/i/Tespit

  1. 1.
    +8 -1
    sonraki birkaç gün açlıktan kıvranarak geçti beyler. allah kimseyi açlıkla sınamasın. bu lafın anldıbını gerçekten kavramış bulundum. bimden yaptığım stok da suyunu çekmek üzereydi. hesapta 4 lira yemek fişleriyle idare etmeye çalışıyordum. 4 lira beyler bi banknpt bile etmiyor. özcan ipnesi çaktırmsa da keyfi yerindeydi ne yapıcam edicem derken son çare yurttaki ülkücü reyizlerden halduna gitmeye karar verdim. hiç sevmem bu tipleri ama memleketlimdi. ilk günden başın sıkışırsa bana gel demişti. her neyse gittim halduna hoşbeş derken derdimi anlattım. cebime 200tl sıkıştırıp yanağımdan öptü. ne olduğunu anlayamadım. napıyosun haldun diye sordum anladın sen onu dedi. bunun yavrukurtlarından 3 kişi daha girdi odaya bi anda yatağa yatırıp üstüme çullandılar. çırpınıyordum ancak gücüm kalmamıştı. o gece 200tl için 7 defa zütümden gibildim.
    ···
  2. 2.
    +5
    işte muhabbet derken buraya geldi, bende dertlenmişim amk, anlatacak adam buldum susmuyorum.
    bu bin dedi,"olm seni bu akşam ortama zütüreceğim, yeter lan biraz da kardeşim stresini atsın"
    bende diyorum kanka sktir et falan çünkü param yok. o gece 20 lira bile harcasam diğer günkü yemeğimden kısacağım.

    neyse o muhabbet bi şekilde geçti, biz hava batana kadar balkonda kaldık, sonra içeri geçtik.
    ben bir duşa girdim, çıktığımda bizim bin özcan üstü başı giymiş, saçı falan yapıyor, dedi hadi hazırlan gidiyoruz.
    lan para yok olm falan derken bu diyo kardeşime bu akşam ısmarlicam, ayıpsın kanka falan filan.
    benimde aklımı çeldi, dedim tamam gidiyoruz. bi tane siyah gömleğim vardı onu giydim, alta kot falan, zaten bir tane ayakkabım vardı, onu da giydim, saç baş derken bayağı hazırlandım artık ne kadar hazırlanabilirsem.

    saat sekiz gibi yurttan çıktık. bu arada söylemeyi unuttum günlerden cuma.
    ···
  3. 3.
    +6 -2
    panpalar merhaba, biz iki kardeşiz. babam esnaf, başka gelir kaynağımız yok, evimiz kira.

    ben o sıralar üniversite üçteyim ve tabiki kyk'da kalıyorum. ulan gözünü sevdimin kyk'sı, yıllarca istanbulda ev oldu bana lan.

    o seneye kadar şükür pek bir zorluk çekmemiştim yurtta. babam sağolsun ara ara 200, 300 bişeyler gönderirdi. bende tutumlu davranırdım, kyk'da kalanlar bilirler sabahları kahvaltı fişi, akşamda yemek fişi vardır, onlarla falan geçiştirmeye çalışırdım. huur çocukları o halimize rağmen bana burs vermemişti, bende mecbur kredi almıştım.

    Üniversite 3'te maddi olarak zorluk çekmemin nedeni ise kardeşimin de şehir dışında üniye başlamasıydı. ben babama kendi başıma idare edebileceğimi, kardeşime ağırlık vermelerini söyledim.
    şimdi atmayayım tam hatırlamıyorum krediyi ama 200 küsür bişeydi. günde maksimum 10 tl harcayarak, yurttaki fişlerle falan ancak geçinebiliyordum.
    bu arada tabi pek sosyal hayat, sevgili falan da yok. arkadaşlar cafelere falan giderlerdi hergün, ben gidemezdim. öğlenleri okulda 1 liraya yemekhanede yer, arkadaşlarla sadece 50 kuruşluk çay satılan okul kantininde takılabilirdim, fakat bir gün işler ummadığım bir hal aldı.

