fahriye abla fantezisi anlatıyorum olay gerçek

kendisi esmer beyaz tenli memeleri dipdik. http://26.media.tumblr.co...ordrH8G41rnogw9o1_500.jpg

part 8.4: banyo sonrası bornozla nasa.tr.cr keyfi

nasa.tr.cr yerken yine her zamanki gibi karşımda pozisyonunu aldı. bornoz sürekli yana düşüyor, bacakları bir fora oluyor, pıtış görünecek diye heyecanlanıyorum ama bi türlü görünmüyordu.
yeşim abla o mektup gününden sonra firikik verdikçe zevk alıyordu, ben de hissediyordum. ama bu frikikleri artık "kazara oluyordu.

nasa.tr.cr bitince tabağı aldı ve kalktı birden, bornozun kuşağı birden açıldı, elleri dolu olduğu için tutamadı da, ama telaş da yapmadı.

işte o an, ellerindekini bana uzatırken, amı bütün güzelliğiyle önüme serildi.
burda hayal yok lan. bekleyin, yazıyoum bir part daha.
fragmanı tamamlarım eğer bekleyen olursa. kısa yazacam.

upupupuppupupupup hadi beyler okuyosanız uplayın reservedleyin bişey yapın amk

uppupupupupu

part 30: mazi kalbimde bir yaradır

- 5 yıl sonra –

düğününe gitmedim tabii. aradan beş yıl geçti. hiç haber almadım. memlekete ben gittikçe az kalıyordum, laf filan da açılmıyordu, onlara da gitmiyordum. belki ben ordayken o da memleketteydi ama ben garip bir umursamazlıkla vaktimi geçiriyordum. şarkılar filan hüzünlendirmiyordu. paso gibişiyordum, düzenli bir ilişkim filan olmuyordu. öyle de iyiydi, bişeyin ekgibliğini filan hissetmiyordum.

neyse, birgün yine beynimdeki kan çüküme hücum etti ama etrafımda hiç motor kalmamış, bazısını küstürmüşüm bazısıyla irtibat kopmuş, bazısını da gibiş sonrası pgibolojisi ile ben gibtir etmişim. sonunda havuç gibi ortada kaldığım bir gün aklıma yeşim abla düştü. i̇şte o günden sonra ben zütü kaybeder gibi oldum.

eski günleri düşünüp hayal kuruyordum, keşke şöyle olsaydı, keşke böyle olsaydı diye hayal kurup, alternatif kariyer planları filan çiziyordum. son yıllarda hayatım gayet güzel gidiyordu ama eskiyi unutamıyordum.

geçmişe mazi diyorlardı, mazi de kalbimde bir yaraydı. kedi dıbını görmüş ben bu yaradan ölürüm demişti ama bunun konumuzla bir alakası yoktu.

upuppuuppuuppuup

part 11.1: yatakta radyo dinliyoruz

biraz oturduk yatağın üzerinde. yeşim ablanın üstünde yakası geniş pijaması var. biraz havadan sudan, alkolün zararlarından konuştuk. salondan sesler kesildi, radyoyu açıp sesini ayarladı, hadi yatalım biz de artık dedi. uykusu var gibiydi. ışığı kapattı, gece lambasını taktı, duvar tarafına geçti. ben de sırt üstü kazık gibi uzandım, yorganı çektik ama ben nerdeyse kımıldıyamıyorum.

bir ara uyudu sandım, kasıldığımı anladı. güldü, niye kazık gibi yatıyosun, rahat etsene dedi. ben de bişeyler saçmaladım, hatırlamıyorum. öyle dedikten sonra ben soluma yatamam ki dedim. anlamadı, ona sırtımı dönmem için soluma yatmam lazımdı, izah edince güldü, niye soluna yatacan, nasıl rahat ediyorsan öyle yatsana dedi, ben de ona doğru yan döndüm mecburen. ben dönünce “ben de soluma yatamam” dedi, küçük bir kahkaha attı ve benim gibi sağ tarafına döndü, zütünü de getirim bana dayadı. ilk tepki olarak bilemedim, geri çekilir gibi oldum, o tarafta duvar yok nere gidiyorsun dedi. bu olay, yatak odasında elbise denememizden birkaç hafta sonrasıydı. mahremleri yıkmıştık ama araya zaman girince bir güncellemek gerekmişti. bu zütünü dönüp dayama hadisesi o modu reloaded yaptı. ben de temelli aramızda boşluk kalmayacak şekilde arkadan sarıldım.

