-
1.
+9 -2beyler toplanın, feleğimin döndüğünü sanıp maddi olarak toparlanmamı ve sonra insanın özgürlüğünün ne kadar değerli olduğunu anlamamı anlatıyorum.
Üniversiteyi 2005yılında bitirmemle başlayan inişli çıkışlı dönemim ve sonunda bir yaprak gibi savrulurken adeta, hayata tutunuşumu anlatacağım. cinsel içerik ve dram sevmeyen arkadaşlar lütfen hiç okumaya başlamasın. başlıyorum:
-
2.
0am var dediler geldim
-
3.
+4 -1beyler 2005 yılı hayatımın en güzel yıllarından biriydi. okulun bitmesine artık çok az kalmıştı. istanbul'da beşiktaş yıldız'da ev arkadaşımla kalıyorduk. marmara gsf'de seramik-cam okuyordum. kendi kazanmadığımız parayı çok güzel bi şekilde yiyorduk. ailem zengin değildi çok fazla ama aylık da yeterince yollayabilecekleri kadar iyiydi durumları. okul bitince ne yaparız düşünceleri bizi sıktıkça, biz de içkiye ve diğer değişik mamüllere yönelip kafamızı dağıtıyorduk sürekli. bir sene böyle geçti neredeyse.
sonunda bitirme dönemi yaklaştı, sinir stres, projesidir, sergisidir derken bütün yükler kalktı üstümden ama bu sefer öyle yük kalkmış gibi değildi. sınavlar bitti ama vur patlasın çal oynasın olmuyordu. okul bitti, şimdi ne tak yiyecektik. ev arkadaşım vakit kaybetmeden başvurulara saldırmaya başladı. hemen bir teknoloji mağazasında salak saçma şartlarla çalışmaya başladı. çok kızdım, "oğlum düzgün bi iş bul gir, hayat böyle geçer mi" falan derken, herif döngüsünü kurmuştu bile. az alıyordu, çok çalışıyordu ama ben zaar gibi yatıyordum.
2 haftalığına ailemi ziyarete gittim bu aralarda hiç birşey yapmadan, onlar da inceden alttan alta verince iş güç ayarını iyice çökmştüm. döner dönmez arkadaşımın çalıştığı tarzda işlere başvurdum ama bunlara bile alınmamıştım. arkadaşım iktisat fak. mezunuydu. bu tarz işler için bir disiplini vardı ama ben çok fazla öyle değildim. -
4.
0reserved
-
5.
+6 -1sonrasında dehşet bir bunalıma girmişim. yataktan çıkmıyorum bazen bizimki eve gelene kadar. kahvaltı etmek için 12de bir yatakta çıkıyordum, ekmek arası ketçap-mayonez yapıyordum, ev arkadaşım peynir aldıysa sadece beyaz peynir-mayonez belki ama onun dışında akşam yemeği için ev arkadaşımı bekliyordum. onunla gülüyordum sadece, o bile çok nadirdi. hergün çalışan hafta içi birgün izni olan ev arkadaşım yüzünden eskisi gibi dışarı da çıkmıyorduk hiç neredeyse. zaten bu kalıp buz hallerim onun da canını sıkmış olacak ki akşama kadar işyerinde olan arkadaşlarıyla vakit geçirmeye başlamıştı akşamları da dışarıda. gittikçe çöküyordum. sonu gelecek gibi değildi. ağlama krizleri geçirmeye başladım. panik atak gibi nefesimi kontrol edemez hale geldim bazı geceler. artık bir doktora gitmem gerektiğini düşünüyordum. 3 ayı işsiz geçirmiştim ve üzerimdeydi herşey, herşey eziyordu beni.
-
6.
0takipteyiz panpa
-
7.
0devam et la
-
8.
0bezelye
-
9.
+4 -2bu arada boş durduğumu da zannetmeyin, bir yandan da kariyernetin bini olmuştum, ilanları ezberlemiştim adeta son ay ancak ordan da hiç geri dönüş yoktu. cam seramiği geçmiştim, ajanslara abanıyordum artık gsf mezunu yetiştirilmek üzere eleman olarak. hiç biri geri aramadı bile. son dönemlerde zütteki yumurta yüzünden kendimi iş aramaya sarmaya karar verdim. portfolyo hazırladım, o anı bekliyordum. ajanslar da aramayınca en son az çok bildiğim bi kaç programla dijital baskıcıların operatör ilanlarına başvurdum bir kaç tane. sonunda birinden aradılar, portfolyoyu da aldım gittim.
beni karşısına alıp konuşan herif tam bir öküzdü, patronum olacak olan adam buysa iyiden iyiye yarraa yemiştim. yapacak bişey yoktu ama... adam portfolyoma bakıp, "çok güzel olur işte bu tarz şeyler, duvara asılır falan, satabiliriz bile bu tarz şeyler üretirsek" gibi yorumlar yaptı. yakın geçmişimde varoluşçuluk derken, şimdi çerçeveletip duvara asarsak güzel ekmek yeriz, diyordum. kabul ettim ve asgari ücretin çok az biraz üstünde bir paraya ki bu arkadaşımın aldığı para kadardı neredeyse, işe başladım. ctesi günü 4e kadar çalışıyordm, tek pazar günü izinliydim ama ne h.içi zamanında çıkıyordum ne de ctesi günü 4te çıkabiliyordum. ilk ay 1kere de pazar çalışmıştım. saolsun beraber çalışıtığım arkadaşlar yardımcı oluyordu bilmediğim konularda ama çok da iyi anlaşamıyorum. arkamdan fısır fısır konuşuyorlardı. anladığım kadarıyla aleni taşak geçiyorlardı gsfden geldiğim için. ezmeye çalışan da çok oluyordu, çekemeyen edemeyen. cehenneme dönüyordu her şekilde. depresif halimi üzerimden bi nebze olsun atmıştım ama dışarı çıkıyordum ctesi geceleri, tek eğlencem ve hafta boyunca beklediğim tek nokta da buydu.
