-
1.
+4farkındalık adımları vol 2 (bkz: namaz ile farkındalık arasındaki ilişki)
farkındalık testine mutlaka göz atın panpalar (bkz: farkındalık testi vol1)
rezervelerinizi alın panpalar entryleri dikkatlice ve atlamadan adım adım izleyin.
___________________________________________________________
-Para kazanmak mı istiyorsun
-Başarılı bir öğrenci olmak mı
-büyük bir sanatçımı
-ya da güçlerini mi kullanmak istiyorsun
bütün bunlar için bir temel eğitim var.ve hayatımızın her aşamasında yapmamız gereken basit egzersizler.
___________________________________________________________
Öncelikle bu bölümü açarken bir çok kişinin temel bilgilerden yoksun olduğunu gördüğümü belirtmek isterim.Bu yola girmiş, bu konuda merak sahibi kişilerin belirli bir temel bilgiyle donanması gerekir.
Sıfırdan bu yola girmiş, yani güçlerini açığa çıkarmak isteyen, hayatı boyunca başarılı olmak isteyen, insan ilişkilerinde başarılı olmak isteyen ve tüm psişik yetenekleri yapabilme arzusundaki kişilerin aşağıdaki sıralamayı bir basamak bile atlamadan takip etmeleri ve uygumaları gerekmektedir.
1)Meditasyon (Budizmde yoga , islamiyette Namaz Kılmak)
2)Farkındalık
3)Quantum Düşünme
4)Quantum Olumlama
5)Quantum Sıçrama
6)Yaratıcılık
7)Başarı
8)Kineziler
9)Astral Seyahat
10)Durugörü
bu başlıkları tek tek size basit olarak anlatmaya çalışacağım.
Kitap okumanıza gerek yok arkadaşlar. Buradaki ve Farkındalık başlığındaki yazılar yeterlidir.
Bu temel bilgiler hayatımızın her safhasında bizi başarıya iletecektir. Quantum düşünce tekniklerini bilen birisi hem işinde , hem ilişkilerinde hem de eğitim ve öğretiminde belirgin bir şekilde başarısını attıracaktır.
Güçlerle ilgilenmek bu güçlerde uzmanlaşmak istiyorsak oturup roman okuyacak halimiz yok.
Meditasyonu bilmeyenler hiçbir psişik etkinlikte başarılı olamazlar.Bu temellerin üzerine meditasyonu koyup kendimizi geliştirirsek astral seyahat, durugörü vb olguların aslında çok basit olduğunu görürüz.
Temel olarak düşünce yapımızı değiştirmeli ve hayata farklı bir pencereden bakmayı bilmeliyiz. Pozitif düşünmenin zevkini yaşamalıyız.Bir örnekle açıklayacak olursak “ben kısa boylu bir sevgili istemem” diyen birisi kısa boylu bir sevgiliye sahip olur.Ama “ben uzun boylu bir sevgili istiyorum” diyen birisi uzun boylu bir sevgiliye sahip olur.
Einstein ve Edison ‘ un yazılarına bakarsanız hepsinin bu metodları bildiğini ve açık açık Edison’un ampülü bulduğunda “Sırrı biliyorum ama size söylemeyeceğim” dediğini göreceksiniz. Bu durum aslında yukarıda anlattığım şeyden ibaret. Sadece olumlu düşünmek.
Tabi bu o kadar basit değil. Kendimizi zorlayarak başarabileceğimiz bir olgu değil. Bunun belirli bir süreci var ve 5-6 ay kadar bir süreyle telkin ve eğitime dayalı.Bu telkinlere “Olumlama” denilmekte.
Einstein , izafet teoreminde bir kare çizmiş ve karenin iki köşesinin arasındaki en kısa uzaklığın karenin köşegeni olmadığını, kareyi iki köşesinden çapraz katlayarak iki köşe noktasını üst üste getirerek birbirine değdirmiş ve en kısa mesafe budur demiştir. Buradan anlaşılacak şey uzay boşluğuna uyarlanırsa quantum fiziğinin tanımı ortaya çıkmaktadır. Zaman 4. Boyuttur ve her şey şu anda yaşanmaktadır. Geçmiş ve gelecek yoktur. Carpe Diem (Anı Yaşa) mantığının altında da bu düşünce yatmaktadır.
Eğer bu gerçekliğin farkına varırsak yani yaşanan her olayın şimdi olduğunu anlarsak bizlerde birer Einstein , Edison olabiliriz. Dejavu’nun ne olduğunu şimdi daha iyi anlıyor olmalısınız.Bu olayı daha önce görmüştüm diyoruz. Aslında tüm olaylar şimdi oluyor zaten.
Biz kaderimizi kendimiz seçeriz.Bu seçimlerde beynimizin gönderdiği sinyallerle olur.Her olumlu sinyal bir quantum noktasında kendini bulur ve kaderimiz o yola girer.Bu durum Kuran’ı Kerim ‘de de aynen bu şekilde anlatılmaktadır. Kadercilik aslında bambaşka birşeydir. islamiyetteki “Allah herşeyi bilir” önermesinin mantığının altında da bu sistem yatmaktadır.
“Buyruğu içinde gemiler yüzsün, lütfettiği şeyleri elde edersiniz ve belki de şükredersiniz diye denizi emrinize veren Allah’tır.O , göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendinden bir lütuf olarak emrinize vermiştir. Bütün bunlarda aslında düşünenler için işaretler vardır” (Casiye Suresi 12-13)
“Dileyin verilecektir. Arayın bulacaksınız, kapıyı çalın size açılacaktır, çünkü dileyen alır, arayan bulur, kapı çalınana açılır” (incil – Luka 11/9)
Düşünmezsek , dilemezsek , aramazsak , kapıyı çalmazsak yerimizde saymaktan başka bir şey elde edemeyiz. Sürüye katılır standart bir hayat yaşarız.
Bakınız, anı yaşamak nefesinizi izlemekten ve kendizi izlemek (merkezlenmekten) geçer. Rahat bir şekilde oturduğunuzda bir mum yakın önüne oturun ve sakinleşin. gözleriniz açık şekilde muma bakın. bırakın türlü türlü düşünceler gözünüzün önünden geçsin. düşüncelerinizi izleyin ama düşünmeyin. düşünmemenin yolu da NEFESiNiZi iZLEMENiZDiR. Muma bakarken nefesinizi burnunuzdan içinize çektiğinizde ciğerlerinize havanın dolduğunu hissedin ve ağızınından nefes verirkende şiddetli bir havanın çıktığını hissedin ve bu şekilde nefesinize odaklanın.bir süre sonra muma bakarken görüntü bulutlanacak ve karnınız (çakra) faaliyete geçecek ve tüm vucudunuz çekilip (merkezlenip) göbek deliğinize doğru karadelik gibi çekileceksiniz. biraz canınız yanacak ama o acı size farkındalığın mutluluğunu verecek.Bu oluşan karadelik sizin enerji topunuzu (psiball) oluşturmaktadır.Bu enerjiyi telekinezi alanında kullanırsanız kağıt döndürme kaşık bükmeyi başarırsınız,bu enerji uyarıcı hapların yarattığı etkiyi yaratır. olduğu zaman hissedeceksiniz. adeta uyuşturucu almış gibi aşırı bir güç sahibi olacaksınız.Bu gücü insan ilişkilerinde kullanırsanız ilişkilerinizde başarı sağlarsınız.Bu enerjiyle ders çalışırsanız bir kez okuduğunuzu anlarsınız.Bu enerjiyi ruhunuzu ayırmada kullanırsanız astral seyahat olur. Kısacası herşeyin temeli bu enerjiye dayalıdır.Bu enerjiye HUZUR denilmektedir.Bu enerjiyi alnınıza çıkardığınızda tabiki tekniklerle , astral seyahat gerçekleşir. hemde 5 dakikanızı bile almaz.Bu enerjiyi bir kez yakalarsanız bir daha kaybetmezsiniz.Hep yanınızda olur.Bu enerji siz merkezlendiğiniz(yukarda anlattım) anda 1 dakika içinde yine göbeğinizde toplanıverir. Artık bir silahınız var.Bu silahı herşeyde kullanabilirsiniz. Olumlu düşünmeyle bu silah birleştirilirse evren her istediğinizi size verecektir.
Lütfen bu yazıyı iyi okuyun. Bundan sonra neden telekinezi yapamıyorum astral seyahat niye olmuyor gibi sorular sormayın. Yukarıda hepsinin mantığının aynı olduğunu temel bir eğitimi olduğunu ve bununda çok basit olduğunu izah etmeye çalıştım.
Ukalalık etmeyin.Ben biliyorum demeyin. Bunları yapın. Bireysel olarak yalnız başınıza.Ve kimseye anlatmayın. sizin özel bir ibadetiniz gibi olsun.
Yolda yürürken kendinize yukardan ilerden geriden farklı açıdan bakmaya çalışın. yürürken ayaklarınıza bakmadan ayaklarınızı görmeyi hissedin.Bu telkinler merkezlenmeyi kolaylaştıracaktır. Klagib müzik veya Kitaro tarzı dinlendirici müzikler dinlemenizi hatta rahatsız olmuyorsanız bwgen tarzı frekans düşürücü programları kullanmazını öneririm. meditasyonu kolaylaştıracaktır.
Durup dururken birden tarifsiz bir huzur hisseden içini tarifsiz bir sevinç kapyalan arkadaşlar deneyimlerini paylaşabilirler.
-
2.
+1rezerved
edit: lan bin okunmaz bunlar gibtir ol git -
3.
+1pANPALAR forumdan aldığım için kusura bakmayın ama adam resmen bilge kağan içimi okuyor *
-
4.
0ZiHNi SUSTURMAKTümünü Göster
Herşeyden önce bilinmesi gereken "Zihni susturmak" kavramıdır. Durup dikkatle kendinizi dinlerseniz farkedersiniz ki, zihninizden devamlı olark bir takım kelimeler, zihinsel sesler geçmektedir.Bu düşünürken, farkında olmadan yaptığımız birşeydir. Birisini dinlerken bile zihin kendisi kelimeler ve cümleler üretmese bile dinlediğimiz konuşmanın bazı sözlerini tekrarlar. Hiç bir söz tekrarlamadığı zamanlarda bile zihnimizden yerli veya yabancı saçma sapan şarkı sözleri veya müzikler geçer. Bazı zamanlarda da birisi ile yapacağımız ya da yaptığımız bir konuşmayı bilerek veya bilmeyerek zihinsel olarak tekrarlarız. Bu durum zihnin kendi kendisi ile konuşmasıdır. Öyle bir haldir ki, bunu sesli olarak yapsak, yolda, işte, evde böyle ilgisiz şeyler söylesek herkes pgibiyatrik tedaviye ihtiyacımız olduğunu düşünür.
işte "Zihni susturmak" zihnin bu konuşmasını durdurmaktır. Bunu yapmak çok kolaydır fakat ilk başlarda sadece bir veya iki saniye sürer ve ne kadar zorlarsanız zorlayın, kontrolünüz nederece güçlü olursa olsun bir an gelir ki, zihinsel sesiniz hiç aklınızda olmayan bazı kelimeler söylemeye, cümleler tekrarlamaya ve hatta küfürler sıralamaya başlamıştır.
