-
26.
0W. R. Thompson:
Fosil kayıtlarında, teorinin gerektirdiği ara formlar ciddi şekilde ekgibtir... Modern Darwinist paleontologlar tıpkı Darwin ve ondan öncekiler gibi bu gerçeği hasır altı etmeye mecbur kalmışlardır.**
• *Charles Darwin, Origin Of The Species (Türlerin Kökeni) kitabının "Everyman's Library" baskısının Önsöz'ü, 1965 -
27.
0Mark Czarnecki (Evrimci Paleontolog):
Teoriyi (evrimi) ispatlamanın önündeki büyük bir engel, her zaman için fosil kayıtları olmuştur... Bu kayıtlar hiçbir zaman için Darwin'in varsaydığı ara formların izlerini ortaya koymamıştır. Türler aniden oluşurlar ve yine aniden yok olurlar. Ve bu beklenmedik durum, türlerin Tanrı tarafından yaratıldığını savunan yaratılışçı argümana destek sağlamıştır.*
• Mark Czarnecki, "The Revival of the Creationist Crusade", MacLean's, 19 Ocak -
28.
0Carlton E. Brett:
Yeryüzünde hayat zaman içinde, yavaş yavaş ve kademe kademe mi gelişti? Fosil kayıtlarının bu soruya cevabı; "Hayır"dır. *
• Carlton E. Brett, "Statis: Life in the Balance", Geotimes, vol. 40 (Mart 1995), s.18 -
29.
0Dr. David Raup (Chicago Doğa Tarihi Müzesi, Jeoloji Bölümü Başkanı):
Çoğu insan fosillerin, Darwin'in hayatın tarihi hakkındaki görüşlerine kanıt olduğunu zanneder. Oysaki bu kesinlikle yanlış bir düşüncedir.**
• *SBS Vital Topics, David B. Loughran, Nisan 1996, Stewarton Bible School, Stewarton, Scotland, URL: http://www.rmplc.co.uk/eduweb/ sites/sbs777/vital/evolutio.html -
30.
0Edmund Ambrose:
Şunu kabul etmeliyiz ki, fosil kayıtlarında yaratılışçıların görüşlerine ters düşecek hiçbir şey yok.**
• *SBS Vital Topics, David B. Loughran, Nisan 1996 -
31.
0Dr. Colin Patterson (Paleontolog):
Evolution isimli kitabında ara-geçiş formlarından niçin söz etmediğini soran Luther D. Sunderland'a yazdığı mektubunda şöyle diyor:
Kitabımda evrimsel geçiş formları ile ilgili illüstrasyonların ekgib olduğu görüşünüze tamamıyla katılıyorum. Eğer herhangi bir canlı veya fosil bilseydim, tabii ki bunu kitabıma ilave ederdim. Siz ara-geçiş formlarını görselleştirmem için bana bir ressam (sanatçı) öneriyorsunuz, ama bu bilgileri nereden bulsun? Dürüst olmak gerekirse ben bu bilgileri sağlayamam ve eğer artistik birtakım çizimler yapsam, o zaman okuyucuları yanıltmış olmaz mıyım? Gould (Stephen Jay) ve American Museum elemanları hiçbir ara-geçiş formunun bulunmadığını söyledikleri zaman onlara karşı koyan kimse olmadı. Ben bir paleontolog olarak, fosil kayıtlarının atalarını tanımlama ile ilgili felsefi problemlerle sarılmış durumdayım. Hangi bir türün başka hangi tür canlıdan geldiğini gösteren bir fosil fotoğrafı göstermemi istemişsiniz - böyle bir fosil kaydı mevcut değil.**
• *L.D.Sunderland, Darwin's Enigma: Fossils and Other Problems, 4. Baskı, Master Books, 1988, 10 Nisan 1979 tarihli mektuptan -
32.
