1. 26.
    -1
    8)beyin. gerçekten lan insanların %30 unda yoktur. en iyi örneği @1.. ilerde kimsede kalmayacak...

    adam haklı beyler... evrim diye birşey var. en bariz örneği @1
    ···
  2. 27.
    +1
    @1 verdim şukunu karşim.
    ama tartışmaya girme cahil cühela insanlar ile. sadece başlığını aç okuyan okur zaten.
    ···
  3. 28.
    0
    @26 evet kendime geldim amk. kısır döngüye girince olyor bu. adam katırdan bahsediyor. sen gelmişsin ayetlerden inciler diziyorsun.
    ···
  4. 29.
    -1
    Dizin ön kısmında bulunan bu kas, insanlarda aşil tendonuna bağlanır. Maymunlarda ise ayak parmaklarını kontrol eder ve maymunlar bu sayede ayaklarıyla cisimleri kavrayabilirler. Peki bundan çıkan sonuç nedir? Tek sonuç, insan ayağının bir cisim kavramak için dizayn edilmemiş oluşudur. Bu dizaynın evrimle ortaya çıktığını ileri sürmek içinse hiç bir kanıt yoktur. Aynı durum, evrimcilerin sözde körelmiş organlar arasında saydığı avuç içi kası için de geçerlidir.

    Bu örneklerle evrimcilerin yaptığı şey, maymundan insana hayali bir anatomik geçiş varmış izlenimi vermeye çalışmak ve insana dönüşürken maymunların bazı özelliklerini kaybettikleri görünümü oluşturmaktır.

    Bir örnek vermek gerekirse, maymunların vücutları tüyle kaplıdır, insanların çok az tüyü vardır. Bir evrimci bu durumu "çünkü evrimleşirken tüylerimizi kaybettik" diye açıklamaya çalışabilir; ama bu sadece bir yorum olmuş olur, bir kanıt olmaz. Aynı fark, "maymunlar o şekilde, insanlar da bu şekilde yaratılmıştır" diye de açıklanabilir. Bu iki açıklamadan hangisinin doğru olduğunu, diğer kriterlere (fosil kayıtlarındaki tabloya, iki canlı arasındaki genetik farklara, doğal seleksiyon ve mutasyon mekanizmalarının etkisine vs.) bakarak anlayabiliriz. Ve tüm bu kriterler, evrimin yanlış, yaratılışın doğru olduğunu göstermektedir.
    ···
  5. 30.
    0
    @31 son cümlede üstteki tüm cümleler ile çelişiyor amk
    intihar edeceğim ya artık.
    ···
  6. 31.
    0
    @24 güldürdün lan bni
    ···
  7. 32.
    0
    @31 tamam sana inandım. evrim yok. peki nasıl oluştu türler. gökten mi indiler atlar eşekler katırlar ve öküzler.
    ···
  8. 33.
    +1 -1
    20 yaş dişinin işlevsiz olduğu yönündeki evrimci telkinden etkilenen birçok hekim, günlük pratikleri içinde diğer dişlerin oluşturduğu problemlere daha ılımlı yaklaşım göstererek, bu dişleri korumaya çalışırken, 20 yaş dişinin çekilmesini adeta rutin hale getirmişlerdir. Oysa son yıllar içinde yapılan bazı araştırmalar bu dişin çiğneme fonksiyonunu üstlenmede diğer dişlerden hiçbir farkının olmadığını göstermiştir. (Leonard M.S., 1992. Removing third molars: a review for the general practitioner, Journal of the American Dental Association, 123(2):77-82) Bu dişin diğer dişlerin yerleşimini bozduğu yönündeki inanışın da temelsiz olduğunu gösteren çalışmalar yapılmıştır. (M. Leff, 1993. Hold on to your wisdom teeth, Consumer reports on Health, 5(8):4-85.) 20 yaş dişinde rastlanan ve ilaç uygulamalarıyla çözülebilecek problemlerde, bu dişin çıkarılması yoluna gidilmesi konusunda da bilimsel eleştiriler yayınlanmıştır. (Daily.T 1996. Third molar prophylactic extraction: A review and analysis of the literature. General Dentistry, 44(4):310-320)

    Sonuçta, 20 yaş dişinin "yararsız" olduğu yönündeki inancın hiçbir bilimsel temele dayanmadığı ve bu dişin çiğneme fonksiyonunda diğer dişler gibi işlev gördüğü, bugün tıp dünyasının ortak görüşüdür.

