1. 151.
    0
    Oç yazdıklarının aynısını yeniden yazma
    ···
  2. 152.
    0
    part 27: artık taşralı değilim, modern metropol insanı oldum amk

    yeşim ablay’la o günden sonra uzun bir süre görüşemedik. okul bitmedi ama ben çalışmaya başladım, artık öğrenci hayatından sıyrılmışım, cuma günlerini bekliyorum ki dışarı çıkıp takılayım, cumartesi de yarım gün çalışıyorum, pazar günü yatıyorum. hep hayalimdeki işi yaptığım için pek iş gibi gelmiyor, eve iş getiriyorum, hatta kafeye iş zütürüyorum filan. eskiden “vay amk hayata bak” diye okuduğum dergilerdeki lifestyle haberlerini fark etmeden dikkatle okuyorum, çoğu bana hitap ediyor. sonra fark ediyorum ki, artık şehirli olmaya başlamışım amk. memlekete daha az gidiyorum, yeşim abla sadece abazan kaldığımda aklıma geliyor. onun haricinde pek farkında değilim, takılıyorum.
    ···
  3. 153.
    0
    part 28: aramıza girmiş, dağlar denizler

    bu memleketten uzak olma hali iki yıl filan devam etti. ben çalışırken zaman nasıl geçiyor bilmiyorum. hep bir hedef var, şu kitap bu kitap derken her kitap çıktığında başka bir kitabın işine başlıyoruz, on kitap çıkıyor, yıl yarı oluyor, sık sık yıl başı kutluyoruz ofiste, doğum günleri filan ben hayatın gazına kapılmışım, bir de zütümüz kalkmış, zaman nasıl geçiyor bilmiyorum. memlekete nerdeyse gitmiyorum artık, unutmuşum nerdeyse. bayramlarda bile gitmiyorum, o kadar yani amk. son bir gün türkü dinliyorum, sözleri burnumun direğini sızlatıyor.

    aramıza girmiş dağlar denizler,
    gelemem diyorum of of sen gel diyorsun
    kar yağmış yollara örtülmüş izler
    bulamam diyorum sen bul diyorsun.

    acayip özlemişim, hem memleketi, hem yeşim ablayı, hem de eski hayatımı. geriye bakıyorum aradan nerdeyse 4-5 yıl geçmiş.
    ···
  4. 154.
    0
    part 29: düğünüme beklerim

    memlekete gitmeye karar veriyorum. i̇zni filan ayarlayacam. i̇şleri toparlıyorum. bilet bakıyorum filan. sonra hayal kurmaya başlıyorum. gidecem, belki denk gelirse yine bir frikik, sohbet, muhabbet, ohh. bu defa aradan zaman geçmiş, işi garantiye almak için elbise alacam. hani denemeye bahane olsun. alışveriş merkezi koymadım geziyorum, bişeyler beğeniyorum filan. bir türlü içime sinmiyor. sonra bir mağazada yeşim ablaya acayip benzeyen bir hatun görüyorum, onun bedenine göre bir şey seçiyorum ama kız bence bedenini sorun hanımefendinin diyor. hmm. aramak lazım.

    telefona genelde o baktığı için pek umursamıyorum, arıyorum. açıyor telefonu, nasılsın iyi misin filan fasıllarından sonra elbise lafına girecem. diyorum ben izin alcam memlekete gelecem filan derken lafımı kesiyor ne zaman alacan? i̇ki hafta sonra muhtemelen diye. fakat garip bir sessizlik oluyor, üç hafta sonraki tarihi söylüyor. sen de burada olursun, düğünüme bekleri
    ···
  5. 155.
    +2
    part 30: mazi kalbimde bir yaradır

    - 5 yıl sonra –

    düğününe gitmedim tabii. aradan beş yıl geçti. hiç haber almadım. memlekete ben gittikçe az kalıyordum, laf filan da açılmıyordu, onlara da gitmiyordum. belki ben ordayken o da memleketteydi ama ben garip bir umursamazlıkla vaktimi geçiriyordum. şarkılar filan hüzünlendirmiyordu. paso gibişiyordum, düzenli bir ilişkim filan olmuyordu. öyle de iyiydi, bişeyin ekgibliğini filan hissetmiyordum.

    neyse, birgün yine beynimdeki kan çüküme hücum etti ama etrafımda hiç motor kalmamış, bazısını küstürmüşüm bazısıyla irtibat kopmuş, bazısını da gibiş sonrası pgibolojisi ile ben gibtir etmişim. sonunda havuç gibi ortada kaldığım bir gün aklıma yeşim abla düştü. i̇şte o günden sonra ben zütü kaybeder gibi oldum.

    eski günleri düşünüp hayal kuruyordum, keşke şöyle olsaydı, keşke böyle olsaydı diye hayal kurup, alternatif kariyer planları filan çiziyordum. son yıllarda hayatım gayet güzel gidiyordu ama eskiyi unutamıyordum.

