-
1.
+2 -1türk ve atatürk düşmanı , şerefsiz bir köpek.
-
2.
+1 -2ilk gibişini gerçekleştirip milli olmuş sabır küpü yazar.
(bkz: japonum ama gibim ortalamanın üstünde/#53048167) -
3.
+2inşallah hemen silinirsin
-
4.
+1 -1bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı’da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bir adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bir şeyler. bir de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filmciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne tak varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bir dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bir gün bu huur çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bir etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bir bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabi taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bir soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor’a kegibmiş. zagor’da kaftiden içerde o sıra. bir gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar’a; benim içimde bir sıkıntı. işi anladım tabii: zagor’u ziyarete gidiyor. bir tuhaf oldum, bini de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bir sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi huur. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bir daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor’a, sonra komalık. ankara’da oluyor bunlar. bizimki bir gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bir sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyor. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bir surat... ama bu sefer başka güzel huur. oranın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor’a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya bizde, “nasıl?” diye sormuş bulunduk. huurluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bir şey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bu günden beri bu huuryla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor’a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki bin! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyor. huur da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyor hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyor milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor’a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul’a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bir keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, ohh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyor. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyor başka bir şey demiyor. sinop’ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul’a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyor gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır’a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyor tabii. dönünce bi dayak buna: eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyor. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır’a, zagor’un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyor da şikayet etmiyor. ben o ara istanbul’da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu.Tümünü Göster
zagor’un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyor. bi daha açtım, başımda bir çocuk, kalk abi, diyarbakır’a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır’dayım. bir soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bir şey demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte. -
5.
-2@22 kendisi sakat, otistik, down sendromlu ve spastik oldugundan dolayı fc feta ampute takımına seçilmiştir.
-
6.
-2yardım etmeye gönüllü bi yazar sevdim bini.
-
7.
+1bir yanlış anlaşılma sonucu tanıştığım iyi bir panpamdır :)
-
8.
-10, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, 4181, 6765, 10946
-
9.
-1tematik kasma oç
-
10.
-1רה"מ התקשר לנשיאת ביהמ"ש העליון והבהיר כי התקפתו של שר האוצר נגד מערכת המשפט אינה מבטאת את דעתו; נתניהו אמר לשטייניץ כי עליו ליישר ההדוריםTümünü Göster
תגיות: דורית ביניש, יובל שטייניץ, בנימין נתניהו
ביניש.
תצלום ארכיון: טס שפלן / ג'יני
ראש הממשלה, בנימין נתניהו, התקשר לנשיאת בית המשפט העליון, דורית ביניש, והדגיש בפניה שדבריו של שר האוצר, יובל שטייניץ, נגד בית המשפט העליון אינם מבטאים את דעתו והוא אינו תומך בהם.
השיחה בין נתניהו לביניש התקיימה ביום שלישי, לאחר שביום שני בערב תקף שר האוצר שטייניץ את שופטי בית המשפט העליון וטען כי התערבות בג"ץ בהחלטות כלכליות עולה מילארדים לתקציב המדינה. שטייניץ טען אז כי מדובר בהפקרות של בית המשפט העליון.
לאחר שנתניהו שמע את הדברים הוא החליט להתקשר לנשיאת בית המשפט העליון ולהתנער מדבריו של שטייניץ. לאחר ששוחח עם ביניש התקשר נתניהו לשר האוצר, הבהיר לו כי דבריו אינם מקובלים עליו ואמר כי לדעתו הוא צריך להתקשר לנשיאת בית המשפט העליון וליישר את ההדורים.
בייניש: על בית המשפט לא מהלכים אימים, גם אם מנסים
מוקדם יותר היום (רביעי) התייחסה נשיאת בית המשפט העליון, דורית ביניש, במרומז ובעקיפין להתקפתו של שטייניץ, על בית המשפט ואמרה כי "על בית המשפט לא מהלכים אימים, גם אם מנסים". שטייניץ אמר שלשום כי עלותם של "פסקי הדין הבזבזניים של בתי המשפט לקופת המדינה מסתכמת במיליארדים".
