1. 1.
    0
    dinimizce yanlış mı beyler? ve de namazı türkçe kılmak? bilgisi olan din kardeşlerim el atsın
    ···
  1. 2.
    +3
    nasıl çevirdiğine bağlı tabii.
    google translate' ten çeviriyorsan çok yanlış mesela.
    ···
  2. 3.
    +3
    panpa inanan bir insana göre allah tüm insanlığı ve doğal olarak onlara ait herşeyi yarattı bu dil için de geçerli doğal olarak sen hangi dua edersen et allah anlayacaktır.

    not: ateistim
    ···
  3. 4.
    +1
    bence daha mantıklı şu yaşıma geldim anldıbını bilmiyorum türkçe olsa bu duruma düşermiydim hiç
    ···
  4. 5.
    0
    bir zamanlar türkçeydi sonra geri arapça yaptılar
    ···
  5. 6.
    +2
    bence türkçe daha mantıklı amk.bi gibim anlamadan kılıyoruz namazı
    ···
  6. 7.
    0
    ezanı bilmiyorum ama namazı türkçe kılmakta bir sorun yok sonuçta allah senin ne dediğini anlıyor
    ···
  7. 8.
    0
    allah türkçe bilmiyormu? böyle aptalca bir sebepten dolayı ibadet etmek için neden başka bir dil ögreneyimki? ondan sonra dinden sogutuyolar adamı aq
    ···
  8. 9.
    +1
    hepsinin türkçe olması lazım amk banane elin arabinin dandik dilinden
    ···
  9. 10.
    +1 -3
    Ezanı türkçeye çevirmek yanlış birşeydir. Beyler

    Kopyala yapıstır.

    Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye hicret ettikten sonra müslümanlar rahatlık içinde cemâatle namaz kılar hale gelmişlerdi. ilk günlerde ezan yoktu, namaz vakti yaklaşınca mescitte toplanıyor, vaktin gelmesini bekliyorlardı. ihtiyaç üzerine müslümanları uyarıp namaza çağıracak bir usûl arandı, Yahudiler gibi boru çalma, hristiyanlar gibi çan çalma teklifleri yapıldı ise de bunlar Peygamberimizin (s.a.v.) içine sinmedi.

    Sahâbe'den Abdullah b. Zeyd bir gece rüyasında iki parça yeşil elbise giymiş, elinde çan bulunan bir zat gördü, namaza çağırmak üzere bu çanı satın almak istedi, yeşil elbiseli zat "Sana bundan daha hayırlı bir yol göstereyim" dedi ve bugüne kadar okuyageldiğimiz ezanı Abdullah'a öğretti. Abdullah uyanır uyanmaz Resûlullah'a (s.a.v.) koştu, gördüklerini anlattı, O da "Bu gördüğün Allah'ın izniyle hak olan bir rüyadır" buyurdu, sesi daha gür olduğu için Bilâl'e öğretmesini söyledi, Abdullah ezanı Bilal'e öğretti, Bilâl uygun bir yere çıkıp ezanı okumaya başlayınca Hz. Ömer, bir yandan elbisesini giyerek heyecan içinde koşup geldi ve aynı rüyayı kendisinin de gördüğünü söyledi. (Şevkânî, Neylü'levtâr, II,37 vd.Tirmizî'den naklen). Peygamberimizin (s.a.v.) müezzinlerinden Ebû-Mahzûre de bu ezanı, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bizzat kendisine öğrettiğini ifade etmiştir (Müslim, Salât, 6).