Zihninizi susturmayı başardıktan sonra yapılan çalışmalarla bunu bir,iki dakikaya kadar uzatmanız çok kolaylaşır. işte zihni boşaltmak veya hiç birşey düşünmemekten kastedilen budur. Zihin susturulur fakat durdurulmaz. Zihninizin konuşmasını durdurduğunuz zaman da zihin durmuş olmaz. Gözünüzün önünden bir sürü görüntü geçebilir.Çevrede olan biteni farkedebilir, sesleri duyabilirsiniz. Tabii bu meditasyon amacı ile sessiz bir yerde oturmayıp, yolda yürürken zihninizi susturma denemesi yaptığınız takdirde geçerlidir.Şayet oturduğunuz, rahat bir ortamda zihnizi susturmaya çalışıyorsanız ve gözünüzün önüne olmadık görüntüler geliyorsa, doğru yoldasınız demektir. Bu görüntüler ister resim şeklinde gözünüzün önüne gelen şeyler olsun, ister zihinsel düşünceler olsun hiç farketmeksizin, durdurulamazlar! Zaten amacımız bunları durdurmak da değildir.Bu görüntü fışkırmaları bilinçaltımızın temizlenmesidir. Hatta zaman zaman konsantremizi bozacak kadar ani ve çarpıcı görünümler de olabilir.
Merak etmeyin, çıldırmıyorsunuz ve hayal de görmüyorsunuz. Sadece bilinçaltınızda düğümlenmiş kirliliklerden arınıyorsunuz.
Birinci Nefes Tekniği;
burnunuzdan nefes alma süreniz 4 saniyeye yayılsın , sonra 2 saniye nefes aldıktan sonra bekleyin. sonra 4 saniyede nefes verin ve nefes verdikten sonra 4 saniye bekleyin. bu ilk başta hemen olmaz.
nefes verdikten sonra ilk seferinde biraz bekleyin ve zamanla bu düzene girmesini bekleyin nefes alışverişinizin. sakinleşin ve rahatlayın. nefesinizi hep izleyin. burnunuzdan giriyor ve içinize doluyor. nefesinizi verirkende tüm bedeninize yayılıyor verdiğiniz nefes. içiniz gıdıklanmaya başlayacaktır zamanla.
ZiHiN NASIL SUSTURULUR?
Bunu yapabilmek her durumda mümkündür ve özel bir hazırlığa gerek yoktur fakat ilk başlamada durumu tam olarak yaşayabilmek ve anlayabilmek için birinci nefes tekniğini kullanmak gerekir. Rahat bir yerde oturun. Tercihen odanın ortasında ve bağdaş kurmuş olarak oturmanız iyi olabilir.Bel kemiği zemine 90 derecelik durumda olmalıdır (Çalışma içinde yorulmak ve bu dikliğin bozulması mümkündür. Bu olursa zarar yoktur).iki eliniz, iki dizin üzerinde rahat bir konumdadır. Kafa geriye kalkık veya öne eğilmiş değildir. Kafanın dikliği, başın arkasının, bel kemiği ile aynı doğrultuda olmasına yetecek kadardır. Yani sırtınızı ve başınızı, ensenizi bir duvara dayamış gibi bir dikliktesiniz.
Önce on veya yirmi defa birinci nefes tekniğini tekrarlayacaksınız. Nefes tekniği yapılırken düşüncelerin daldan dala atlaması, ilgisiz konularra odaklanmaları gerekmez fakat zihinsel bir zorlamaya da gerek yoktur. Burada sadece ciğerler genişletilmekte, hazırlanmakdır. Fiziksel bir aktivite içindeyiz. Burundan kısa sürede ve hızla alınan nefes alınır. Bundan sonra ağızdan ağır ağır verilir. Nefesin verilişi mümkün olduğu kadar uzamalıdır. hava boşalınca karın adaleleri kasılıp, içeriye çekilerek ciğerlerdeki son hava kırıntıları da dışarıya atılır ve yeniden nefes alınır. Nefes çalışmasını yaparken yorulduğunuz takdirde duraklayıp, bir, iki normal nefes alıp vermeniz mümkün ve gereklidir. Bu nefes tekniği ve zorlamalar ayrıca fazla sigara içenlere de faydalıdır. Birinci nefes tekniğini kararlaştırdığınız sayıda yaptıktan sonra zihin susturma çalışmalarına başlayabilirsiniz. Burada unutmamanız gereken şey şu anda meditasyon yapmayıp, zihni susturmayı öğrendiğimizdir.
Önce gene aynı şekilde nefes alacaksınız ve aynı şekilde nefesi boşaltacaksınız. Herşey birinci nefes tekniğindeki gibidir. Nefesi boşaltıktan sonra karın adalelerinizi kasarken normal nefes çalışmasından daha gevşek davranacaksınız ve içerde çok az miktarda hava kalacak. Boşalmanın sonunda nefesinizi tutacaksınız. Gözler kapalıdır. Bu durumda yani ciğerlerde hava yokken nefes tutmak, nefes aldıktan sonra nefes tutmaktan çok daha zor ve kısa sürelidir. Nefesinizi tutuğunuz anda da zihninizin konuşmasını susturacaksınız. Bu durumun, bu şekilde çalışılmasının nedeni, ciğerler boşken nefes tutulunca zihnin susturulmasının çok kolay olmaıdır. Deneyin. Bu durumda iken zihinsel sesinizin durmasının, normal bir zamanda veya ciğerlerde hava varken durmasından çok daha kolay olduğunu göreceksiniz.
içinde olduğunuz durum en fazla iki veya beş saniye sürebilir. Bundan sonra ya nefesiniz tüknir ve nefes alma ihtiyacı duyarsınız veya zihinsel konuşmanız tekrar başlar. Her iki durumda da nefes alıp, baştan başlayacaksınız. zihinsel sesinizi uzun süre sustursanız da nefesinizi tutmak için zorlamayın. Ciğerlerdeki en ufak zorlanmada nefes alarak baştan başlayın. işte nefesinizi tuttuğunuz o kısacık anda zihinsel sesinizi durdurunca, zihni susturmanın ne demek olduğunu anlaycaksınız. Bu çalışmayı günde beş dakika ya da iki dakika yapmanız yeterlidir. Zihninizi susturma ve nefes tutma süreniz giderek artacaktır.Bu şekilde onbeşgün, bir ay çalıştıktan sonra normal meditasyon çalışmalarına başlayabilirsiniz.
MEDiTASYON
Aynı şekilde oturacaksınız ve aynı şekilde önceden birinci nefes tekniğini az veya çok sayıda uygulayacaksınız. Bundan sonra normal nefes alış verişne geçeceksiniz. Hatta kısa kısa ve az nefes almanız gereklidir. Başlarda gene nefes verdikçe zihinsel sesinizi susturacak, tecrübe kazandıkça da normal nefes alış verişi sırasında da, nefes gibi şeylerle hiç uğraşmadan zihninizi susturmaya devam edeceksiniz. Gözünüzde patlayan ışıklar, renkler, görüntüler gibi şeyler konsantrenizi bozarsa baştan konsantre olup devam edeceksiniz. Zihniniz konuşmaya başlayınca tekrar susturacaksınız. işte herşey bu kadar.Bu çalışmaların on dakikadan fazla sürdürülmesi (Baştaki nefes çalışmaları hariç) hem yorucu hem de gereksizdir. Bu nefeslere ve meditasyona alışınca ilerki seviyelerde yeni teknikler mantra ve enerki çekme ve yönlendirme alışmalarında kullanılacaktır fakat önce bunlarda ustalık kazanmanız gereklidir, şarttır. Meditasyon çalışmanızda görsel etkileri yani zihinsel imajları durdurmaya çalışmayın. Hatta çalışmadan sonra aklınızda kalan renk, görüntü gibi şeyleri not edin.
Çalışma sırasında bir mum yakılması, rahatsız etmeyen bir elektrik ışığında olunması, tam karanlıkta oturulması gibi şeyler mümkündür. Gözlerin kapalı olması gerekir fakat tecrübe kazandıkça açık gözle de yapılabilir. Bulunulan yerde mesela herhangi bir kokudaki bir çubuk tütsünün yakılıp, yakılmaması tercihinize kalmıştır fakat bu gibi şeyler, mümkünse çevreye ritüelistik, mabedimsi bir görünüm kazandırmak açısından insanı motive edici faktörlerdir. Ama bunlar olmasa da olur.
FiZiKSEL DENEYLER
Zihnizi susturmayı ve meditasyon halini başardığınız zaman bunu fiziksel yansımalarını çok rahat görebilirsiniz. Örnek olarak en sevdiğim deney kuş deneyidir. Kentteki büyük camilerin avlularındaki ya da Kuşlara yem atılan meydanlardaki güvercin sürülerini herkes bilir. Yerdeki güvercin topluluğuna doğru yürüyün ve zihninizi susturarak meditasyon haline girin. Şayet Kuşları düşünmez, ayağınızla birisine çarpmaz, tekme atmazsanız normal bir yürüyüşle bir tek Kuşun bile havalanıp kaçmasına sebep olmadan Kalabalık bir kuş sürüsünün içinden yürüyüp geçebilirsiniz. Şayet korkmuyorsanız mesela istanbul, Kadıköy sahilindeki ev hayvanı satılan pazar gibi bir yerde elinizi uzatıp rahatça bir Yılanı tutabilirsiniz. zihinsel sesiniz başlamadan Yılan kıvranıp, kaçmaya çalışmaz. Burada önemli olan hayvanları da düşünmeden hareketinizi yapmanızdır. Bu deneyler yapılması gereken şeyler ve şart olan şeyler değil. isteyen deneyip, zihinsel aktivitenin gerçekten de hayvanlar tarafından hissedildiğini görsün diye yazıyorum.
Bir, iki yaşlarındaki bir çocuğa, yüzünüzü gözünüzü buruşturup korkunç olmadan, normal bir yüz ifadesi ile, hatta gülümseyerek fakat gözlerinizi kırpmadan ve zihninizi susturarak bakarsanız, çok kısa bir an sonra çocuğun korktuğunu veya ağlamaya başladığını görebilirsiniz. -
5.
0Basit Bir Yansıma Meditasyonu Uygulaması;
Masada duran çay bardağına dikkatli bakın. Bardağın bir tarafında ortamdaki ampülün yada güneşin verdiği ışığın oluşturduğu yansıma noktasını göreceksiniz.Bir beyaz nokta gibi ışığın geri döndüğü yer.O noktaya odaklanın. Gözlerinizi kapatmayın. Hatta kırpmadan bakmaya çalışın.Bir yandan nefesinizi izleyin. Etraftaki gürültüye aldırış etmeyin. Odaklanın sadece bakıcaksınız.Bir süre sonra gözleriniz ağrımaya ve sulanmaya başlıycak. Kırpmak zorunda kaldığınızda kırpın fakat hemen dikkatinizi o noktada tekrar toplayın.2-3 dakika gözlerinizi ayırmadan baktığınızda bir süre sonra uğultu olacak kafanızın içinde ve etraftaki sesleri duymamaya başlayacaksınız. Gözleriniz bulutlanacak beyazlık artacak ve o ışık birden tüm gözünüzün önünü kaplayacak ve dalıcaksınız. Meditasyon yaptınız bile. Bunu deneyipte yapamayan arkadaşım olmadı.En kolay yöntemdir.3-5 saniyede sürse başardınız. Bunu tekrar edin son anda çekilirken korktuğunuz için ilk etapta korkacaksınız ama ilerledikçe zaman meditasyonda kaldığınız süre de ilerleyecek. Karadelik gibi içeri çekileceksiniz. -
6.
0Farkındalık nereden çıktı?Tümünü Göster
Bir an durun.Ve ben ne yapıyorum deyin. Cevap veremeyeceksiniz.Çünkü şimdiki zamanda sorulan soruların cevabı yoktur. Anda kalınca insan tepkisiz ve dingindir. insanoğlunun %98 i bir hastalık yaşamaktadır ve hiçbiri bunu fark etmez.Bu hastalığın adı “düşünmek” tedavisi ise “Farkındalık” tır.
Kendinizi tanımlayın dersem size bana nasıl bir cevap verirsiniz?.. özelliklerinde.. yı seven.. şeklinde başlarsınız. Hepsi yalan.Siz aslında tahmin ettiğiniz kişi değilsiniz.Bu anlattıklarınız ego.Ego nedir peki. Bunca sıklıkta duyduğunuz bir kelime.Ego, nefistir,şeytandır, bilinaçltıdır.Kısaca sizi yöneten ikinci bir varlıktır. Evet o bir varlıktır.O bir canlıdır.O canlı ruhsal boyutta yaşar.
