fahriye abla fantezisi anlatıyorum olay gerçek

part 11.1: yatakta radyo dinliyoruz

biraz oturduk yatağın üzerinde. yeşim ablanın üstünde yakası geniş pijaması var. biraz havadan sudan, alkolün zararlarından konuştuk. salondan sesler kesildi, radyoyu açıp sesini ayarladı, hadi yatalım biz de artık dedi. uykusu var gibiydi. ışığı kapattı, gece lambasını taktı, duvar tarafına geçti. ben de sırt üstü kazık gibi uzandım, yorganı çektik ama ben nerdeyse kımıldıyamıyorum.

bir ara uyudu sandım, kasıldığımı anladı. güldü, niye kazık gibi yatıyosun, rahat etsene dedi. ben de bişeyler saçmaladım, hatırlamıyorum. öyle dedikten sonra ben soluma yatamam ki dedim. anlamadı, ona sırtımı dönmem için soluma yatmam lazımdı, izah edince güldü, niye soluna yatacan, nasıl rahat ediyorsan öyle yatsana dedi, ben de ona doğru yan döndüm mecburen. ben dönünce “ben de soluma yatamam” dedi, küçük bir kahkaha attı ve benim gibi sağ tarafına döndü, zütünü de getirim bana dayadı. ilk tepki olarak bilemedim, geri çekilir gibi oldum, o tarafta duvar yok nere gidiyorsun dedi. bu olay, yatak odasında elbise denememizden birkaç hafta sonrasıydı. mahremleri yıkmıştık ama araya zaman girince bir güncellemek gerekmişti. bu zütünü dönüp dayama hadisesi o modu reloaded yaptı. ben de temelli aramızda boşluk kalmayacak şekilde arkadan sarıldım.

upppppppppppppp

part 11.2: yatakta radyo dinliyoruz

radyoda anlamadığım bi müzik vardı, uyuyor muyum, uyanık mıyım, bu gerçek mi hayal mi, garip bir şeydi. yarı karanlık, loş lamba ışığı ve yorganın altı acayip sıcak, ben arkadan sarılmış haldeyim, çüküm kalkmış, tam zütüne yerleşmiş durumda. arasıra hareket edip, ucunu denk getiriyor alt tarafa, sonra biraz aralıyor sonra bi daha…

dayanamadım, elimi pijamasının altından memelerine attım. bu da tam bir başlangıç oldu. o da elini benim pijamamdan içeriye soktu. o çükümle oynuyor, ben de memesini avuçlayıp duruyordum. sonra elimi aşağıya doğru kaydırdım, kilodundan içeriye soktum ama bacağını zütüne yakın kısmını okşuyorum. birden sırt üstü döndü, elimi çekmedim, tam dıbına denk geldi. acayip bişeydi, ıslak ve garip, tarif edilemez. biraz oynadım, bu arada beni dudağımdan emiyor bir yandan da.

part 11.3: yatakta radyo dinliyoruz

sonra yatakta oturdu. tekrar yatıp alt pijamasını çıkardı, ben de hemen çıkardım, ayakucuna doğru koyduk ikisini de. geri zütünü döndü, ben de arkadan tam yerine doğru koydum çükümü, bacaklarının arasına aldı ama içine değil, bacaklarını kapatıp sıktı, ben giriyor muyum girmiyor muyum bilmiyorum ama acayip güzel bir dokunma hissi ve ıslaklığı var. nefes alışverişimiz sanki tüm mahallede duyulacak gibi… benim artık başım dönüyor, o da inledikçe inliyor, eliyle çükümü ayarlıyor filan…

bu pozisyonda epey sürtündük. ama giriş çıkış yok. sonra ben foşurttt diye bıraktım, o da tam o sırada kasıldı filan, bacaklarımız su içinde kaldı resmen. öyle bitkindim ki, o halde kıpırdayamadım bile, aynı şekilde o da öyleydi.

uyumuşuz lan. yani ben uyandığımda yüzüstüydüm ve nerdeyse sabah oluyordu. ben kıpırdayınca o da uyandı. o alt tarafı giyinmişti. ben de katlım pijamaya bakmaya ama sabah ereksiyonu malum. buldum pijamayı, giydim, geldim yattım. sabaha kadar başka bi vukaat olmadı, yani ilk güvercinimizi yapmış olduk.

