eğer bu bağlığı okuyacaksanız vazgeçin

21 yaşında nasıl oldu da hayata küstüm, nasıl oldu da tüm hayallerimden vazgeçip sadece günü kurtarmak için yaşadım anlatıyorum. bir huuryu anlatıyorum. huur diyorum çünkü benim benliğimi kaybettirecek kadar kendine aşık edip bana kazık attığı için huur diyorum .beni benim onu sevdiğim kadar sevmediği için huur diyorum ona.21 yaşındayım diyorum ama geceleri saymıyorum. içimdeki cesetleri anlatıyorum bir de öldüremediklerimi. anlatıyorum beyler. anlat diyin anlatıyorum dıbına koyayım.

öncelikle beni liseli diye yaftalayacaksınız bunun farkındayım ama herşeyi oluşturan bazı etkenler var ve benimde kişiliğimi oluşturan hayatımın dıbına koyan, ruhumu giben olaylar lise yıllarımda başladı.

babam sevimsiz insanlarla konuşmayı bilmeyen sürekli küfreden ve bana hayatımda 'naber oğlum' bile demeyen bir insan. ama beni seviyor bunu hissediyorum. hayatımda bana yaptığı tek güzellik beni ortasonda iyi bir liseyi kazanmam için dersaneye yollamasıdır. yaptığı bu güzelliğin karşılığını çok iyi olan bir anadolu lisesi kazanarak geri ödedim.

anadolu lisesini kazandım herşey çok güzel olucak diyordum içimden. farklı farklı insanlar tanıyordum. sosyal statü nedir bilmiyordum bile. liseye gittiğimde anladım. insanların giydiği ayakkabılar, kullandığı telefonlar, takıldığı insanlar ve dinlediği müzikler sosyal statü denen şeyi oluşturuyordu. biraz haklıydılar ama aralarında insana 'insan' gözüyle bakmayan andavallar da vardı. kendimi onların arasında ezik hissediyor kimseyle arkadaş olamıyordum.bir de anadolu lisesinde okuyanların tiplerini bilirsiniz beyler. egosu yüksek olur hele aralarında bazı huur çocukları olur karşındaki rezil etmek için atla karayı seçerler. böyle huur çocuklarını da tanıdım.

günler günleri, aylar ayları kovalıyordu beyler. artık bulunduğum duruma alışmıştım. ortama ayak uydurmuştum fakat derslerime çalışmıyordum. zaten ders çalışma gibi bir alışkanlığım yoktu. ben o zeki ama çalışmayan çocuklardandım. bir kızla çıkma denen olguyu da ilk kez tadıyordum. okulun en ciksi en havalı kızlarından biri bana benden hoşlandığını söylemişti. kıza karşı bir ilgi duyuyordum fakat bu ilgim sadece yuvarlak hatlarından kaynaklanıyordu. küçük fakir ve mütevazi bir mahalle ilkokulundan tüm metropolün dört bir köşesinden gelen insanların bulunduğu ortama gelmek beraberinde kültür farklılığını da getiriyordu. kızın gerçek adını söyleyemem fakat adına rahime diyelim beyler. sınıfımızdan bir kız 'joni yan sınıftaki rahime varya senden hoşlanıyormuş' dedi. ben şaşırmıştım beyler. bu kadar ciksi bir kızın, bütün okulun erkeklerinin arkasından salya akıttığı bir kızın benimle ne işi olabilir diye düşünüyordum. sonrasında yakışıklı olduğumu anladım. o gereksiz eziklikten eser yoktu artık. tenefüste rahime yanıma geldi o kızla.

çok heyecanlandım. kalbim kaburgalarımın zincirlerini kırmak için yemin etmişti sanki.bir kızla daha önceden hiç böyle bir muhabbetim olmamıştı. dolayısıyla ne yapacağımı bilmiyordum. kız yanıma geldi ve ortalıkta bir sessizlik hakimdi. en sonunda suskunluğunu bozdu rahime.