בפתח דיון בעתירות לבג"ץ שהוגשו נגד העלאת התקרה לתגמולי ביטוח לאומי, כפי שנקבע בחוק ההסדרים, אמר אחד הפרקליטים כי בימים האחרונים נאמרו דברים שייתכן ונועדו להשפיע על בית המשפט מלדון בנושאים כלכליים. ביניש השיבה כי "על בית המשפט לא מהלכים אימים, גם אם מנסים". אם העתירות יתקבלו, המשמעות הכספית היא שאוצר המדינה יצטרך להזרים למוסד לביטוח לאומי כספים אותם הוא ביקש למעשה לגבות מבעלי המשכורות הגבוהות, כשהחליט על הגדלת תקרת התשלומים לביטוח לאומי.
שלשום אמר שטייניץ כי בתי המשפט, ובית המשפט העליון בראשם, מתעלמים משיקולים של "חוסן כלכלי", והאשים אותם בפסיקות מופקרות ופופוליסטיות. את מערכת המשפט כינה שטייניץ "גורם בזבזני", שמביא לבזבוז מיליארדים מקופת המדינה. לדבריו, נשקלת בממשלה אפשרות לחייב בחקיקה את בית המשפט העליון שדן בנושאים כלכליים בעלי משמעות תקציבית כבדה של עשרות מיליוני שקלים, לדון בהם בהרכב שופטים מורחב ולקבל הכרעות רק ברוב מיוחס.
כתבות נוספות שעשויות לעניין אותך
שר האוצר תוקף את בג"ץ: "פסיקות השופטים חסרות אחריות וגובלות בהפקרות כלכלית"
ביקורת שטייניץ על בתי המשפט | דמוקרטיה אינה בזבוז
דו"ח האגודה לזכויות האזרח: ישראל הפכה למדינה שבה זכויות האדם הן "על תנאי"
משרד התחבורה ביטל תוכנית לרכבת שתעבור ביישובים ערביים בצפון
ביהמ"ש העליון דחה בקשת יחיאל חזן למשפט חוזר בפרשת "ההצבעות הכפולות"
החדשות, הכותרות והסיפורים המעניינים - אצלך במייל.
>> לחץ להרשמה לניוזלטר של הארץ <<
ביניש: לא תומך בדבריו של שר האוצר שטייניץ
מאת ברק רביד
רה"מ התקשר לנשיאת ביהמ"ש העליון והבהיר כי התקפתו של שר האוצר נגד מערכת המשפט אינה מבטאת את דעת
(evrenidinle ?, 11.09.2011 11:21) -
11.
-1Suç ve kabahat kavrdıbını bir türlü birbirinden ayıramamış yüce Türk adaletinin bu anlamdaki hatalarından birisidir.Tümünü Göster
Esrar tiryakisinin akşamları dükkanını kapatınca evine gitmeden köşebaşındaki birahanede iki bira içen ya da cumartesiden cumartesiye bir ocakbaşında bir ufak şişenin hakkından gelen keyifçiden herhangi bir farkı yoktur.
Herkes takdir eder ki sigara, alkol sırf sağlığa olan zararlarından ötürü de olsa birer kabahattir ve insanidir. Esrar da olsa olsa bu iki zararlı madde kadar zararlı bir kabahattir ve herhangi bir kimyasal işleme tabi tutulmadıktan sonra hiçbir yönü ile bir "suç" sayılamaz.
Bu anlamda bu memleketteki yaygın kanaat artık değişmeli ve konuyla ilgili anayasal hükümler kesinlikle yeniden düzenlenmelidir.
Balkonunda oturmuş iki kadeh bir şey içen vatandaş ne kadar suçlu ise aynı mevkiye konuşlanmış cıgarasını tellendiren vatandaş da o kadar suçludur.
Bu işin diğer uyuşturuculara bir geçiş olarak düşünülmesi yine konuyla ilgili yasalardan kaynaklanmaktadır. Esrarın devlet denetimi ile satışa sunulması halinde hiçbir keyifçi on liralık cıgara için gidip de "torbacı", "ayakçı" vesaire gibi çakallarla muhattap olmak zorunda kalmayacaktır. Dolayısıyla diğer dalgalara zıplaması için ortada herhangi bir neden kalmayacaktır.
