1. 1.
    0
    ezik olmak nedir ?

    gelin hep beraber şu ezik olmak kavrdıbını sorgulayalım. ne dersiniz? bize ne gibi faydaları olur, bizi geliştirir mi?

    ezik olmak bir kader midir ya da alfa(kaliteli erkek) olmak isteyen bir insanın sıyrılması gereken bir nokta mıdır?

    ezik olmanın nesi kötüdür? toplum mu bireyi ezikleştirir, yoksa birey kendi seçimlerinden dolayı mı ezik olmuştur?

    sorular ve sorgulamalar üzerinden gitmek bence her zaman en mantıklısıdır. i̇nsan düşüncesini bir zemine oturttuğunda sağlamlaştırır ve karakter olarak da sağlamlaşır.

    şu bir gerçektir ki: bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.



    o halde şimdi ezik kavramı ile başlayalım, eğer bu durumla savaşan arkadaşlar varsa veya karakterinde yer yer eziklik hissedenler oluyorsa iyi dinlesinler !!!

    ezik adam tanımı: i̇çindekileri yansıtmaktan korkan, kendisi olduğunda toplum tarafından dışlanacağını varsayan, kabul görmek amacı ile sessiz, olaylara müdahale etmeyen, çevresinin onu beceriksiz olarak görmesini artık kabullenmiş -veya kabullenmek zorunda kalmış- ve kendisi olduğunda (içinden geleni yaptığında) çevresindekilerin onunla dalga geçtiği insan tipi diye tanımlayabiliriz.

    şimdi ilk olarak, ezik adamı suçlamak yanlış olur, çünkü içinde bulunduğu konumdan ötürü kendisinin yaptığı davranışlar gayet normaldir. ezik adam hiçbir zaman bu durumdan suçluluk duymamalıdır. bir eksiği gediği yoktur. sadece kendisinden çok çevresindekilerin yorumlarını kafasına çok taktığı için ister istemez çevre güdümünde olmuştur.

    örneğin, aileniz siz özgür olmaya kendi kendinize bir şeyler yapmak istediğinizde size, bunun yanlış olduğunu söylerler veya onların istemediği bir davranışta bulunduğunuzda surat asarlar, iş yerindeki arkadaşlarınız olsun, okuldakiler olsun aynı şekilde, sizin tavrınıza karşı size surat asar, konuşmaz ya da sizi sevmezler.

    neden?

    "sadece kendiniz olmayı istediğiniz ve seçtiğiniz için eski - ezik adamı - faydalı adamı - kendilerine tehdit olmayan adamı - daha çok severler." çünkü onunla mücadele etmek zorunda değildirler, ezik adam aileye, topluma, sınıfa uyan adamdır ve farklı olması pek istenmez, çünkü gerek yoktur."

    ezik adam, o nedenle kendi düşüncesini söylemez, çekingendir, insanların onu kabul etmemesi ve yalnızlık korkusuyla "aileden dışlanmak, sınıftan dışlanmak, insanların onu sevmemesi" durumunu düşünerek -ki çevre de ödül-ceza sistemiyle o hale sokmuştur o kişiyi, bu durum üzücüdür.

    ezik adam çaresizdir, çünkü öyle bir hale gelmiştir ki, eli kolu bağlı bir şekilde, bir tiyatro oyununda verilen figüranlık rolü ile o sahneyi onlarla paylaşmak, hiç paylaşamamaktan daha iyi gelir.

    kısacası kendi hayatının yönetmeni ya da senaristi değil, başka hayatların ve senaryoların bir parçası halinde geçirmek zorunda olduğu düşüncesiyle yaşar.

    ama ezik adamında içten içe düşünceleri vardır, insanları görür, popüler insanları, aktif insanları, eğlenen ve çekingen olmadan bir o ortamdan bir diğer ortama atlamayı başaran insanları, onları kıskanır çünkü içinden o anda delice şarkı söylemek geçerken, çevresindekilerin ona güleceğini veya "deli misin sen?" demesinden korkar. kendi çıkarınıza bir şey yaptığınızda ise "bencil" olursunuz.

