0
öncelikle bilmeyen liseliler için evrim teorisi : Canlıların var olmalarının iki çeşit açıklaması olabilir; birincisi bir Yaratıcı tarafından yaratılmış olmaları, ikicisi ise tesadüfler sonucu var olmuş olmalarıdır. Bunlardan ikinci fikri öne süren en yaygın teori ise Charles Darwin’in 19. yüzyılda ortaya attığı evrim teorisidir. Evrim teorisine göre, canlılık rastlantılarla doğmuş ve yine rastlantısal etkilerle gelişmiştir. Yine bu teoriye göre, bundan yaklaşık 3.8 milyar yıl kadar önce, dünya üzerinde hiçbir canlı yok iken, önce canlı hücreler, sonra çok hücreli kompleks canlılar oluşmuş ve giderek daha kompleks türler ortaya çıkmıştır.
Evrim Teorisi Yalanı!
Evrim teorisi canlılığın var olmasının iki yolu olduğunu iddia eder, doğal seleksiyon ve mutasyonlar. Doğal seleksiyon, çevreye en uygun olanların hayatta kalması ve neslini devam ettirmesi demektir. Örneğin, avcı hayvanlardan kaçan bir sürüde en hızlı koşanlar nesillerini devam ettirebilirler. Fakat bu sürüdeki hayvanların biyolojik yapılarında herhangi bir değişim meydana getirmez. Mutasyonlar ise canlı hücresinin çekirdeğinde bulunan ve genetik bilgiyi taşıyan DNA molekülünde, radyasyon veya kimyasal etkiler sonucunda meydana gelen kopmalar ve yer değiştirmelerdir. Mutasyonlar çoğunlukla canlıya zarar verir, geri kalanlar ise etkisizdir. Mutasyonların sebep olacağı değişiklikler ancak Hiroşima, Nagazaki veya Çernobil'deki insanların uğradıkları türden değişiklikler olabilir… Son derece kompleks olan DNA’nın yapısında rastgele olan değişimlerin o canlıyı geliştirmesini beklemek, bir depremin bir şehri geliştirmesini beklemekle aynı şeydir. Yani kısaca, evrim teorisinin ortaya attığı evrim mekanizmaları canlılığın var oluşunu ve çeşitliliğini açıklayamazlar.
Evrim teorisi ne cansız maddelerden ilk canlının var oluşunu açıklayabilir, ne de her biri birer tasarım ürünü olan canlıların evrimleştiğine dair bir mekanizma öne sürebilir. Çok açıktır ki, ortada bir tasarım varsa, bunun bir Tasarımcısı vardır. Örneğin birleştirilmiş bir yap-boz gören bir insan bilir ki, o yap-bozu bilinçli bir varlık birleştirmiştir. Ya da legodan yapılmış bir ev gören biri, o legonun parçalarını akıllı bir varlığın birleştirdiğini bilir. Doğada bulunan canlılar ise, legodan ev ile ya da yap-bozla karşılaştırılmayacak kadar üstün yapılara sahiptirler. Örneğin yarasaların sonar sistemleri… Özel tasarlanmış "sonar sistemi" ile uçan bir yarasa, saniyede 50.000 veya 200.000 titreşim arasındaki sesleri kullanır. Bu sesleri her saniyede 20 ya da 30 kez etrafa gönderir. Her sinyalin oluşturduğu yankıdan elde ettiği duyuş o kadar şiddetlidir ki, yarasa sadece karşısındaki engelin pozisyonunu anlamakla kalmaz, aynı zamanda hızla uçmakta olan avının yerini de tespit edebilir. Böyle bir mekanizmanın, tesadüfi mutasyonlar sonucu ortaya çıkamayacağı açıktır.