En başa dönelim. Dünyanın yaratılışına kadar başa. Allah (Varlık,tao, sınırsız güç,öz, bilinç..) melekleriyle birlikte insanoğlundan önce yarattığı başka varlıklarıyla ilgilenmekteydi.Bir gün insanı yarattı.
iblis(Şeytan), lanetlenmeden önce, meleklerin hocası mıydı?
Evet, meleklerin hocası ve reisi idi. islam âlimleri
Allah’ın emri ile, bütün melekler, Ademe doğru secde etti. Meleklerin hocası olan iblis, emri dinlemedi, secde etmedi. iblis, meleklerle beraber idi. Ateşten yaratılan cinler taifesinden idi. Melekler ise, nurdan yaratıldı. iblis’in önceki adı Azazil idi. Cennetin bekçilerindendi. Dünya seması meleklerinin reisi idi. Dünya, semasının ve yerin sultanıydı. Meleklerden ilimde üstün idi. Gök ile yeryüzü arasını idare ediyordu, bunun için kendini büyük gördü. Bu hâli onu Allah’a isyana sürükledi. Allah da onu, rahmetinden uzaklaştırdı.
Bu cevap tüm dinlerde aynıdır. incilde kuranda tevratta da aynen anlatılmaktadır.
Peki Şeytan neden secde etmedi?
Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. (Melekler): "A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz" dediler. (Rabb'in): "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." Dedi.Bu meleklerin arasında şeytanda vardır. Melekler sadece söyleneni yapabilen hatasız robotlar gibidirler. Düşünemezler.Yorum kabiliyetleri yok denecek kadar azdır. Fakat melekler dışındaki varlıklar düşünebilme kabiliyetine sahiptir. Cinlerden olan Şeytan da düşünebilmektedir. Tıpkı bizim gibi. Fakat onun zekası ve üstünlükleri sıradan bir insana göre çok fazladır.Ama şöyle bir gerçeklik var. Kuranda da belirtildiği gibi “insanlar yaratılanların en üstünüdür” bunun sebebi ise insanlara Yaratıcı kendi nefesinden üflemiş kendinden bir parça koymuştur. Yani Hallacı Mansur(bir evliyadır) “Ben Allah’ım “ dediğinde idam edilmeden önce bu gerçeği anladığını ve gözüm açık gitmeyecek ben artık sırrı çözdüm diyerek ölmüştür. Peki bu sır nedir. Varlığın ta kendisidir. içimizdeki özümüzdür. Adem yaratıldığında düşünebilme ve seçim yapabilme kabiliyetine sahipti. Düşündü ve artık tedavisi yalnızca “farkındalık” olan hastalığa yakalandı.Şeytan düşüncelerimizi kontrol ediyor.
Bu hastalık nerden geliyor. Cevabı basit Şeytanın ta kendisi.Çünkü o görevini yapıyor. Kurandada anlatıldığı gibi şeytan lanetlendi ve “bende senin (benden daha üstün olarak) yarattığın bu insanlığı senin yolundan çıkaracağım kıyamete kadar vakit ver dedi.Ve Allah’ta izin verdi ama insanoğluna kefil oldu. Aslında tüm dinler bu gerçeği anlatmaktadır. Fakat birçok din zamanla değiştirilip farklı yerlere çekildiği için günümüze kadar tam olarak ulaşamamıştır. islamiyet bile bugün bir çok değişiklikle karşıkarışaydır. Bunun en basiti kapanmaktır. Peygamber zamanında insanlar kapalı değildi. Sıradan geleneksel örtülerindeydi.Bir başka örnek olarak eskiden kadınlar ve erkekler camide birlikte namaz kılardı bugün kılmıyor gibi..Ama elimizde orijinal bir kitap var. Değişmemiş.Diğer dinlere mensup insanlar içinde incilden bazı örnekler verdim. incildede birçok yerde farkındalığa işaretler vardır. Hatta genel olarak bakıldığında incil farkındalığa daha çok yer vermiştir. Tevrattada bir çok ayet vardır. Bugun Siyonistlerin farkındalığı keşfettiği için dünyaya Yahudilerin hükmettiği söylenir.
Bu şeytan bir tane değimlidir bunca insanın içine girmeye nasıl yetişiyor?
Şeytan bir tane değildir. Onun çocukları vardır. çocuklarınında çocukları.Bu zincire göre peygamberin anlattığı bilgiler ışığında yüzbinlerce şeytan olduğu bilinmektedir. Ayrıca şeytan girdiği bir insanı diğer insanı da yoldan çıkarmak için kullanır.Şeytan kablolardan geçen elektirik gibidir damarlarımızda dolaşır.
Peki şeytan ne zaman içimize girer?
Yeni doğan bir bebek ne kadar saf ve temizdir. farketmişsinizdir.Düşünmez. özgürdür.bir bardağı yere atıp kırar sonrada güler.Şeytan insanlara ergenlik çağına girmeye başladıklarında girer.10 yaşındaki erkek çocukları sürekli olarak “anne kafamdan düşünceler geçiyor” şeklinde tepkiler vermiştir.
Artık bir kişi değil iki kişi olduğunuzun farkındasınız. Peki gerçekte siz kimsiniz?
Siz gerçekte Allah’ın size nefesinden üflediği kendi parçasından verdiği özüsünüz. insan bedenini düşünürseniz Ruh ve beden olarak iki kısımdan oluşur. beden sadece et parçasıdır. Hiçbir işlevi yoktur.Her şeyi ruh yapar.Çünkü ruh gerekli olan enerjinin kaynağıdır.Bu enerji kalkanı olan ruh bedenimize çakralardan çivi gibi çakılmıştır.7 büyük çarka ve yardımcı çakralar sayesinde sinir sistemi gerekli olan enerjiyi sağlar ve hormonlarla birlikte duyular oluşur.
Bedenimizin içinde karnımızın göbek deliğimizin olduğu hizada(2 parmak üstü) özümüz varlığımız temel çakraya bağlıdır.Ama ego tüm enerjiyi emerek özün faaliyetlerini devre dışı bırakır ve kontrolü ele geçirir.Ego sanki sizmişsiniz gibi hareket eder ve siz bunu fark etmezsiniz. Sizin yerinize düşünür notlar alır geçmişi ve geleceği hafızanıza kaydeder ilerde size acı olarar geri döndürür. Size hayaller kurdurur.Ve onlar gerçek olmayınca sizi üzer.
Nedir şeytanın amacı peki? Bunları neden yapar?
Yukarıda da ifade edildiği gibi amacı sizi mutsuz edip yoldan çıkarmaktır.Çünkü o bu iddaayla yaratıcının huzurundan ayrılmıştır ve kıyamete kadar vakit almıştır.
(not: illuminatiye yakınsın ama biryanın kurtulmak istiyor. işte sana kurtuluş yolu amk) -
7.
0Farkındalık UygulamalarıTümünü Göster
izlemek aslında tanık olmaktır. Aslında herşey bir mücizedir.. Fakat siz yaşamın bu döngüsüne sıradan olaylarmış gibi bakıp farketmediğiniz için bu mucizeleri göremezsinizYuarıda kendimden örnekler vererek teslimiyetin tam olarak ne olduğunu izah etmeye çalıştım. Hiçbirşey düşünmemekten kastımızı, düşünceleri izlemenin ne olduğunu. Peki düzenli bir şekilde neler yapabilirizi yazmak istersek..
1)Düşünceleri izlemek: Düşüncelerimizi izlerken dikkat etmemiz gereken nokta teslimiyettir. Düşüncelerimizin bize ait olmadığını etrafımızı çevreleyen bir varlık tarafından bize fısıldandığını izlemektir. izleyince onlar silinir ve bir kez daha o düşünceler aklımızdna geçmez.
Nasıl izleriz? Sessizce oturun.dik bir şekilde. gözlerinizi kapatın (isterseniz uzanabilirsinizde)nefesinize odaklanın. tıpkı meditasyondaki gibi. burnunuzdan mavi hava giriyor bir ışık hüzmesi gibi bedeninize doluyor sonra çıkıyor. bunu bir dakika kadar yaptığınızda şeytan hemen devreye girecektir. birden saçma sapan bir düşünce gelecektir etrafınıza.o düşünce inanamayacağınız kadar alakasız bir düşünce olacaktır. nefesinizi izlemeye devam edin.o düşünceyi şeytan size yolladığında görecektirki siz acı çekmediniz tepkisiz kaldınız, hemen bir sonrakini yollayacktır bir anda düşünce değişecektir.bir sonraki ... böyle gidercektir.bu.o anda aklınızdan geçenleri sildiniz.bir daha aklınıza siz istemediğiniz sürece gelmeyecek.Çünkü artık kontrol sizde. geçmişi düşünmeyi sadece siz istediğinizde başaracaksınız. Silinen düşünceler değil onların size hissettirdiği duygular olacaktır. Mesela o anda eski sevgilinizle ayrılmanız geliyorsa aklınıza ilk etapta şeytan sizi haklı çıkarmaya çalışan şeyler gösterir. baktınız siz tepki vermiyorsunuz onunla yaşadığınız güzel günleri gösterirki canınız yansın gözleriniz dolsun. hala tepki vermezseniz konuyu değiştirir.
Bir taks maçı düşünün.Bir taraf diğerine sürekli vuruyor. Rakibi ise heykel gibi duruyor. Vuran taraf ne yapar. Vurmayı keser ve durur.Hey kardeşim vursana bana manyakmısın der. Baktı hala vurmuyor sinirlenir saçma sapan hareketler yapar ve maç biter. işte size şeytan her vurduğunda tepkisizce durmalısınız. Bunu tüm hayatınıze uyarlayın.
Eve geldiniz. Dışarıda bir sürü şey oldu moraliniz bozuk diyelim. Yada yorgunsunuz sinirlisiniz. Anneniz babanız geldi nerdesin sen saat kaç manyakmısın diye başladı. Size vurmaya başladı. Hemen pozisyonunuzu alın sakın cevap vermeyin ama odayada kaçmayın. Tepkisizlik.
Bakın sonra ne olacak =)
Bağıracaklar size bağıracaklar alakasız yerlere konuyu getirecekler sonra gidecekler.Tam 10 dakika sonra anneniz gelip size güzel şeyler söylemeye başlayacak. Pişmanlık çektirecek şeytan ona. Karnın açmı bari diyecek.ne yaptın anlat bari diyecek ve size sarılacak.
ONLAR BiLMiYORLAR. BiLSELER YAPARLARMIYDI!
Siz farkında olun yeter. Onlar bilmiyorlar. Böyle düşünmelisiniz. Hata yaptıklarının farkında değiller.Bu bir hastalık onlar hastalar. Onları tedavi etmeye çalışmayın. Onlara sen hastasın demeyin. SAKIN AMA SAKIN AiLENiZE VEYA HOCANIZA VEYA ŞEYTANi EGOSU YILLARCA DOLUP TAŞMIŞ SiZDEN YAŞÇA BÜYÜK BiRiNE bunları anlatmayın. Birşey söylemek zorunda değilsiniz.Bu bireysel bir ibadettir.
Farkındalığın hiçbir dinle alakası yoktur. Tamamen pgibolojik birşeydir.Ama bütün dinler ve inanışlar farkındalık hakkında bilgi vermişlerdir.
Sevgilinizle olan ilişkilerinize gelelim. Onunla konuşmalarınızı izleyin. Evet o hatalı davranıyor size göre.Çünkü egonuz her zaman sizi haklı çıkartır. Aslında kimin hatalı davrandığı önemli değil.Önemli olan tepkisizlik. Sevgilinizi aradınız telefonu açmadı.2 sat oldu. Haber de vermedi. Hemen şeytan dereye girecektir. Nerde acaba yoksa geçen gün gördüğüm çocukta varmıki yanında .. şeklinde darbeler geliyor suratınıza. Tepkisizlik.
