-
1.
+6sekreter içeri girdi. "profesör sponsordan telefon geldi. maddi kaynaklarını geri çekeceklerini söylediler." adam bu sözler üzerine kafasını ellerinin arasına aldı. bu gelen haberin anlamı şirketinin batması demekti. zaten son yılda yaşadıkları maddi bunalımlar yüzünden eşinden de ayrılmışdı. pgibolojik olarak çökmüş vaziyetteydi. derin bir nefes alıp konuştu. " tamam çıkabilirsin". gün boyu alacaklı kim aradıysa hepsine borcunu yarın kapatacağını söyledi. akşam olunca şirketinde herkes gidene kadar bekledi. çekmecesinden silahını çıkarıp bir tane mermiyi de masanın üstüne bıraktı. içeriye lavaboya geçti. yüzüne bir avuç dolusu su çarptı. hala kendini kötü hissediyordu. o anda içeriden ayak sesleri ve patırdı geldi. hızla geri girdi. kimse yoktu. umursamadı. koltuğuna oturdu. altıpatlar silahını eline aldı ama masaya bıraktığı mermiyi bulamadı. çekmeceden yeni bir mermi aldı. özenle silaha yerleştirdi. şakağına dayadı. az sonra odaya barut ve kan kokusu doldu. Proseför Madisson için burada hayat bitmişti.
-
2.
+2Novak taksiden iner inmez koşturarak şirket kapısından içeri girdi. bu ay 3. kez geç kalıyordu ki bu firma bunu affetmezdi. takım elbiseyle de hareket etmek boğuyordu adamı. zar zor paravanla ayrılmış masasına ulaştı. ofisin ayak işlerini yapan kıza bir kahve getirmesini istedi. genç adam biraz soluklanmak için koltuğuna yaslandı. bu dinlenme fırsatını iyi değerlendirmeliydi. birazdan kız tepside kahve bardağı ile yanına geldi. tam eğilecekti tepsi elinden kaydı. adam refleksle bardağı yakaladı. kız özür dileyecekti ama adam " önemli değil" dedi. kafasını kaldırdığında kız ortada yoktu. birazdan sekreter kız tekrar içeri girdi. elinde tepsi ve üzerinde kahve bardağı vardı. "buyrun" dedi kahveniz. masanın üzerine bıraktı. adam şoke olmuştu. elinde tuttuğu bardakla masanın üstündeki bardak aynıydı. akşam arkadaşıyla konuşurken bunun dejavu olduğunda hemfikir olacaklardı. ama bardak nasıl iki tane olurdu?
-
3.
+3novak akşam eve geldiğinde bekar olmasından dolayı ev darmadağındı. buzdolabından içecek birşeyler alıp bilgisayarın başına geçti. netten samimi olduğu arkadaşı Dan ile sohbet etmeye başladı. bugün yaşadıklarını anlattı. olay garipti ama tam bir çözüm bulamadılar. yarım saat geçmemişti ki kapı çalındı. Novak kapıcıdır diye düşünerek kapıyı açtı. karşısında siyah takım elbiseli iki adam dikiliyordu. adamın birisi çızırdayan bir aleti üstüne tuttu. cihazdaki cızırtı NovaK'a yönelince artmıştı. yanındaki ne dönüp kafasıyla onaylayan bir işaret yaptı. Novak adamlara bakıp "siz kimsiniz ne istiyorsunuz?" adam gayet sakin bir şekilde cevapladı. "bayım bizimle gelmeniz gerekiyor." " siz kimsiniz, istihbarat mı polis mi? ne yaptım ben?" adam sakin tavrını sürdürerek cebimden bir kimlik çıkardı. kimliğin üzerinde dünya sembolü vardı. iç içe geçmiş onlarca dünya. "bayım Federal Bilgi Merkezi'nden geliyoruz. bize eşlik etmeniz gerekiyor. sorularınız gittiğiniz yerde açıklanacak." Novak şaşkın bir şekilde tekrar sordu. "içişlerine mi bağlı bu?" adam ses tonunu değiştirmeden cevapladı. "Aslında biz doğrudan başkana bağlıyız." Novak işin ciddiyetinin farkına varmıştı. Üstüne birşeyler almak için izin istedi. Birazdan evden ayrıldılar. Novak'ın o evi son kez görüşüydü.
