-
101.
0@28 soruma cevap vermemişsin tüm organların değil sadece ses tellerinin ve dilin sordum yani bu ses telleri ilk başta neydi ve ne gibi bir özelliği vardı ki bu primer ses teli mi dersin artık ne dersin ona sahip olanı olmayana nasıl üstün kıldı ve seçilim yarışında öne çıkardı? aynı şekilde dil tat alma duyusu ilk evrimleştiğinde (özellikle tat alma duyusu diğer özellikleri değil) neden tat alabilen insanları veya o zaman hangi aşamadaysak onu diğerlerine üstün kıldı da şu an tüm insanlar tat alabiliyor
-
102.
0@25 aslında hep aynı soruyu soruyorsunuz ilk hücre bir anda oluşmamıştır
hücrenin oluşumu cansızlıktan canlılığa geçişten (yukardan yazdığım) sonra zaman içinde birikimli olarak ilerleyen bir süreçir -
103.
0homo erectus nerde lan
-
104.
0adaptasyonlar yanıltıor beyler timsah biraz daha gelisior dogaya cevreye kendisini uyduruor eskimolar gibi ya da zenciler gibi kısmen evrime ugruor butun canlılar ama bi maymun bi insan birbirine cok uzak ya da bi timsah bi kedi cok uzak, aslında evrime baslı baslına adaptasyon desek te olur gibime geliyor
-
105.
0niye evrim dine yalan din evrime yalan diyor ? madem evrim tarafındasın dinle alıp veremedikleri olay nedir
-
106.
0dur kalsın bu burda
-
107.
0panpa bu evrim teorisini söylerken illaki başta bi atom enerji vs. birşeylerden bahsediyolar. o nerden geldi bunun cevabını merak ediyorum. ( zira bu bi teori ama termodinamik yasasına göre enerji yoktan var vardan yok edilemez)
-
108.
0maymunlar homo mudur?
-
109.
0@8 sorduğun sorunun cevabını bulmak için 4.sınıf fen bilgisi kitaplarına bakmak yeterli olacaktır.Tümünü Göster
@7 ilkin canlılar koaservatlar adı verilen çok ilkin bakterimsi canlılardı. Onların evriminden önce bakteriler, sonra da bakteriler içerisinde meydana gelen bir dallanma sonucu arkeler ve ökaryotlar evrimleşti. ilk canlılığın evrimleşmesinin 4-3.8 milyar yıl kadar önce olduğunu düşünüyoruz.
Organların evrimleşmesi, günümüzden yaklaşık 500 milyon yıl öncesine dayanıyor. Çünkü önce 900 milyon yıl kadar önce çok hücreli canlılar tek hücrelilerden evrimleşmeye başlıyor. Evrimleri 600 milyon yıl kadar önce hız kazanıyor ve 500 milyon yıl kadar önce de en yüksek hıza ulaşıp çeşitlilik artıyor.
Dolayısıyla organların evrimleşmesi için geçen bir 3.5 milyar yıl gibi bir süre var. Bu sürecin tamamında elbette organlar evrimleşmiyor ama temelleri atılıyor. Şöyle ki:
Çok hücrelilik içerisinde bazı hücreler belli başlı görevlerde özelleşerek sadece o işleri yapmaya başlıyorlar. Bunun tek bir sebebi var: Enerji tasarrufu. Her zaman, iş bölümünün enerji tasarrufu konusunda, özellikle de moleküler bazda, çok avantajlı ve verimli olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla organların kökenleri çok eskilerde, tekil hücrelerin belli başlı görevlerde özelleşmesiyle başlıyor.
Daha sonradan bu özelleşmiş hücreler, çok hücreli canlıların karmaşıklaşması ve hacimce büyümeleri sonucunda sayıca artıyorlar. Çünkü eskiden 10 hücre bir araya gelip 1 çok hücreli oluşturuyorken örneğin sadece 2 hücre solunum konusunda özelleşiyorsa, evrimsel süreç içerisinde 100.000 hücre bir araya gelip 1 çok hücreliyi oluşturduklarında -atıyoruz- 10.000 tanesi solunum konusunda özelleşiyorlar. işte bu en ilkin organ oluşumu olarak düşünülebilir.