Bakın tepkisiz olmazsanız size neler olacağını anlatayım =)
telefonu açınca sizi arayacak ve arkadaşlarlaydım bilmemnerdeydim filan falan diycek. sizde diyeceksiniki insan bi haber verir kim arkadaşların ... sonra o diyecekki işte arkadaşlar.. sonra siz bağıracaksınız.. sonra oda aynen şu cümleyi kuracak;
"sende geçenlerde ... yapmıştın sende yapıyorsun ... "
sonra siz sende zaten ... yapmıştın asıl sen yapıyorsun...
...
böyle gidecek bu.sonra kazanan kim olucak ? şeytan
Kıskançlık egonun en büyük silahıdır. Kıskanırsınız.Ama farkında bile olmadan. Kimdi o telefondaki, dün yanında biri vardı... gider.. sonra egonun en öldürücü darbesi gelir ve hayatınızı mahveder ;
"benden önce birlikte olduğun çocuk kimdi? , o mu geldi onunla neler yaşadın... "
bu cümleyi duyduysanız ilişki bitmiş ego kazanmış demektir. ilişkinizi bitirin. artık yapabilcek birşey yok. sadece acı çekiceksiniz.
bitirmezseniz kendini şöyle savunacaksınız.ben seni çok sevdiğim için oldu bunlar. bırak baştan adam gibi başlayalım filan falan. hepsi hikaye. egonuz size onun eski sevgilisiyle birlilkte olduğunu eski sevgilisini sizden daha çok sevdiğine inandırdı bile. yılalrda geçse eninde sonunda ayrılırsınız.
iş buralara kadar gelmeden önce TEPKiSiZLiĞi uygulamanız gerekirdi.
Bu söylediklerimi her öreneğe her diyaloğa her insan ilişkinize uyarlayabilirsiniz. Artık biliyorsunuz. Mutluluğun sırrını.. -
8.
0Olduğu gibi kabul etmekTümünü Göster
mevlana dönerken herşeyi olduğu gibi kabul etmiştir.isa peygamberde klagib çarmaha gerilme pozisyonunda teslimiyeti gösterir. Herşey duarağan ve dingin.bir uyum içinde olduğu gibi kabul ettiğinizde kuşların cıvıltısını havanın temiz kokusunu hatta ışıkların gülümsemesini görürsünüz. daha önce hiç dikkatinzi çekmeyen bir tabelaya bakıp gülümseyebilirsiniz. yaşlı bir teyzeye küçük bir çocuğa bir kediye bakıp huzur hissedersiniz.Ana teslim oldunuz işte.
ilişkilerde olduğu gibi kabul etmek çok önemlidir. Duygusal ilişkilerde başarısızlığın temel sebebi olduğu gibi kabul edememektir. Bazen sohbet ederken birisi gelip anlatıyor. Kız arkadaşım böyle böyle yaptı kavga ettik diyor. Birincisi özel hayatınız olmalı ve kimseye ilişkilerinizi anlatmamalısınız.Siz varlığın bir parçasısınız. Birilerine birşeyler anlatmak zorunda değilsiniz. Birilerine birşey kanıtlama egosunun altında gizlidir bunlar.bu egoda şeytan tarafından gönderilen düşüncelere maruz kalır.
Bir erkekle birlikte bir kızı ele alalım. Erkek ona diyorki saçını şöyle yapsana , konuşurken şöyle konuşmasana , biraz kısa giyinmişsin ne gerek vardı.. gibi sıralamaya başlar. Erkeğin şeytani egosu kızı yumruklamaya başlamıştır. Evet o erkek o kızı sevmiyor. Hepsi yalan =)
Birini sevmeniz için onu o olduğu için sevmeniz gerekir. Olduğu gibi kabul etmeniz.Bir cep telefonu almaya gidiyorsunuz özelliklerine bakıp alıyorsunuz. Sonra o cep telefonuna diyebilirmisiniz kameran daha iyi çeksin ? O telefonu o özelliklerde olduğu için aldınız.
Kız arkadaşınızı değiştirmeye çalışıyorsanız siz aslında onu değil hayalinizdeki kızı seviyorsunuz demektir.Çünkü sizin hayalinizdeki kız sarışın düz saçlı vucudu güzel bir kızdır. Eğer siz kız arkadaşınıza spora git zayıfla diyorsanız onu sevemezsinizki.O zaten öyle. Madem onu beğenmiyorsunuz onun ekgibleri var neden onunlasınız.
Olduğu gibi kabul etmelisiniz.Ve o size bu tepkiyi verirse bunların bilincinde olup "sen olduğun gibi güzelsin seni böyle olduğun için seviyorum" demelisiniz.o sizin sevgilinizdir.ne ekgib ne fazla.tam olması gerektiği gibidir. eğer olduğu gibi kabul ederseniz şeytan yenilir. çünkü elinde kozu kalmaz. Eğer siz birine saçını söyle yap diyorsanız siz saçı öyle olan birini hayalinizde istiyorsunuzdur. Eğer siz ona zayıfla diyorsanız onu değil zayıf birini beğeniyorsunuz demektir.
Her insanı olduğu gibi kabul edin.O öyledir.Ne ekgib ne fazla.Tam olması gerektiği gibi. -
9.
0kimse agresif değildir.ego onları öyle yapar.Tümünü Göster
yeni doğan bir çocuk agresifmidir?
Hepimiz özgürce doğuyoruz.Ben oğuzhan olarak doğuyorum.Ben kimim peki? doğduğumda kişiliğimmi vardı? ben varlığın yansımasıydım. Sonra ne oldu ailem ve çevrem bana kendi özelliklerini öğretip yüklediler ve ben özgürlükten çıkıp başkalarının bana öğrettiği şeylerin karışımı oldum.Ben artık ben değilim.Çevremdekilerin hepsinden birazım artık.
Farkındalık başa dönmektir.Ego sana bu sonradan öğretilen kriterlerin salt toplamıdır.Ego düşünebilme kabiliyetidir. Herkes kendini şeytanın öğrettiği kişilik sanır.Ben agresifim diyorsa birisi onun egosu onu öyle yönetiyodur.O da egosunun farkında olmadığı için kendini öyle birisi olarak tanımlıyordur.Şeytan zaten ergenlik çağına girildikten sonra egoyu kontrol altına almıştır bile.
Ama şeytan sizin göz renginizi değiştiremez. Sizin fiziksel özellikleriniz sizin özünüzdür. bebekkende aynısınızdır. ölene kadar aynı olacaktır.siz şu anda bebekliğinizden sonra değişen herşeyi temizleyip yoketmelisiniz. geçmiş ve geleceği.
şeytani ego çatışır. kendini hatalı görmek istemez. şeytani ego (şeytandan gelen düşünceler) sahiplenmek ister. şeytani ego hep kendini haklı çıkartır karşısındakini ise haksız.
gerçek ilişkiler kabullenme ile gerçekleşir. birilerini öyle kabul etmelisiniz.ben dış görünüşten bahsettim.sen bana şeytani egodan bahsediyorsun.
sen telefonu alırken dış özelliklerini görüyorsun.ben de zaten karşındakinin saçından fiziğinden bahsettim. onları gözünle görmüyormusun birlikte olurken?
ben karşındakinin yardım severliğinden duygusallığından bahsetmedim.
sen hafif dalgalı saçlı mavi gözlüsün diyelim.bu değişmeyecek. doğduğundan beri öylesin. seninle birlikte olan birisi sana lens taksan gözlerin daha güzel görünür diyorsa o seni sevmiyordur. eğer sen lens takıyorsan sen kendini sevmiyorsundur.
toparlamak gerekirse insanın dış görünüşlerini değiştirmeye çalışan birinin karşısındakini değil hayalindekini sevdiğini anlattım. Eğer sen yeşil gözlü birini hayal ediyorsan neden kahverengi gözlü biriyle olursunki? evet olabilirsin ama bunu belirtiyorsan saçların şöyle olsa daha güzel olurdu diyorsan sen onunla şeytani egon için birliktesin demektir.
senin derdin birlikte bir ortama girdiğinde yanında güzel birini gösterip bak ben bununlayım görün millet demektir.bu sevgi değildir. -
10.
02)Kendinizi izlemek , Bedeninizi izlemek , Hareketlerinizi izlemekTümünü Göster
Aynaya bakın. Sinirlendiğiniz zaman yada içinizde bir üzüntü olduğu zaman hemen koşup aynaya bakın. Baktığınızda yüzünüzde pis bir gülüş pis bir ifade göreceksiniz.O gülüş size ait değil.Şeytan içinizde ve sizi kontrol ediyor. Bunu kesinlikle göreceksiniz. Aynadaki görüntünüzden korkacaksınız. Sizi ego ne hale getiriyor daha net göreceksiniz.
Nedir kendini izlemek? Kendini izlemek yunus emrenin deyimiyle kendini bilmektir. Kendinizi bilmeniz için önce kendinizi tanımalısınız. Yazının en üstünde ilk mesajlarımda bu başlıkta yaratılış sürecini ve hastalığın ne olduğunu anlattım. Hastalığı biliyorsanız artık kendinizi bilmeye başlamışsınız demektir.Çünkü bir kez çukura düştünüz zaten bir daha aynı çukura düşmezsiniz. Düşüncelerinizin size ait olmadığını biliyorsanız büyük ilerleme katetmişsinizdir.
Kendinizi izleme egzersizlerini toparlayacak olursak. Uyandığınız anda kendinizi izleme başlar. Uyandınız.Dikkat edin bırakın bakalım ne yapacaksınız?Bir uyur gezer gibi rutin olarak gündelik faaliyetleri yapacaksınız. yüzünüzü yıkayıp kahvaltı edeceksiniz. sonra ya okula yada işe gideceksiniz. peki bu yaptığınız eylemleri neden yaptığınızı biliyormusunuz? Daha doğrusu ne yapmaya çalıştığınızın farkındamısınız?
Ben söyleyeyim. Farkında olmadan SÜRÜYE KATILDINIZ bile. Sürü egosuna yenilen insanlar topluluğudur. Sürünün ortak bir amacı vardır.Bu amaç kapitalizm de kendini bulur. Amaç biliçsiz olarak içinizdedir. ilerde... olmak.
Birşey olmak istiyorsanız artık özgür değilsinizdir.Siz zaten aratılanların en şereflisisiniz. Nasıl bir kalıba girmek istediğinizi seçiyorsunuz şu anda.
Ben doktor olacağım. Okula gidiyorum. Derslerime çalışıyorum. Sonra öss yi kazanacağım sonra üniversiteyi okuyacağım sonra doktor olacağım.
sonra?
para kazanacağım... evleneceğim zengin olacağım..
sonra?
ÖLECEKSiNiZ.
Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız vardığınız yerin önemi yoktur diyor Drucker. Kendisini tanımam ama farkındalığı bildiği apaçık ortada.
Artık nereye gittiğinizi biliyormusunuz?
ÖLÜME gidiyorsunuz. Farkında olun.Ölüm tıpkı doğum gibi bir gerçektir. Fakat siz sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarsınız. Kısacık ömrünüzü mahvedersiniz. Size birisi bir ay sonra öleceğinizi çok hasta olduğunuz söyleseydi ne yapardınız?
hala liseye gidip derse girermiydiniz?
elbette hayır.ne yapardınız? bir düşünün?
yapamadığınız şeyleri yapmaya çalışırdınız. belki korkudan dua ederdiniz. belki ağlardınız.ego hala devrede. öleceğinizi bilmenize rağmen. demekki egodan ölümlede kurtulamazsınız.