Bu ülkede esrar konulu hergün binlerce dava görülmektedir ve sizin benim gibi sıradan birer hayatı, işi - gücü, ailesi olan bir sürü insan sırf bu bahane ile en iyi ihtimalle "sabıkalı" olarak kurtulmaktadır.
Bütün bu anlattıklarımdan hareketle esrar, sabıka gerektirecek bir suç değil, olsa olsa insani bir kabahattir ve hiçbir kurum ya da kuruluş insanın kendisi dışında hiçbir şeye zarar vermeksizin gerçekleştirdiği bu eylem için vatandaşını suçlamamalı ve yargılamamalıdır.
Hiçbir irade beni kendi balkonuma ekitiğim, sonra da ellerimle bakıp - büyütüp, elde ettiğim ürünle yine aynı balkonda keyif yapmamdan ötürü yargılayamaz. Sırf bu nedenle beni denetime hatta daha da kötüsü Allah'ın hırsızıyla, arsızıyla, puştuyla, dümbüğüyle aynı koğuşta ikamet etmek zorunda bırakamaz. Bırakmamalı !
Tamam, sokakta içki içilmesin, tamam belli bir yaşın altı için çok katı kurallar getirilsin, ama otuzbeş - kırk yaşlarına gelmiş, ailesinde, işinde - gücünde olan bir adamı da Cumartesi gecesi evinin bahçesinde bir - iki arkadaşıyla iki üçlü içti diye "suçlu" olarak görmesinler yani.
Nedir lan bu ?
Adam mı öldürmüşüz ? Soygun mu yapmışız ? Namussuz muyuz ? Arsız mıyız ?
Ne işimiz var bizim mahkeme salonunda, denetimli serbestlik bürosunda eroinmanlarla, koliklerle beraber ? -
12.
-1Tarkovski sinemasının genel özelliklerinden birisi de dünyadaki varlığımızı, burada neden olduğumuzu, yaşamın kimyasını ve içindeki mucizevi unsurları göstermesiyle de ön plana çıkmıştır film. Bize, bizi yansıtan bir ayna demek yanlış olmaz. ... Ayna’da Tarkovsky, insanın bu dünyadaki varlığını deşer sürekli: “insanın bedeni/ Tıpkı yalnızlık gibi/ Kulakları ve gözleri kocaman/ Bulutlar çizer /Artsız arasız ruhumuz/ Ve derinin üstünde/ Eldiven gibi giyilmiş/ Yara yara üstüne/ Engellerin arasından/ Gökyüzüne yükselir.” insanın bedensel ve ruhsal varlığını, hem kişisel tutanaklar olarak bölük pörçük anıların çerçevelediği bir alanda hem de genel olarak tabiat karşısındaki durumuyla ilişkilendirilerek ortaya koyar Tarkovsky. Baş döndürücü bir hızla gelişen ve doğal ilgi alanlarından kopan insanı gösterirken, Tarkovsky’nin kamerası ağırlaşır, nesneler üzerinde, insan yüzleri üzerinde uzun uzun durur o kamera. Doğayı gösterir bize sanatçı, doğal olandan kopuşun tehlikelerine karşı uyarır izleyiciyi: “… burada çok ilginç şeyler var. Kökler, çalılar... Hiç, bitkilerin hissedebildiklerini, hatta algılayabildiklerini düşündünüz mü? Ağaçlar, bu fındık ağacı, şu kızılağaç, hiçbirinin acelesi yok. Oysa biz etrafta koşturup, yaygara koparıyoruz ve sıradanlığımızı haykırıyoruz. Çünkü iç doğamıza güvenmiyoruz. Sürekli şüphe içindeyiz ve telaşlıyız. Durup düşünmeye zamanımız yok.” ... Ayna Andrey Tarkovski’nin kişisel yaşdıbına tuttuğu bir aynada gördüklerini yansıtan bir otobiyografik yapımdır. O aynaya baktığında gördükleri anların, aynadaki yansımasına şiirsel bir bakışıdır. 1975 yılında yapılan film Tarkovski’nin kendi hayatında yaşadığı olayların etkisinde yaptığı ve filmde kendi hayatıyla birebir benzerlikler olduğu gözden kaçmaz. Filmde babasının kendi sesinden yer alan şiirlerle filmin gücü daha da arttırılmış. Her ne kadar Tarvkosvki’nin Aynası kendi kişisel aynası olsa da yaşanılan olaylara çok da yabancı sayılmadığımızdan filmle ilişki kurmak hiç de zor olmuyor. ...
