-
1.
+44 -46Beyler uzun biliyorum ama okuyun bazı kişilerin hayatı değişebilir trende girerse çok iyi olur parça parça atacağımTümünü Göster
EVRiM TEORiSiNi YIKAN GERÇEKLER
Teknoloji ve teknolojinin paralelinde gelişen ilmin ortaya koyduğu inkârı mümkün olmayan öylesine gerçekler vardır ki bunlar evrim teorisini temelinden sarsar ve yıkar.
Kitabımızın bu bölümüne kadar bilimin ışığında ortaya çıkan gerçekleri herhangi bir önyargıya kapılmadan olabildiğince objektif olarak aktarmaya çalıştık.
Yeri ve zamanı geldiğinde eleştiri hakkımızı saklı tutarak çoğu zaman yorumu okuyucuya bıraktık.
Okuyucunun gerçeği arama yolundaki zahmetli yolculuğunda hedefi doğru olarak bulabilmesi için vardığımız bilimsel gerçekleri en azından özetler halinde bir kez hatırlamada sayısız yararlar vardır.
Başlıklar halinde ortaya koyacağımız şu bilimsel gerçekler materyalizmi ve uzantısı olan teorileri kökünden yıkar ve bir yaratıcı iradenin varlığını açık ve kesin bir şekilde ortaya koyar.
Bunlar kısaca:
1)-Maddenin basite indirgenemez kompleks yapılar olduğunun kanıtlanması,
2)-Evrenin bir sınırının dolaysıyla başlangıcının olduğu; ezelden gelip, ebede gitmediği, zamanında bir başlangıcı olduğunun kanıtlanması,
3)-Evrende bir bütünlük gösteren ve basite indirgenemez kompleks sistemlere benzeyen düzenler bulunduğunun ve rastlantılarla oluşamayacağının kanıtlanması,
4)-Bir canlı hücresinin rastlantılarla oluşmasının mümkün olmadığının kanıtlanması,
5)-Bir canlı hücresinin insanoğlunun şimdiye kadar karşılaştığı basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğindeki yapılar olduğunun kanıtlanması,
6)-Basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusunda olan canlıların mükemmel olarak ve aniden ortaya çıktıklarının dolaysıyla kademeli evrimin gerçek olmadığının kanıtlanması,
7)-Kademeli evrim gereği bulunması gereken ara format canlılarının yaşadığına ait herhangi bir kanıtın bulunmaması,
8-Doğal seleksiyon, eşeysel seçim, mutasyonlar gibi mekanizmaların evrimsel etkilerinin olmadığının kanıtlanması,
Bunların evrimin değil tersinimin mekanizmaları olduğunun gösterilmesi,
9)-Canlıların var edilişlerindeki mükemmelliği koruma çabalarının doğal seleksiyon zannedilerek yanlış yorumlanması,
gerçek doğal seleksiyonun canlılardaki yaşamsal avantajlarını koruma çabaları olduğunun gösterilmesi,
10)-Canlıların zaman içinde gelişme bir yana bazı avantajlarını kaybettiği ya da zayıflattıklarının, zaman içinde gerilediklerinin kanıtlanması,
11)-ilk yaratılan canlıların (arı ırkların) günümüzde yaşayan canlılardan çok daha mükemmel yapılarda olduklarının kanıtlanması,
söylenebilir. -
2.
+2 -1Görüleceği gibi bütün bunlar tersinim teorisinin öngörüleri paralelindedir ve kanıtları durumundadır.Tümünü Göster
Konuyu biraz daha açarsak şunları rahatlıkla yazabiliriz.
Evrim teorisinin temel iddiası olan kademeli gelişim iddiasını basite indirgenemez kompleks biyolojik yapılar tamamen çürütür.
Canlı vücutları birbirlerinden bağımsız görünen fakat amaç birliği içeren sayısız basite indirgenemez kompleks sistemler içerir.
Örneği göz basite indirgenemez kompleks bir organdır. Fakat eğer sinir sistemi ve beyin olmazsa bu organ bütünselliğiyle var olsa bile tek başına bir işe yaramaz.
Bu arada beyin ve sinir sisteminin de basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğinde olduklarını hatırlatalım.
Göz, sinir sistemi ve beynin olmasıyla görme olayı gerçekleşir, amaca ulaşılmıştır ama canlılıkta bu tür hayati fonksiyonların devamlılığı söz konusudur.