- ee joni hep böyle susucakmısın?
+benden hoşlanıyormuşsun.
güldü ve
-evet..

beyler böyle bir aptallık yaptım.bir anda ağzımdan çıktı ve kıza 'benden hoşlanıyormuşsun' dedim. tabii ki haklıydım. benim gibi birinden hoşlanmak bana çok ilginç geliyordu. bir kızın benden hoşlanması ihtimali bir erkeğin akşam yemeğinde brokoliyi severek yemesi gibi geliyordu bana. çok tuhaftı. ama bu da kişilimin oturmasındaki kilometre taşlarından biriydi tabii ki de.

hikayenin daha başları burası aslında özellikle anlatacaklarımdan tamamen uzak fakat nedense baştan başlamak istedim ve tüm lise hayatımı baz aldım beyler. arada ses verirseniz sevinirim. devam ediyorum.

rahime'yle çıkmaya başladık. özellikle öğle tatillerinde koskoca 1 saati beraber devirirdik. öğle tatillerinde dışarı çıkan sadece 4-5 kişi vardı. ben ve rahime de bu kişilerdendik. rahime sigara içerdi diğer çocuklarla beraber. ben de yanlarında dururdum. o günlerde tabii ki de 15 yaşındaki bir çocuk gibi düşünüyordum. sigara içersem adam olucakmışım gibi hissediyordum. ve başladım. sigaraya başlama sebebim tabii ki de kız arkadaşımın yanında daha bi erkek gibi durabileceğimi sanmamdı. artık her öğle tatilinde sigara içiyorduk. göğüsleri iyiydi rahimenin ve genelde kol kola gezerdik. arada göğüsleri koluma çarpardı erekte olurdum. o yıllarda büyük bir göğse kolumun çarpması demek o yaşlarda bir çocuğun ciks hayatının renkli olması demekti. fakat gün geçtikçe soğuyordum rahime'den.

okula servisle gidiyorduk. oturduğumuz ev şehir merkezine bir hayli uzaktı. serviste bir kız vardı. arada yanyana otururduk. minyon tipliydi. bu kızın adı kübraydı. kübra çok sevimli yaşına göre çok olgundu. Kübra'yla daha da birbirimizi tanıdık ve arkadaş olduk. artık neredeyse okulun ilk dönemini bitirmek üzereydik. rahime'den de artık tamamen uzaklaşmış onu zihnimde bitirmiştim. fakat beni çok seviyordu ve bi türlü ondan ayrılamıyordum. artık bulunduğum ortama tamamen ayak uydurmuştum. gün sayısıyla doğru orantılı olarak yanımdaki insan sayısı da arttı ve okulda çok popüler oldum. tabii ki de kız arkadaşımın ciksi olması bunda büyük bir etkendi. sınıf arkadaşım olan bir kıza durumu anlattım. rahime'den soğuduğumu ve minimum zararla ondan ayrılmak ve benden soğuması için birşeyler yapmamız gerektiğini söyledim. o da bana seni bir başka kızla gördüğümü söyleyeyim ayrılın dedi. ve kabul ettim. maldım. yaptığım büyük bir mallıktı. aldatılmış süsü vererek kızdan kendimi soğutmam bana yakışmayacaktı fakat bunu o yaşlarda idrak etmek gayet stabildi. söyledik. rahime kantinde yanıma geldi.

- doğru mu?
+ ney?
- xx seni bir kızla görmüş. doğru mu?
+ evet.
çat!

evet beyler. yaklaşık 100 kişinin önünde kocaman bir tokat yemiştim. eli de ağırmış huurnun. fakat sonunda ayrılmıştık.

artık okulda sevgilim yoktu. okuldaki kızların bana olan bakışları farkedilir cinsdendi. zihinlerinde eskiden rahime'yle çıkmış olmam onlara daha da çekici olduğumu düşündürtüyordu. bir kaç kız geldi fakat prensiplerime aykırı olduklarından mütevellit geri çevirdim. bu sırada kübra'yla daha da haşır neşir olduk ve her gün serviste beraber oturuyorduk. onunla serviste yanyana oturmak okula gitme sebebimi daha da anlamlandırıyordu. bazen serviste çalan şarkılara eşlik ederdi. çok güzel sesi vardı. mırıldanırdı ve ben yetenekten anlardım.

