Hayalim ingilizce okumaktı, daha orta 2 deyken bi alman profesörü (turist) ingilizcemle gibmiştim. Lisede açmadılar o bölümü. Şu an edebiyattan nefret eden ama edebiyat öğretmenliği son sınıf okuyan bi panpanızım. Buradan milli eğitim bakanlığının taa dıbına koyuyorum, bu kadar...

Yalnızca dersler değil öğretim teknikleri de sorunlu bence. Misal Türkçe dersinde yığınla dilbilgisi öğretileceğine diksiyon dersleri verilsin, örneğin: öğrencilere iletişim unsurları ezberletilmesin, nasıl daha sağlıklı iletişim kurabilecekleri öğretilsin vs.
Nitekim temel iletişim becerilerini kapmış bir doktor mesleğinde daha verimli çalışabilir, fakat dilbilgisinin ezber konularına kafa yorması ona meslek hayatı boyunca hiçbir fayda getirmeyecektir.

taka geçen üç yılımın özetini buraya yazdım da böyle sistemin anasını gibeyim yazamadım, kotayı doldurmuşum. Şuan mezunayım, 11-12-Mezunda dershaneye gittim

Şimdi size özetin özetini geçiyorum.
Günde 8-10 saat aralığında lisede ders gördüm, o derslerin üzerine çıktık bir de dershanede gördük. Beynimin alev aldığını hissettiğim zaman oldu. 1 saat eve yol çekiyorum, eve gelice program yazarak kafa dağıtıyorum o sırada üstüne babamın sürekli bir ders çalış baskısını yiyorum. DERSiN ANASINI gibEYiM diyip hayalimdeki projeyi gerçekleştirmeye devam ediyorum. Geometrim bir ara 22 geldi, babam odama her geldiğinde ders çalış der demeden çıktığında da acelesi vardır. Ders çalış cümlesi kendini geometriye çalış'a bıraktı ve o sene geometri sorularını çaldık. Fakat dağıtımı yapan salaklardan dolayı iş patladı ve soruların değiştirilmesi, hocanın affı üzerine disiplinden yırttık.

11. Sınıfı bitirdiğim yazın istemsizce dershaneye gittim (babamla annem yazdırmış) sabah dershaneye, öğleden akşama kadar staja gidip eve geçiyodum. Yazı da böyle çöp ettik.
11-12 de günde 8-10 saat arası ders görüyoruz. Bi de okul çıkışı dershaneyi hesaba katınca 13 olduğu bile oluyor.
Babamda olmayıp annemde olan özelliklerden birisi de beni desteklemesidir. Sürekli destekleyici ve ne yaparsam şimdi onun için yapmaya başlıyorum. Babamı dizginleyen şey Annem ve yokluğunda babamla evde yüz yüze geldiğimiz her zaman ders çalış diye nasihat çekti. Gecenin saat ikisi, arkadaşım bizde kalacak mutfağa su içmeye gittim babam haber okuyor. Ders çalış, çalış, çalış.
Annem geldi de biraz rahatladık. Babam özünde iyidir ama şu ders muhabbetine gelince olmuyor. Ablam üniversiteyi yetenek sınavıyla kazandığı için ablası kazandı bu niye kazanmadı düşüncesine sahip, ben sayısalım. Yetenekle mi aldılar da yazılıma girmedik dıbınakoyim.

3 yılımın özeti ve her gün eğitim sistemine küfür ettiren döngüm bu şekilde beyler. Akıllıya 40 kere deli demişler, 39 unu sallamamış 40ında delirmiş.

Uzun yazi yazmissin birader trend 2 saate hazir olur

Birde ne var biliyor musunuz;
-Vatan için canımı feda edeceğim bir vatan sevgisim var o kadar sene hazırlanıp mezuniyete 1 ay kala kapatılan askeri okullar yüzünden rütbesini takamayan ben ve benim gibi yüzlerce mağdur...

12 yıl boyunca çocuklara istiklâl Marşını ve Gençliğe Hitabeyi ezberlettirdiniz ancak bir kez bile anldıbını öğretmeye çalışmadınız...

Haftada 15 saat ingilizce görüyorum ve haftada 11 saatimiz gramer dersi. Yurtdışındakiler ana dili ingilizce olanlar bile bu kadar gramer bilmezken bi "-s" takısını gibine takmazken biz neden bi zamanın "perfect, continous, perfect continous, simple" hallerini görüyoruz ki? Bölümümü seviyorum ama. O kadar derse katlanmamı da bu sağlıyor.

Hayalim Yazılım Mühendisliği idi.. Liseden beri ailem ile konuşmuyorum; matematik, biyoloji, kimya, fizik diye geleceğimi gibtiler çünkü.. inşallah Hava Harp'a girebilirim de hayatımı kurtarırım.

Ha birde şu devamsızlık sistemini de gibeyim sınıfta kalıyordum dıbına koyayım her sabah 5de uyanırdım sırf yok yazılmamak için bu arada okul şehirin 8km uzağındaydı sözde fen lisesi..

Özet : Birçok kişinin hayatının giben mebin eğitim sisteminin taa dıbına koyayım.