    Sadece benim yazdıklarım için

    http://inci.sozlukspot.co...C4%B1zlar/@tomorrow%20man
    ···
  4. 4.
    +4
    bindik otobüse taksime gittik. bu binin liseden arkadaşı küçük beyoğlunda barmenmiş, bu dedi terasta otururuz, ortam güzel oluyor falan. bu arada sene 2009, kb daha piyasa yeri değil, brit rock falan çalan, bilenlerin gittiği mekan. o zamanlar küçük beyoğlu sadece güzel kızları işe alırdı(sonra skiyolarmış çoğunu tabi amk)

    biz çıktık terasa, bunun arkadaşı bi geldi, tam özenti bin. haller hareketler, tavırlar, kıyafetler falan.
    hiç sevmem o tarz adamları da ama katlanıyoz işte. "dostum nasılsın adamım" falan diye muhabbetler falan, neyse bu bize bi masa ayarladı, sonra işine geri döndü.
    bende deli gibi çalışan garsonları kesiyorum, hatunlar on numara. zaten kısa etekler, göğüs dekolteleri falan beni kudurttu, bu arada hala istanbulda gördüğüm en güzel kızları orada görmüşümdür.
    neyse bi tane kızıl saçlı hatun geldi, sipariş alacak, dekolte de giyinmiş, masaya eğilince memeler fora ama yakalanma korkusuyla fazla bakamıyorum. iki tane 50'lik bira ve fıstıkla başladık geceye. ilk biralar hemen bitti, susuzluktan. sonrasındaki biralarda benim keyfim yerine gelmeye başladı, espriler şakalar havada uçuşuyo, kızları kesiyoruz, nasıl çakılır gibisinden abazan muhabbetleri yapıyoruz.
    ikinci biradan sonra özcan dedi lan kokteyl içelim, kırkyılda bir çıkıyoruz.
    bende hesap bundan diye tamam kanka dedim, 5'li shot ve 2 mojito ile keyifler iyice yerine geldi.
    ···
  5. 5.
    +4
    yurtta 7.katta kalırdım, en kral kattı vesselam. balkonumuz var, ortam rahat, denetim yok, manzara süper...
    o zamanlar şimdiki gibi odada priz mriz yok amk, koridorlarda prizler var, odalara üçlülerle çekiyoruz. denetim olursa kabloyu, kettle'ı falan toplamak lazım, yoksa alıyorlar ama bizim kat rahat, bin görevliler üşeniyor çıkmıyorlar.

    yurtta bi tane kankam vardı odada, adı özcan. burdurlu bir binti, alkolik, sigara tirkakisi, otçu falan her tak var. ama binte fena tip var, nirvana solisti kurt cobain'in reenkarnasyonu amk, sarı saç, mavi göz, düzgün yüz hatları falan. bu bin lisede çok ezikmiş, ünide acısını çıkarıyordu, benzerliğinde farkındaydı, kıyafet saç derken iyice kurt cobain olmuştu pezevemk, arada rockçı kızları ayarlar giberdi, ama çoğu kızı da konuşmasından kaybederdi. o tipe tam zıt ağır burdur şivesi vardı amk.

    neyse bizim bunla yurttaki en büyük keyfimiz akşam üstleri balkona çıkıp, çay bisküvi eşliğinde muhabbet etmekti. bu bin anlatıyor işte, yok şunu elledim, bunu sktim vs, diye ben anlatamıyorum, çünkü garibanım...