    geçmişe mazi diyorlardı, mazi de kalbimde bir yaraydı. kedi dıbını görmüş ben bu yaradan ölürüm demişti ama bunun konumuzla bir alakası yoktu.
    ···
  6. 156.
    +1
    part 31: sana ihtiyacım var

    benim bu pgibolojimin de üzerinden rahat bir 2 sene filan geçti. her otuzbirimde aklıma ferre yıldızları filan değil yeşim abla geliyordu. bazen arasam filan diyordum ama yapmadım. bu sıralar arasıra haber alabileceğim kaynaklardan haberini alıyordum. mutsuzdu. herkes bişeyler anlatıyordu, her biri bişeyleri değiştiriyordu ama kesin olan bir şey, mutsuz olduğuydu.

    kocasının memurmuş, biraz da o gazla apar topar vermişler. ama artık memur değilmiş, bir dükkan açmış bilmem ne, durumları iyiymiş, eskisinden daha iyiymiş ama mutsuzmuş. nedenini bir türlü öğrenemedim ama mutsuzmuş işte, orasını herkes haberinin sonuna ekliyordu.

    birgün akşam, evde çalışıyorum, elimde ağır bir kitap var. yetiştirmem lazım, geç kalmışım filan. telefonum acı acı çaldı. gerçi acı filan değildi lan, işte polifonikti, hangi melodiyi ayarladıysam oydu çalan, acı filan değildi. tanımadığım bir numara. açtım ses yok, bir iki saniye sonra kapandı. peşine düşmedim, işim olmasa en azından bir yoklardım ama önemsemedim. saat geç oldu, yattım.

    sabah kalktım, bir mesaj. o tanımadığım numaradan. gece ben yattıktan sonra mı gelmiş önce mi bilmiyorum ama gece gelmiş ve ben görmemişim.

    mesaj kısa: “sana ihtiyacım var. ben yeşim”.
    ···
  7. 157.
    +2
    part 32.1: bu hayat böyle mi olur

    sabah sabah o kadar işin gücün arasında apışıp kaldım, ne halt edeceğimi bilemedim. arasam mı aramasam mı. akşam görmediğime hayıflandım o kadar ama yapacak bir şey yok. kafam daldın, öğlene kadar bişey yapamadım. öyle geçti vakit. elim hep telefona gidiyor, arasam mı aramasam mı, ismini açıyorum, yeşil telefona basıyorum, hemen geri kırmızı telefona basıyorum.

    artık gelgitlerden sonra, dayanamadım aradım. uzun uzun çaldı, açan olmadı. ondan sonra da ha aradı arayacak diye bir türlü kafamı toparlayamadım. mesai bitti, hala ses yok. paranoyak oldum amk. cebimden çıkarıp çıkarıp telefona bakıyorum.

    o gün dönüş olmadı ben de bi daha arayamadım.

    gece bir mesaj daha geldi. yarın 2’de arar mısın?
    ···
  8. 158.
    0
    lan bu sayfadaki 3-4 entry 2.sayfadaki entryler ile aynı dıbına koyim yanlış yazdın galiba oku bi
    ···
  9. 159.
    0
    reserved
    ···
  10. 160.
    0
    okudum aynı değil panpa
    ···
  11. 161.
    +1
    part 32.2: bu hayat böyle mi olur

    ertesi gün, saat 2’ye kadar bir elim telefonda öbürü her ne iş yapıyorsam onda, zor dayandım. saat tam 2,00 da aradım. açmadı amk. i̇şi gücü bıraktım, beş dakka telefona bakakaldım. sonra bi daha aradım, gene açmadı. telefonu yere çalmamak için kendimi zor tuttum. masaya bırak teli sigara içmeye çıktım. tam iki fırt çektim telefonun sesini duydum, koşarak geldim, çalmamış amk, bana öyle gelmiş. i̇llet oldum. telefonu da aldım cebime, bi sigara daha yaktım. sigara bitti ki teflon çaldı. reddettim, ben aradım.

    üç defa çaldı, açtı. sesi acayip ürkek, nasıl özlemişim. i̇lk an nasıldı hatırlamıyorum, konuştuk epey havadan sudan. sonra gece de arar mısın dedi, ben de ararım ama aç, geberdim burada sinirden dedim. güldü, tamam dedi, ara sen açarı
    ···
  12. 162.
    +1
    part 32.3: bu hayat böyle mi olur

    gece aradım 12 gibi filan. yine epey konuştuktan sonra mevzu derinleşti. anlatmaya başladı. hanzo kocası ile en baştan beri anlaşamamışlar. ne tak yemeye evlendin dedim, sanki bilmiyor musun dedi. taşrada öyle, işi varsa adam değil öküz de olsa önemi yok, soran olmaz, evlendirirler. dedim neden boşanmıyorsun, öyle kolay değil filan dedi. sana ihtiyacım var dediği gün çocuk aldırmış. kolay değil ama göze almış, boşanacak.

    ulan nası bişeyse, sevindim amk. halbuki bana ne, ama öyle olmuyor işte.

