+65
-42
içim cız ediyor ulan "hayatta en değer verdiğin insana değer vericeği bir çocuğu verememek nedir lan; adammısın sen diyorum bazen kendime".eşim başını dizime koymuş, arada dönüp gözlerimin içine bakıyor. tutamıyor kendini, o en son haftalar önce öptüğüm dudaklarını büzerek bense içten içe ağlıyorum. çaresizlik başıma nadir gelen şey.
annem aradı sabah. daha onlara söyleyemedik bile. üç gündür evdeyiz, ben ve eşim oturma odasındaki üçlüde yaşıyoruz. artık o benim kardeşim, annem; ben onun babası gibiyim. cinsel hiç bir dürtü yok aramızda iç benliğimiz teselli buluyor sadece.
telefonu 3. kez aradığında açabildim. nasılsın oğlum dedi, yalandanda olsa, "iyiyim" dedim. oğlum aramadın merak ettik .yutkundum,o an saniyeler geçmiyordu. konuşamıyordum..
"üzülme be evladım"dedi. seni senden bile iyi tanıyan birini kandırmak imkansız olum imkansızdı. babamın sesini duydum arkadan "nolmuş hanım nolmuş". kısa bi sessilik. koca adam canım babam çiğeri sökülmüşcesine " yaaaapmaa yaaa" diye haykırıyor. o güzel gözlü annem herşeyi yaşlı, çaresiz bakışlarıyla nakşedmişti idolüm olan erkek profiline.
o ana kadar gözlerime hapsettiğim yaşlar artık süzülüyordu beyler. nasıl bi suçluluk pgibolojisiyle "ben dışında kimse bana kızamıyordu". içimi yakanda oydu.
kayınbirader aradı, hayatta çekiştiğim her yönden birbirimizle yarıştığımız o adam "kahkahalarla selam verdi" oda oynamış, "hangi kadın günü atıştırmalığısın" testini, patates satalası çıkmış. o kabullenmiş bense edemedim kısır çıkmış olmayı.
hep kazanan, her zaman en iyisi olan ben; en kötü baklava gibi iki devleti birbirine ters düşürcek bir tarifin sonucu olmalıydım.
üzgündüm... epeyce.