    okulda hoşlandığım bi kız vardı ece diye, kumral, yeşil gözlü, çok sevimli bir kızdı ama bi tane zengin bebesi bunu ayarlamak için full kafe mafe geziyorlardı. sözde arkadaş grubuyla geziyorlar ama işin yalanı işte, bu zengin bin herkesin hesabını falan ödeyen, böyle ağzı çok laf yapan birisi, yani bildiğiniz gibi bizim kezoların gözünde çok değerli.
    ···
  6. 6.
    +3
    Ee si panpalarım 8 tl var hesabımda bana para yollarmısınız :d
    ···
  7. 7.
    +2
    zaten kafalar güzel, ortamda coşmuş bizde daldık ortama, kopuyoruz.
    sonra nasıl oldu tam hatırlamıyorum ama iki tane amerikalı hatunla muhabbete girdik.
    bi tanesi uzun, esmer manken gibi bişey, diğeri kısa, sarışın, hafif balık etli ama tatlı bir yüzü var

    bizim özcan güzel hatuna yazıyodu, bana da ötekisi kaldı mecbur ama hatun iyiydi, dik memeler falan.
    bu karılara bira ısmarlıyoruz biz bolca,
    ···
  8. 8.
    +2
    Küfür etmeyin lan skikler, parayla yazıyoz sanki amk.

    Neyse bu Özcan bini bana diyo, kanka bende para bitti, senden ısmarlayalım, kesin skiş var bu gece.
    Benim kafa güzel zaten banka kartını verdim muallakye, full çekiyorlar. Arada kızlarıda elliyoruz falan, gülüyor kahpeler.
    Sabah 4 gibi mekan kapandı, kızlar bizi züt gibi bırakıp gittiler, olan benim karta olmuştu amk. Zombi gibi yurda dönüp yattık.
    Uyanınca duş, kahvaltı falan sonrası ben bankamatiğe gittim, o da nesi amk, hesabı kurutmuş amk Özcanı. Hesapta 8 lira 40 kuruş var, kredinin yatmasına ise daha bir hafta...
    ···
  9. 9.
    +2
    içki bütün kötülüklerin anasıdır diye boşuna demiyorlar
    ···
  10. 10.
    +2
    okuyan panpalarım varmı?
    ···
  11. 11.
    +1
    Yeni işe gireceğim için biraz heyecanlıyım ama en azından para kazanacaktım.
    Bu arada sadece yemek fişiyle çok az bişey alınıyordu, diğer gün para kazanacağım için yemek fişi+3 tl ile güzel full akşam yemeği menüsü almıştım, fakir makir yaşıyoduk işte amuna koyayım.
    ···
  12. 12.
    +1
    okuyan varmı lan ses verin
    ···
  13. 13.
    +1
    anlat giberim
    ···
  14. 14.
    +1
    avradı taklu nasıl bir işsizsin amk :Dsd:Dad
    ···
  15. 15.
    +1
    bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bir adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu, anasıyla yoksul, perişan. bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bir şeyler. bir de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filmciydi yeşilçam'da. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne tak varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı. sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan… nikâhlandık. iki taksi bir dükkân verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bir gün bu huur çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bir etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bir bluz, saçlar maçlar… pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bir soruşturma… dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor'a kegibmiş. zagor da kaftiden içerde o sıra. bir gün süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkânın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs, otobüs, geldik sağmalcılar'a; benim içimde bir sıkıntı. işi anladım tabii; zagor'u ziyarete gidiyor. bir tuhaf oldum, bini de kıskandım. uzatmayalım, çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içeriden çıktı. sonra bir duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bir sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi huur. o gün dükkâna gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bir daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor. biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle… önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bir gün çıkageldi mahalleye. zagor içeride, en iyisinden müebbet. bir sabah dükkâna geldim, baktım bu oturuyor. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bir surat. ama bu sefer başka güzel huur; orhan'ın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ileride öderim dedi. esnafız ya biz de, nasıl diye sormuş bulunduk. huurluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bir şey oturdu; ağlamaya başladım, ama ne ağlamak… işte o gün bu günden beri bu huuryla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki bin! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyor. huur da peşinden. sonunda dayanamadım; ben de onun peşinden. önce dükkân gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyor hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyor milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız; yok. kancık köpek gibi izini sürüyor itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kâr etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bir keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu; hamile. beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyor. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyor başka bir şey demiyor. sinop'ta oluyor bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bir isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevi'ne postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyor gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol… herif kafayı yiyor tabii. dönünce bir dayak buna; eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyor. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bir gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır'a, zagor'un peşine. allah'tan herif delikanlı çıkıyor da şikâyet etmiyor. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bir zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyarbakır cezaevi'nde olduğunu duymuştum o sıra. bir gece bir büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabii. bir ara gözümü açıp baktım; karlı dağlar geçiyor. bir daha açtım, başımda bir çocuk; kalk abi, diyarbakır'a geldik diyor. baktım, sahiden diyarbakır'dayım. bir soruşturma. kale mahallesi vardır oranın; bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bir şey demedik. o gece oturup düşündüm. 'oğlum bekir' dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    +1
    Pazar sabahı 6 gibi uyandım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra sıkıca giyinip Kafe'ye doğru yol almaya başladım. Sabahın o saatinde hava buz gibi ayazdı. Kapşonumu kafama geçirdim ve hızlı adımlarla mekana vardım.
    Kafe sahibi elinde bir bardak çay ile kasada bekliyordu, beni gördüğünde
    "Oo hoşgeldin yeğen" dedi, "geç önce kahvaltı yap, sonra işe başlarsın."
    Bir masada 4 genç (2 erkek 2 kız) kahvaltı ediyorlardı, gidip aralarına karıştım. Tanışma faslında hepsinin üniversite öğrencisi olduğunu öğrendim. Az muhabbet ettik ve direkt ile başladık.