Bugüne baktığımızda, yine aslında kendimizin -ve diğer birçok hücreli canlıların- trilyonlarca hücrenin bir araya gelmesi sonucu oluşan çok hücreliler olduğumuzu görüyoruz. Ve yine, bu trilyonlarca hücrenin içerisinden belli grupların belli işleri yapmakta özelleştiğini görüyoruz. işte bu, iş bölümünün evrimsel süreçteki bileyici ve özelleştirici niteliğinden kaynaklanmaktadır.
Organlarımızı oluşturan hücreler, diğer işlevleri de yapmaktadır, buna şüphe yok. Örneğin tekil bir karaciğer hücresi, solunum da yaparak hayatını sürdürür. Ancak bu hücre, özellikle solunum yapma ve bunu işbirliği içerisinde gerçekleştirme konusunda özelleşmemiştir. Dolayısıyla yaptığı solunumun bütün hücrelere bir faydası yoktur, sadece kendisini idare eder. Ancak belirli karaciğer hücrelerinin (organlar içerisinde de özelleşmeler vardır: dokular) total olarak salgıladıkları kimyasallar (örnek: insülin), bütün organizmanın işleyişinde görev almaktadır. Dolayısıyla organlaşma ve özelleşme, belli başlı işlevleri fazladan yerine getirme ve bunu tüm organizma bazına mal etme konusunda çok önem taşımaktadır. -
110.
0ulan zütelek @7yi cevaplasana adam gibi bir şey sorduk ya cevapla ya da adam gibi bilmiyorum de
-
111.
0dil ve ses telleri neden evrimleşti ilk başta neydi
-
112.
0@2 gibmiş
benim sorum. ara formlar nerede neden hiç bulunmadı? -
113.
0evrimine sokuyum ne demek ?
-
114.
0evrim teorisi bütün soruları yanıtlayabiliyor mu?sanırım ara form konusunda biraz köşeye sıkıştırılıyorlar evrim teorisyenleri.
-
115.
0ara formlar nerede oç hadi cevap versene
-
116.
0evrim tamamlanır mı yoksa sürekli devam eden bişeymidir?
-
117.
0evrimciler de dini gruplar da evrimi siyasi platformda neden kullanıyorlar
evrim bir bilimsel çalışma değil midir ki siyasi mecralara taşınıyor -
118.
0Darwin"in evrim teorisine bi açıklık getir bakalım. adam yüzlerce yıl önce ortaya birşeyler atmış hala daha doğru mu ? yanlış mı? diye tartışılıyor. bazılarına göre doğru, bazılarına göre yanlış. anlat bakıyım düşüncelerin neler merak ettim...
-
119.
0@14 evrim sürekli devam eden bir süreçtir(evrimsel durgunluğu açıklamıştım)Tümünü Göster
şu anda farkında olmasak da bizler de farklı bir türün ara geçiş formuyuz aslında
@15 dna'nın evrimini açıklarsak
Her şeyden önce söylemek gerekiyor ki hangi molekülün nasıl ve hangi sırada oluştuğu konusu, uzun süre bilim insanlarının aklını meşgul etmiş ve pek çok hipotezin ortaya atılmasına, onlarca deneyin düzenlenmesine, konu hakkında pek çok tez yazılmasına sebep olmuştur. Bir grup bilim insanı öncelikle metabolizmayı, daha doğrusu organizasyon içerisinde sürdürülecek aktivitelerin topldıbını oluşturacak olan karbonhidrat, yağ ve proteinlerin önce; genetik materyalin ise bunların oluşumuna bağlı olarak sonradan oluşması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Buna bilim dünyasında Önce-Metabolizma Hipotezi denmektedir. Bir diğer grup bilim insanı ise, öncelikle genetik materyalin oluşması gerektiğini, sonrasında ise bu oluşuma bağlı olarak organizasyon içi aktivitenin