part 12:günahın bedeli: bir süre görüşmeyelim

o geceden sonra bir süre ben sigara almaya gidemedim, utandım lan ne bilim amk. sonra dedim böyle olmayacak, bi gün gittim, hiç evin orda dolanma filan yok, doğrudan kapıyı çaldım, yeşim abla açtı. abla sigaran var mı dedim, güldü, abimin sigarasından çaldım, var biraz, gitme sen boşver dedi. o da benim gibiydi, utanmıyordu belki ama sanki bir süre uzak kalsak iyi gelecekti. çünkü böyle giderse araya soğukluk girebilirdi. o gün firikik filan da vermedi zaten.

bazı şeylerin biraz hızlı geliştiği belliydi. hızlı giden atın taku seyrek düşer. o sabırla beklenen firikikler, iç çekmeler, hayaller, uzun uzun seyretmeler bir gece işlenen günaha kurban gitmişti. günahın bedelini ödeyecektik, yapacak bir şey yok. o günahın bedeli koca bir yaz görüşememekti.

--spoiler--

--spoiler--

part 13: yeşim abla halasına gidiyor ben de amcama
yaz tatilinde yeşim abla halasının yanına tatile gitti, halası şehrin başka bir ilçesinde oturuyordu. ben de amcamlara gittim, onlar da başka bir ilçede oturuyordu. sanki türk filmi çekiyoruz amk. zaten benim sevdiğim kızların hepsinin babasının tayini ankaraya çıkıyordu, yeşim abla da sanki günah işleyince halasının yanına gönderildi. tabii öyle bişey yoktu, sonuçta ikimizden başka kimsenin bilmediği bir şeydi ama bir tatile ihtiyacımız olduğunu düşündüler herhalde, uzaklaştık.

amcamların orda yaz boyunca güneşin anlında it gibi sürttüm başka bi tak yapmadım. her gece yeşim ablayı düşünüyordum, gündüz mal gibi dolaşıyordum, bi taktan zevk almıyordum filan… millet de durup durup aşık mısın olm filan diyordu. aşıktım herhalde amk, ne bilim. ben hala hiç aşık olmadığım için öyle miydi değil miydi bilmiyorum ama milletin anlattığı, okuduklarım filan gösteriyor ki, ben bir defa aşık olmuşum, o yazki halim hiç geçmedi.

upupupupupupupupuppupupup

part 14: eve dönüş
yaz bitti sonunda amk. okulların açılmasına az bir süre kala döndüm. yeşim abla benden biraz önce dönmüş. ben eşşeen zütü gibi kapkara yanmışım, insanlıktan çıkmışım. nasıl heycanlıyım. hemen berbere koştum. amerikan tıraşı olacam, o sıra moda. berber üçe mi vuracaz dedi, ben de yok abi ne üçü, amerikan tıraşı dedim. berber büyüdün yani dedi. ben de ne sandın yarraam demedim ama he amk ehi ehi filan gibi bişeyler saçmaladım.

amk bitsin tıraş diye zor oturuyorum. berber saç tıraşını bitirdi. dedi madem büyüdün o zaman bi ustura tıraşı da yapalım. köpükledi amk, bir ustura tıraşı yaptı. traş boyunca dıbına kodumun muallaksi, param yetmeyecek ne usturası, napacam lan, sonra getiriym desem filan derken tıraş bitti. cebimdeki para da yetti, sakal tıraşına para almadı gibik ama ben kan ter içinde kaldım. neyse. ensemi gösterdi aynayla, vay dıbına koyum, ensep kapkara traş olan yerler bembeyaz, damalı eşek gibiyim. hayatım karardı.

ne tak yiyeceğimi bilemedim ama yapacak bişey yok, mal gibi gittim eve televizyon neyin izledim, erkenden yattım. yeşim ablaların oraya yarın gideceğim..

part 15.1: bir yaz geçmiş ve ben büyümüşüm

sabah erkenden kalktım. vakit geçirdim biraz 10 gibi yeşim ablaların eve gittim. vay amk, ne kadar güzelmiş lan dedim, gittikçe daha güzel oluyor. bir gülümsedi beni görünce, gözleri güldü, o iri koca gözleri gülümsedi valla. sarıldık, filan. gel dedi kahvaltı yapıyoruz. geçtim içeri, kahvaltıları bitti, babası çarşıya mı neye gitti, annesi de bir komşuya. ikimiz kaldık.