    Peki söz konusu dişin azımsanmayacak kadar çok sayıda insanda rahatsızlık oluşturmasının sebebi nedir? Bu konuyu araştıran bilim adamları, 20 yaş dişi sorunlarının çeşitli dönemlerde yaşamış insan topluluklarına göre farklılıklar gösterdiğini saptadılar. Özellikle sanayi öncesi toplumlarda bu probleme çok az rastlandığı anlaşıldı. Bunun nedeni olarak da özellikle son birkaç yüzyıllık dönem içinde sert besin maddeleri yerine daha yumuşak besin maddelerinin tercih edilmesinin çene gelişimini olumsuz etkilediği görüldü. Dolayısıyla 20 yaş dişi problemlerinin de çoğunlukla, beslenme alışkanlıklardan doğan çene gelişimi sorunlarıyla ilgili olarak ortaya çıktığı tespit edildi.

    Toplumlardaki besin tercihlerindeki benzeri değişikliklerin, diğer dişler üzerinde de olumsuz etkisi bilinmektedir. Örneğin son yüzyıl içinde şekerli ve asitli yiyeceklerin tercih edilir olması, diğer dişlerdeki çürüme oran ve hızını artırmıştır. Ancak elbette bu durum dişlerimizin yararsız ve körelmiş organlar olduğu gibi bir sonucu akla getirmez. Aynı durum 20 yaş dişi için de geçerlidir. Bu dişle ilgili sorunlar, herhangi bir evrimsel "körelme"den değil, günümüz insanlarının beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır.

    Kısacası evrimciler tarafından ortaya atılan körelmiş organlar senaryosu hem kendi içinde mantık hataları içermektedir, hem de bilimsel olarak yanlıştır. insanlarda, sözde atalarından miras kalmış olan hiçbir körelmiş organ yoktur.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    +1
    @36 bilden shawn detected. olm kesin bilden shawncılardasın sen. gibtir git bu sözlükten. gibtir git.
    ···
  10. 35.
    +1
    lan h a r u n y a h y a yazınca bilden shaw yazıyor.
    ···
  11. 36.
    0
    @36 klagib laf kalabaligi,
    adam sana 20 yas disi kayboluyor diyor, bu cekilmesi yannistirdan girmis. Diste bi gibinti yoksa cekilmez zaten, ben 2 sini aldirdim 2 si duruyor cunku cenem kucuktu, disler sadece apse yapiodu. herneyse, asil konu 20 lik dislerin yavas yavas yok olmasidir
    ···
  12. 37.
    +1 -1
    Erkeklerde meme uçları da evrimciler tarafından sıklıkla ve yüzeyse bir şekilde "körelmiş organ" olarak gösterilmek istenir. Evrimciler de aynı yöntemi izlemiştir. Ama bu iddia kendi içinde tutarsızdır. Bir organın körelmiş olduğunun iddia edilebilmesi için, daha önceki bir canlıda işlevsel olduğunun gösterilmesi gerekir. Oysa insanın sözde atası olarak gösterilen hiç bir memelide erkekler süt salgılamazlar, dolayısıyla meme uçlarının biyolojik bir işlevi yoktur.
    ···
  13. 38.
    0
    allah yok panpa raad ol
    ···
  14. 39.
    -1
    Bunların ve öne sürülen diğer sözde "körelmiş organlar"ın hepsinin aslında ya bulundukları halleriyle ya da embriyolojik gelişim sırasında belirli fonksiyonlar üstlendikleri bugün belirlenmiş durumdadır.

    ilginç olan, evrimcilerin anatomik ve fizyolojik gerçeklere dayanmaksızın bu köhne iddiayı gündeme getirmeleridir. Evrim teorisi bilimin her dalında olduğu gibi tıp alanındaki gelişmeler karşısında da dayanaksız kalmış ve artık tamamen çökmüştür. insan, rastlantılarla evrimleşmiş bir varlık değildir. insanı da diğer tüm canlıları da Allah yaratmıştır.
    ···
  15. 40.
    0
    allah yok panpa raad ol
    ···
  16. 41.
    0
    @1 allahın varlığının bu kadar kanıtı varken hala nasıl olurda evrim var dersin bre kafir

    (bkz: allah diyen tırbüşon) http://inciswf.com/1320414701.swf

    (bkz: allah diyen aslan)

    (bkz: allah yoksa babam böyle pasta yapmayı nerden)
    ···
  17. 42.
    0
    evrim doğruysa şimdiki maymunlar neden insan olmuyor
    ···
  18. 43.
    0
    evrim doğruysa şimdiki papuçlar neden masa olmuyor.
    evrim yoksa şimdiki ruslar neden tv de bana vermiyor.
    ···
  19. 44.
    0
    olm plantaris dedim bi gib dememişsiniz
    laktoz intoleransına mol mol bakmıssınız
    luzumsuz dnayı giblememişsiniz,
    çoğalamayan hayvanlardan korkmuşsunuz,

    insan mükemmellikten uzak, kusur yuvasıdır
    ···
  20. 45.
    0
    3 beğendim lan yazını. son kelimesine dek okudum. yiyişmiş ama gibememiş dicektim ki, bi daha düşündüm ve... @3 gibmiş beyler
    ···