ezel

Olumsuz görüşlerim:

1-Ameliyatla yüzü değişen ve öldü zannedilen karakter konusu çok kullanıldı. Kara Şimşek ve Kurtlar Vadisi dizileri aklıma hemen gelen iki örnek.

2-Çoğu dizide olduğu gibi uzun süren, seyirciyi sıkan, gereksiz çok fazla sahne var. Örneğin Ramiz Dayı'nın handaki ofisine yürüyen Ali'nin dakikalarca yürümesi, çok yavaş akan konuşmalar ve uzun uzun gereksiz görüntüler, adamın kafasını çevirip bakmasının yarım saat sürmesi vb.

3- Başka filmlerden ve dizilerden araklama sahneler var. (Örnekleri yazıp uzatmak istemedim)

4- Birbiri ile yakın olan insanlar sürekli birbiri ile tartışma ve pgibolojik harp halinde. Herkes sürekli vıdı vıdı tartışıyor. Bir de gergin başlayan göz yaşlarıyla biten diyaloglar çok fazla ve kabak tadı vermiş.

5- Dizide yoğun olarak, kişilerin belli eylemleri gerçekleştireceği varsayımı üzerine kurulan planlar yapılıyor ve normalde arzu edildiği gibi işleme ihtimali çok zayıf olan bu planlar tam da arzu edildiği gibi işliyor. Örneğin Ramiz dayının Eren ile konuşup Ali'nin odasında saklı bir cdyi bulmasını sağlaması. Hele Eren'in, kasanın şifresini o kadar kısa bir zaman içinde tahmin etmesi eşeğin kulağına su kaçırmış. Yine Kenan'ın Eyşan'la evlendiği gece uğradığı şoktan sonra odasına çekilip yalnız kalmak istemesi tam da Ezel'in düşündüğü gibi oldu ama böyle bir durumda insanın vereceği tepki ve ne yapacağı belli olmaz. Ne hikmetse her şey tam düşünüldüğü gibi oluyor. Dizide bu durum en sık tekrarlanan en mantıksız durum. Olaylar ve dizinin ana gidişatı bu mantıksızlıkla dolu olduğu için ben bunu görüntüsü güzel ama çürük malzemeden yapılmış bir binaya benzettim.

6- Bahar biraz tuhaf bir karakter. Sanki zeka seviyesi düşük ya da 6 yaşında bir kızın kuracağı cümleleri konuşuyor. örnek: 25. bölüm bahar-ali arasındaki konuşmadan. bahar:ben ezelle beraberim ya, mutluyum onunla. ama seninle arkadaş olduğum için de çok mutluyum. sen koruyorsun beni. yanımdasın. seninle konuşabildiğim için de çok mutluyum." bu ne şimdi! Şaka mı?

7- Çok fazla mantık hataları var. Bunlar çok fazla ama ben örnek olması için sadece ikisini vereceğim.
a- Ali, Ezel, Azat, Şebnem ve Ocak isimli çocuğun bulunduğu ev basılır. Kapının dışından ateş edilmeye başlanır ve içeridekiler sadece yere yatmakla kalır. Böyle bir durumda daha korunaklı olan odanın daha iç ve köşe kısımlarına kaçılması hatta eşyalarla siper alınması gerekir. Ayrıca saldırganların kapıyı kırıp içeri girme ihtimaline karşı, geliş istikametine doğru silah çekilip tetikte beklenir. Ama normalde komando gibi baskınlar yapan Ali ve Ezel orada sadece pusmuş tavuk gibi yere yatmakla yetinirler. karşı ateş bile açmazlar.
b- Temmuz Ezelin anne babasını bulur ve Ezel'i telefonda tehdit eder. Ezel bu duruma karşı tedbir için anne babasını uzaktan koruyan adamlar yerleştirmiştir sokağa. Ama Temmuz kabak gibi ortada dolandığı halde adamların hiç biri Temmuz'u tanımaz.
Örnekler çoğaltılabilir.

8- Dizide sırf yapmış olmak için yapılmış ve çok sık tekrarlanmış bir durum var. Önce bir sahne gösteriliyor sonra neler oldu da bu duruma gelindi anlatmak için bir yazı çıkıyor ekranda mesela "1 ay önce" veya "3gün önce" gibi. olayların akışını karıştırmak kimi özel durumlarda dozunu iyi ayarlamak şartıyla ve özel bir esprisi olması şartıyla seyirciye ilginç gelebilir. Özellikle Quentin Tarantino bunu Pulp Fiction filminde büyük başarıyla yapmış ama Ezel dizisinde insan o kadar karma karışık olaylar içinde biraz daha sade ve yalın bir akış bekliyor. ikide bir geriden geriden olayların anlatılması, zaten yılan hikayesine dönen olayları daha karmaşık hale getirmekle kalmamış, yemekte tatlıdan sonra turşu yemek gibi olmuş.

Final:
Annesine ve babasına zaten yeterince acı yaşatmış olan Ezel sırf "efsane" aşkı uğruna intihar ederek Annesine babasına yaşattığı acıları katlıyor, çocuğunu yetim bırakıyor, dostlarını acıya boğuyor. Helal olsun bravo mu diyeceğiz buna? Beklemediğim ve hoşlanmadığım bir final oldu o intihar. Can'ın büyüyüp deniz fenerine geldiği sahnede kapıyı açanın kim olduğunun net anlaşılamaması final falan değil. Ya bir sinema filmi ile adam gibi final yaparlar ya da biz beceremedik böyle topu taca attık derler. Bir üçüncü şıkkı yok bunun. Seyirciyi ters köşeye yatırmaktan bahsetmiş kimileri ama hikaye... Beklenmedik bir final yaparsın tamam eyvallah. Mesela sonunda Cengiz kazanır ters köşeye yattık deriz ama ben bu finalle köşeye falan yatmadım, resmen sap gibi kaldım. Kıbrısta başlayan bir intikam hikayesi, onca olay, Ramiz dayının hikayeleri, felsefe... derken sonuç büyümüş bir çocuğa kapıyı açan kim olduğu belirsiz biri! Tam bir fiyasko.