-
13.
-1ırkçılardan, ülkücülerden, ayrımcılardan arınmak isteyen yazardır. bunun için de fikrullah gibi huur çocukları yazarları bi torbaya koyup sofulu çöplüğüne dökmek gerektiğinin farkına varan yazardır.
-
14.
-1"gerçeklik, doğruluğuna inanmaktan vazgeçtiğinizde kaybolmayanlardır" pkd
anla bunu. -
15.
-1ben dedim kaç kere sana. ben diyince dinlenmiyor tabii. sakalimiz yok ki sözümüz dinlensin. aksamdan suya yatirilsin. bir de ecnebiler diyince bi' tak oldu saniyosunuz. gibinizi suda görseniz, balik sanip tutmaya bile kalkarsiniz siz. tövbe rabbime. açtin agzini o aptal kutusunun karsisinda ayran budalasi gibi. aaaa. kocaman aç. mavi açsin diycem acun bey ama... hissedemiyor. bakin hepsinin üstüne, bu feri kaçmis gözlerinin müsebbibi de sümük kivamina gelmis beynidir diyorum ben. beyinsiz. simdi tutsam surada öldürsem ben bunu, nefsi müdafaadan beraat ederim vallahi. o kadar da eminim kendimden. kendimi çikarsam sekiz filan kalir. baya bir ben var benden içeri. kaparim kapiyi cereyan yapmaz. hem, kimseler bilmez... o iyilik meleginin gözüne gözüne sapladigim oklarin sivriligini. bir ben... dilimle yalarim da dilimi yararim. o kadar keskin... ve bir o kadar da dayaniksiz olmalilar. olmasinlar yani de. ben sadece tahmin ediyorum. gerekirse tatmin de ederim. ya evet benim adim cemil. derken cümlelerimin incinliginin kusuruna kalmayiniz. kafam iyi. kafam gürbüz. yalniz su salladigim sepetin içine sevim görmeden iki bira daha atarsaniz... evet çok sevinirim. yapabildigim en iyi sey sevinmektir derim. bahisleri açiyorum. tamam iki dakkaya geliyorum sevim. çocuklarla konusuyoruz halim selim.Tümünü Göster
ha ne diyorduk? bir pencereye gibisip kalmak -çünkü ben hariç 8 kisi falan daha var- dünyayi o daracik pencereden gözetliyor olmak, kafayi güzel kilmayi da gerektirebiliyor. yoksa bir gün, sepet yerine... evet kendimi salabilirim. asagi asagi. sakin görmesin sevim. yüregi kaldirmaz viran olur evim. çünkü ben uçlari keskin oklarimla sadece kendimi yaralamakla mükellef, ve yine sadece dar agaci kendi özel intiharlari için tahsis edilmis bir müntehirim. iki çizgi çek alt alta üst üste, yani esittir: yufkadan ince benim yüregim. bununla birlikte ölmekten kim usanir, ölmeye doyum olmaz... hele bir de ardindan yeniden dogma sansi varsa böyle bendeki gibi. mazisi pek çetrefilli, mamafih kanirtirsa kalbini dibi görülmüs -sadece lavaboya döküyor- bira siselerinin kirik agizlariyla, ya da paslanmis bir beton çivisiyle de olabilir pekala, al sana gözleri meraga çeperlenmis bir bebek; inga minga. gene sizin anlayacaginiz dilden konusalim; mangal yürekli ri$ar olmayi da gerektiriyor icabinda.