    Kafe sabahın o saatinde bile orta derecede doluydu. Bugün yorucu bir gün olacağa benziyordu.
    ···
  17. 17.
    +1
    üslubunu sevdim bin devam et bakayım.

    öneriler;

    1- müzük at.
    2- hızlı yaz.
    ···
  18. 18.
    +1
    vay amk bu basligi takip etmem lazım beni anlatıyon
    ···
  19. 19.
    +2 -1
    Sabah olunca sakallinin yanina gidip ise basladim. Ama aksilik o ki bi tane müşteri gelmedi koca gün. Sonraki gün de. Ve haftalarca. E tabi batti tukan. Sakalli da beni gibti sonra Kederinden. E tabi hayat zor. Öyle iste.
    ···
  20. 20.
    +1
    Bu arada saat salyangoz hızıyla ilerliyordu. Açlıktan midem kazınmaya başlamış, yorgunluktan bacaklarıma kramp gitmişti. Nihayet saat 3 oldu ve biz öğlen yemeğine çıkabildik. Yemekte pek fazla sohbetlere katılmadan yumuldum. Kaç gündür kuru sandviç ekmeğiyle idare ettikten sona midem Bayram etmişti. Bu sırada ebrunun bana bakmakta olduğunu farkettim.

    "Bayağı acıkmışsın ya" dedi gülümseyerek.

    "Çok yoruldum, ondan " dedim bende gülerek.

    Daha sonra ise muhabette başladık, okul ne bölüm ne, nerelisin vs falan derken yemek molamız bitmiş, kalan 5 dk da ise çay içmeye çıkmıştık.
    Bizim bu yakınlaşmamıZda gözlerden kaçmamıştı haliyle. Kısa boylu, sakallı, uzun saçlı bir eleman olan Arınç yanına geldi.

    "Reis, ebruyla aran iyi bakıyorum"

    "Insanlarla aram iyidir reis" dedim ve sertçe bakmaya koyuldum. Elemanın niyetini anlamamıştım fakat kıZda gözü varsa kavga kaçınılmazdı.

    "Ilk günlerde ayarlamaya bak, yoksa benim gibi herkesle arkadaş kalırsın"dedi gülerek. Neyse eleman iyi niyetliymiş en azından.
    ···