uppupupupuuppupu

part 11.2: yatakta radyo dinliyoruz

radyoda anlamadığım bi müzik vardı, uyuyor muyum, uyanık mıyım, bu gerçek mi hayal mi, garip bir şeydi. yarı karanlık, loş lamba ışığı ve yorganın altı acayip sıcak, ben arkadan sarılmış haldeyim, çüküm kalkmış, tam zütüne yerleşmiş durumda. arasıra hareket edip, ucunu denk getiriyor alt tarafa, sonra biraz aralıyor sonra bi daha…

dayanamadım, elimi pijamasının altından memelerine attım. bu da tam bir başlangıç oldu. o da elini benim pijamamdan içeriye soktu. o çükümle oynuyor, ben de memesini avuçlayıp duruyordum. sonra elimi aşağıya doğru kaydırdım, kilodundan içeriye soktum ama bacağını zütüne yakın kısmını okşuyorum. birden sırt üstü döndü, elimi çekmedim, tam dıbına denk geldi. acayip bişeydi, ıslak ve garip, tarif edilemez. biraz oynadım, bu arada beni dudağımdan emiyor bir yandan da.

part 34.3: hep bir ihtimal daha vardır

eski mevzulara daldık. bu biraz anlattı, ben anlattım derken döküldük epey. sen niye evlenmedin dedi, ben de seni unutamadım ondan herhalde, bilmiyorum dedim.

benim bu lafım temelli fonda müslüm baba estirmeye başladı.

kader dedi, iç geçirdi. ben de gibmişim kaderini dedim, ben seni alırdım bea dedim. ee şimdi nooldu, dulum diye almaz mısın dedi. yine alırım, bişey olmadı, lafın gelişi dedim.

sonra bir sessizlik oldu, vakit de geç olmuştu. artık kalkayım dedim, tamam dedi.

kalktım, bi etrafa baktı, kimse yok. sağlam bi yiyiştik ayak üstü, frenç kiss amk. dıbını zütünü filan avuçladım, ıslak ıslam. telefondaki moda geri döndük ki, vakit kalmadı.

elbiseleri başka bi gün deneriz artık dedi. kapıdan çıkarken ben de bi edebi laf ettim: hep bir ihtimal daha vardır!

ve son binler

part 32.1: bu hayat böyle mi olur

sabah sabah o kadar işin gücün arasında apışıp kaldım, ne halt edeceğimi bilemedim. arasam mı aramasam mı. akşam görmediğime hayıflandım o kadar ama yapacak bir şey yok. kafam daldın, öğlene kadar bişey yapamadım. öyle geçti vakit. elim hep telefona gidiyor, arasam mı aramasam mı, ismini açıyorum, yeşil telefona basıyorum, hemen geri kırmızı telefona basıyorum.

artık gelgitlerden sonra, dayanamadım aradım. uzun uzun çaldı, açan olmadı. ondan sonra da ha aradı arayacak diye bir türlü kafamı toparlayamadım. mesai bitti, hala ses yok. paranoyak oldum amk. cebimden çıkarıp çıkarıp telefona bakıyorum.

o gün dönüş olmadı ben de bi daha arayamadım.

gece bir mesaj daha geldi. yarın 2’de arar mısın?

part 9.3: yatak odasında elbise deneme

ben apıştım kaldım, ne tak yiyeceğimi bilemedim. ama aramızdaki mahremiyet duvarı gerçekten yıkılmıştı. bi rahatlama geldi.
elimi önce memelerine attım, emmemek için zor duruyordum ama sonuçta film değil bu mına koyum. zaten o sıralar tutti furutti var, film ne gezer, saklana saklana yorgan altından haftada bir denk gelirse ona bakıyor, onda daha meme haricinde bişey görmemişiz. zaten amı garibime geliyor, elimi atamıyorum, yabancısıyım.
neyse, memelerini okşadım, ama öyle avuçlama sıkma filan değil. bacaklarına doğru elimi gezdirdim. dedim abla arkanı dönsene, senin belin ne güzel biliyo musun dedim.
güldü, döndü, aslında benim derdim zütüydü. zütünün içine kaybolacaktım var ya. elimi arasına doğru gezdiriyorum ama cesaret edimiyorum sıkmaya filan. belini filan okşadım biraz, tekrar zütüzü, abla en güzel kadınsın sen dedim.

bak huur çocuğuna ya böyle son mu olur en azından bitirici bi hint ciksi olsaydı ne biliyim bütün mahalle dans edip gibişse falan