    i̇şte budur bir eziğin anatomisi, eziğin iç sesi hep olumsuzu söyler bir süre sonra , fakat farkında değildir. hatta zaman geçtikçe kendi düşüncesiymiş gibi, kendi fikriymiş gibi bu durumu kabul eder ve" ben böyleyim ben aktif, girişken, sosyal, sempatik, açık sözlü, kararlı, sevilen bir adam olamıyorum" diyip hayata küser.

    sanırım ezik adamın kadınlarla ilişkilerinden bahsetmeye hiç gerek yoktur., genelde istenilen adam olamazlar, çünkü ezik adam lider olmayı geçtim, insanları peşinden sürüklemeyi de geçtim, bir grupta ön planda olmayı bile becerememektedirler.

    evet, buraya kadar ezik adamın tanımı yapıldı, ezikliğin bir seçim olmadığını, büyüdüğümüz ve ait olduğumuz çevreden kaynaklanan bir durum olduğunu gördük. bu bölümden sonra ise, eziklik ve çekingenlikten kurtulmanın nasıl sağlanacağını anlatacağım.

    hepsinden ve her şeyden önce, hayat felsefenizin en başında kendiniz olmayı seçmelisiniz.

    yukarda bahsedilen gibi bir durum içerisindeyseniz zincirlerinizi kırmanız zor olabilir, çünkü eziklikten çıktığınız anda, bir süre boyunca sizi onaylayacak insanların çevrenizde olmadığını ve yalnız kaldığınızı görecek ve düşüneceksiniz, ama yılmadan vazgeçmeden devam etmeyi başarırsanız, senaryodan daha çok pay alacaksınız.

    gerekirse şu cümleyi aynen kullanın,

    beni ben olduğum için sevin, kendi istediğiniz gibi biri olduğum için değil.

    biliniz ki, çevreniz sizi siz olduğu için severse, siz daha mutlu olacaksınız.

    ---

    kimi zaman, "ulen keşke bana öyle dediğinde, bu şekilde bir cevap verseydim" diye içinizden geçirdiğiniz çok oluyor mu?

    ya da kimi zaman konuşmak istediğiniz bir ortamda sessizleşiyor musunuz?

    peki bu durumdan kurtulmak ister misiniz?

    o zaman size iyi bir yöntem veriyorum:

    şu an, bu dakikadan itibaren içinizden ilk geleni söylemeyin, herkese aklınıza ilk gelen cevabı verin, hiç düşünmeden, aklına ilk hangisi geliyorsa korkmadan söyle.

    acaba karşımdaki beni yanlış mı anlar, yoksa onu kırar mıyım veya mantıksız bir şey mi söylerim diye düşünme, zaten bu güne kadar böyle düşündüğün için kaybetmedin mi?



    (joker: haa bunu derken, toplum kurallarına aykırı işler yapın demiyorum. yani aklında senin dıbına koyim hoca gibi demeyeceksin elbette)

    i̇çinden geleni söylediğin anda daha mutlu olacaksın bana güven ve kendi potansiyelinden korkma,

    bilirsin hayat korkakları sevmez.

    ---

    bunun haricinde,

    eziklikten kurtulmak için bir takım materyallere ihtiyacınız var,

    en azından ezberinizde, fıkralar, hikayeler, şiirler olmalı, gazete okumalı, genel kültürünüzü arttırmalısınız ki, söz size geldiğinde söyleyeceğiniz bir şeyler olsun.

    ---

    sorumluluk almaktan korkmayın, ya elime yüzüme bulaştırırsam diye ise sakın düşünmeyin, sadece önümdeki proje bu ve ben bunu daha iyi nasıl yapabilirim, nasıl geliştirebilirim diye düşünüp, planlı ilerleyin.

    ---

    sosyal ortamlardan kaçmayın, önemli olan yaş olarak fazla olmak değil, önemli olan yaşanmışlık olarak fazla olmak. bu güne kadar çekingensen, belli ortamlara girmekten korkuyorsan, farkında değilsin ama gün geçtikçe büyümek yerine küçülmek için uğraşıyorsun. artık insanların daha fazla olduğu yerlerde takıl, daha çok insanla görüş, daha fazla sosyal ortamda vakit geçir, insanları gözlemle, insan ilişkilerine bak ve hangisinin kazandırıp, hangisinin kaybettiğini analiz et, kendi karakterine kat.

    farkında olmadan belli bir süre sonra, daha tecrübeli ve başrol için gereken özelliklere sahip olmaya başlayacaksın.