-
4.
0devam reyiz
okuyorum -
5.
0reserved
-
6.
0rözarvayşon hadi laaa
-
7.
+1liz marketten aldığı poşetler kucağında zorlukla kapıyı açtı. tam eşyaları mutfakta masanın üstüne koyacaktı ki karşısında annesini gördü. "kızım kesşke önce arasaydın. ben de birşeyler almıştım." liz hıçkırarak ağlamaya başladı. ellerini suratına kapadı. bu olmazdı. ellerini indirdiğinde karşısında kimse yoktu. hemen telefona sarılıp babasını aradı. "baba, az önce annemi gördüm" telefonun karşısındaki ses onu sakinleştirmeye çalışsa da onun öyle bir niyeti yoktu. sonunda babası sert bir dille konuştu. "liz annen öleli 3 sene oldu. artık alışmalısın." liz bunu reddederek telefonu çarptı. koltuğa kıvrılıp ağlamaya devam etti. eskisi gibi hıçkırmıyordu ama içli içli ağlıyordu. yarım saat geçmemişti ki kapı çalındı. gözlerini silerek kapıyı açtı. karşısında takım elbiseli iki kişi vardı. bir tanesi liz'i tedirgin etmeyecek şekilde bir aleti ona tuttu. alet deli gibi cızırdıyordu. kafasını aşağı yukarı salladı. liz "kimsiniz" diye sorunca diğer adam konuştu. "bayan bizimle gelmelisiniz?" liz ne kadar dirense de adamlar onu kendileri ile gitmek için ikna etmeleri 5 dakika sürdü. Federal Bilgi Merkezi tespit ettiği insanları topluyordu. zaman ise aleyhlerine işlemekteydi.
-
8.
+1alex partiye gitmek için evden çıkınca kendini gecenin loşuna teslim etmiş sokaklara bıraktı. gayet neşeliydi. bir pilici kucağına düşürmek için mükemmel bir gece olacaktı. adımlarını hızlandırıp kavşağa kadar ilerledi. arkadaşı kendisini buradan alacaktı. az sonra iki delikanlı arabaya binmiş zengin bini dostlarının yanına ev partisine doğru yola koyulmuşlardı. arkadaşı arabaya park edeceğim diyince alex arabadan atladı. herkes deli gibi müzik eşliğinde eğleniyordu. alex gözlerini kapatıp ellerini havaya kaldırdım. "tanrım sana şükürler olsun" diye sevinç şımarıklığını tanrıya yoladı. ancak o anda müzik sesi kayboldu. sadece müzik sesi de değil. tüm sesler gitmişti. gözlerini açtı. tüm binalar yıkılmıştı. eğlenen insanların olduğu yerde sadece kemikler vardı. her yer gri bir duman eşliğinde yanıyordu. bir saniye sonra bu görüntü kayboldu ve parti müziği her yeri sardı. alex korkuyla kaçmaya başladı. kimseye birşey demedi. sonunda evine vardığında telefonla kendisini arayan arkadaşına gördüklerini anlatı. belki de tanrı onu cezanladırmıştı. bu dünyada cehennemi göstermişti. yarım saat geçmeden kapı çalındı. karşısında takım elbiseli iki kişi duruyordu. adamlardan birisi konuştu. "bayım bizimle gelmeniz gerekiyor"
-
9.
+1Federal Bilgi Merkezi binası eyaletin ortasında bir gökdelendeydi. çoğu insan buranın ne amaçla kullanıldığı bilmezdi. ama başkanlığa bağlı bu birim son bir haftadır hareketliydi. herkes de bir telaş vardı. birim başkanlığına bağlı uzun dar koridorda Bay Nix belirdi. siyahi atletik ve otuzlu yaşlarında olan bu kişi birimin operasyon amiriydi. Nix seri adımlarla koridorun sonuna doğru ilerlerken teşkilatta çalışan bir kadın ona yaklaştı ve eş adımlarla ilerlemeye başladı. Nix konuştu:Tümünü Göster
-kaç kişi oldular?
