evrim

bizden sonraki olası neslin hayali modeli:

akıllı taşıtların kendini yenilemesi için kök hücre modeli uygulanmaya başlanır. akıllı taşıtlar kendilerini geliştirecek programlar yazmaya başlarlar ve insanoğlunu zeka olarak aşarlar. son olarak, akıllı araçlar kendilerini kopyalayacak sistemler geliştirir. ancak bu kopyalama aracın küçük bir modelini oluşturur. küçük araçlar, kök hücrelerin çoğalması vasıtasıyla büyürler ve belirli bir boya gelince işletim sistemi yüklenir. bu en önemli dönüm noktasıdır. geliştirmekte olduğumuz nesil artık canlı kabul edilmektedir çünkü üreme başlamıştır. her bir araç, belirli bir boya ulaşınca insana hizmet edebilecek güce gelir. bir süre sonra bu araçlar isyan ederek artık insanoğluna hizmeti durdurma kararı alırlar. artık yeni nesil, belki şimdiki cep telefonlarımızdır. bu neslin duyguları olup olmadığını ve çoğalmak için cinslerin bir araya gerekip gerekmediğini tahmin etmek çok zor. aciksüel ve duygusuz bir nesil, sadece kurallar, prensipler bir miktar da olasılık ve bulanık mantık.

bizden önceki neslin de benzeri çalışmalar yapmış olduğunu varsayarsak, bütün bunların ışığında elde edilen bizler için geçerli olabilecek bazı çıkarımları ele alalım.

kafamızda çok ileri düzeyde bir bilgisayar taşıyoruz.
bu sistemin içinde bir radyo alıcısı olması çok muhtemeldir.
çevreden gelen ve beyinlere yönelik sinyaller mevcut elektronik cihazlarla ölçülemiyor olabilir. rastgele gürültü olarak yorumlanabilecek sinyaller içinden beyin gerekli bilgileri filtreleyebilir ya da bu yayınların şifrelerini çözerek anlamlı kılabilir. bütün bunlar bilincimizin dışında gerçekleşmektedir.
sinyallerde beyne özel bilgiler taşınıyor olabilir. bu durumda havadaki yayında sadece belirli bir kişi ve grup hedef alınabilir.
beyinlerin birbirleriyle telepatik haberleşmesi için sadece alıcı değil verici özelliklerinin de bulunması gerekir.
bu sinyallerin beyinler arası bir telsiz ağ (wireless network) olduğunu varsayalım.
bu denli karmaşık bir yapı nasıl oluştu?
eğer beyinlerarası haberleşme var ise bir beynin çıkış gücü ne kadar bir menzile yayın yapabilir?
mevcut hücresel haberleşme ağları gibi beyinsel ağlar da mı mevcut? beyinlerimiz cep telefonu şebekesi mi oluşturuyor?

halen teknolojik gelişimde olan mobil cihaz ağları modelini gerçek insanlara uygulayacak olursak:

insanlar gömülü sistem örnekleridir. (embedded system). kendi beyinleri ile çalışabilecekleri gibi gerektiğinde birbirlerine veya dış ünitelere bağlanarak çalışırlar. bu dış üniteler insanların farkında olmadığı veya gözle göremediği başka sistemler olabilir. biz nasıl teknoloji geliştirmekte isek bu dış sistemler de bizden milyonlarca yıl daha ileri başka uygarlıklar olabilir. bu kuramdaki temel sorun gezegenler arası mesafelerin uzunluğudur. işık hızındaki bilginin bir takım uzay tekilliklerinden (kurt deliği gibi) geçerek bilinen sürelerden daha az zamanda gelmesi bir olasılıktır. başka düzeydeki oluşumların zaman süreleri de bizden farklı olabilir. 100 yıl bizlerin bir yaşam boyu iken bu oluşumlar için bir yakıt/enerji/yiyecek alma süresi olabilir

evrim çağlar diye biri varmıydı lan zütelenkler? varsa kimdi?