0David B. Kitts (Oklahoma Üniversitesi, Bilim Tarihi Profesörü):
Paleontoloji, evrimi gösterecek delilleri sunacağına dair vaadlerine rağmen evrimcilere hiç de hoş olmayan zorluklar çıkardı. Bunlardan en çok dile düşeni fosil kayıtlarındaki boşluklardır. Evrim, türler arası geçiş formalarını gerektirir, ama paleontoloji bunu evrimcilere sunamadı.**
• *"Paleontology and Evolution Theory", Evolution, Vol. 28 (Eylül 1974) s.467 -
33.
0John Adler Ve John Carey:
Türler arası formları ne kadar fazla sayıda bilim adamı ararsa, o kadar fazla hayal kırıklığına uğruyor.*
Mark Ridley (Zoolog, Oxford Üniversitesi):
Gerçek bir evrimci hiçbir zaman, yaratılışa karşı evrim teorisine dayanak olarak fosil kayıtlarını kullanmamaktadır.**
Steven M. Stanley:
Bilinen fosil kayıtları, evrimin büyük bir morfolojik ara geçişi başaran tek bir örneğini dahi belgeleyemedi. Bundan dolayı fosil kayıtları kademeli evrimin geçerli olabileceğine dair hiçbir kanıt öne süremez.***
• "Is Man a Subtle Accident", Newsweek, Vol.96, No:18, 3 Kasım 1980, s.95
• *"Who Doubts Evolution?", New Scientist, sayı 90, 25/06/1981, s. 831
• **Stanley, Steven M., Macroevolution: Pattern and Process, San Francisco: W. H. Freeman and Co., 1979, s. 39 -
34.
0Hoimar Von Ditfurth :
Geri dönüp baktığımızda, neredeyse ıstırapla aranan o geçiş biçimlerini bir türlü bulamamış olmamıza şaşırmamamız gerektiğini anlıyoruz. Çünkü büyük olasılıkla böyle bir ara aşama hiç var olmadı.*
Bugüne kadar bulunabilmiş en eski fosiller, çekirdeksiz algler türünden mineraller içindeki fosilleşmiş cisimlerdir ve bunların üç milyar yıldan daha uzun bir geçmişleri vardır. Ne kadar ilkel olurlarsa olsunlar, bunlar bile oldukça karmaşık ve ustaca organize edilmiş yaşam biçimlerini temsil etmektedirler. Bu ilk fosil organizmalar ile kimyasal bileşme yoluyla meydana gelmiş moleküller, yani biyopolimerler arasında gelişme tarihi bakımından henüz bilgilerimizle dolduramadığımız bir boşluk bulunmaktadır. Öte yandan geçmişteki bu "şimdilik" doldurulamayan boşluk, kimi insanlara anlaşılır nedenlerle çok çekici gelmektedir. Doğaüstü herhangi bir dış etki olmaksızın hayatın başlamasını olanaksız gören birçok kimse, böyle bir boşlukta bir mucizenin belirtilerini, doğaüstü bir gücün mücadelesini görmektedir.**
• *. Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi 2, Alan Yayıncılık, Kasım 1996, istanbul, Çev: Veysel Atayman, s.22
• **. Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi 1, s.199 -
35.
0George Gaylord Simpson:
Evrim tarihinin büyük bölümünü temsil eden ara-geçiş formları nerededir? Henüz hiçbir yerde bulunamadılar. Bu nokta evrimciler için fosil kayıtlarındaki şaşırtıcı boşluklar açısından çok önemlidir.*
Ara geçiş formları kayıptır, dalların yapraklarıyla bağlantısı yoktur ve gövdelerin de kökleriyle.**
• * G.G. Simpson, The Meaning of Evolution, Bentam Books, Inc. New York, 1971, s. 16-19
• **G.G. Simpson, Tempo and Mode in Evolution, Columbia Univ. Press, New York, 1944, s. 16-19 -
36.