@154 ne devamı lan bitti hikaye amk

part 9.2: yatak odasında elbise deneme

elbise denemekten çok o gün birbirimize doyduk. ben onu çıplak seyretmeye o da bana kendini çırılçıplak göstermeye.
elbiseyi uzun uzun seçiyor, o sırada zütünü izliyorum, eğilip dıbının dudaklarını gösteriyor, sonra dönüyor üzerine tutuyor, indiriyor filan memelerine doyuyorum, öyle karşısında mel mel bakıp bu da güzel bu da güzel oldu deyip duruyorum.
bir ara yoruldum dedi, elindeki elbiseyi güya önüne tutarak geldi yanıma oturdu.
ben güzel miyim diye sordu. ben de hee, tabii filan dedim. sonra da iç çekip gördüğüm en güzel kızsın yeşim abla diyordum ki, zıpladı kalktı, doğru söyle dedi. o an şöyle aşağıdan yukarı bir süzdüm gayri ihtiyari, sanki gerçek fikrimi söyleyeceğim gibi. dur dedi söyleme, elbiseyi bıraktı, tam karşıma geçti dikildi. çırılçıplak karşımda, memeleri nerdeyse burnumda.
tenime bak bakim, dokun, gerçekten güzelmiyim dedi, tenim güzel mi dedi.
vallaha kankalar. hayal filan değil.

part var, uplayın.

@158olur oluuurr bal gibi olurrr

@62 ahaha güldürdün bin verdim şukunu

part 9.5: yatak odasında elbise deneme

sen benim kahramanımsın, erkeğimsin biliyorsun de mi dedi. ben de öyleyim tabi diye ciyakladım yine, ses zütümden çıktı lan. o bakışı bir daha attı, yemin ediyorum nerde olduğumu unuttum ama mal gibi bakıyorum, ne biliym dıbına koyum. kendimi bıraktım, yeşim abla ne isterse oraya gidiyor.
alt dudağımı bir aldı ağzına, bir emdi var ya sanki tümden içine çekti lan beni. içimde sanki bin beşşüz güvercin havalanmış gibi oldu, garip bişeydi. gözlerimi kapadım, bir de üst dudağımı aldı aynen, ben sadece duruyorum.
sımsıkı bir sardı beni, benim de ellerim nerdeyse sırtını yırtacak. ben de emmeye başladım dudağını. sonra bir geri çekildi.
lan benim nerdeyse gözüm yaşarmıştı. güzel mi dedi, ben hiçbişey diyemedim, nefes nefese.
bi daha yumuldu iki dudağımı da aldı ağzına, emdi, sonda ben aynını yaptım, bi inleme geldi, elini pantolonumdan içeri atıyordu ki vazgeçti. zütümü bi avuçladı, benim elim zaten onun zütündeydi, bir sıkıyordum ki anlatamam.

part 9.6: yatak odasında elbise deneme

tam inlerken elini pantolonuma attı ama o an sanki birden bişey oldu, geri çekildi. bir telaşla güzel miydi dedi.
ben nefes nefese ağzımı kapatamıyorum. he diyebildim. sonra gülümseyerek, peki hangi elbise dedi. ben de salladım, siyah dedim. ama o da nefes nefese kalmıştı. artık heni kendimizi dizginleyemeyeceğimiz bir yere gelmişti ve toparlamaya çalışıyordu. bir hızla bornozu yerden aldı, yatağın üstündeki pijamaları bir çırpıda kilotsuz sütyensiz giydi. artık sanki dinlenmiş gibiydik.
ben yatağa yığıldım oturdum.
o da bir dakka filan çöktü.
ben seni çok seviyorum, unutma bunu olur mu dedi. ben de ben seni daha çok seviyorum yeşim abla dedim, güldü.
sonra hadi geç, televizyona bakalım dedi, kalktım. giderken tuttu kolumdan bu defa şehvetle değil minnetle sarıldık. kokusunu taa ciğerlerime çektim, misss gibi.
oohhhh dedim. ona da öyle bir ferahlama geldi.
o gece, aramızdaki gizli bütün anlaşmalar deşifre oldu yani.

part 8.5: banyo sonrası bornozla nasa.tr.cr keyfi

o müthiş firikik anından hiç rahatsız olmadı, ben de takmıyormuşum gibi yaptım, sanki doğal olan buydu.
rahat rahat bişeyler anlatarak bağladı kuşağını, gelsene bilmem kimin nişanında hangisini giyineyim, sen de bak elbiselere dedi.
nasa.tr.crleri mutfağa bıraktık, yatak odasına geçtik. gardrop ordaydı.