oluşması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Ancak bu hipotez, uzun bir süre çıkmaza girmiş ve dolayısıyla Önce-Metabolizma Hipotezi hep ağırlık kazanmıştır. ikinci hipotezin girdiği çıkmaz şudur: Önce DNA mı oluştu, yoksa RNA mı? Önce DNA oluştuysa bu karmaşık yapı bir seferde nasıl oluştu? RNA, DNA'dan daha basit yapılı olmasına rağmen, DNA'dan neden sonra oluştu? RNA önce oluştuysa, nasıl oldu da RNA'dan DNA oluşabildi? Bu sorular dönüp dururken Byioloji'de yazı içerisinde tekrar döneceğimiz Merkezi Dogma denen bir ilkenin geçerliliği olduğu düşünülmekteydi. Buna bağlı olarak bir grup bilim insanı önce DNA'nın oluşması gerektiğini iddia ederek Önce-DNA Hipotezi'ni ileri sürdüler. Bir diğer grup bilim insanı ise buna karşı gelerek, öncelikle RNA'nın var olması gerektiğini, ondan sonra DNA'nın var olabileceğini iddia ederek merkezi dogma ilkesine karşı geldiler ve Önce-RNA Hipotezi'ni ileri sürdüler. Günümüzdeki yeni bulguların ışığında bu üç taraflı tartışma (Önce-Metabolizma, Önce-DNA, Önce-RNA) belli bir düzeyde dinerek, ortak bir noktada buluşulmaya başlandı.
Öncelikle eldeki soruna bir daha bakalım: Canlılığı oluşturacak materyaller, belli bir sırayla ya da eş zamanlı olarak oluşmuş olmalıdır. Eğer bir sırayla oluştularsa, hangisi öncelikli olarak oluştu? Eğer eş zamanlı olarak oluştularsa, nasıl oldu da zamanlama bu kadar doğru ve isabetli bir şekilde tutturuldu? Bu sorular, bilim insanlarının aklını çokça kurcalamıştır. Ancak artık ne tamamen sırayla, ne de tamamen eş zamanlı bir oluşum üzerinde durulmaktadır. ikisi zamanlamanın da oluşuma belirli oranlarda katkı sağladığı düşünülmektedir.
Metabolizmanın mı önce, DNA veya RNA'nın, yani kalıtım ve düzenleyici materyallerin mi önce oluştuğu sorusu halen tartışılmakta olan bir sorudur. işte bu noktada, muhtemelen bir eş zamanlılık durumu ile karşı karşıyayız. Daha sonra değineceğimiz gibi canlılık, cansızlık ortamındaki karmakarışık bir ortamda evrimleşmiştir. Dolayısıyla bu ortamda metabolik malzeme ile kalıtımsal malzemenin bir arada bulunuyor olma ihtimali son derece yüksektir. Bu materyalleri bir arada bulundurabilen bireylerin, tek tek bulunduranlara göre avantajlı olması beklenecektir. Bu konuya, ilerideki yazılarımızda daha da ayrıntılı olarak gireceğiz; ancak şimdilik metabolizma ile kalıtım materyalinin eş zamanlı veya en azından birbirine çok yakın zamanlarda oluştuğunu düşünebilirsiniz.
Peki, metabolizmanın oluşumunda bir sorun yok; zira karbonhidratlar ve yağlar, kendiliğinden, çevresel etmenlerin etkisi altında kolayca oluşabilen ve oluşabildikleri gözlenebilen kimyasallardır. Nükleotitler de benzer şekilde kendiliğinden, uzun deneme-yanılma süreçleri sonucunda oluşabilir. Fakat nükleotitlerden oluşan büyük yapılardan DNA mı, yoksa RNA mı önce oluşmuştur? RNA tarafından üretilen proteinler, nükleotitlerin oluşturduğu DNA ve RNA'dan bağımsız olarak oluşmuşlar mıdır? Yoksa öncelikle kalıtım materyalleri oluşmuş, sonrasında ilkin proteinler mi üretilmiştir? işte bu sorulara cevap verilmesi gerekmektedir.