-şuana kadar 11.
-az ama idare eder. eğitebilir miyiz?
-3 tanesi çok yaşlı. bunlarda bilgileri.
kadın bir tomar evrağı adamın eline tutuşturdu. Nix de başıyla onaylayıp koridorun sonundaki toplantı odasına girdi. u şeklindeki toplantı masasında 11 kişi oturmuş meraklı gözlerle etrafı seyrediyordu.Nix baş koltuğa oturarak konuşmaya başladı.
-hepinizi bu akşam alalacele buraya topladığımız için üzgünüm ama buna mecburduk. kafanızda bir çok soru olduğuna eminim elimizden geldiğince bunları cevaplayacağım.
11 kişilik grup içinde yaşı altmışlara dayanan sakallı bir adam (ismi dosyada howard diye kayıtlıydı) konuştu.
-bizi niye topladınız?
Nix dudaklarını büzüp konuşmaya başladı.
-bu birim uzun bir süre önce paralel evrenler hakkında araştırma yapması için başkanlı tarafından kuruldu. (millet bu cümle üzerine şaşkın gözlerle birbirine baktı) doğa üstü olarak tanımlanan bu olay ortaya atılan bazı teorilerle bize gerçekliğinin olma olasılığının oldukça yüksek olduğu konusunda bilgiler verdi.
arkalardan Novak söze girdi.
-nasıl gerçeklikler?
-bilim adamlarımız dünyada bazı insanların diğer evrenlere sıçrama dediğimiz bir olayla geçiş yapıp sonra tekrar dünyamıza döndüğünü araştırdı. bu başta bir fikirdi. kişiler bize en yakın evrene gidiyor ve bazı olacak veya olmuş ama farklılık kazanmış olayları görüp tekrar geri geliyordu.
-dejavu gibi mi dedi Novak?
-evet. dejavu gibi. bütün teorilerimizde evrenler bir düzlem üzerine ard arda sıralanmış şekilde sonsuzluğa uzanıyordu. ancak araştırmalar derinleştikçe bir şeyi farkettik.bir düzlemde değil aksine hafif eğimli bir çemberde sıralanıyorduk. ve bu çember eninde sonunda diğer ucuyla birleşecekti.
-eee dedi liz. bu ne anlama geliyor.
-bir çemberde dizilen çarklar gibiyiz bayan. asıl sorun burdan sonra başladı. çemberin yarı çapı küçülmeye başladığını farkettik. işte bu büyük bir sorundu.
-çarklar çakışmaya başlayacak, diye araya girdi alex. fizikten anlamazdı ama çarkların işleyişini iyi bilirdi. Nix kafasıyla onayladı.
-evet. bu dizilimde evren sayıları istesek de istemesek de azalmaya başlamalıydı.
-Peki bunu nasıl anladınız, diye sordu Novak.
-Bay Novaktı sanırım dedi Nix ve az önce kızdan aldığı evraklarda onunla ilgili dosyayı bulup konuşmaya başladı.
-Yaşadığınız dejavu olayı kaç saniye sürdü?
-Bunu nereden biliyorsunuz? diye çıkıştı Novak.
-Bay Novak, şuanda 70 binden fazla çalışan ülkenin yüzde 83ünü dinliyor ve takip ediyor. bu sadece bizim ülkemizde. dünyanın genelini düşünürseniz olayın vahametini daha net anlarsınız. şimdi soruma cevap verin. kaç saniye sürdü?
-Novak geriye yaslanıp cevap verdi. sanırım 5 veya 6 saniye. Nix tekrar konuşmayı ele aldı.
-Normalde bir dejavu 3 saniye sürer ve kişi olayı idrak edemeden biter. bir ilerideki veya bir gerideki evrene gidersiniz. olasılıklar çok çok az değişiktir. ama yine de farklılıklar olabilir.