Bi serzenişte daha bulunacam. Üniversite okuyacak panpalarımın kulağına küpe olsun. Şu an okuduğum bölüme ilk bin'e girecek bi sıralama ile girdim ve atanma ihtimalim %500 (abartmıyorum, senede mezun olan 300; alım 2000+) iken seçim zamanlarında rant uğruna taban puan alan adamlara da aynı hak verildi. Adalet okuyan hukuka geçti, formasyon alan benle aynı hakka sahip oldu. Yetmemiş gibi benim bölümü 5 seneye uzattılar, adamların bölümü 4 e indirdiler. Şu an tıp hariç diğer bölümlerin ne olacağı belli değil. Hayallerinizle zaten oynadılar, hayatlarınızla da oynayacaklar. Seçim zamanları gelince zütümden ter atıyorum anasını satayım

Haklısın panpa. Ayrıca toplumda bazı bölümlere mesleklere vs. çok önyargıyla yaklaşılıyo. Mesela ben tarih okuyorum. Her konustuğum tarihten başka bölümmü bulamadın diyo amk. Ailelerin çocuklarına baskı yapması falan da hep bu yüzden. Herkes çocuğum doktor mühendis olsun kafasında.

ülkemi en iyi derecede temsil edicek bi sporcu olabilirdim hayattaki tek tutkum spordu ama şu an gibtirik bi mühendislik bölümü okuyorum siz siz olun istediğiniz sevdiğiniz bölümlere gidin

Artık sistemi eleştirmeyi bıraksanız bu sistemden en iyi nasıl çıkarız diye düşünün

kımya ve genetik konusunda cok iyi yerle gelebirdim ama aile zoru ile tıp okudum şimdi doktorum ve işimi sevmiyorum

Sayısalım iyidir ama bana tıp okuttular. Tıp okumak isteniyorum ya bilisim yada mühendislik istiyordum ama bu soktuğumun sistemi ve anne baba baskısı ile dıbını yırttığımın bölümünde okuyorum

Allah ıslah eylesin buradan oturduğu yerden para kazanan huur çovukları milli eğitim bakanlığına
ve milletvekillwrine selamlarımı yolluyorum

Bir arkadaş çok mantıklı konuşmuş bak, beğendim. 'Hepiniz eleştiri yapıyorsunuz ama çözüm önerisi sunan yok?' tamamen haklı.

Bende Einstein'dan şöyle bir alıntı yapmak istedim:
'ilk önce oyunun kurallarını öğrenmelisiniz sonra da herkesten iyi oynamayı'

Bunu eğitim sistemimize uyarlarsak, sizce ne olur? ilk önce oyunun kurallarını iyice kavrayalım.

- En az 12 sene okuyacaksın.
- 12 sene boyunca her günün en az 8 saati okulda geçecek.
- Sadece okul yetmeyecek, evde de zamanının belirli bir bölümünü derse ayırman gerekiyor.

Sadece 3 kural aslında çok basit, fakat sadece yazması.

Kuralları biliyorum artık, peki herkesten iyi nasıl oynarım?

Rehberlik öğretmenleri, Pgibolojik danışmanlar ve bazı yaşam koçları bunun için varlar aslında. Tabi ben size özet geçmek isterim burada.

-> Öğretim hayatınızda ortalama bir zekaya sahipseniz 8.sınıf , 11. ve 12. sınıf olmak üzere 3 yıl boyunca tabiri caizse robotlaşmanız gerekecek. Okulda 8 saat + 2-3 saat etüt + evde en az 2-3 saat test çözümü konu çalışımı vs.

Bunları yapanlar, yapabilenler artık oyunu herkesten daha iyi oynamaya başlayacaklardır, tabi artık ortada aynı oyun kaldıysa. Neden böyle dedim biliyor musunuz? Eğitim sistemi bir oyundan ibaret olsada üst kademeye geçtikten sonra yepyeni bir oyunla karşılacaksınız.

Yani eğitim sistemini bir futbol oyununa benzetirsek, üst kademede ki hayatın kendisi bir satranç oyunudur. Birbirinden alakasız, kuralları çok farklı olan 2 oyun işte.

Hayatın kendisi bir satrançtır çünkü henüz onun kadar karmaşık bir oyun görmedim, ama değiştirilecek Belki Yarın Belki Yarından da Yakın.

Sporda çok iyiydim Allah vergisi bir vücut var uzun kollar bacaklar yüzme ve savunma sporları dans için birebir tabi kimin gibinde. Mezuna kaldım sabah akşam ders çalıştım tabi anlık hatalardan dolayı zar zor istanbulda inşaat mühendisliği kazandım babam ve annemin zorlamasıyla sağolsunlar. Biyoloji okumak istiyodum tabi o ayrı mesele. Sonra 19 yaşımda müziğe ve dansa ne kadar yatkın olduğumu ve estetik zevkimin olduğunu gördüm tabi bunu bu yaşta farkediyorum. Şimdi 20 yaşındayım bir şeyler kovalamaya çalışıyorum yine pes etmiyorum ama zamanında yüzmeden ya da bir spordan devam etseydim belki evde madalyalarım asılı olacaktı. Tabi annem ve babam her taku en iyi bildiklerinden beni buna yönlendirdiler. Neymiş bana altın bir bilezik vermişler ulan dıbınakoduklarım siz neyi verdiniz zaten orayı ben kazandım sadece bazı hayallerimden vazgeçtim sayelerinde ama yine itelemeye çalışıyorum belki bu azimle sevdiğim bir şeyde çok başarılı olacaktım.

Eğitim sistemini gibip attılar çünkü severek okuyan bir nesil asla koyun olamazdı...

gibeyim mebi

Hep aynı şeyler amk biriniz de çözüm söyleyin