Oluşum sırasını anlayabilmek için öncelikle yukarıda değindiğimiz bir diğer konuya tekrar dönelim: Bir grup bilim adamı, DNA olmaksızın RNA'nın sentezlenemeyeceğini, dolayısıyla proteinlerin üretilemeyeceğini, dolayısıyla canlının varlığını sürdüremeyeceğini ileri sürmüştür. Bu, bilim dünyasının Biyoloji'nin Merkezi Dogması olarak isimlendirdiği bir "ilke"dir. Bu ilkeye göre DNA, RNA'yı sentezler; RNA da proteinleri sentezler. Hiçbir zaman proteinlerden RNA, RNA'dan da DNA üretilemez. Dolayısıyla, bu ilkeye göre canlılığın başlangıcında ilk önce oluşması gereken, DNA'dır. Buna, daha önce de belirttiğimiz gibi, "Önce-DNA Hipotezi" denmiş ve uzunca bir süre DNA'nın nasıl oluşabileceği üzerine araştırmalar yürütülmüştür. Bu araştırmaların temelinde öncelikle DNA'nın, sonrasında RNA ve proteinlerin üretildiğini fikri yatmaktadır. Fakat Önce-DNA Hipotezi birçok soru işaretini açıkta bırakıp, birçok yeni soru işareti yarattığı için hiçbir zaman güçlü bir hipotez haline gelememiştir.
Ancak daha sonra, retrovirüs dediğimiz ve ana genetik materyali canlılar gibi DNA değil de RNA olan virüslerin yapısı anlaşıldığında, "Önce-DNA Hipotezi" çok derin yaralar alarak iyice terk edilmeye başlanmışıtır. Retrovirüslerde keşfedilen yeni bir mekanizma sayesinde günümüzde artık Biyoloji'de "merkezi dogma" geçerliliğini tamamen yitirmiştir ve geçersiz olarak görülmektedir.
Önce-DNA Hipotezi'ne göre, DNA tam olarak açıklanamayan ancak temel kimyasal tepkimeler dahilinde, doğal fiziksel itki-tepki kuvvetlerine göre, bu şekilde sarmal bir halde üretilmiş ve sonrasında, yine yapısı gereği RNA sentezleyerek işlevini sürdürmüştür. Ancak bu hipotezin, pek çok açığı bulunmaktadır. Bunların en önemlisi de, DNA'nın bir katalizör yani kimyasal tepkimelerin aktivasyon enerjisinin düşürücü etkiye sahip kimyasal özelliği bulunmamasıdır. Bu da, bu kadar kompleks büyüklükte moleküllerin oluşabilme ihtimalini çok düşürmektedir. Çünkü, katalizör olan bir ortamda birkaç saniyede gerçekleşecek bir tepkime, katalizör olmadığında günler, haftalar, yıllar ve hatta yüzlerce, binlerce yıl alabilmektedir.
edit: istediğin deney yıllar önce yapıldı zaten
http://tr.wikipedia.org/wiki/Miller-Urey_Deneyi -
120.
0@1 öyle homo falan diye konuşuyon ayıp oluyo haa
-
ucan kedinin en cok sukulananlari
-
tilki cevap versene la
-
elinizi vicdaniniza koyun ve durust olun
-
halix cringeliği
-
şu entry aklımdan bır turlu cıkmıyor
-
sokiee online
-
harbi kim lan
-
populer cocuklarsa burda fazla meshur degil
-
alizadenin yağlı tombul bacakları
-
kahtanın kahinlerii
-
sozlukcan detone değilse
-
2000 yilinda kurulmus websitede bile
-
hayat artigi o ananin kafasini matkapla
-
alizade tanrıçam ile beraber olamadan ölmek
-
günün stresini ekşiye bakıp atıyorum
-
es geht um gloria
-
sünnet istismardir nerdesin la
-
çayda lipton emmi bakalım saat kaçta online
-
tilkinin terbiyecisi diyarbakirli burocan
-
amg bazen dusunuom
-
uçan kedi aylık masraf
-
nabıyonuz lan gerrrizekalılar
-
insan kendi özündede cahil kalabilir mi
-
sefalet cevap versene mk
-
eskiden sabri capslerine gulerlerdi
-
helix gunluk mesai
-
bu resimde kahtanın delilerini bulacaksınız
-
etsizlikten taşaklarımdan mangal yapıp
-
onlıne yanına yazılan sıyah yazıyı
-
cinlere define aratıyorlar
- / 2