0
ÖYLE VEYA BÖYLE, Evrimciler günümüzde gerçekten telâş içerisindedirler. Bu telâş sadece yaratılışçıların baskısından dolayı değil, aynı zamanda ve belki de daha ciddî olarak, kendi iç uyuşmazlıklarından dolayıdır. Evrimcilerin, evrimin genel kavrdıbına her zaman kayıtsız şartsız teslim olmadıklarını ileri sürmelerine rağmen, evrim mekanizmasının başlıca destekçisi olan Neo-Darwinizm'in bütün yapısı, artık tamamıyla çökmüştür. Evrimin Kederli Gözyaşları kitabının yayınlanmasından bu yana heyecan verici ve gürültülü yıllar geçti. Ancak bundan sonraki yıllar daha da gürültülü geçeceğe benzemektedir.
ÖYLE VEYA BÖYLE, Evrimciler günümüzde gerçekten telâş içerisindedirler. Bu telâş sadece yaratılışçıların baskısından dolayı değil, aynı zamanda ve belki de daha ciddî olarak, kendi iç uyuşmazlıklarından dolayıdır. Evrimcilerin, evrimin genel kavrdıbına her zaman kayıtsız şartsız teslim olmadıklarını ileri sürmelerine rağmen, evrim mekanizmasının başlıca destekçisi olan Neo-Darwinizm'in bütün yapısı, artık tamamıyla çökmüştür. Evrimin Kederli Gözyaşları 1 kitabının yayınlanmasından bu yana heyecan verici ve gürültülü yıllar geçti. Ancak bundan sonraki yıllar daha da gürültülü geçeceğe benzemektedir.
izah edilemeyen başlangıç
SADECE türlerin orijini değil, aynı zamanda hayatın kendisini de izaha yeltenen evrim fikri, daha işin başlangıcı sayılan canlı ile cansız arasındaki boşluğu dahi açıklayamamaktadır. Şartlanmış evrimciler, hayatın kökenini daima tabiatçı temele dayalı bir felsefe ile açıklamaya çalışmışlardır. Ancak bunların düşünceleri gerçek bir vakıaya dayanmayıp, hiçbir zaman bir inanç olmaktan öteye gidememiştir. Bir zamanlar, evrimci ilim adamları tarafından da dünya çapında kabul edilen spontan generasyon, ya da kendiliğinden meydana gelme inancı, şimdi artık hiç kimse tarafından rağbet görmemektedir. Bu inancın, Lamarcksizmde olduğu gibi, karşılaştığı problem, denenebilirliği idi. Nitekim Louis Pasteur tarafından dikkatle denendiği zaman, tamamen yanlış olduğu ortaya çıktı. Ancak, en azından mutaassıp evrimciler tarafından kastedilen tek şey sadece, günümüzde hayatın cansız maddelerden meydana gelmiş olması değildir. Bunlar, kendilerinden çok daha emin bir şekilde, hayatın geçmişte, şartların farklı olduğu bir zamanda her nasılsa meydana gelebildiğini söylemekte ve tecrübe edilebilir olmadığından dolayı da bu iddia reddedilememektedir.
Böylece evrimciler, bilinmeyen bir hayat şeklinin, bilinmeyen bir kaynaktan oluşan, bilinmeyen enerjilerle beslenen, bilinmeyen bileşimdeki bir atmosferle temas halinde olan, bilinmeyen kimyevî yapıdaki bir denizde, bilinmeyen bazı hâdiselerle meydana geldiğini ileri sürmektedirler. Bu durum, bütün sistemi, denenebilirliğin çok ötesine zütürmekte ve böylece Evrimciler için çok cazip hale gelmektedir. Bu senaryo günümüzde hemen her biyoloji kitabının ayrılmaz parçası halindedir ve öğrenciye modern ilmin kesin sonuçları olarak takdim edilmektedir.