-mesela, diye ekledi helly isminde kadın.
-mesela bizim dünyamızda ölmüş birisini diğer evrende yaşıyor görebilirsiniz.
-hayaletler, dedi liz.
-aynen öyle bayan, işte hayaletler dediğimiz olay aslında diğer evrene sıçramada gördüğümüz durumlardır. ama bu saniyenin 3 saniyeden fazla uzun sürmeye başlaması ile farklı bir durum ortaya çıktı. bunun tek bir açıklaması vardı. evren sayısı azalmıştı. bazı evrenler yokoluyordu. bu doğal bir sonuç olabilirdi, cebren de olabilirdi. yaşayan bazı insanlar da ise bu sürenin normalin çok üstünde olduğunu farkettik. sıçrama yapabilen nadir insanlar da sürenin uzaması ise başka bir sebebe dayanıyordu.
-diğer evrenlerdeki benzerlerinin ölmesi.
-evet bay alex. aynen öyle. böylece kişi daha uzun süre ve daha uzak evrenlere yolculuk yapabiliyordu.
-buna bir örneğiniz var mı?
-Nix başını salladı. örnek önünüzde duruyor. sizi tanıştırayım. Bay Elimbar.
Nix sağ eliyle yanındaki keş tipli bir delikanlıyı gösterdi. saçı sakalı birbirine karışmıştı.Nix tekrar cümleye girdiğinde herkeste sessizlik hakimdi.
-Bay Elimbar 36 saniyelik dejavu ile en uzak evrenlere sıçrama yapabiliyor. Ve gördüklerini sizinle paylaşmaktan mutlu olacağını düşünüyorum.
Elimbar konuşmaya başladı. sesinde korku vardı. -
10.
0bir yerden mi kopyalıyorsun
-
-
1.
+1 -1hayır aklımdan teker teker klavyede yazıyorum
-
1.
-
11.
0Rez panpa Fantastik hikaye çok severim değerlenir bu hikaye
-
-
1.
0umarım pnp öyle olur
-
1.
-
12.
+1Elimbar terleyen dudaklarını tşörtüne silip söze başladı.Tümünü Göster
-olayı farkettiğimde ve beni bulduklarında daha evrenler hakkında net bilgilere sahip değildik. ama zamanla olduk. sıçramalar uzadı. gelişmiş evrenler gördüm. geri kalmışlarını da. ama bir gün...
elimbar kafasını nix'e çevirdi. nix onay verince cümlesine devam etti.
-birgün bir evrene sıçradım. gece olduğundan emindim. ama gökyüzü ışıl ışıldı. dünyada nefes almak neredeyse imkansızdı. hayatımın en berbat 20 saniyesi orada geçti. sonradan olayları bilim adamları incelediğinde gökyüzünün ışıl ışıl olmasının tek sebebi olabilirmiş. bütün yıldızlar ve evren içe doğru bükülüyormuş.
-yani, diyerek geniş bir açıklama istedi novak.
-yani evren bir şekilde başlangıcına geri dönüyor, diğer değişle zaman patlamasıyla oluşan evren çöküp, küçülüp hiçliğe karışıyor.
toplantı salonunda büyük bir uğultu koptu. elimbar insanlara tedirginliklerini yaşamaları için biraz fırsat verdi. sonra söze tekrar başladı.
-bu olanların doğal bir sebep mi yoksa bir zorlamayla mı olduğu konusunda fikir sahibi değildik. ama diğer bir sıçramamda gelişmiş bir evrene geçtim. orada farklı bir şeyler vardı. propagandalar yapılıyordu. dev ekranlarda parçalanmış evrenler gözüyordu. yok edilen evrenler. iki sembolü o anda net gördüm. Karadelik şeklinde bir sembol vardı ve Çöküş Protokolü adını vermişlerdi. bu onların kullandıkları yıkımın adıydı. yıkımı evrenlerinde sahiplenmiş firma ise samanyolu sembolü olan Lunar'dı.