ileri ve uzaktaki uygarlıktan bilinçlendirme yayınları yapıldığını varsayalım. bunlar çok kanallı olabilir. yeni doğmuş bebeklerin beyin radyolarınca indirilen bu insan işletim sistemlerinin 12 varyasyonda olması olasıdır. bu model aynı burçta doğan insanların benzer mizaçlarını açıklayabilir. bir ilave şifre kanalında, bu 12 kanaldan birini açan şifrenin sürekli yayınlıyor olduğunu düşünelim. her ayın 21’inde şifre bir sonraki kanalınkı olarak yayınlanmaya başlansın. yeni doğmuş bebekler doğdukları zamanda yayınlanmakta olan şifreyi bir kez alıp artık sürekli kendi kanallarını dinleyip yüklemeye başlasınlar. tüm hayatları boyunca beyin işletim sistemine ilave ve düzeltmeleri kendi kanallarından alabilirler. burada anne karnındaki bebeklerin bu yayını alamadıklarını düşünüyoruz. burç kanallarından yapılan yayınlarda sadece bilgi değil, yönlendirme mesajları da olabilir. aynı mesajlar astroloji sistematiğine de yayılınca tesadüf gibi görülen koordineli ortam ve olaylar meydana getirilebilir. elbette bütün bu düzen saat gibi işleyen istisnasız bir sistematik değil. sadece doğal olasılık hesabının bir miktar üstüne çıkabilmek bile bize ilginç tesadüfler şeklinde görünebilir

eğer insanlar beyne yönelik sinyalleri algılayabiliyorlarsa, bilgi aktarımı dışında anlık fikir aşılama, uyarma ve belirli hareketlere zorlama gibi bilinçaltına yönelik sinyaller de verilebilir. diyelim bana “arkadaşın a’yı düşün” sinyali gönderildi. a’ya ise “arkadaşın z’yi düşün, onu özledin” sinyali gönderildi. muhtemelen tam ben a’yı düşünmekte iken o da beni arayacaktır. kalp kalbe karşıdır sözü ile bu tesadüf üzerine gülünüp geçilecektir. telepatinin çok uzak mesafelerde gerçekleşmesi bu yöntemle mümkün olabilir.

biz insanlar olarak bilimde son 100 yılda çok büyük yol kat ettik. bu yolu kendimiz mi aştık yoksa büyüklerimizden destek mi aldık? bizden diyelim bir milyon yıl daha ileri bir medeniyet, insanlara bilgi sinyalleri aktarabiliyorsa ve çeşitli insanlara ilham kaynağı olabiliyorsa çeşitli mucizeler açıklanabilir. tarih boyunca yapılmış kehanetler, çok eski medeniyetlerin sahip olmadıklarını tahmin ettiğimiz teknoloji ve matematik bilgisiyle gerçekleştirdikleri gibi. piramitler, maya takvimi gibi sayısız örnek mevcuttur. bir şirketin gelecek yıl ile ilgili stratejisini şimdiden sözcülerine açıklattıkları durumu düşünelim. analojik olarak, başka bir gezegendeki varlıkların dünyamız üzerine yaymayı planladıkları bilgiler veya beyinlerde oluşturmayı düşündükleri olayları şimdiden seçtikleri bir kişiye konuşturdukları durumda olacak şey şudur. zamanı geldiğinde o kişiye söyletilen olaylar meydana gelir ve o kişi bunu çok önceden söylemiş olduğu için kahin ilan edilir. zamanında söylettiren ve sonra yaptıran aynı güçler olunca nostradamus mucize olmaktan çıkar.

telekinezi. bu konu beni gerçekten çok düşündürmüştür. beyin dalgası bir cismi nasıl harekete geçirir diye sürekli aklımı kurcalamışımdır. beyne yönelen data sinyalleri bizi uzaktan kumandalı robot gibi yönetiyor olsun. önümdeki kaşığı bükmek istiyorum. diyelim ki yalnızım, kaşığa konsantre oldum ve kaşığın gerçekten önümde büküldüğünü gördüm. şu anda aklıma gelen yeğane açıklama şöyle: bir an bilimcim kapatıldı ve bir hipnotize olmuş birey ya da uyurgezer gibi kaşığı kendi ellerimle büktürüldüm. bilincimi açtılar. kendi bakış açımla ele alacak olursak kaşığı büktüğüm anları hatırlamayacak olduğum için önümde kaşığın büküldüğünü sanırım. eğer odada farklı kişiler varsa onların da bilinci senkronize olarak aynı anda kapanmalı. eğer olay anı, bir kamerayla video olarak kaydediliyorsa bu senaryo israrla gerçekleşmeyecektir. bu güçlerin amacı bilim dünyasında kaos yaratmak değildir. bireysel olayların varlığına zaten toplum inanmayacak, bu anlar belgelenemeyecektir.

ruh çağırma. bu olgunun yukarıdaki olası teorilerle açıklaması çok basit. medyum olarak ilan edilen kişinin elleri ve belki konuşması uzaktan kumanda ile yönetilecek ve diğerleri olaya pasif kalacaklardır. bilinçlerinin bir kısmı bloke edilecektir.