ingiltere'de Dr. John Gribbin'in son yayınladığı bir makalesinde bu durum şöyle tenkit edilmektedir:
Dünyanın ilk atmosferinin oksijensiz olduğu, fakat oksijenle birleşebilen metan ve amonyak gibi hidrokarbonlarca zengin olduğu yaygın şekilde düşünülmüş ve öğretilmiştir... Bu faraziyenin arkasında yatan sebep, böyle bir atmosferin, kompleks fakat cansız hayatın başlangıcı olabilecek moleküllerin gelişmesi için ideal ve esas olabileceği inancıdır... Bu tablo, genel olarak hayalleri cezp etmiş, amonyak ve metandan oluşmuş bir atmosferle sarılı bir gezegenin, deniz ve göllerinde hayatın oluşumu hikâyesi, her okul öğrencisinin bildiği ilmi bir folklor haline gelmiştir. Böylece bir kuşağın "sigortalı bilimsel gerçeği" ikinci kuşağın "bilimsel folkloru" olmuştur.2
Monitör, oksijensiz atmosfer fikrinin hızla değiştiğine dikkati çeker ve şöyle der:
Eski oksijensiz atmosfer fikrinin terk edilmesi, birçok evrim doğmalarından birisi olup, bu doğmalar günümüzde parçalanırcasına değiştirilmekte veya terk edilmektedir. Oksijensiz atmosfer fikri son zamanlarda öyle hızlı bir şekilde çürütülmüştür ki, birçok evrimcinin bu durumdan haberi bile olmamıştır. Mars ve Venüs gezegenlerinin atmosferleri ile ilgili uzay programları ve yer kürenin içerisindeki volkanik gazların bileşiminden elde edilen bilgiler, konuya vâkıf ciddi ilim adamlarının oksijensiz atmosfer fikrini terk etmelerinde büyük rol oynamıştır. Her ne kadar hayatın kökeni ile ilgilenen biyologlar, indirgenmiş gazlardan ibaret atmosferden sık sık bahsederlerse de, bu durum, son gelişmelerden haberdar olmamak kadar, bu gelişmelere şiddetle karşı koymak isteğinden kaynaklanmaktadır... Üç gezegenin hepsinde de ilk atmosferin oksijenli bir atmosfer olduğunun ortaya çıkması, güneşin ültraviyole ışınları ile enerjisi sağlanan ve metan/amonyak gazlarından oluşmuş bir atmosfere sahip yer kürede, hayatın meydana geldiğini bildiren biyoloji kitaplarını yeniden yazma zamanının geldiğini gösterdi.3
Clemmey de ilk atmosferin CO2 bakımından zengin olduğunu belirtir:
ilk atmosferin oksijensiz atmosfer olduğunu gösterir şekilde takdim edilen jeolojik deliller, hem çelişkili ve hem de oldukça müphemdir. Son yapılan biyolojik ve gezegenler arası araştırmalar, CO2 bakımından zengin ve muhtemelen serbest moleküler oksijen ihtiva eden bir ilk atmosferin olduğunu destekler mahiyettedir.4
Gribbin, ilk atmosferin yapısının, Evrimcilerin ileri sürdüğü tarzda olmadığını ve evrim görüşünü desteklemediğini, bu düşüncenin terk edilerek, kitapların son bulgulara göre yeniden yazılması gerektiğini nazara vermekte ve bunun büyük bir mali yük getireceğini belirtmektedir:
"Şimdi, yeniden yazılmak mecburiyetinde olan ders kitaplarını ve hiçbir zaman mevcut olmamış bu egzotik dünya şartlan altında hayatın nasıl meydana gelmiş olabileceğini göstermek için plânlanan anlamsız deneylere harcanmış olan milyonlarca doları düşünün... Hepimiz bütün bu ders kitaplarını yeniden yazmak ve her okul öğrencisinin, hayatın kökenini ve dünya atmosferinin evrimi konusunda en iyi teorinin hangisi olduğunu bilmesini sağlamak zorundayız.5
Dünün doğması, bugünün folkloru olduğundan, muhtemelen yarının devrini doldurmuş mitolojisi olacaktır. Dünya evrimleşmese bile, Evrim Teorisinin bizzat kendisi daima evrimleşmektedir.
Oksijensiz Atmosfer
Dünyanın ilk atmosferinin oksijensiz olduğu, fakat oksijenle birleşebilen
metan ve amonyak gibi hidrokarbonlarca zengin olduğu yaygın şekilde
düşünülmüş ve öğretilmiştir... Bu faraziyenin arkasında yatan sebep,
böyle bir atmosferin, kompleks fakat cansız hayatın başlangıcı olabilecek
moleküllerin gelişmesi için ideal ve esas olabileceği inancıdır dıbını dıbtığım
Tümünü Göster