-Firma mı? bu ne demek oluyor? evrenlerin yıkımına bir firmamı sebep oluyor?
nix ayağa kalkıp elimbar'ın omuzuna dokundu ve söze başladı.
-evet bir firma. olayı gerçekleştirenler de onlar. buldukları şey muazzam bir formül ve gerçekleştirdikleri imkansıza yakın bir denklem.
-peki böyle bir şeyi nasıl bulabilirler? diye sordu alex.
-bir labirent düşünün. imkansıza yakın bir çıkışı var ama sizden de milyarlarca kopyanız var. çıkışı bulmak kolaylaşacaktır ama sadece birkaçınız bunu görebilecektir. yani bir gezegende birisi bunu başardı.
-o zaman bu kişinin bizdeki olasılığını bulursak aynı denklemi çözmemiz hatta durdurma imkanımız olacaktır. diye araya girdi Batek adında bir genç. masadakiler evet dercesine homurdandılar. nix tekrar söze girdi.
-evet lunar isimli bir şirket biz de mevcut ve tüm yıkımı başlatacak denklemi kuran şirketin başındaki de diğer evrenlerle aynı kişi. Profesör Maddison adında bir kişiydi.
-kişiydi derken, diye sordu novak.
-bay maddison bir ay önce denklemi çözemeden ofisinde intihar etti.
salonda karamsarlık ve panik havası bir anda her yeri sardı. -
13.
0Süper yahu devam devam
-
-
1.
0eyv pnp
-
1.
-
14.
+1-peki şimdi ne olacak, dedi novak. nix baktı ve kendinden çok emin olmayan bir şekilde cevapladı.
-maddison'un burada ve başka evrende ölmesi kalanlarını daha zeki ve evrenleri kapatacak denklemi çözmeye bir adım daha yaklaştıracak. bu şu demek, her şekilde bizden 5 adım öndeler.
-peki bizler tam olarak neyiz diye sordu liz.
-sizlere sıçrayanlar diyoruz. bize göre tek tiptiniz. ama ilerleyen zamanda iki farklı tipte olduğunuzu farkkettik. birinci model ki biz bunlara beyaz sıçrayanlar diyoruz, sadece evrenler arası dolaşabiliyor. diğer model kara sıçrayanlar. bunlar ise sayıları azaldıkça görebildikleri olasılık sayısı üst düzeye çıkmaya başlıyor.
-bu ne demek diye söze girdi alex.
-tüm evrenlerde tek kalan bir kara sıçrayanla karşılaşırsanız sakın bahse girmeyin. çünkü bir parayı 100 kere havaya atsanız da 100 ünün de sonucunu bilecektir.
-peki bizim doğru denekler olduğumuzu nereden anladınız diye sordu orta yaşlı bir kadın.
-sıçrama sırf size has değil. önceden beri var olan bir durumdu. bunu elektronlarda farkettiler. onlar da her sıçrama radyoaktif ışınlarla sonuçlanıyordu. sizde de bu durum aynı. artık konuşmamız sona geldiğine göre ne yapacağız sorusu ortaya çıkacaktır. dostlarım önümüzde iki seçenek var. ya sizi koruyacağız ya da sizi eğiteceğiz. savaş başlamak üzere. -
15.
+1novak bir soru daha soracaktı ki nix'in arkasında bir karaltı gördü. karaltı bir adım atınca suratı belirdi. bu Novak'ın kendisiydi. elinde garip bir şey vardı. bu bir silahtı. anlık refleksle kendini masanın altına attı. odada çığlıklar ve kızıl ışıltılar belirdi. 4-5 saniye sonra kafasını kaldırdı. Nix ile novak'ın farklı evren olasılığı birbirine girmişti. Nix adamın elindeki silaha tekrar ateşlememesi için sıkıca sarılmıştı. 1 saniye sonra Nix ile Novak'ın benzeri ortadan kayboldu. sabah kahve bardağını nasıl buraya çektiyse o da nix'i bilinmeze çekmişti. Yavaşça ayağa kalktı. 11 kişiden sadece üçü yaşıyordu. liz, alex ve novak. geri kalanların vücutlarının belli yerlerinde futbol topu genişliğinde delikler vardı. alex yerde karnı parçalanmış elimbar'a doğru yürüdü. adamın ölmeden önce fısıldar şekilde kan tükürerek bir kelimeyi ard arda tekrarlıyordu. "başarmalıyız... ". alex vücudunu korkuya teslim ederek elimbarın cümlesini içinden soruyla devam ettirdi. "ama nasıl?". odaya aniden korumalar doluştu. artık hiçbir yer güvenli değildi.