Kısa süreli oluşumlar pek işe yaramaz.
Gözün, sinir sisteminin ve beynin acilen oksijene ardından da besine ihtiyacı vardır.
Eğer bu ihtiyaçları karşılanmazsa birkaç dakika içinde yok olacaklardır.
Bu nedenler bu sistemler topluluğuna acilen dolaşım, solunum ve sindirim sistemlerinin ekgibsiz devreye girmelerini gerektirir.
Fakat bu sistemlerinde ekgibsiz devreye girmeleri yaşamın bir sürede olsa devamlığına yetmez.
Bütün bunlara ilaveten ve zaman kaybetmeden boşaltım, savunma sistemlerinin devreye girmesi ve bu arada vücudu bir kılıf içine alıp koruyan aynı zamanda dokunma gibi hayati bir duyguyu oluşturan derinin ve diğer duyu organlarının ekgibsiz oluşması gerekir.
Bütün bu yazdıklarımız yaşamsal fonksiyonların sağlıklı ve ekgibsiz işlemesi içinde geçerlidir.
Canlı biraz gelişince bütün bunlara apayrı bir basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğini arz eden üreme sistemlerini de ilave etmek gerekecektir.
Aksi halde canlı neslini devam ettiremez ve kısa sürede ortadan kaybolur.
Okuyucunun hemen dikkatini çekeceği gibi bütün bunlar basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğinde olan organlardır.
Ekgib, yarım, az gelişmiş, fonksiyonlarını ekgibsiz yerine getiremeyen organlar canlının işine yaramaz.
Solunum, sindirim, dolaşım, savunma, boşaltım ya da sinir sistemlerinden birinin bulunmaması; ekgib, yarım az gelişmiş olması o canlının mutlak ölümü, yok olması anldıbına gelir.
Bu nedenle organlar ekgibsiz, mükemmel ve aynı anda var olmak zorundadırlar. Kademeli gelişim mümkün değildir.
Bu gerçeği bazı evrim teorisi savunucuları da dahil olmak üzere pek çok bilim adamı görmekte ve itiraf etmektedirler.
Bilimsel kanıtlara dayanan bu itiraflar bir Yaratıcının varlığını göstermektedir ama bu itiraflarda bulunan kimi bilim insanları garip bir çarpıtmayla konuyu bilim dışına taşımaya gayret etmekte, Yaratıcının vasıflarını bilim yoluyla öğrenemeyiz, bu dinin alanına girer demektir.
Bilimsel kanıtların ortaya koyduğu bir gerçek nasıl bilim dışına itilebilir?
Bir yaratıcı iradenin var olduğunun bilimsel gerçek olması dogmatikliğe kaçan evrim teorisi taraftarlarınca kabul edilmek istenmez.
Evrim teorisi taraftarları için bilimsel kanıtlar kesin bir dille varlığını onaylasa dahi bir Yaratıcının var olduğunu inanmak bilim dışıdır ve dogmatik bir inanıştır.
Bilimin kesin bir dille onayladığı bir gerçek nasıl bilim dışı dogmatik bir inanış olabilir?
Fakat gelişen teknolojinin paralelinde büyüyen bilimce ortaya konulan genetik mikrobiyoloji biyomatematik gibi yeni bilim dalları bu varsayımları tamamen çürütmüştür. -
3.
+5Atmış yaşlarına kadar koyu bir evrimci ve ateist bir felsefeci olan ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teorisinin yakın gelecekte düşeceği durumu şöyle açıklamaktadır:
-Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uygulandığı alanlarda, geleceğin tarih kitaplarındaki en büyük espri malzemelerinden biri olacağına ikna oldum. Gelecek kuşak, bu kadar çürük ve belirsiz bir hipotezin inanılmaz bir saflıkla kabul edilmesini hayretle karşılayacaktır.
Ünlü ingiliz astronom Sir Fred Hoyle şu yorumu yapar:
-Aslında, yaşamın akıl sahibi bir varlık tarafından meydana getirildiği o kadar açıktır ki, insan bu açık gerçeğin neden yaygın olarak kabul edilmediğini merak etmektedir. Kabul edilmemesinin nedeni, bilimsel değil, pgibolojiktir.
En koyu evrim teorisi savunucuları bile zaman, zaman gördükleri gerçekler karşısında şaşkınlık ve tereddüt içinde bocalamakta fakat içine düştükleri koyu taassuptan kurtulamamaktadırlar.