baya sohbet ettik havadan sudan. ben konuşurken hayran hayran dinliyor. yaz boyunca okuduğum şeylerden filan anlatıyorum, öyle bakıyor o da, o baktıkça ben anlatıyorum, o bakıyor gülümseyerek. derken, sana bi hediye aldım dedi. hay amk, aklımı gibiym, ben hiç bi tak almadım ya la.. kıpkırmızı oldum, utanma içimden geldi dedi. gitti bi tişört getirdi, kahverengi, açık kahve çizgili bir tişört (üstümde lan şimdi, en sevdiğim tişört, delik deşik ama hala giyiyorum.)

uplayın be binler uplayın

15.2: bir yaz geçmiş ve ben büyümüşüm
ben de o anda aklıma geldi, elimdeki kitabı gösterdim, bu da senin hediyen dedim. vay amk, la nası sevindi. son anda aklıma geldi. çıkarken niye aldığımı da bilmiyorum, amcamlarda alışkanlık olduydu, çıkarken alıyordum evden, bahçede oturup okuyordum.

kitabın adı “şiirler”, ahmet muhip dıranas’ın, meşhur fahriye abla mevzuu.

neyse, sonra fark ettim ki hiç firikik vermedi, mal mal konuşurken dalmışım, dikkat bile etmedim. sonra geldi, şu elbiseme bi baksana, yeni aldım, gel dedi. ahannndaaa yatak odası, elbise deneme…

15.3: bir yaz geçmiş ve ben büyümüşüm

geçtik odaya, ben resmen tirtir titriyorum. pijamasını çıkardı, kilot sütyen kaldı. sütyen giymiş alttan, halbuki pijamanın altında sütyen neyin giymiyordu. elbiseyi giydi, lan cuk diye oturdu, bütün kıvrımlarını nasıl güzel doldurdu. hari bişiidi. dedim valla harika oldu. bu mi bi tek başka yok mu dedim. yok dedi, sadece bunu göstermek istedim. sonra geldi yanıma, ben kalktım ayağa.

seni çok sevdiğimi biliyorsun di mi dedi. ben de seni çok seviyorum yeşim abla dedim. sarıldı, ben de sarıldım ama her zamanki gibi dayadım yerine. dudaklarımdan sağlam bir öptü, uzunca bir süre öyle öpüştük. ben neresi gelirse elliyorum bu arada. içimden karar verdim, kesin gibecem.

15.4: bir yaz geçmiş ve ben büyümüşüm

birden çekildi. bakışıyoruz. sessizlik. nefes nefese bakışıyoruz.
bişeyler oluyor.
o an anladım ki vedalaşıyoruz.
hiçbirşey eskisi gibi olmayacak. garip bir durum lan.
bişey söylemiyor ama ben anlıyorum. ulan son bir defa çıplak görseydim bari. sütyen kilotla gördüm en son diyorum.

vedalaştık.
o en güzel öpüşmeydi.
bir yaz geçmişti, ben büyümüştüm.
öyle güzel öpmüştü ki, ben de tadını almıştım.
ondan sonra hiçbirşey eskisi gibi olmadı.

sigarayı azaltmıştı, abisi annesi biliyordu içtiğini. abisi paketi fazla alıyordu, o da içinden bir paket alıyordu filan.
o günden sonra yeşim ablaya sigara almadım. kimse almadı.

panpa okuyorum amk hele bi hikaye bitsin giricem entryleri

reserved

tırtt inandırıcı gelmedi bana :D

part 19: bir nefeslik tat, cumartesiler

yatılıdan, haftasonları eve geldikçe bir iki saat muhabbet etmeye uğruyorum. yine sigara saatine denk getiriyorum. artık eskisi gibi değil, aramızda sanki gizli bir anlaşma var, ihlal etmiyoruz, dokunmuyoruz birbirimize filan ama arasıra firikik veriyor. eskisi gibi o kadar bol ve rahat vermiyor ama. sırf üç beş saniye firikik için koca hafta boyu bekliyorum. eskiyi özlüyoruz ama o gecenin naleti midir nedir, sanki sözleşmiş gibi uzak duruyoruz birbirmizde.
uzun bir süre böyle devam etti.
gizli anlaşma bozulmadı.

reserrved

@98 gibtir git okuma o zaman