"Olup biten şimdidir ve olması gereken zaten oluyor" (incil , ecclesiastes , 3:15)
Şimdiye dönmelisiniz. Anın tadını çıkarmalısınız. Kaçırdığınız her anın suçlusu egodur. Pişman olmayın üzülmeyin. Sizin bir kabahatiniz yokki.Ego sizi üzmek için pişman eder. Keşke..ile başlayan bir cümle kurduğunuzda bilinki ego devreye girmiştir bile.
Neden keşke dersinizki?
Keşke biraz daha çalışsaydım.. boğaziçini kazansaydım.
Pişmanlığın sebebine bakın.Ego sizi ilk önce boğaziçine gitmelisin diye doldurdu şimdide başaramadığınız için aynı yerden sizi bir kez daha vuruyor. Başaramamak?
neyi başaramadınız?
Okula gitmek nedirki. Size kitapalr verirler onları okursunuz sonrada sınavda onları sorarlar.Bu kadar basit ve saçma birşeyimi kafanıza takıyorsunuz. Kendinizi izleyin.
Kendini izlemek TEPKiLERi iZLEMEKTiR.
Olaylara nasıl tepkiler veriyorsunuz?
Bankada kuyruk var sıraya girdiniz. Hemen yüzünüz asılır. Neden içinizde bir sııntı oluştu sizce. Hemen izleyin içinizi. Sebebi yokki sıkılmanızın saçmalık bu.Sıra varsa var size ne.Siz anı yaşamaktan kaçtınız.O an sırada bekleme anınız. Etraftaki insanlara bakın banka kuyruğunda hepsinin yüzü asık hepsi stresli . ne için stres yapıyorlar? onlar ölümü unutmuşlar bile. Onlar yolun sonunu bilmiyorlar gittikleri.Siz biliyorsanız yolun sonunu üzülmek için hiçbir sebep olmadığınıda bilin.
içtiğiniz çayı izleyin, oturduğunuz sandalyeyi tuşlarına bastığınız kılavyeyi. baktığınız monitörü. herşeyi izleyin. yaptığınız olaylarla bütünleşin. sadece yaptığınızı yapın. foruma bir yazı yazın sadece. başka hiçbirşey düşünmeden. hiçbir kritere takılmadan insanlara birşey kanıtlama çabası gütmeden.
Şuan benim yaptığım gibi kelimeler dökülüvericektir özünüzden.Bu yazdıklarımın hepsini sizde yazabilirsiniz. Yeterki farkında olun. Benim hiçbir insandan farkım yok. ekgibliğimde yok. Hepimiz aynıyız ve eşitiz...
DURMAYIN. ODANIZDA SAKLADIĞINIZ SiZE HEDiYE GELEN KIRMIZI KALP ŞEKLiNDEKi KOKULU KÜÇÜK MUMLARI YAKIN. BEKLEMEYiN.
neyi bekliyorsunuz? -
11.
0bizim burdaki amacımız şeytan şu an zihninizin yüzde 80 ini ele geçirmiş durumda ve sizi o yönetiyor. sadece bilinçle yaşanmaz. şeytani egonun bu yüzde 80 ini yüzde 10 lara indirirsen yani kontrolü sen ele geçirirsen o zaman egoyu sen yönetirsin. amacımız yönetimi ele geçirmek. egoyu sen yönettiğinde onunla faydalı şeylerde yapabilirsin.
bakın insanlar FARKINDALIĞI başarınca cami imamı filan gibi olucağını sanıyorlar. alakası yok. bana bakın ne kadarda ukalayım =) hiçbirşey olmuyor siz yine aynı siz oluyorsunuz. sadece birşey mi düşünceksiniz önünüze windows penceresi çıkıyor aynen şöyle;
"Annene cevap vermek ve ona bağırmak istediğinden emin misin"
Evet Hayır
birini tıklıyor ve devam ediyorsun.
Hadi ama farketmedinizmi artık sinirleneceğinizi yanlış yapacağını önceden görebiliyorsunuz. Eskiden göremiyordunuz yaptıktan sonra iş işten geçtikten sonra özür diliyerek tedavi edeceğinizi sanıyordunuz.
Sen istediğin herşeyi yapmakta özgürsün. istersen tepki verirsin kızarsın.Ama bu tepkiyi ego istediği için değil SEN istediğin için verirsin.
Ben diyorumki "kendinizi bilin" kendiniz olun. isterseniz yine küfür edin yine kızın.Ama siz yapın.Bir başkası sizi yönetmesin.
Eminim yukarıdaki windows penceresi gözünüzün önüne geldiğinde hayırı seçeceksiniz.Çünkü onlar bilmiyorlar, bilseler yaparlarmıydı diyeceksiniz.
Hasta olan insanların size tepki vermesine aldırış etmeyin.Bir ağaç gibi dimdik ve dingin olun. taksör gibi tepkisizce durun. Rakibinizi dövdüğünüzde değil tepki vermediğinizde yenersiniz. -
12.
0MerkezlenmeTümünü Göster
Çok önemli bir kavrama geldik.Şimdiye kadarki yeri özetlemek istedim.
insan iki çeşit kalkana sahiptir. birisi içimizdeki bilinçtir.Bu bilinç bizim enerjimizdir.Bu sınırsız gücün yani yaratıcının bize nefesinden üflediği parçasıdır.Biz o enerjiyi kullanarak istersek telekinezi yaparız istersek astral seyahat yaparız istersek reiki yaparız.o enerji sonsuzdur ve saftır.Ama o enerjiyi kullanmanın bir kuralı vardır.Önce o enerjiye ulaşmak gerekir.Bu enerjinin etrafında bir engel vardır.O engel egodur.Ego kötü birşey değildir aslında.iki kısımdan meydana geliriz. Bilgisayar gibi düşünün.Özümüz harddisk tir.Ego ise ram dir.ram olmadan bilgisayar çalışmaz.ram in içinde önbellek kayıtlıdır. önbelleğimizin yani egomuzun içinde bir program kayıtlıdır. programla dili bilen arkadaşlar anlayacaklardır if ve else komutlarıyla yazılmış bir programdır.bu ram biz doğduğumuzda boştur. çok kısıtlıdır. sadece ağlamayı ve gülmeyi bilir.0 ve 1 dir. sonra bizim ram imize ailemiz ve çevremizdekiler kendi doğrularını yüklerler. sana şeker verirler sen susarsın. artık if birisi sana şeker verirse = gülümse komutu egoya yüklenmiştir. sonra if okula gitmezsen = kötü bir çocuk olursun yüklenir ... bu böyle devam eder. sonra çevremiz okullar öğretmenler kendi doğrularıyla egoyu doldurur. taki ergenlik çağına kadar bir sorun yoktur.
ergenlik çağına geldiğimizde egomuz şeytan tarafından ele geçirilir. artık kontrol bizde değildir. şeytan bir virüs gibi egomuzu kafasına göre değiştirmeye başlar. artık ailemize asi gelen cevap veren tepki veren küfür eden sinirlenen bireyler oluruz.siz 3 yaşında bir çocuğun ciddi bir şekilde kızdığını göremezsiniz.ama 10 yaşında bir çocuk çok cidid şekilde size tepki verir. çünkü o artık hastalığa yakalanmıştır.
farkındalık ise egomuzun şeytan tarafından ele geçirildiğini farketmemizdir. farkındalık aslında kelime anlamı olarak "herşeyi farkında olarak yapmaktır".eğer egomuzu bizim değilde şeytanın yönettiğini anlarsak şeytan bize tepkiler vericektir. hemen komut yazmaya başlar.bu komutlar geçmişten gelir yada gelecek üzerine hayallerdir.
if arkadşlarınla taksime gitmezsen = rezil olursun
if ailene karşı gelmezsen=rezil olursun
taksime git - ailene karşı gel
işte şeytanın bize yaptığı.
biz bu olayı farkettiğimiz anda yani bu yazıyı okuduğunuz anda if komutları yoğunlaşır. şeytan artık bir müdahelenin farkındadır ve özünüzden beslenerek emdiği gücünüzü kaybetmemek için hayatınızda hiç yaşamadığınız kadar sizi sinirli ve tepkili biri yapar.bu onun son savunmalarıdır. artık 2 aylık ömrü kalmıştır. özümüze ulaştığımızda varlığın gücü onu yakacak ve egomuzun tekrardan çocukluğumuzdaki gibi sahibi biz olacağız.
peki bu okadar kolaymı?
değil. bize şeytanın if le yazdırdığı ne kadar komut varsa onları yani düşünceleri izleyip şeytanın gözünün için baka baka onları izlememiz sonrada onların yokolmasını beklememiz gerekir.bu yola yükseliş yolu denilmektedir. yükseliş yoluna giren birisi yalnız kalma eğlimine girer. insanlardan uzaklaşmak ister. çenesi düşebilir çünkü. saçmalayabilir. bunları güzel şeyler herşeyin yolunda olduğunu gösteriyor. yüzümüzde sivilceler çıkabilir . o çıkan sivilceler içimizdeki gereksiz düşüncelerin dışa atıldığının bedensel göstergesidir. bedenimiz ruhumuz tüm varlığımız hızlı bir seferberliğe girmiştir. egonun bize sonradan eklediği tüm komutları temizlemeye çalışır. bilinç yani yaratıcı artık yanımızdadır. çünkü onu bulmuşuzdur. zaten amaç budur. bütün dinlerin amacı budur. kuranda anlatılan din günü budur. artık kendi harddiskimizi kullanmaya hafiften başlarız. zekamız açılır. derslerimiz düzelmeye başlar. yaratcılığımız artmaya başlar.bu süreç devam ettiği sürece hiç pişman olmamamız gerekir. unutmayın şeytan en ağır darbeleri sona saklamıştır.
düşüncelerimizi izleriz. eğer müdahele ederek düşünce yokolur. şeytan o düşünceyi saklar sonra tekrar koz olarak kullanır.bu yüzden izlememiz gerekir. günde 2-3 saat izleyin. temizlenin temizlenin. temizlendikçe gülümseyeceksiniz. kendinizdeki değişimi farkedeceksiniz.
işte "Merkezlenme" bu noktada çok işimize yarayacak. Merkezlenme içimizdeki özümüzden temizlenme aşamasında yardım almaktır.