Hayatım da bu ctesi akşamalarının birinde dönecekti... ve o akşam gelmişt. -
10.
0hadi hamuna koim ilk kez okuom lan birini
-
11.
+4okunabilir. ama sonunda soyadım koç diyeceksen ananı gibeyim
-
12.
0@11 okuoz lan biz heycanını kaçırma
-
13.
0panpa buralarda am varmis ne ayak ?
-
14.
+2 -1O ctesi günü saat 6gibi çıkabildim evden, ev arkadaşım da 8 gibi işten çıkacaktı. o gece kıpır kıpırdık çünkü arkadaşım da iznini pazara aldırmıştı, okuldan da tanıdığımız birkaç sevdiğimiz arkadaş da gelecekti. eski öğrencilik günlerini yağdedecektik tam anlamıyla. eve geçtik ilk önce bişeyler içtik, evden çok güzel çıkalım istiyorduk. çıkmadan evvel saçları jöleleyen arkadaşlarla ilgili gibimsonik ama eğlenceli şakalar yapıldıktan sonra meydana yürüdük, ordan da sarı dolmuşlara bindik, geldik istiklale. nereye gideceğimizle alakalı kimsenin bir fikri yoktu önce. sonra yürüyerek karar vermeye çalıştık. kimseden bi fikir çıkmıyordu. abaza dolu bir metal barda geceyi sabah etmeyi hiç istemiyorduk, herhangi bir rock bara girip paint it blacki duydukça o pis elektriği almak da istemiyorduk. zütü başı sallayalım durumunda da kimse değildi aslında..
o sırada arkadaşlardan biri saptı bir sokağa GSlisesine gelmeden. takıldık zütüne. bi binaya girdi, teras kata çıktık. hava hala soğumamıştı ama serinceydi eylül ayında. açık bir terasta güzel, kendinden hafif hareketli lounge tarzı müzik olan biyerdi. insanların tam olduğu yerde sallanabilecği tarzda bişiler. karı kız da ganiydi, bu akşam kesin eve birini atacaktım, bu fikri arkadaşlarla paylaşıp onları da gaza getirecektim. ev 2 odalı olduğu için 5 kişi arasından ilk 2 talihli içinde olmayı bekliyordu herkes. ev arkadaşım girişken bir tiptir, direk bardan bi hatuna yazıldı. 3. bakışımda yiyişiyorlardı. "kaldı 1 diye geçirdim içimden". moraller biraz düşmüştü ama hala 1/4 şansım vardı. kesiyordum ortamı. kızı kaldırana kadar da çok içip gtü başı kaybetmeyi hiç istemiyordum. o sırada diğer bir bin arkadaşımız tuttuğu ilk kıza yazıldı.. daha birşey belli değildi ama yapacak birşey kalmamıştı şu noktadan sonra.. şanslıysam salonda uyur, sabah da kahvaltı edebilirdim. -
15.
0de hadi aq
taksit yapma bitir şu işi -
16.
0hadi panpa dinliyorum seni
-
17.
0anlat pic
-
18.
0ii pazarlıyo bin tek tek şukulucam sonunu beğenirsem
-
19.
+6 -1şansımın kalmamasıyla votka+enerjiye vurdum kendimi.. ertesi gün içki ve sulu olmayan kaynaşması baş ağrısı yapacaktı bünyede ama bunu bile bile eğlenmek amacıyla dibine vurmak içkinin, anı yaşamak dedikleri şeydi herhalde. iyiden iyiye amı zütü dağıtıyordum. zütü başı sallamak aklında zerre olmayan ben o terasın ortasında yılan gibi kıvrılıyordum, o anda yarattığım, güzel gözüktüğünü düşündüğüm figürlere giriyordum. benim gazımla olacak ki diğer iki arkadaşım da hemen yanımda bitip kıvrılmaya başladılar. tanımadığımız bir kaç insanın da bize katılmasıyla DJ ona göre müzik vermeye başladı. dans ettiğimiz alan iyice kalabalıklaşmıştı ki arkamda bir züt hissettim. çıkık ve yımış olmasından bir bayana ait olduğunu anlayarak rahatsız olmadan coşmaya devam ettim. ısrarla sürten zütün sahibiyle tanışmak geldi aklıma, bununla beraber yalnız yaşayan arkadaşımız cellal'in numarasının telefonumda olup olmadığını ve tonlarca çözümün olabilirliğini düşünmeye başladım. bu akşam mala vuracaktım arkadaş ne olursa olsun. kafanın güzelliğiyle de gazlardan gazlara koşuyordum. giberim, bir yok bulunur dedim ve zütün sahibine yöneldim.
-
20.
0hadi len bin kurusu anlat dinliyoz