ben kahve yapmaya gidiyorum. dinleyenler kendilerini ifşa ederlerse daha da gaza gelirim. çok fena betimlerim. katana bileylerim.

yokmu dinleyen?

okuyan okur ben devam ediyorum. kübra'dan çok hoşlanmaya başlamıştım. onu yolda görsem asla suratına bakmazdım tanıdıkça aşık olunan bir tipti ve yavaş yavaş ona kapılıyordum. bu 2. dönemin sonlarına gelene kadar böyle devam etti. bir gün onun kendi sınıfından bir çocukla çıktığını öğrendiğimde beynimden vurulmuşa döndüm. artık olamazdı. beni okula bağlayan son şeyde avuçlarıma konmadan uçup gitmişti. okula zorla gidiyordum. hakkım olan devamsızlığın da sınırlarını aşmama ramak kalmıştı. ve bir gün servisteki bir huurnun sözlü sataşmasına mağruz kaldım. kız çok yavşaktı. her taka yorum yapan her taku bildiğini zannneden tipler olur ya. çevresinde ne kadar insan olursa o kadar zengin olduğunu ve havalı olduğunu hisseden tiplerdendi. rahime'yle olan eski yaşadıklarımızdan bahsederek bana çemkiriyordu. kıza gıcıktım. ilk günden beri. tartışma hararetlendi ve hakaretlere kadar vardı. dalmamak için kendimi zor tutuyordum fakat kız artık sınırlarını aşmıştı. evimin önüne geldik. tam servis kapısı açıldı ve ayağımın birini dışarı attığımda arkamdan ' huur çocugu ' dediğini duydum. servise geri atladım. en arka koltuğa doğru zıplayarak kıza uçan tekme attım ve onu orda linç edercesine dövdüm. bir kız benimle bu şekilde konuşamazdı. erkek olursa da döverdim ama bir kızın böyle konuşması beni çok sinirlendirdi.

ertesi gün okula gittiğimde o dövdüğüm huur serviste değildi. meğersem ailesiyle gelmiş. servisten inip okula girdiğimde bana olan tuhaf bakışlar beni çok kıllandırmıştı. hocalar bile beni elleriyle gösteriyolardı diğer hocalara. ne olmuşsa olmuş, kızı dövdüğüm olay okulda ' kızı taciz etti' ye kadar ilerlemişti, herkes buna kendini inandırmıştı.

ben ve kızı taciz etmek. o sabah ilk iş olarak beni müdür odasına çağırdı ve olayı anlattım. müdürümüz çok sertti ve odasında kızılcık sopası vardı. beni korkutup ağzımdan taciz ettim dememi dört gözle bekliyordu. ben dersleri kötü olan bir öğrenciydim ve başarı ortalamasını düşürüyordum. o iki kelimeyi söylemek hocanın işine gelirdi ve beni daha kolay okuldan şutlardı. müdür ailemi aradı.

o sırada sabah bir sınav olacaktı ki ve huur çocuğu fizik hocası bana sınıfta herkesin önünde xx'i taciz etmişsin yakışıyor mu diyerek herkese rezil etti. sustum. hoca bana olan sinirini sınav başladıktan 10 dakika sonra yanıma gelip omzuma vurarak çıkaracaktı. geldi ve yaptı. zaten sinirimden kendimi yediğim bir günde hocanın yaptıkları da tuzu biberi oldu ve ayağa kalktım hocaya giriştim.