Ünlü bir evrim teorisi taraftarı olan Alman Pgibiyatri ve Nöroloji Profesörü ünlü biyolog Hoïmar von Ditfurth buna bir örnek olup Dinozorların Sessiz Gecesi isimli kitabında şunları yazmaktadır.
-Salt rastlantı sonucu ortaya çıkmış böyle bir uyum, gerçekten de mümkün müdür? Bu, bütün biyolojik evrimin en temel sorusudur. Modern doğa biliminden yana olan bir kimse, bu soruya evet yanıtını verme ötesinde bir seçeneğe sahip değildir.
Çünkü doğa olaylarını anlaşılır yollardan açıklamayı kendisine hedef kılmış, bunları, doğaüstü müdahalenin yardımına başvurmadan doğruca doğa yasalarına dayanarak türetmeyi amaçlamıştır.
Hoimar Von Ditfurth modern doğa biliminden yana olan bir kimse, bu soruya evet yanıtını verme ötesinde bir seçeneğe sahip değildir diyerek bilimin tarafsızlığından taassubun taraflılığına bile bile kaymıştır.
Evrimi gerçekleşmesi imkânsız bir süreç olarak görmekte bu gerçeğin bilimsel delillerle kanıtlandığını bilmektedir ama varoluş sorusunun diğer yanıtı olan Yaratılışı kabul etmemek için evrimi savunmak mecburiyetinde kaldığını itiraf etmektedir.
Bu evrim mantığının en belirgin özelliğidir. -
4.
+2Bir bilim addıbının bilimsel kanıtların gösterdiği gerçekleri ret edip kanıtsızlığı kanıt olarak kullanan, nice yıllardır ancak suni teneffüslerle yaşatılmaya çalışılan, bilimin defalarca ret ve inkâr ettiği bir teoriyi böylesine inatla savunuyor olması gerçekten hem şaşırtıcı hem de ibret vericidir.
Alman Pgibiyatri ve Nöroloji Profesörü ünlü biyolog Hoïmar von Ditfurth Dinozorların Sessiz Gecesi isimli kitabında şu ibret verici kelimeleri yazmaktan kendini alamamış olmalıdır.
-Bugünkü bilgilerimiz, evrimin genel ilkesinin burada gerçekleşmediğini; ilkel hücrenin gelişe, gelişe nihayet çekirdekli, organlı hücreye dönüşmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını göstermektedir.
Hücre, daha doğduğu anda gerekli miktarda enzime sahip olmuş olmalıdır, yani atmosferin oksijeniyle burun buruna gelmeden önce.
Salt rastlantı sonucu ortaya çıkmış böyle bir uyum, gerçekten de mümkün müdür?
Oksijene uyum sağlayabilecek tek bir hücrenin, tam o kaçınılmaz biçimde gerekli olduğu anda ortaya çıkmış oluşunun, sadece anlamlı bir olayla kalmayıp, bu karmaşık kimyasal tepkimenin yeryüzündeki hayatın devamı bakımından kesinlikle vazgeçilmez oluşunu, bilimsel bir yoldan açıklamak istiyorsak, rastlantı kategorisine başvurmaktan başka çaremiz var mı ki?
Ama işte belli bir amaca hizmet edici rastlantıların böyle üst üste birikmesi de, bizim inandırıcılığımızı tartışılır hale getirmektedir.
= = =
Gerçekten de biyolojik işlevler yerine getiren tek bir protein molekülünün kuruluşunun o olağanüstü özgünlüklerine bakınca, bunu, hepsi doğru ve gerekli bir sıra içinde, doğru anda, doğru yerde ve doğru elektriksel ve mekanik özelliklerle birbirine rastlamış olmaları gereken birçok atomun; tek, tek rastlantı sonucunda buluşmalarıyla açıklamak mümkün değil gibi görünmektedir. -
5.
+1Olmayana ergi metodu (karşıt teorinin yanlışlığını göstererek savunulan teoriyi doğrulama) şüphesiz ki bilimsel bir metottur.
Bu nedenle evrim teorisinin öngördüklerinin bilimsel bulgularca ret edilmesi bu öngörüleri ret eden bilimsel bulguları yaratılışı kanıtlayan bilimsel deliller olarak kabul etmeyi gerektirecektir.