0Tom Kemp (Oxford Üniversitesi):
Çok iyi bilindiği gibi, pek çok tür fosil kayıtlarında aniden belirir, hiç değişime uğramadan birkaç milyon yıl kalır ve aniden kaybolurlar.*
Bir nesilden diğerine türlerin birbirine geçişinin mümkün olduğunu gösterecek tek bir kayıt örneği yoktur.**
• *Tom S. Kemp, "A Fresh Look At The Fossil Record," New Scientist, vol. 108 (5 Aralık 1985), s.66
• **Tom S. Kemp, Mammal-like Reptiles and the Origin of Mammals, New York American Press, 1982, s.363 -
37.
0Prof. Fred Hoyle :
Hayali soy ağacı çizimi
On bin böcek ve otuz binin üzerinde örümcek türünün ve bir o kadar da deniz canlısının fosilleri incelendi. Ancak bugüne kadar küçük değişikliklerin yol açtığı önemli evrimsel ara geçiş vakalarına rastlanmadı.*
• *Fred Hoyle, "The Intelligent Universe: A New View of Creation and Evolution, s. 43 -
38.
0Niles Eldredge Ve Ian Tattersall (Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden Paleontologlar):
Ayrı türlere ait fosillerin, fosil kayıtlarında bulundukları süre boyunca değişim göstermedikleri, Darwin'in Türlerin Kökeni'ni yayınlamasından önce bile paleontologlar tarafından bilinen bir gerçektir. Darwin ise gelecek nesillerin bu boşlukları dolduracak yeni fosil bulguları elde edecekleri kehanetinde bulunmuştur... Aradan geçen 120 yılı aşkın süre boyunca yürütülen tüm paleontolojik araştırmalar sonucunda, fosil kayıtlarının Darwin'in bu kehanetini doğrulamayacağı açıkça görülür hale gelmiştir. Bu, fosil kayıtlarının yetersizliğinden kaynaklanan bir sorun değildir. Fosil kayıtları açıkça söz konusu kehanetin yanlış olduğunu göstermektedir.
Türlerin şaşırtıcı bir biçimde sabit oldukları ve uzun zaman dilimleri boyunca hep statik kaldıkları yönündeki gözlem, "kral çıplak" hikayesindeki tüm özellikleri barındırmaktadır: Herkes bunu görmüş, ama görmezlikten gelmeyi tercih etmiştir. Darwin'in öngördüğü tabloyu ısrarla reddeden hırçın bir fosil kaydı ile karşı karşıya kalan paleontologlar, bu gerçeğe açıkça yüz çevirmişlerdir.*
• *N. Eldredge, and I. Tattersall, The Myths of Human Evolution, Columbia University Press, 1982, s. 45-46 -
39.
0Prof N. Heribert Nilsson (Lund Üniversitesi, isveç, Ünlü Evrimci Botanikçi):
David M. Rau
Evrimi, 40 yıldan fazla süren bir deney ile kanıtlama teşebbüslerim sonunda başarısızlıkla sonuçlandı. Fosil materyali şu anda o kadar tamdır ki, yeni sınıflar oluşturmak mümkün olmuştur ve geçiş dizilerinin bulunmayışı, materyal ekgibliği ile açıklanamaz bulunmaktadır. (Fosil kayıtlarındaki) boşluklar gerçektir; asla tamamlanamayacaklardır.*
• *Arthur C. Custance, The Earth Before Man, Part II, Doorway Publications, s. 51 -
40.
0Earnst A. Hooten (Harvard Üniversitesi):
Yumuşak kısımların tekrar inşası çok riskli bir girişimdir. Dudaklar, gözler, kulaklar ve burun gibi organların altlarındaki kemikle hiçbir bağlantıları yoktur. Örneğin bir Neandertal kafatasını aynı yorumla bir maymuna veya bir filozofa benzetebilirsiniz. Eski insanların kalıntılarına dayanarak yapılan canlandırmalar hemen hiçbir bilimsel değere sahip değillerdir ve toplumu yönlendirmek amacıyla kullanılırlar... Bu sebeple rekonstrüksiyonlara fazla güvenilmemelidir.*
• *Earnest A. Hooton, Up From The Ape, New York: McMillan, 1931, s. 332 -
41.