Baknız size insanın 2 mekanizmadan oluştuğunu anlattım. birincisi ego ikincisi varlık.ego olmadan yaşayamayız dedim. rami olmayan bir bilgisayar gibi oluruz. peki ego tamamen yokolabilirmi?
evet. sadece ölüm tehditi, korku panik ve aşırı heyecan durumlarında varlık bize destek olmak için egoyu tamamen saf dışı bırakır düşünce kabiliyetimizi 0 a indirir ve bizim yerimize düşünür.bu geçici bir durumdur. tehlike geçince eski haline döner. peki nasıl bir tehlike? örnek vereyim.
birisi sizi öldürmek için kovalıyor elinde bıçak var sizi yakaladı. bıçağı boğazınıza dayadı. artık ego yokolur.siz eski sevgilinizi düşünemezsiniz o anda. yada yarın yatıracağınız kredi kartı faturanızı.o anda varlık devreye girer ve size en mantıklı hamleyi sizin yerinize yaptırır ve en gerekli cümleleri kurar.
lunaparka gitmişsinizdir. gondol vardır kamikaze yada. adrenalin dolu şeyler. adrenalin egoyu yokeder.bu yüzden bağımlılık yapar. uyuşturucu kullanan insanların bağımlı olma sebebi budur. direk harddiskten düşünürler.ego yok olur.
bir çok ünlü bestekarın en iyi bestelerini uyşturucu kullanrak yaptığı bilinmektedir. tabiki uyuşturucu kullanmak geçici bir farkındalık yaratır. kontrolsüz bir farkındalık ve düşüşünde ego geri dönünce acısını sizden fena çıkartır.
gondola bindiğinizde çığlık atmak istersiniz.o anda yine eski sevgilinizi düşünemezsiniz. sadece korkarsınız heyecanlanırsınız. birden karnınızda bir gıdıklanma hissedersiniz. göbek deliğinizin orda. karnınız tuhaflaşır. işte o tuhaflaşma sizin enerjiniz. size burdayım diyor.o enerji sonsuza kadar sizinle olacak .o gerçek sizsiniz.o sizin harddiskiniz. onun içinde tüm bilgiler kayıtlıdır.siz sadece hatırlarsınız. kimse yenibirşey öğrenmez sadece hatırlar. çünkü içimizdeki yaratıcının parçası herşeyi bilmektedir zaten.
bazen arabayla giderken yokuştan inerkende karnınız bir tuhaf olur. heyecan sebebiyle ego yok edilip geçici olarak varlık devreye girer ve karnınızdaki çakradan size sinyal gönderir. sinir sisteminizi kullanarak yönetimi ele geçirir. sonra normale döner.
eğer varlık yönetimi devralmazsa ne olur?
akli dengenizi kaybedersiniz. çünkü komutu yazılmamıştır egoda o olayın.ego if komutuyla yazmadığı şeyleri yapamaz. gondola 5. 6. kez bindiğinizde artık korkmazsınız. varlık egoya sizin yerinize if le başlayan komut yazarak o hareketi tanıtır. bugün hastanede yatanların büyük bir kısmının delirme sebebi budur.bu delirme türüne otizm denilmektedir. sinir sistemi enerji desteği alamadığı için felç geçirir.
merkezlenme işte bu karnınızdaki gıdıklanmayı sürekli olarak yapmanız ve o enerjiyle yaşamaya alışmanızdır.o enerji siz istemediğinizde sadece belli durumlarda devreye girer.
peki bir düşünün siz bir ressamsınız diyelim.ya o enerjiyi resim çizerken devreye sokarsanız ne olur?
van gogh olursunuz =)
ya müzikle uğraşırken devreye sokarsanız?
bethooven olursunuz
ya fizile uğraşırken?
einstein yada edison
ya siyasetle uğraşırken ?
atatürk olursunuz.
(ilerde atatürkün bunları bildiğini size kanıtlayacağım kendi sözleriyle)
öss ye hazırlanan bir öğrenci olursanız?
derece yaparsınız
.
.
.
ben samimi olduğum kişilere farkındalığı öğrettim.ama öğretmek zordur. tepki verirler size. tavsite etmem. bana sorucaksınız sen kaçıncı oldun =) ben ünviersiteyi kazandıktan sonra farkındalığı öğrendim.bir işe yaramadı sınav kısmında. bende iş hayatıma uyarladım.
merkezlenme nasıl olucak peki?
o kadar kolayki bumuydu diyeceksiniz. nefesinizi bir süre izleyin. yavaşlatın.sonra nefes alın mavi hava doluyor içimize sonra verdikten sonra nefesi tekrar almadan bekleyin 2-3 saniye hava tamamen boşalsın. karnınız gıdıklandı bile =) bunu sürekli yapın.
birde kendinize farklı kamera açılarından bakmaya çalışın yukardan aşağıdan arkadan. hissetmeniz yeterli. astral seyahatteki ters düşünme gibi. -
13.
0Artık kontrol sizde.
Şimdi tüm gerçekleri öğrenme zamanı.Quantum nedir? Nereden geldi? bunca sıklıkta duyduğunuz bu kavram neyi anlatıyor?Farkındalıkla ilişkisi nedir?
Özümüz(varlık,sınırsız güç,tanrı,rab,Allah..) quantumun merkezimi?
Bu belgeseli izlediğinizde şimdiye kadar anlattıklarımı özümseyecek ve quantum fiziğine bir giriş yapacaksınız.2 saate yakın sürüyor.buyrun linki;
"Ne biliyoruz ki"
http://video.google.com/videoplay?do ... +biliyoruz+ki# -
14.
0Bazı arkadşlar başarmaya başlamış. Yükseliş yoluna girmiş.Çok sevindim. Girdiğinizin bazı belirtileri var uzun bir liste.ama okuyun. bunlar oluyorsa doğru yoldasınız demektir.Bir tavsiyem daha body salonuna yazılın. fitness yüzme ne olursa.iyi beslenin. bedeninizde çünkü buna uyum sağlamaya çalışacak. belirtiler;Tümünü Göster
Tanrisalliga Uyanisin 12 Belirtisi (Shaumbra)
1) Bedensel agri ve sizilar. Özellikle sirt, bel ve boyun belgesinde.
Bu agrilara yogun bir DNA degisimi neden oluyor.Bu agrilar gecicidir.
2) Nedensiz derin bir üzüntü
Gecmisini geride birakiyorsun sadece gecmisini degil bütün yeniden
dogusun yol actigi karmalari. Tipki eski evden yeni bir eve tasinirken
geride biraktiklarin icin üzüldügün gibi gecmis yasamlarla da vedalasmak
üzüntüye yol aciyor. Bu üzüntü gecicidir
3) Nedensiz göz yaslarina bogulmak
Bu da tipki iki numarada belirtildigi gibi ortaya cikiyor. Aglamak iyi
gelir ve sagliga da yararlidir. Ayrica eski enerjiler bu yolla disari
atiliyor. Bu da gecici bir durumdur.
4) Mesleki hayatta ani bir degisim
Bu cok yaygin bir durum. Sen degistigin zaman cevren de degisiyor.
Nasil kendine uygun bir is bulacaksin diye dert etme. Cünkü bu da
gecici bir durum. Su anda gecis dönemini deneyimliyorsun. Hayal ettigin isi
bulana kadar farkli farkli is kollarinda kendini calisiyor bulursan
sasirma.
5) Aile ve akrabalardan uzaklasma
Karmalarin dolayisiyla ailenle aranda bag vardi. Ancak bu karmalar
cözülürken aile ve akraba iliskilerinin de cözülmesi cok normal. Kendini
aile ve arkadaslarindan uzaklasiyor giibi hissedebilirsin. Bu da gecici.
Korkma. Yakin bir zamanda sözkonusu kisilerle farkli bir duzeyde yeni
baglar kurabilirsin. Ancak bu kez sözkonusu
iliskilerin eski karmalardan arinmis ve yeni enerjiye demirlemis
olacak.
6) Uyku düzeninde bozulma
Tahminen geceleri 02.00 ile 04.00 arasinda uyaniyorsun. kafanda binbir
konu seni mesgul ediyor. Bazan da sadece nefes almak icin uyaniyorsun.
Endise etme. Eger tekrar uyuyamiyorsan kalk ve hosuna giden seylerle
mesgul ol. Bu durum da gecici
7) Kabus görme
Savaslar, katliamin yani sira korkunc varliklar tarafindan takip
edildigini rüyalsrinda görüyorsan korkma. Cünkü kelimenin tam anlamiyla eski
enerjiyi üzerinden atiyorsun. Savas, katliam, takip edilme ve korkunc
yaratiklar tam da bunun sembolüdür. Korkma bu durum da gecici.
8) Yönsüzlük duydusu
Bazan kendini yeterince bu dünyaya ait degilmissin gibi
hissedebilirsin. Ya da kelimenin gercek anlamiyla yeterince
ayaklarinin yere basmadigi, iki alem arasinda kistirilip kaldigin
hissine kapilabilirsin. Bu gercekten de mekan anlaminda öyledir. Bu da
gecici bir durumdur.
Bilincin yeni enerjideki gecisi deneyimlerken bedenin dünyada asili
kalir. Yeterince odaklanmak icin ormanda yürüyüsler ya da dogada zaman
gecirilmesi önerilir.
9) Kendi kendine sohbetler
Son zamanlara kendini kendinle sohbet ederken yakaladigin anlarin
cogaldigini farkedersin. Hatta birden bire son yarim saattir kendinle sohbet
ettigini hatirlarsin. "Ic"inde yeni bir iletisim düzeyiyle karsi
karsiyasin. Bu kendinle sohbetler aysbergin görünen tarafidir. Bu sohbetler
gittikce derinlecek ve akici hale gelecek.
Birden farkindaliklarin arttigini göreceksin. Olaylar arasindaki
baglantilari aniden kesfedeceksin. Merak etme cildirmiyorsun, sen yeni
enerjideki yolundasin.
10) Yalnizlik hissi-Hatta insanlarla birlikteyken bile
Kendini yalniz ve insanlardan "ayri" birakilmis hissediyor olabilirsin.
Ancak kalabaliklara girmeyi de istemiyor olabilirsin. kutsal ve yalniz
bir yoldasin. Yalnizliktan ne kadar bunalsan da insanlarla birarada
olmak da icinden gelmiyor olabilir.
Ayrica yalnizlik duygusu enkarnasyonlarin boyunca yaninda bulunan
ruhsal rehberinin daha fazla esneyerek gelismen icin sana yer acmak istemesi
ve senden ayrilmasindan da kaynaklanir. Bu da gecici.
Icindeki bosluk, sevgi ve igibla yeniden dolacak.
11) Cosku ve tutkunun yitirilmesi
Herseye karsi kayitsiz oldugun bir dönemde bulunuyor olabilirsin.
Endiselenme hersey yolunda. "Hicbirsey yapmak istememe"nin tadini
cikar. Cünkü bu da gecici. Bu tipki bilgisayarin yeniden yüklenmesine
benzer. Bilgisayari yeniden daha karmagib bir programla yüklemek için önce
kapamak ardindan acmak gerekir.
12) Özlem duygusu
Bu belki de seni zorlayan en güclü meydan okumalardan biridir.
Icinde ta derinlerde bu gezegeni terketmeyi ve yuvaya dönmeyi isteyen
bir duyguyu zaptetmek bazan güclesir. Bunun intihar egilimi ile ya da
öfke ve kizginlikla da bir alakasi yok. Bu sadece sessizce yuvaya dönmek
isteyen bir tarafindir. Sen karmik devrini tamamladin. Bu hayat icin
imzaladigin sözlesmenin isi bitti. Ek bir hayat icin hazirsin. Bu gecis
döneminde diger tarafin nasil bir his verdigini hatirliyorsun. Burada,
dünya üzerinde yeni bir göreve hazir misin? yeni enerjiye kök salmak
icin karsilasacagin meydan okumalara hazir misin?
Evet! Tabii ki hazirsin. Istersen hemen simdi yuvaya gidebilirsin degil
mi?
Ancak bu kadar enkarnasyondan gectikten sonra bu kadar yol katettikten
sonra, sonunu görmeden filmi yarida birakmanin dogru olmayacagini sen
de biliyorsun. Ayrica Ruh'un sana burada ihtiyaci var. Digerleinin de bu
gecis döneminden yeni enerjiye atlamasi icin sana ihtiyaclari var.
Digerlerinin de eski enerjiden yeni enerjiye atlamayi göze almis bir
"insan"a ihtiyaci var.
Üzerinde simdi bulundugun yol sana Tanrisal insan olma yolunda gereken
bütün tecrübeleri ve hediyeleri sunuyor.
Bu yolculukta bazan karanliga gömülsen ve yalniz oldugunu hissetsen de
sakin unutma
Asla yalnız değilsin
kaynak
SPIRITUEL UYANIS Ellen L.Montgomery -
15.
0sen aslında benim yazdığım herşeyi biliyorsun. herkes biliyor. sadece farkındalık olmadan hatırlanmıyor onlar.
uyku hapı alabilirsin. unisom olabilir. bence body salonuna yazıl spor yap. uykun düzene girer hapa gerekyok. body güzel bir spor tavsiye ederim. vucudunuzda güzelleşir kendinize güveniniz artar. pgibolojik olarak daha da düzeltir sizi. body yada fitness. zaten bu spora başlayınca yemek düzeninzi ayarlayacaksınız. yorulacağınız ağırlık kaldıracağınız için uykunuz gelecek. haftada 3 gün günde 1 saat en azından gidin derim. hayatınızı düzene sokun.