Bir varsayım yanlış ve bilim dışı ise karşıtı olan varsayım doğru ve bilime uygundur.
Diğer bir ifade ile ve rahatlıkla evrimi ret ve inkâr eden her bilimsel bulgu yaratılışı kanıtlamaktadır diyebilmekteyiz.
Ünlü Avustralyalı moleküler biyolog Prof. Michael Denton Evrim: Kriz içinde Bir Teori adlı kitabında, Darwinizm'in iddialarının en açık olarak moleküler biyoloji alanında elde edilen bulgular tarafından geçersiz kılındığını belirtir.
Denton, bu konuda kitabında şu yorumu yapmaktadır:
-Moleküler düzeyde, her canlı sınıfı, özgün, farklı ve diğerleriyle bağlantısızdır.
Dolayısıyla moleküller, aynı fosiller gibi, evrimci biyoloji tarafından uzun zamandır aranan teorik ara geçişlerin olmadığını göstermiştir.
Moleküler düzeyde hiçbir organizma bir diğerinin atası değildir, diğerinden daha ilkel ya da gelişmiş de değildir.
Eğer bu moleküler kanıtlar bundan bir asır önce var olsaydı organik evrim düşüncesi hiçbir zaman kabul görmeyebilirdi.
Prof. Michael Denton açık bir dille canlılardaki benzer organlar ya da benzer moleküler yapılar, canlıların ortak bir atadan evrimleştikleri teorisine hiçbir destek sağlamadığını belirtmektedir.
Gerçekte böyledir.
Canlılardaki organlar ya da moleküler yapılardaki benzerlikler canlılar arasında kurulabilecek her türlü hiyerarşik evrim şemasını imkânsız hale getirir. -
6.
+3 -1Örneğin insan, bir protein karşılaştırmasına göre tavuklara, bir diğer karşılaştırmaya göre nematod solucanlarına, bir başka analize göre de timsahlara ya da kanguruya benzer çıkıyorsa ve bu canlılar arasında evrimsel bir ilişki kurulamıyorsa insanın bu canlılardan herhangi birinden ya da başka hiçbir canlıdan evrimleştiği öne sürülemez.
Gerçekte evrim teorisinin geçersizliğini gösteren binlerce delil vardır. Eserimizin büyük bir bölümü bu teorinin geçersizliğiyle ilgili kanıtlarla doludur.
Evrim mekanizmalarını da bilimsel verilerin ışığında yeniden yorumlayıp kapsdıbına alarak gerçeği bulmaya çabalayan tersinim teorisi öngörülerinin evrim teorisini temellerinden yıktığı, akıl, mantık ve bilimsel kanıtlarla onaylanıp desteklendiği görülür.
Sonuç olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Evrim teorisi bilimin değil, bilgisizliğin getirdiği hayal ürünü ve ideolojik bir teoridir.
Tarih sahnesinden silinmesinin zamanı çoktan gelmiştir.
Muhakkak ki gelecekte böylesine akıl, mantık ve bilim dışı rahatlıkla saçmalık olarak niteleyebileceğimiz bir teorinin yüz elli yıla yakın bir süre tüm insanlığı derinden etkilediğini toplumlara yön verdiğini şaşkınlık ve hayretle karşılayacak; birbirlerine bu nasıl olabilir diye soracaklardır.
-
büyük yarrock başa bela ya
-
zincir facia mk
-
şu fotoya gülmekten ölüyorum
-
instadan anlayanlar acil baksın ciddi konu
-
şu devirde kablolu kulaklık kullanan adamdan
-
kankasının erkek arkadaşının s2ni elliyor
-
ağırlık kaldırırken inme iniyor
-
chatcipitinin söylediği herşeyi alah kelamı gibi
-
sokie çanta linkini at kız yeğenime
-
haber izlemiyorum gündemi inciden
-
babamın evi saraydı
-
siyah kutu amsterdam içtim
-
antalyaya kızlı erkekli tatile geldik
-
büyük kamış başa bela cidden ya
-
kimse sonsuza kadar yaşamıcak
-
size bişe sölümmi o ferrelerde gördüğünüz
-
cumartesi ve pazartesi ismlerinin geçiştirilmesi
-
şu idda işini nası örencez
-
kırmızı bültenle aranan şahıs
-
jhon duran cincona saplayınca
-
iyi de kardeşim otobüsün hiçbir
-
bireysel silahlanmadan çok
- / 1