ama hayatimiz dikdörtgenler içine gibismis artik. hayatlarimiz gibilmis dikdörtgenler etrafinda. afedersiniz iki dikdörtgen arasinda orgy çeviriyoruz. banknotlar, çekler, bonolar, ekranlar ekranlar ekranlar, plazmatik ve karizmatik. artik gözlükler bile diyorum ki dikdörtgenimtrak karizmatik camlara sahip olmali. bir tek pencereler hariç... onlar düzeni bozacaklar simdi. gemilerdeki gibi. sahsilestiriyorum: yusyuvarlak olacaklar. hepsinin kenarlari yumusatilmis. hepsinde basimizi yaslayacak kadar yer de olmali. ve ufku görebilecek kadar yüksek binalar. hem bu yuvarlak pencereler bodrum katlarina yakismazlar. üstelik gerek de yok! bir bodrum katinda intihara sürüklenmek akilli isi degil simdilik. bizim pencerelerimiz yuvarlak. içe ve disa açilabiliyor. asil sorun su ki ne içeriden disarisi, ne de disaridan içerisi görülebiliyor. duvar islevinde bir nevi. yalniz dilenirse hava almaya müsaade verebiliyor. müsaade sizin. havasini alin konserve siselerinin. çünkü bozulmasin. gözleriniz böyle çok güzel. rica ederim uzak durun benden oklarim bir yerinize batacak. yoo caninizi acitmam. yalniz kendileri ilerde canimi acitmam için bana lazim. dedim ya o kadar da dayanikli degiller. size bunu demistim di mi? en azindan buna yakin bisiler söylemistim. yirmi dakka öncesini hatirlayamamak ne aci. bir yandan da güzel aslinda. balik hafizali alik olmak. salak kadar avanak.
saniyor musunuz ki pencerelerin ahsap çerçevelerini seneler eskitmistir? su üzerindeki kalin tabaka, düsüncelerimin tortusu, bakin içligimde keskin bir sidik kokusu. kesin isemisim. kesin. altima ettigim kadar aklima etseydim. bugün pencerelerim gibi yuvarlak simitlerin ortasindan gözümü kisip bakmayacak, kuslarimi da vurmayacaktim. belki dikdörtgenlerin bir kismini karsima, bir kismini elime almis, evet bunu basarmis... yo hayir kendi kendini becermis biri olarak, aranizda bulunur; hak ettigim itibar ve saygi ve kaygidan baska bir seyi görmeyerek, gerçekten, yoluma devam ederdim. simdiyse pencere önünde kurumaya yüz tutmus çiçeklerin durdugu pervazda, yani böyle göge bakma duragi'nda, gençligimi ilk elden çürütmek pahasina- oh evet bunu göze alabiliyorum- diyelim ki feed your wallet yahut enlarge your penis'te israr edenlerin çaprazinda, sana feed your head filan diyorum inadina. ecnebiler gibi söyleyince hosuna gidiyor hem. ben sana bunu daha önceleri, defalarca söylemistim halbuki. bak ben demistim demek istemiyorum, bunu kisisel agilama ama... -
16.
-1@58 heryere bunu yazıo huurnun dopurduğu sıçtığı sıçırttığı amk gibtir git bin
-
17.
-1@56 at yalanı gibeyim inananı.
-
18.
-1anana yannanı biliyor musun diye sordum -kadın sırıtarak yarramı yalamaya başladı panpa
-
19.
+1ekşici mal bariz amk yarak yarak başlıklarından tanıdım
-
20.
-1"gerçeklik, doğruluğuna inanmaktan vazgeçtiğinizde kaybolmayanlardır" pkd
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 05 01 2025
-
560 bine biriniz 1 tl verin de
-
kendinizi başkasına beğendirmeye çalışmak
-
adam sizin gibi kapitalist sisteme boyun eğmemiş
-
alkole zam gelmesi çok iyi bişeydir
-
kira gelir vergisi
-
su içen musluk videoları
-
züttte tak olmaz lan
-
otomobil suyla çalışan araba icat eden
-
keske kanzi trasına sahip bir cocuk olsaydim
-
keloğlan aramızda filminde tırtıl ile keloğlan
-
suriyeliler gittiğine göre
-
bi magnum 65 lira
-
rte yi devlet altincisi modu yapmak
-
30da feyzo şaklabanlığı
-
feyzo kamerandayım ne demek ulan
-
polat yaşlanmış
-
kadınlardan ölümüne tiksiniyorum
-
poizitif hiçbir hayalim yok
-
kalça içi tak dolu sananlar
- / 1