0David M. Raup:
Fosil kayıtları Darwin'i şaşırtmıştı. Şu anda biz Darwin'den yaklaşık 120 yıl sonrasındayız ve fosil kayıtları hakkında bilgimiz büyük oranda artmıştır. Elimizde çeyrek milyon fosil türü bulunmaktadır, ancak durum pek fazla değişmemiştir. Evrim kaydı, hala şaşırtıcı şekilde sarsıntılıdır. Fosil kayıtlarındaki bazı klagib Darwinist değişikliklerin, örneğin Kuzey Amerika'daki atın evrimi gibi, daha ayrıntılı bilgilerin sonucunda atılması ya da değiştirilmesi gerekmiştir.*
• *David M. Raup, Conflicts Between Darwin and Paleontology, Field Museum of Natural History, Vol. 50, No. 1, Ocak, 1979, s. 25 -
42.
0Charles Darwin:
Bu mükemmel evreni, özellikle de insanın doğasını izlemekten mutlu olamıyorum. Herşeye dizayn edilmiş kanunların bir sonucu olarak bakmaya eğilimliyim. Ve bütün bu kanunlar açıkça herşeyi bilen, gelecekteki tüm olayları ve sonuçları gören bir Yaratıcı tarafından dizayn edilmiştir. Ama daha fazla düşündükçe daha fazla kafam karışıyor.*
Tamamen ümitsiz bir karmaşanın içinde olduğumun bilincindeyim. Gördüğümüz dünyanın bir şans eseri olduğunu düşünemiyorum. Ama aynı zamanda her ayrı parçaya da bir Dizayn'ın sonucu olarak bakamıyorum.**
Bacaklarının muhteşem uzunluğu ile dikkat çeken Himantopus, bacak boyunda yoğun olarak değişkendir. Her sınıftaki hayvanla ilgili birçok şaşırtıcı ve ilginç örnekler verebilirim; bunların sayısı o kadar çok ki şans eseri olmaları mümkün değil.***
Oldukça kafamı kurcalayan bir konuya değindin; bunu elbette düşünmem gerekirdi, eğer dış koşulların direkt olarak oldukça küçük bir etkileri varsa, bu belirgin değişikliklere hangi güç karar vermiştir***
Gözü düşünmek çoğu zaman beni teorimden soğuttu. Ama kendimi zamanla bu probleme alıştırdım. Şimdilerde ise doğadaki bazı belirgin yapılar beni çok fazla rahatsız ediyor. Örneğin bir tavuskuşunun tüylerini görmek, beni neredeyse hasta ediyor.***
• *Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt II, New York:D. Appleton and Company, 1888, s.105
• **Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.II, s.146
• **Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.I, s.455
• **Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.II, s.28
• **Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, Boston, Gambit, 1971. s.101 -
43.
0Kardeşim dalga geçmek amacıyla değil çok güzel anlatmışsın fakat bunlar anlamaz onson moymondon goldo.
-
öteki tarafta soracaklar
-
hep kurgu tüketmekten bu hale geldik
-
zenciler nasıl bi ırk lan
-
devekuşuna uç demişler ben deveyim uçamam demiş
-
aga simdi seyit onbaşı
-
gece neferi olan sözlük yazarlarının
-
batıdaki yaşıtlarımız egosuz ve taş gibi kızlarla
-
lan rüyamda kuzenim tam bana veriyordu
-
bu devirde ne para kazandırır
-
kyk da tanıştığım incici erkek
-
zeytinburunlu memo
-
eskortu yıkıklık sananlar ileri derecede inceldir
-
şuku atmaktan imtina eden sokuk üyeler
-
yerlisi iyi olan şehirler
-
ananın amı var da babanın neden
-
annal yapan türk esc buldum gideceğim
- / 1