    ---

    yeri geldiğinde kendinizle dalga geçin. maalesef bu durumsal bişey olduğu için, anlatılacak bir tarafı yok, ama kısacası abartın, telefon hakkında birisi size bilmediğiniz birşey gösteriyorsa, ben cahilim işte bilmiyorum diyin mesela,

    [joker’den örnek: geçenlerde evli ve çocuklu bir arkadaşım evinde televizyon olmadığından bahsetti. masadaki diğer arkadaşım ise televizyonsuz yaşayamam diyen biri ve şaşırarak. nasıl olur abi televizyonsuz yaşanır mı dedi, - çocuğun zihinsel gelişimini olumsuz etkiliyormuş ondan almadık diye açıklama yaptı arkadaş. sonrasında televizyon hastası arkadaştan herkesi kopartan cümle geldi. “ haa ben onun için mi bu kadar mal oldum”- kahkahalar]

    çekingen insanlar sözlü iletişim dışında, devinsel -dokunsal- olarakta zayıftırlar,

    insanlara dokunun el sıkışmaktan, destek olmak için sırtını sıvazlamaktan, dostumsun benim diyim omzunu tutmaktan korkmayın,

    bunlar karşı tarafla sizin aranızdaki bağı arttıracak şeylerdir.

    ---

    son olarak unutmayın, kendiniz gibi olmaktan korkmadan ilerlediğiniz anda tabloda o yukardaki ezik yerine şöyle bir adam olacak.

    eğlenceli, özgüvenli, aktif, insanlarla iletişim kurmaktan çekinmeyen, sevdiği zaman hem sözleriyle hem de dokunuşlarıyla bunu yansıtmayı beceren,

    gibmişim insanların düşüncesini diyip, onların ne düşüneceğine kafa yormak için zaman harcayacağına, kendini geliştirmeye işine gücüne vakit ayıran ve daha iyi nasıl yapacağınızı hesaplayın,

    [joker: herkes seni seviyorsa zaten bir şeyler ters demektir. erkekler sana gıcık olmaya başladıysa, çekici olmaya başladın demektir.]

    atatürk bu ülkeyi kuracağı zaman, doğru olanı düşünüp onun peşinden gitti, onun zamanına baktığımızda, yaptıkları özellikle en başında yanlıştı.

    samsuna çıktığında halkın elindeki silahları, düşman birliklerine teslim edip dönecekken,

    halkı peşinden sürükledi,

    o zaman atatürkün üstünde bir padişah vardı, acaba ben böyle yaparsam padişah benim hakkımda ne düşünür diye korkmadı.

    kendi yoluna baktı ve sonunda zafer en başta onun önderliğinin akabinde halkımızın oldu.

    şunu da unutmayın,

    atatürk devrimi gerçekleştiremeseydi hain olarak anılacaktı.

    kendi devriminizi geliştirmeniz için, kendiniz olmak dışında kendinizi geliştirecek bir adam olmalısınız.

    atatürk hayatı boyunca 4 bine yakın kitap okudu ve kendisini geliştirmekten asla vazgeçmedi.

    yaşam sizin tercih sizin

    bilgisiz bir ezik mi olacaksınız, yoksa kültürlü bir alfamı ?

    alıntı : pua cemiyeti
    ···
  1. 2.
    0
    rezerved
    ···
  2. 3.
    0
    eksi verdim
    ···
  3. 4.
    0
    allahını seven özet geçsin
    ···
  4. 5.
    0
    okumadım okuyamadım 12 derece miyop oldum huur çocuğu
    ···
  5. 6.
    0
    @1 bi sus ya tam bir eziksin
    ···
  6. 7.
    0
    özet geç oç
    ···
  7. 8.
    0
    ugrasmıs adam. ama okuyanı gibiyim
    ···
  8. 9.
    0
    bu ne len oç
    ···
  9. 10.
    0
    okumadım
    ···
  10. 11.
    0
    güzel bi yazı ama keşke kendin yazsaydın
    ···
  11. 12.
    0
    güzel yazıya benziyo okucam boş zamanımda
    reserved
    ···
  12. 13.
    0
    özet geç bin
    ···
  13. 14.
    0
    kim okuyacak o yazıyı
    ···
  14. 15.
    0
    @1 6 harfli bile değil amk ilköğretim direk
    ···