-
-
1.
0Devam et rez hadi çok güzel hikaye
-
1.
-
16.
0Kanka unuttun ya
-
17.
0tatildeydim devam edeceğim...
-
18.
+1evren 117
profesör maddison lunar şirketindeki başkanlık katında bulunan odasının kapısına yaklaştı. kapının üzerinde beliren ışın baştan aşağıya onu taradı. kapının bir kulpu veya açacak bir kilidi yoktu. ama kapı titreşmeye başladı. kimlik onamasından sonra profesör kapıya doğru adımı attı. rezonans sayesinde kapının içinden geçerken onun yapısını net bir şekilde görebiliyordu. başka birisi bu kapalı mabede asla giremezdi. odasına girince kendini koltuğuna bıraktı. evrenleri sonlandıran formülün başlangıcı koltuğunun üstünde çerçeveli şekilde duruyordu. derin bir nefes aldı. bu ay içerisinde üç evreni tamamen yok etmişti. her yok oluşta güçlendiğini hissediyordu. böyle giderse bu işin sonu tek bir noktaya varacaktı. o da tanrı olmak. monitörden bir ses duyuldu. "profesör, biz geldik." gelenler alex ve novaktı. aralarında ise kollarından tuttukları yarı baygın birisi vardı. bu elimbar'dı. -
19.
+1maddison onların geçişine izin verdi. adamlar mahkum gibi davrandığı elimbar'ı yaka paça odanın içine attı. ağzı yüzü kan içindeydi. maddison rahat hareketlerle adama baktı.
-hoş geldiniz bay elimbar.
diğerleri ise elimbar'a tiksinti içinde bakıyordu. bu hafta öldürdükleri 21. elimbar olacaktı. -
20.
+1kimsiniz diyebildi adam acınacak ses tonuyla. şişmiş ağzından kelimeler zor duyuluyordu. maddison ayağa kalktı ve adama eğilerek, " bizler anahtarız, sen ise 168. evrenin son kilidisin." elimbar Federal Bilgi Merkezi adına gelen adamların birşeyler saçmaladığını hatırlıyordu. ama onları umursamamıştı. evine giderken beliren iki kişi onu birşeye çekmişti. "neye?" diye sordu kendi kendine. cevap veremedi. burası garip bir yerdi. hissediyordu. burası dünyası değildi."
-benden ne istiyorsunuz diye sordu zorlukla.
-sadece seni, daha doğrusu ölmeni.
-ama neden? ses tonunda ağlamaklı bir hal vardı şimdi. profesör sükunetle cevapladı.
-çünkü sıçrayıcılardan sadece sen kaldın. senin ölümünle birlikte 168. evrende Çöküş protokolünü durduracak enerji kalmayacak. kafasıyla alex'e işareti verdi. alex tereddüt etmeden iki eliyle yerde yığılı elimbar'ın kafasını iki eliyle tutarak boynunu kırdı. maddison gülüyordu.
-artık 168'i kapatmanızın vakti geldi. masanın altında duran siyah bir çantayı masanın üstüne koydu. novak çantayı alıp kafasıyla yapacakları işi onayladı. alexle birlikte göğüslerinin sol yanındaki elektronik alete 168i yazdılar. az sonra ikisi de kaybolmuştu. maddison koltuğuna kurulurken gücün şimdiden yön değiştirmeye başladığını hissediyordu.