Bakın,
Şu an eski hayatınız ve rutinleriniz yok artık. Tüm düzeniniz 0 landı. Yeni bir düzen yazmalsınız.Çünkü sizi yöneten şey ortadan kalkıyor. Otomatik olarak (sürü) yapılan şeyler artık olmayacaktır.Siz kendizie güzel bir düzen yapın ve uygulayın. Artık bir boşluksunuz. Kendi özünüe dönüyorsunuz.Ama sıkıntılarının hepsini body salonuna yazılarak ve düzenli olarak giderek yenebilirsin.Ben öyle yapmıştım.Çok da faydalı oldu. Hemde vucut yaptım. Güçlendim.Kendime güvenim arttı kıyafetler filan tam oturuyor üstüme çok güzel bir duygu. -
16.
+1ben bu yazdığını okusaydım profesör olurdum
-
17.
+1azında gib kırığımı var senin
-
18.
0Allah'ın sıfatları vardır. Zati ve subuti sıfatlar olarak ikiye ayrılır.Tümünü Göster
Zati sıfatlar ; Sadece Allah Teala’nın zatına mahsus olan, yaratıklarından herhangi birine verilmesi caiz ve mümkün olmayan sıfatlardır. Zatî sıfatlar şunlardır:
vucud, kıdem,beka, vahdaniyet, Muhalefetün li'l-havadis, Kıyam bi-nefsihî
Subuti Sıfatlar ise; Allah'ın hangi nitelik ve özelliklere sahip olduğunu anlatan sıfatlardır. Bunlar; hayat, ilim, semî', basar, irade, kudret, kelam ve tekvîn olmak üzere sekiz tanedir.
Zati sıfatlar Allah'ın insanlara üflediği ruhunda bulunmaz. Yani içimizdeki yaratıcının parçasından bize vermediği sıfatlardır. Sadece yaratıcıya aittir.Ama subuti sıfatlar bize verilmiştir.
Sorunuza gelelim. irade.
irade, Allah'ın sübûtî sıfatlarından biridir, Allah'ın dilemesi demektir. irade, bir şeyin olup olmamasını, şöyle veya böyle olmasını dilemek ve dilediği gibi yapmaktır. Dünyada var olan her şey Allah'ın dilemesi ile var olmuştur, O'nun dilediği zaman da yok olacaktır. O'nun dilediği olur dilemediği olmaz.
insanların da iradeleri vardır. Ancak Allah'ın iradesi ile insanların iradeleri tamamen farklıdır. insan her istediğini ve dilediğini yapamaz. Allah ise her istediğini ve dilediğini yapar. insanlara irade gücünü veren Allah'tır, Allah'ın iradesi ise kendindendir. insanın istediği şeyin olması için çalışıp ve çaba sarf etmesi, aynı zamanda insanın istediğinin olmasına Allah'ın izin vermesi ve yardım etmesi de gerekir. Allah istemedikçe insanların istedikleri olmaz.
Allah'ın iradesi tekvini ve teşrii olmak üzere iki kısma ayrılır.
Tekvini irade. Bu irade, Allah'ın yaratması ile ilgilidir. Bu iradeyi hiçbir sebep ve şart geçemez, yani bu irade bir sebep ve şarta bağlı değildir. Allah neyi dilerse o olur, O'nun dilemediği bir şeyin olması mümkün değildir. Kainatta olup biten olayların hepsi Allah'ın dilemesi ile olmaktadır. Allah dilemeden, izin vermeden hiçbir şey meydana gelmez; sözgelimi Allah izin vermeden peygamber mucize gösteremez, kimse ölemez, kimse başarı elde edemez, kimse kimseye zarar vermez, bitkiler bitemez, ağaçlar meyve veremez, kainatın düzeni devam edemez.
Teşrii irade. Allah'ın bu iradesi sebep ve şarta bağlı olup insanların iradeleri ile birlikte cereyan eder. Bu irade, insanların işlerini yürütmeleri ve fiillerini yapmaları için onlara güç ve izin verme anlamındadır. insan bir iş yapmak, bir davranışta bulunmak isterse Allah o insana izin ve güç verir. istek insandan olduğu için sorumluluk insana aittir. Allah'ın bu iradesi Allah'ın rızasını gerektirmez. insanın istediği şeye Allah izin verir fakat insanın bu yaptığından razı olmayabilir. Bu anlamda Allah'ın teşrîî iradesinin meydana gelmesi zorunlu değildir. Allah insanlardan bir şey yapmalarını, bir şeyden kaçınmalarını ister, yani insana bir şeyi emreder veya yasak eder, fakat insanların, bu emir ve yasaklara uyup uymamaları kendi isteklerine bırakılmıştır.
Kuran-ı Kerim'de Allah'ın bu sıfatını ifade eden pek çok âyet vardır. Bunlardan bir kaçının meali şöyledir:
"Allah, dilediğine hesapsız rızık verir" (Bakara, 2/212),
"Allah, mülkü dilediğine verir" (Bakara, 2/247)
"Allah dilediğini bağışlar" (Bakara, 2/284)
"Hikmeti dilediğine verir" (Bakara, 2/269),
"Dilediğini yaratır" ( Mâide, 5/17),
"Dilediğini hidayete erdirir" (Yunus, 10/25),
Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman ederlerdi. O halde insanları hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksın? (Yusuf Suresi , 99)
Hidayette olmak ve insanları hidayete davetin önemi büyüktür. Emr-i ma’ruf ve nehy-i münker farzdır. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(iman edip iyi işler yapan, hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç, insanlar zarardadır.) [Asr 2,3]
(Sizin içinizde, insanları hayra, [edillei şer’iyeye=dört delile uymaya] davet eden ve iyiliği emredip kötülükten [Dört delile muhalefetten] men eden bir cemaat bulunsun. işte Onlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Al-i imran 104]
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Tahsilsiz ilme, rehbersiz hidayete kavuşmak isteyen, boş şeylerden yüz çevirsin!) [i. Gazali]
(ibadetlerini ihlas ile yapanlara müjdeler olsun! Bunlar hidayet yıldızlarıdır.) [Ebu Nuaym]
O zaman farkındalık nedir ?
Hidayete erme yoludur. Hidayete ermenin yolu nedir biliyormusun?
"Ölmeden önce ölmektir" Hz.muhafazid
Farkındalık ölmeden önce ölmektir. -
19.
0özet: Farkındalık nedir bilirmisin?Tümünü Göster
"Kendini Bilmektir"
Sen kendini bilmezsen okuman bir işe yaramaz.Önce farkındalık olmalı. Vakit kaybetmek demişsin.Bak sana sadece bir cümle kuracağım sadece bu cümleyi yap yeter.
"Yaptığın herşeyi farkında olarak yap"
Yürüyorsan sadece yürüdüğünü bil.Çay içiyorsan sadece çay iç. Uyuyorsan sadece uyu.
Yapamayacaksın. Aklına düşünceler gelecek geçmişten veya hayaller gelecek gelecekten. işte egomuzu ele geçiren şeytan budur. Aklımıza gelen o düşünceler. Onlar bize dışardan geliyor farketmişsin.Biz düşünmüyoruz aslında. Sanki bir radyo yayını var biz istemsiz olarak o radyoyu dinliyoruz.
O kadar güzel açıklamışsınki egoyu kelimeler yetmiyor.Ele geçirilen ego aynen söylediğin şu cümlelerdir;
"bazen kafamda düşünceler kuruyorum, sanki birileriyle konuşuyormuşum gibi hatta konuştuğumu düşünüyorum "işte ben ona böyle diyorum o bana böyle diyor sonra ben ona böyle diyorum" vs. tarzında. Kimilerine söylemek istediklerimi ama söyleyemediklerimi zihnimde kurup kendi kendime söylüyorum. Kimi zaman "dur!" diyorum, "başladın gene kendinle konuşmaya..!" ve çoğunlukla da bu düşüncelerin farkındayım. Sonradan hatırlayamasamda düşündükten sonra, zihnimde konuştuktan sonra hatrımda kalıyor, sadece belli bir müddet sonra siliniyor."
işte bunu anlaman bile çok güzel bir gelişme. Artık farkındalığın ne olduğunu biliyorsun. Farkındalık bunu farketmek ve şeytan FM den yayın yapan radyoyu çözmek. işte evrenin sırrı bu.insanoğlunun savaşlar yapmasının birbirini öldürmesinin kavga etmesinin mutsuz olmasının HASTA olmasının hepsinin sebebi bu radyo yayını.
Peki bu yayının frekansını bozmak için ne yapmalıyız?
Farkındalık uygulamalarını yapmalıyız.Bu uygulamalar Eckhart Tolle - Şimdinin Gücü uygulama kitabı 'nda anlatılmıştır.100 sayfa ince bir kitaptır. Ayrıca okumanızı tavsiye ederim.Ben kısaca bu başlıkta yazdım bunları. Hepsi izlemekle bitiyor.
Farkındalık için zamana ihtiyacınız yok. zaten zaman kavramı farkındalığınızı bozuyor. Zaman diye birşey yoktur.Siz yarın işe gideceksinizdir. işe gitmenizin sebebi para kazanmaktır. para kazanmanızın sebebi egonun size sunduğu hayallerden birini gerçekleştirmektir. Buna sürü pgibolojisi de denilmektedir.Her insan kapitalist rejimde bu şekilde yaşar.Bu döngü sizin "farkında" olmadan yaptığınız bir oalylar silsiledir.Bu zincir şöyledir;
"Doğum - aileden öğrenilen konuşma - ailenin sana kızarak öğrettiği ahlak ve toplum kuralları - okulda sana öğretilen pozitif bilimler - iş hayatı - para kazamak - evlenmek - çocuk yapmak - çocuklarını da aynı zincire sokmak ve ölüm"
işte sorun bu.bunları neden yaptığınızı bilmemeniz. Hatta bırakın bilmemeyi hiç düşünmemeniz.Bu zincir size "KENDiNiZi" unuttuyor. Kainatın en üstün yaratıkları olduğunuzu meleklerin önünüzde secde ettiğini herşeyi unutturuyor.
Bu sorun dünya yaratıldığından beri süregelmiştir.Bu zincirde hep "MUTSUZLUK, CiNAYETLER,KAVGALAR, HIRSIZLIK... VB. OLMUŞTUR"
Bu olumsuzların giderilmesi amacıyla "din" adı verilen kalıplar oluşturularak insanlar düzene sokulmaya çalışılmıştır. Bütün dinler bu başlıkta anlattıklarımı içermektedir.Ama uygulamaları farklıdır isimleri farklıdır. Kısaca hepsine "VARLIK" diyebiliriz.
Varlık nedir?
Yaratıcı,tao,zen, tanrı,rab, sınırsız güç, sonsuz güç, Allah.. hangisine inanıyorsanız birini seçin. Bütün kapılar bu kelimeye çıkar. Varlık..
islamiyet Allah kelimesini seçmiştir.Çünkü anlamı olmayan bir kelimedir.Ama tanrı kelimesi akla "varlık" hakkında imajinasyon getirir. Tanrı deyince aklınıza hemen eski medeniyet heykelleri yada ak sakallı yaşlı bir amca belirir.Ama varlık tahmin ettiğiniz şey değildir. islamiyette bu aynen şu şekilde anlatılır;
"De ki; O Allah, bir tektir. Allah ekgibsiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç; fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir.) Doğurmadı ve doğurulmadı. O'na bir denk de olmadı." (ihlas Suresi)
bu kadar mı güzel anlatılır "varlık".Çünkü varlığı ancak kendisi böyle anlatabilir ve varlık kendini böyle anlatmış.
Şimdi ekgibsiz ve hiçbirşeye muhtaç olmayan bir sınırsız gücün size şeytan FM den gelen egosal hayalleri sunamayacağınımı sanıyorsunuz?