    iki saat filan böyle konuştuktan sonra lafı o geceye getirdi. elbisem güzeldi di mi diye. ben de bodoslama zütün daha güzeldi dedim. yaklaşık bir saat boyunca da telefon ciksi yaptık. hala unutamıyorum dedi, ben de unutamadım dedim. ince ince tarif etmeye başladı o geceyi, en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu.
    ben boşalınca bitti.
    ···
  13. 163.
    +1
    part 33: yıllar sonra yeniden

    o telefon konuşmasından sonra tekrar konuşmadık. bir haber aldım ki, boşanma davasını açmış memlekete, babasının evine dönmüş. amanın hemen bir izin ayarlamalı ama izni daha yeni kullanmışım, ayarlayamıyorum amk.

    aradım, havadan sudan muhabbet, bir işaret bekliyorum. gelmiyor musun bu sıralar dedi. ben de izni yeni kullandım zor dedim. tüh dedi, yeni elbiseler aldıydım. abovv, işaretin babası…

    artık yalvar yakar, bir haftasonu izni kopardım. cuma çalışmayacam, perşembeden çıkacam, cuma sabah memleketteyim. cumartesi pazar tam gün, pazartesi döneceğim. bu defa kapı da açık, amanınnn…
    ···
  14. 164.
    +1
    part 34.1: hep bir ihtimal daha vardır

    perşembe günü gece bindim. sabaha kadar yol gittim, aklımdan çıkmıyor hatun. gibimi yerleştire yerleştire bi hal oldum. bir de kot giymişim mal gibi, otobüste sabaha kadar kıvrandım.
    sabahın köründe indim, eve gittim, yattım. öğleni geçkin kalktım. biraz sohbet muhabbet ama duramıyorum. tam sigara saatine yakın çıktım evden, yeşim ablaların evin önünden geçerek çarşıya doğru gidecem. evin önüne geldim ki, dışarıdalar, nasıl bir tesadüf *

    ayaküstü baya muhabbet ettik, keyfi yerinde. sonra ben gideyim dedim, bi çarşıyı dolaşıp gelecem. bana da bi sigara al dedi gülümseyerek. ben dıbına bile korum, lafımı olur, yeterki sen iste, gibime daşşama süre süre getiririm dedim (içimden). tamam dedim devam ettim.
    ···
  15. 165.
    +1
    part 34.2: hep bir ihtimal daha vardır

    çarşıda nasıl vakit geçirdim hatırlamıyorum, bir iki arkadaşı gördüm ama aklım hala orda. çok kalmadan sigarayı aldım, düştüm yola. geldim eve, kapıyı çaldım, ortam hazır, eski günlerdeki gibi.. evde kimse yok, çay hazır, arka balkon da…
    verdim sigarayı, gel dedi, çay var. ben de dedim eski günlerdeki gibi, içelim amk.

    oturduk, firikiğini ayarladı. ama artık eskisi gibi değil, telefondaki “ayrıntılı” cyber ciksten sonra yüzümüz yırltılmış, baya gibmeli sokmalı muhabbet var. mevzua çabuk girdik. dedim o firikikleri bilerek veriyorsun de mi? ne firikiği, aa öyle miymiş filan diye dalga geçer gibi toplandı, ben de napıyosun, bırak incin kalsın amk, kaç yıldır bekliyorum ben senin haberin var mı dedim. şak diye kaç yıl olduğunu söyledi (tam yılını söylediydi ben hatırlamıyorum, hatun saymış). vay amk dedim, demek tek bekleyen ben değildim. bunu demem kötü oldu, buradan sonra işin içine hüseyin altın şarkısı gibi arabesk girdi, son derece ferre devam eden muhabbet birden orhan gencebay hülya avşar filmi halini aldı.
    ···
  16. 166.
    +2
    part 34.3: hep bir ihtimal daha vardır

    eski mevzulara daldık. bu biraz anlattı, ben anlattım derken döküldük epey. sen niye evlenmedin dedi, ben de seni unutamadım ondan herhalde, bilmiyorum dedim.

    benim bu lafım temelli fonda müslüm baba estirmeye başladı.

    kader dedi, iç geçirdi. ben de gibmişim kaderini dedim, ben seni alırdım bea dedim. ee şimdi nooldu, dulum diye almaz mısın dedi. yine alırım, bişey olmadı, lafın gelişi dedim.

    sonra bir sessizlik oldu, vakit de geç olmuştu. artık kalkayım dedim, tamam dedi.

    kalktım, bi etrafa baktı, kimse yok. sağlam bi yiyiştik ayak üstü, frenç kiss amk. dıbını zütünü filan avuçladım, ıslak ıslam. telefondaki moda geri döndük ki, vakit kalmadı.

    elbiseleri başka bi gün deneriz artık dedi. kapıdan çıkarken ben de bi edebi laf ettim: hep bir ihtimal daha vardır!

    ve son binler
    ···
  17. 167.
    +1
    upupupupuppu
    ···
  18. 168.
    +1
    upuppupupupupupuup
    ···
  19. 169.
    +1
    upupupuppupupupupupupupupupupuupuppuupp
    ···
  20. 170.
    0
    lan böyle son mu olur amk
    ···