    Ezanın ortaya çıkışı ile ilgili sahîh hadîsler gösteriyor ki, ezan rüya ve ilham yoluyla bir iki sahâbîye öğretilmiş, Peygamberimiz (s.a.v.) bunun ilâhî bir yoldan geldiğini tasdik etmiş, benimsemiş ve sesi müsait bulunan ilk müezzin Bilâl'e okumasını emretmiştir. Başka müezzinler edindikçe de onlara bizzat kendisi bu ezanı öğretmiştir. Şu halde ezân-ı muhafazidî islâm'dan önce Arapların bildiği bir usûl ve metin değildir, islâm'dan sonra bulunup uygulanmıştır, kaynağı da ilâhîdir, nebevîdir ( ilham edilmiş, Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından da benimsenmiştir).

    işte o tarihte bu metinle başlayan ezan onbeş asırdır bütün islâm aleminde "aynı şekilde, aynı metinle, aynı dilde" okunmuş, dili ve kavmiyeti ne olursa olsun bütün müslümanlar onu duyduklarında ezan olduğunu anlamışlar, gerekli tepkiyi göstermişler, çağrıyı almışlardır. Ezanın dili değiştirilecek olursa onun şiar olma özelliği kaybolur, ümmete ait olmaktan çıkar, sünnete aykırı "ulusal ezan" olur. Ezanı böyle bir değişikliğe uğratmak câiz değildir. Bazı fıkıh kitaplarında bulunan "Başka dilde okunan ezanın ezan olduğu anlaşılırsa okunan yeterli olur" cümlesi "başka dilde ezan okumanın câiz ve sünnete uygun olduğunu" ifade etmez, "böyle okunduğu takdirde ezan okunmuş olur, tekrar okunması gerekmez" mânâsına gelir. Ebû Hanîfe'nin de, "Kur'ân'ı namazda -dili yatmayanların- başka dilden okumaları câiz olsa bile sünnete aykırı olduğu için mekruhtur" demiştir. Ana dili ne olursa olsun bütün müslümanlar 15 asırdır okunan ezanı anlamakta, bundan büyük bir haz duymakta, minarelerinden bu ezanın ekgib olmaması için Mevlâ'ya dua ve niyaz etmektedirler.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 11.
    0
    niyet önemli. bence dil farkı gözetmek saçmalık hangi dilden olursa olsun zaten dua duadır. Tanrının dil farkını gözeteceğini zannetmiyorum.
    ···
  11. 12.
    0
    allah her dili biliyo lan biz boşuna ingiliz dili ve edebiyatı falan neyse amk
    ···
  12. 13.
    0
    @10 okudum aydınlandım panpa. aynı zamanda aklıma namazı türkçe kılabilir miyiz sorusu da geldi.

    diyelim ki cemaatle namaz kılıyoruz. biliyorsunuz imam okuyor biz ona uyuyoruz ya, imamın türkçe okuduğunu varsayalım. yanımızda yabancı milletten biri varsa anldıbını bırakın hangi dua olduğunu bile anlayamaz. bu açıdan dilde birlik önemli olabilir.

    ama diğer taraftan düşününce de şöyle bir sonuç çıkıyor: bunca zamandır dilde birlik var, arapça okuyoruz ama yine de anldıbını bilmeyenler var? işin içinden çıkamadım.
    ···
  13. 14.
    0
    Bildiğim Kadarıyla Birde işin Dil Boyutu Var
    Namazda Okuduğumuz Dualar Kuranın Orjinal Metninden Aldığımız Surelerdir
    Kuranın Orjinal Metnide Eski Hicaz Arapçası ili yazılmıştır
    Yani Biz Bu Sureleri Şuan Aşağı Yukarı Çevirebiliyor Olsakta Bu Tam Anlamı Olmuyor Yani Çeviri Metindeki Kelimeden Çok Uzak Bi Anlamada Gelebiliyor bunun ÜÇ ana sebebi var. Birincisi Ekler Çok Karmaşık (eklerden Kastım Kalıplar) ikincisi çokça eski dil kelimeler bulunuyor üçüncüsüde bazen bunlar yalın bir arapça kelime olsa bile bizim dilde tam karşılığı yok.
    Ezanda Böyle Bir Metin Yani Dilimizde metindeki kelimlerin bazıları anlamından uzaklaşabilir.
    Ayrıca Bu Değiştirilebilir Birşeyde Değil Kalıplaşmış ve Belli Standartları Olan Birşey islamiyetin başında bu standartlar belirlenmiş.

    Bu Yüzden Ne Namazın Ne Ezanın Türkçe veya başka bi dilde okunması şahsi kanaatimce doğru değil.
    ···