduğumu gördüm şöyle böyle diye anlattı. Dedimki bilinçaltı kesin zengin olacağını düşündürecek bir olay geldi başına ama hatırlamıyorsun. Hayır dedi bütün gün evdeydim dedi.iki gün sonra beni aradı. Evlerinin karşısında milli piyango bayisi varmış. Sürekli olarak mikrofondan işte bant kaydıyla 10 trilyon sizede çıkabilir denilip duruyormuş.Bu yüzden "farkında olmadan" öyle bir rüya görmüş.

    zaten rüyaları farkında olmadan görürüz.sen rüyanda bir gün sonra deprem olacağını da farkında olmadan görürsün.

    istersen sana kanıtlayayım.

    madem böyle bir iddan var bir defter koy başına her gördüğün rüyayı uyandığın anda yaz.

    bir daha olmayacak bu söylediğin =)
    ···
  16. 66.
    0
    rezerved
    ···
  17. 67.
    0
    @45 gibtir git kırarım ağzını
    @1 meditason işlerini öğrenmek ne kadar zamanını aldı hergün 5 dk mı ayırdın kaç ay yaptın
    ···
  18. 68.
    +1
    gogıla yazınca da çıkıyor amk ne gereksiz adamsın
    ···
  19. 69.
    0
    @47 tamam panpa rahat ol akışına bırak hemen eve gideyimde şurasını da okuyayım deme sadece okudukça aklına kazınsın yoksa şeytan sana tokatları (ego) ile ardı ardına darbe indirecek ve sen öğrendiklerini bu egolarla birlikte çöpe atacaksın.
    acelesi yok bu eğitim 2-3 aylık değil senelere bölünmelidir.
    ···
  20. 70.
    +1
    reserved
    ···