-çift katlıya binip akbilin yetersiz bakiye dürülüsünden sonra şöförün "bir yolcudan isteyin"
önerisine "bozuğum yok bozamazlar şimdi" cevabı vermek. akabinde çift katlıdan inip metrobüse binmek.
-internet kafede masayı süreli açtırmak
(bkz:
abi masa 10 u yarım saat açar mısın)
-neşet ertaş dinliyorsanız, şimdi değilse bile hayatınızın bir döneminde fakirdiniz. ama bu, sizi serdar ortaç ş
arkılarıyla coşan abidik gubudik dallamalardan ayıran iyi bir özelliktir. gozüyün yaanı yirim, bizimlasın.
-bu tatilde evdeyim ben ya, ailem beni ziyarete gelecek de ,
-hesap ödedikten sonra para üstünü beklemek.
-buzdolabın yumurtalık kısmına yarım limon, yarım margarin vs koymak.
-ortaokul yillarinda thundercats, a takımı, macgyver gibi diziler cocuklar arasinda ballandira balandira filan anlatilirken
mal mal bakmak... malum bunlar hep interstar'da idi ve o da sadece yükseltici ile izlenebiliyordu. bize de sadece tv1'de
yayinlanan dizilerden bahis acilinca konusma sirasi geliyordu...
-mağazada baktığınız kazağı, gömleği, tişörtü tekrar büyük bir özenle katlayarak aldığınız rafa koyuyorsanız, fakir ama
bir o kadar da şirinsiniz.
-banyoda elektrikli şofben kullanmak da bunlardan birisidir.
-restoranlarda masaya konulan pet su yu içmemek.
-her gece başını yastığa koyduğunda beş dakikanı hayallerine ayırıyor ve öyle uyuyorsan, fakirsin. olsun, hayalle yaşayana bir,
yaşamayana iki dıbına koyiim.
-alışveriş yaptıktan sonra fiş detayını incelemek.
para fakiri ama zaman zengini olduğum için bu işe 5 dakikamı gönül rahatlığı ile ayırabiliyorum.
-çocukken babanızdan birşey almasını istediğinde ayın onbeşi gelsin alırız diyorsa fakirsiniz. (memur maaş günüdür cahiller için söyleyeyim)
-elalem tatile bodrum'a, kuşadasına, yunanistanda ki adalara giderken siz gümüşdereye kısırkayaya gidiyorsanız fakirsiniz.
-her gün tavuk dürüm ayran yemek.
-tuvaletinizde musluğun altında allı morlu bir su kovası, üstüne takılmış pembe de bir tas var ise, fakirsiniz.
olsun, fakiriz ama zütümüz temiz.