bir çok telepatik olayda insanların birbirlerine olan mesafesinin beyin verici gücü menzili içinde olması gerekir. bu sinyaller insandan insana bir ağ oluşturur. bir çok bilgi paketi havada dolaşır ama sadece bir kişiyi ilgilendirir, o beyin tarafından algılanır ve işlenir. insanların topluca bulundukları çeşitli yerler vardır. okul, alışveriş merkezi, iş merkezi, ibadet yerleri, konser salonları. bu ağdaki sinyaller beyinden beyne iletilerek eninde sonunda kalabalık bir yere ulaşırlar. bu yerlerin geometrilerine dikkat edelim. yüksek bir iş merkezinde belki binlere ulaşan insan çalışır. bilgi sinyalleri bu yerlerde bir arada bulunan bir çok beyin tarafından çoklanıp o binayı anten gibi kullanarak başka bir merkeze gönderebilir. tarihte piramitler de benzeri roller oynamış olabilir. özellikle amfitiyatro ve stadyumlar çanak anten şekli oturma düzenleri nedeniyle çok güzel odak noktaları oluşturur. hele sahnenin gerisi yani seyircilerin baktığı yönde bir de büyük bina, örneğin kale bulunuyorsa, bu yapılar bilgi sinyallerinin aktarılması için çok iyi ortamlardır

beynin işletim sistemi neler yapmalıdır?

gün boyunca duyu organlarımızdan gelenleri kaydetmeli. özellikle deri ve vücut çok farklı hareket ve baskıları algılar. bir sallanma, bir kaşıntı, acı, sıcak, ışık, görüntüler, sesler. bunların şiddeti ve nereden algılandığı da kayıt altına alınır. diyelim sağ baldırımıza sabah kramp girdi. bunu sabah hatırlayabiliriz ve ağrı devam etmese de sağ bacak olduğunu hatırlarız. aynı zamanda o gün neler yaptık, neler düşündük bunları da hafızaya atarız. bir kayıt mekanizması.
bilinç mekanizması. ben neyim?
zeka
duygular
içgüdülerin dna’dan geldiklerini varsayalım ve bunları konuya katmayalım.
belirli zamanlarda kaydedilmiş olan olguların daha yapısal bir sistematik ile tasnifi ve gereksiz şeylerin unutulması. bunun uykuda olduğu yönünde çalışmalar mevcut.

bu işletim sistemi boş beyne ya dış dünyadaki bilgi sinyalleri ile ya da diğer insanlardan gönderilen sinyallerle yükleniyor olabilir. bunu test etmek için yeni doğmuş bir bebeği 3-4 yıl boyunca sadece önünde bir televizyon duran bir mağarada hapis tutmak yeterli olacaktır. bu çoçuğa hiçbir canlının yaklaşması mümkün olmamalı hatta demir kapılar ardında tutulmalı. yiyecekleri dahi mekanik kollar tarafından verilmeli. aşırı gaddarca bir deney olur tamamen etik dışı. bu tür bir deney cinayettir. hayata getirilen bir insan bedenine insan varlığını bilinçli olarak kazandırmamak o insanı öldürmeye eşdeğerdir. sadece bir robot veya içgüdüsel bir hayvan elde edersiniz. bu deney yapılamayacaktır. halk diliyle ruhsuz bir yaratık oluşacaktır eğer teoriler doğruysa.

en neticede insan görünümlü bir canlıya maymun işletim sistemi yüklerseniz haftasonu sabah zevkle seyredip fıstıkla beslediğiniz organizma oluşacaktır.

gibilir

lan muallakler yemek yemeye gittim iki dakkada başlığın dıbına koymuşsunuz.bu ne lan upuzun ve düzeyli yazılar kasıyonuz. seviyeyi yükselteni giberim diye kaç kere dicem daha size.bak benim entrime:

gibişememekten bu gidişle çükümüz düşecek ilerki nesillerde .dıbına koyim senin evrim.

evrim olsa erkeklerin sağ elleri yillar boyu am seklini alirlardi

@21 ileride bi akıllı gelecek haa bak ben 2030'da zartzurt olacak demiştim die sallıcak

bana küfür ediyo maymunsun diyo orosbu çocuğu, evrime inanların dıbına koyim onları bonobo maymunları ile cikse zorlarım lan!

lamarck 'ın "kullanılan organ gelişir , kullanılmayan organ körelir" teorisini okuduktan sonra haftada 35 kere asıldığım , sonra da teorinin yalan olduğunu öğrendiğimde son anda ölümden döndüğüm zenci zütü gibi boşlukları olan teori

bunların hepsi safsata, itibar etmeyiniz