@31 senin için anlatıyorum panpa.

ailem bu olaylardan sonra okula geldi. babam yaklaşık yarım saat boyunca müdürle içeride görüştü. sonradan anlattıklarına göre müdür oğlunuzu bu okuldan alın huzuru bozuyor biz atarsak işlem yaparız demiş. ve babamda ben sizin gibilere zaten oğlumu emanet edemem bu saatten sonra oğlumu buradan alıyorum demiş ve çıkmış. böylelikle anadolu lisesi kariyerim son buldu. asıl olayların yaşanacağı liseye naklimi aldırdık. lise 1. sınıftaydım. derslerim çok kötüydü ve okulların kapanmasına 2 hafta kala kendimi çok farklı bir ortamda bulacaktım. burası düz liseydi ve düz liseler her zaman daha curcunalı, entrikalı olurdu.

yeni okuluma ilk gittiğimde zaten okulun son haftası olduğundan pek kişi tanıma fırsatım olmadı. okullar kapandı ve fazla zayıfım olduğundan sınıfta kaldım. bir dahaki seneye yeni bir başlangıç yapıcaktım. yeni bir sayfa..

sırf senin için @35. evet binbir güçlükle kazandığım anadolu lisesi bir çırpıda ellerimden uçup gitmişti. ama bu deneyim bana bazı getiriler kazandırmıştı beyler. anadolu lisesinin bir esprisi olmadığını ve sadece çalışkan öğrencilerin orda bulunduğunu ve adının ondan anadolu lisesi aldığını anladım. düz liseye geçmem hiçbirşeyi değiştirmeyecekti.

neyse konumuza dönelim. ilk sene sınıfta kalmamın ardından kendime yeni bir sayfa açtım. hiç tanımadığım bir yerde yeni bir okulda hayatıma yön vermek üzere bulunmaktaydım. yeni arkadaşlar edindim. işin ilginç kısmı hala kendimi bir ezik gibi görmeme rağmen bu okulda da popülerliğim gitgide artmaktaydı. kızlar adeta benim yüzümden kızlar tuvaletinde birbirine girer olmuştu. vay dıbına koyim ben neymişim dedim.

günler geçti ve yeni okuluma adapte oldum. adeta çete kurmuştum. peşimde bir tayfa vardı ve ben nereye gidersem peşimden geliyorlardı. bu sefer diğer okulumdakinden çok daha popülerdim. hemde daha kalabalık bir okulda. başka sınıftaki erkekler bile benimle gelip tanışmak istiyolardı. beyler inanmazsınız sadece ilk iki hafta içinde tam tdıbına 13 kız bana çıkma teklifi etti.

egoizmin pençelerine çoktan kapılmıştım artık. rockstar gibi hissediyordum kendimi. bu ilgiye çok çabuk alışmıştım. ve birgün onu bahçede gördüm..

onun ismine tuğba diyelim beyler. o kızı ilk gördüğümde gözlerime inanamadım. bu zamana kadar gördüğüm kızlar insansa bu nedir? inanamadım beyler. böyle bir güzelliğin yeryüzünde olabileceğine ihtimal veremiyordum. cristiano ronaldo freekick'in başında nasıl duruyorsa ben de hayatın başında öyle duruyordum fakat bu kız benim tüm gardımı indirebilirdi eğer bana bir şans verme ihtimali olsaydı.

yeni okulumda yine sevgililerim oldu. fakat tuğba'yı her görüşümde içim parçalanıyordu. onun benle olabileceği ihtimali aklımın ucuna dahi gelse gidip aşkımı ilan edebilirdim fakat o kadar güzeldi ki, böyle bir güzelliğin benimle ilgilenmesi adeta o ömür için israf olabilirdi. çünkü bu kadar güzel birşeyi ben haketmiyordum.

bizim okulda herşey çok çabuk yayılır dedikodu haline gelirdi. bir gün bizim okulda dallamanın biri olan yakup ve tuğba'nın dedikoduları baş göstermeye başladı. göya yakup'la tuğba takılmıştı. ve bunu yakup ballandıra ballandıra erkekler tuvaletinde anlatıyordu. ağzına verdim diyordu tuğba'nın. yazlığa zütürdüm içirdim ağzına verdim diyordu. tuğba çok sessiz, sakin bir kızdı. sınıfından çok nadir çıkardı ve bütün erkekler uzun uzun kitlenirdi beyler. tabii ki onun güzelliğini kıskanan bütün kızlar da tuğba'yı kaşar ilan etmişlerdi zaten.