Hayallerin hepsi egodur. Geçmiş ve gelecek diye birşey yoktur. Sadece şimdiki an vardır.Bu kuralı bilmeyen kişi kuantumu başaramaz. çünkü kuantum sadece an da olur. geçmiş ve geleceği bağlamaz. Mevlananın dediği gibi
"Geçmişi ve geleceği yakıp atın"
nasıl mı yakıcaksınız?
Farkındalık uygulamalarıyla;
izleyerek..
Nefesinizi izleyin, Burnunuzdan mavi hava enerji ışınları doluyor içinize gülümsüyorsunuz ve nefes verince dışarı çıkıyor. işte bu kadar basit. Bunu mümkün olduğu kadar sık yapın. otobüste boş otururken. baktınız "şeytan FM yayına girdi" hemen nefesi izlemeye başlayın. anında gidecektir. nedenmi?varlığın kelimeleriyle açıklayalım;
"biz adem'i kendi suretimizde yarattık, içine kendi nefesimizden (ruhumuzdan) üfledik."
nefesin ne kadar önemli olduğunu her nefesinizi kaçırdığınızda aslında farkındalığı kaçırdığınızı anladınızmı?
neden mevleviler sufiler "NEY" çalıyor ? neyden ses çıkarmak aylar sürer. bırakın çalmayı sadece ses çıkarmak. ancak nefesinizi izlediğinizde ses çıkarabilirsiniz.
Nefes ruhun ihtiyacı olan enerjiyi günceller. güneşin içindeki sürekli güncellenen patlamalar gibi oksijen reaksiyona girer.
Nefesini izlediniz.Her hücrenizi hissedin. Kendinizi izleyin. Tepkilerinizi.Kızdınızmı. izleyin komik gelicek.Şeytan FM sadece kulağınıza fısılmadaz bazen sessizce size "DUYGU" olarak girer.
işte bu soldan yaklaşmadır.En kötüsüdür. Kontrol edilemez. Kısa etek giyen bir kızın karşınızda oturup sizin onun bacaklarına bakmanızdır bu.Engel olunamaz tepkilerdir. işte duyguları izleme kısmında TEPKiSiZLiK devreye girer. Tepkisiz ve dingin olan birisi duygularının kontrolünü şeytandan alır. Duyguların kontolü başarıldığında size göbek deliğinizin 2 parmak üstünden bir sinyal gelir."BURDAYIM" şeklinde. Sonra bir dinginlik bir gülümseme bir huzur yaşarsınız tarif edilemez.
bir örnekle açıklayalım;
Bir zen ustası yolda bir arkadaşıyla yürüyormuş. arkadan gelen bir adam durup dururken koşarak zen ustasına tekme atmış. Usta yere düşmüş. Kalkmış ve hiçbirşey olmamış gibi yürümeye devam etmiş. arkasına bile bakmamış. Kimin vurduğunu bile görmemiş. Yanındaki ona sormuş usta neden kızmadın sana vurdu demiş. usta demişki " bu onun sorunu benim değil"
başka bir cümleyide isa peygamberden söyleyelim. Farkındalığın peygamberi. olayı daha ileri bir boyuta taşıyıp TEPKiSiZLiK yerine olumlu tepki vermiştir.
"sana tokat atana diğer yanağınıda uzat"
Duyguları kontol etmek onları izlemekten geçer. Kısacası farkındalık izlemektir.
Nefesini izle, kendini izle, düşüncelerini izle, duygularını izle.
Nefesini izlemek diğer izlemelerin hepsinde gereklidir. Anda kaldırmanın sihiridir. Nefesinizi izlerken şeytan FM size zarar veremez. Farkındalık meditasyonun sonsuz olmasıdır. Aydınlanmada Farkındalığın sonsuz olmasıdır. Aydınlanmanın daha ötesi bir olgu sadece peygamberlere özgüdür.
Kurandada belirtildiği gibi "dünya oyun ve eğlence alanından ibarettir"
Bu oyunun bir amacı var. işte bu.Farkındalık.
Bu oyunda bazı adminler (peygamberler) var. Bunlara bu özellikler doğuştan verilmiş. Bazıları sonradan almış (mevlana , yunus emre , osho, eckhart tolle ,einstein, edison ... milyonlarcası)
Şaşırdınızmı?
edison diyeceksiniz müslümanmı?
Bu bölümde anlattığım şeylerin dinle alakası yok. Farındalık pgibolojik bir şey. Dinsizde olsan aynı müslümanda olsan.Bu oyun herkese açık. Zaten müslümanlık , hristiyanlık ... vs bu youndaki kısa yollardan bazıları.
Ben bu bölümde size en kısa yolu anlattım.
Ölümü unuymayın. Yukarıda anlattığım zincirin ilk ve son halkası pek düşünülmez. aralara takılır insan.siz ilk günden ölümü düşünürseniz. hayatın tadını alırsınız. unutmayın,
"Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, nereye gittiğinizin önemi yoktur" -
20.
0Teslimiyet , Kader ve KuantumTümünü Göster
Kader nedir biliyormusun?
Kuantum olasılıklarının salt toplamıdır. islamiyetteki kadere inanmak ise şöyledir;
Allah (yaratıcı , varlık) bütün kuantum olasılıklarının sonunu ve yolunu bilir. sonunuda bilir.ama milyonlarca kuantum yolundan birini seçmeyi insana teşrii iradeye bırakır.
Tamam yazacağım bu konu önemli..
Öncelikle TESLiMiYET kavramından başlayalım. Farkındalık konusunda kendimizi ve düşünceleri izlemek kısmını anlatmıştım.Son aşama ise DUYGULARIMIZI iZLEMEK ti.
En zor olan kısmı budur. Duyguları izlemek. Mesela birisi size ters ters bakar sonrada küfür eder siz de sinirlenirsiniz. işte bu bir duygudur ÖFKE . Mesela anneniz size bağırır nerdeydin işte saat kaç vs..vs. anneniz size bir duygu sunmuştur.
Peki teslimiyet nasıl olacak?
Teslimiyet size karşı yönlendirilen egonuzda olumsuz ve tepki verilmesi gerekli görülen (yukarda verdiğim iki örnekteki gibi) duyguların karşısında bir ağaç gibi tepkisiz ve dingin durmaktır. Anneniz size bağırdığı esnada cevap vermek istersiniz.Siz değil aslında egonuz ister.O anda tepkisizce gülümseyere durup nefesizini izlerseniz FARKINDALIĞIN ATEŞi sizi yakacak ve huzura kavuşacaksınız. Anneniz bir süre sonra bağırmayı kesecek ve daha sonra gelip gönlünüzü almaya çalışacaktır. taksör örneğini vermiştim yukardaki yazılarımda.Bir taksör diğerine vurmaya başlıyor ama vurduğu taksör öylece duruyor tepki vermiyor.Ne olur? Vuran taksör vurmayı keser ve noluyor der. işte vurmayı kesicek annenizde arkadaşlarınızda sevgilinizde.Bu farkındalığın en son aşamasıdır. Duyguları izlemek Yani teslimiyet.
Teslimiyet kavrdıbını biraz daha ileriye taşıyalım. Farkındalık kısmı duyguları izlediğinizde tamamlanmış olur. Artık farkındasınızdır. Peki teslmiyet devam ediyorsa ne işe yarayacak bu teslimiyet?
Olaylara karşı teslimiyete geçersiniz. Burada kuantum kavramı devreye girer.
Güne başladınız uyandınız. Sonra farzedelim okula gidiyorsunuz. Otobüse bindiniz. otobüs sıkışık trafik var.Ne yaptınız bir duygu serdiniz ortaya gibINTI, STRES..
Teslmiyet neydi? Eğer otobüs sıkışık ve trafik varsa bunun bir sebebi vardır. Belkide otobüs sıkışık olmasaydı gideceğiniz yere 10 dakika erken gidecektiniz. Gittiğiniz yerde karşıdan karşıya geçerken size araba çarpacaktı ve sakat kalacaktınız.
Öyleyse kuantum yolunuzu bilmediğinizi kabul edip sadece "başıma gelen şeyler kuantum olumlama yöntemiyle istediğim arzumun evren ve yaratıcı tarafından bana sunulan olaylar zinciri" olduğuna inanmak zorundasınız.
Şu an bilgisayarınızın başındasınız. Mesela benim önümde bir bardak var.o bardağı birazcık sağa çektim. Evet dünyayı değiştirdim bile. Kaderimide..
Nasılmı?
Bardağı sola çekmem 3 saniye sürdü.bu demek oluyorki bu masadan 3 saniye geç kalkacağım.3 saniye sonra dığarı çıkacağım ve 3 sonra çıktığımda önümden geçen insan eski bir arkadaşım olucak . o eski arkadşaımla selamlaşacağız ve birden bir iş kuracağız. sonra bambaşka bir boyuta gelicek herşey.
işte kuantum budur.Bu olaylar zincirine islamiyette gayb denilir ve kuran dada belirtildiği gibi "Gaybı Allahtan başkası bilemez".Biz sadece seçebiliriz. Milyonlarca olasılıktan birini.
O zaman attığımız her adımın farkında olmalı ağzımıdan çıkan her düşüncenin fakrında olmalıyız.Bu sebepledirki Kuantum Olumlama çok önemlidir.
Olumlama isteklerimizi farkındalık sahibi olarak yaratıcıya sunmaktır. Yaratıcıdan bir bardak su istemekle 5 milyon dolar istemek arasında bir fark yoktur.Ama egonuz bazen devreye girip saçmalama böyle istekmi olur diyerek sizin olumlamanızı bozar.
Teşrii irade yaratıcının bize ruhundan üflediği 7 özelliği arasında bulunmaktadır. irade kelime anlamı olarak dileğini yaratabilmesidir.ol demesi yeterlidir. bizdede bu özellik vardır sınırlıdır.Ama biz irademizle Allahın izin ve onay verdiği şeyleri yaratabiliriz.
Ne istiyorsun? son model bir arabamı?
evet yaz bir kağıda hatta fotoğrafını koy. gece yatmadan önce ve her sabah bak. istediğini söyle.Ama sakın "ben bu arabayı alamam , benim arbam yok.." gibi cümle kurma. sadece iste.
inanmıyormusun sonsuz güç sahibi yaratıcının senin isteğini yerine getirmeyeceğine?
arabayı istedin ve o istek iletildi. artık sana yeni bir kuant yolu açılır.bir bardağın yerini değiştirirsin farkında olmadan ve o değişlen kader yolu seni istediğin arabaya zütürür.
o halde sakın isyan etmeyin. sadece olumlu cümleler kurun. ağzınızdan çıkanlara dikkat edin. şeytan fm in oyununa gelmeyin.
olayların akışına TESLiM olun. Unutmayın..
"Başınıza gelen her olay (iyi veya kötü) sizi yaratıcıdan istediğiniz arzunuza zütürüyordur"
bazen alakasız birşey olur kızarsınız. mesela adamın birisi size çelme takar düşersiniz çamurun içine.Öyle olması gerekiyordur demelsiniz. tamam kızarsınzı edersiniz o ayrı da o olayı yorumlamayın.o olay 5 dakika sürdüyse "kuantum yolunuz" sizi orada 5 dakika oyalamak zorundaymış demekki. demekki 5 dakika önce gitseymişsiniz gideceğiniz yere "yaratıcıdan istediğiniz arzunuz" belkide gerçek olmayacaktı. Bunu bilemeyiz.
Sadece dingin bir şekilde olaylara teslim oluruz.
Teslim olun.. Rüzgara.. Bırakın essin.. Sizi "yaratıcıdan istediğiniz arzularınıza zütürsün"
"Ey muhafazid! Sen onlara dünya hayatının misalini ver. Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkileri (her renk ve çiçekten) birbirine karışmış, nihayet bir çöp kırıntısı olmuştur. Rüzgarlar onu savurur gider. Allah her şeye gücü yetendir." (Kehf Suresi , 45)