/i/Bilim

"hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilimin ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir".
M.K ATATÜRK
  1. 1.
    +2
    Beyler şimdi evren ile ilgili sürekli araştırmalar yapıyorum. Yani o kadar çok bilgim yok fakat bir sürü konu var. Konudan çokta soru var. Şimdi ben çok geniş bir kavram olarak ele aldım. Dünya değil, Güneş değil, Güneş sistemindeki herhangi bir gezegen değil, güneş sistemi değil. Direkt olarak Evren'i ele aldım ki, zaten evrenin sırrını hâlâ çözmeye çalışıyorlar. Şimdi konu başlıkları olarak ele alalım:

    1- Evren'in sırrı çözülebilir mi?

    Yani Evren'in yaşının 13,5 ile 14 milyar arasında olduğu söyleniyor. Yani tahmin ediliyor diyelim. Yani evrenin sırrını çözmekte aslında ucu açık bir konu. Sırrını çözmek derken? Yani genişlemesiyle alakalı mı? Gezegen ve Galaksilerin sistemini mi bulmak? Kara delikleri mi çözmek? Yani Evren'in sırrını çözmekte biraz ucu açık bir şey. Cevabı bulduğundan nasıl emin olacak insan bir kere bu bile muamma. Ve en paradokslu olanı, yani en belirli belirsizliği şudur ki, insan ömrü buna yetecek mi? insan ömrünün tükeneceği bariz belli, yani yaşamın son bulacağı, bu bir belirliliktir. Fakat insan yeryüzünden yok oluşuna kadar ki süre içerisinde evren'in sırrını çözebilecek mi? Bu belirsizliktir. O yüzden belirli bir belirsizlik var bu konuda.

    2- Evren'de yaşayan başka canlı popülasyonu var mı?

    Ben, bu koca evrende yalnız olmadığımıza inananlardanım. Farklı görüşte olanlar da vardır. Fakat benim gibi düşünen kişiler ne diyorlar? Var mı? Varsa bir etkileşim olabilecek mi? Yani bu iş aslında tamamen körebe oynamaya benziyor. Başka canlı türleri arıyoruz ama doğru yerde mi arıyoruz? Evren dediğimiz çok geniş bir şey ve elimizde bunun bir haritası yok. Yani gittiğimiz, geldiğimiz yolu bilmiyoruz ve ne kadar gideceğimizi bilmiyoruz.

    3- Evren'de ilerleyebilmek için nasıl hızlanacağız?

    Yani çok uzak yerlerde olan gezegenler biliyoruz ama gidemiyoruz. Işık yılı ve ışık hızı diye bir şey var. Işık hızının ne kadarına çıkılıyor? Daha ne kadarına çıkılabilir? Daha uzaktaki gezegenlere gitmek için neler yapılabilir?

    4- Evren'in sonu var mı?

    Evren genişliyor ve çok büyük alan. Fakat bir alan olduğuna göre sonunu bulabilir miyiz? Yoksa ne kadar gidersen git en sonunda yine bulunduğun yere varacağın bir sistemde mi? Yoksa sonuna asla ulaşılamayacak mı?

    5- Dünyadan Başka Yaşanılabilir Gezegen Bulunabilir mi?

    Evren'de Dünya'ya benzerlik gösteren birkaç gezegen bulundu elbet. Fakat hepsinin bir sorunu çıktı. Bazılarında basınç, bazılarında oksijen azlığı, bazılarında farklı bir neden. Dünya'dan başka insanların gidip yaşayabileceği bir gezegen olabilir mi? Veyahut genel olarak uyan şartlar varsa, uymayan birkaç şart insanoğluna göre oynatılabilir mi? (Dünya dengesinin çok güzel anasını bellediğimizi varsayarak, oranın da insana uygun bir atmosfere getirilebileceğini sorguluyorum.)

    6- Dünyadan başka bir gezegen bulunsa bile, insanoğlu bu gezegene ayak uydurabilir mi?

    Yani her şey tamamlandı. Dünya'ya tıpatıp benzeyen bir gezegen bulundu. Araştırma yapılmak için oraya ufak bir şehir kuruldu ve birkaç insan gönderilerek orada denek olarak yaşamaya başlatıldı. ilk insanların bile büyük bir kısmı Dünya'da değişen dengelerden dolayı yok olup gitmiş. Bazıları şu anki şartlara ayak uydurmuş, bazıları uyduramayıp yok olup gitmiş. Tıpkı nesilleri tükenen canlı türleri gibi. Mesela insan türleri gidecek ama hepsi yaşayabilecek mi? iskandinavya, Sibirya, Alaska gibi daha soğuk yerdeki insanlar ayak uydurabilir mi? Veya bozkırda, ovada, dağda yaşayan insanlar? Veya Afrika gibi yerlerde ya da Güney topraklarında sıcak iklimlerde yaşayan insanlar? Yani oraya gitmenin bir bedeli olur mu? Belirli yerlerdeki insan ırklarından vazgeçmek zorunda kalabilir miyiz?
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    severim böyle şeyleri rezervasyon lütfen
    ···
    1. 1.
      0
      Eyvallah bro. Elbet bilen veya tartışmaya açık birkaç panpam çıkar. Tartışırız enine boyuna.
      ···
      1. 1.
        +1
        panpa bugün düğünümüz var biraz yoğunum yarın gece pazar gecesi mutlaka konuşalım
        ···
    2. 2.
      0
      Sevinirim panpa. Hayırlı olsun bu arada. Mutlaka konuşuruz.
      ···
  3. 3.
    +1
    Kafayı çok yorupta beyni yakmamak lazım diyerek hem siyasi hemde trajikomik bi gönderme yapayım dedim. Yahu en nihayetinde dönüp dolaşıp geleceğimiz nokta maaş gününü beklemek. Bu işlere vakti zamanında çok kafa yoran biri olarak görüşüm şudur; evren dediğin bireyden ibaret, yapboz gibidir ama yapbozun parçalarını sen biçimlendirirsin. Yani demek istediğim nasıl bakmak istersen öyle görünür. Kısacası önce kendi içindeki evreni keşfet daha sonra başka şeyler düşünürsün. Kendini anlamadan biyere varamazsın. Amma konuştum neyse panpa arayışlarında sana başarılar verdim şukunu
    ···
    1. 1.
      0
      Eyvallah bro. Bende öyle düşünüyorum. Yani Evren'in sırrını çözmekte bile bir sürü açıklık var. Ne sırrı? Evren'in sırrının olduğunu biliyor muyuz ki? Gezegenler mi? Galaksiler mi? Kara delikler mi? Evren'in yaşı veya nasıl oluştuğu mu? Sır derken bile bir sürü kavramdan bahsediyoruz. Zaten daha bırak kendi galaksimizi, kendi gezegenimizin bile sırlarını çözemedik. Hâlâ bir deprem geldi mi bir sürü yarayla, kayıpla geçiriyoruz depremi.
      ···
    2. 2.
      0
      Şöyle anlatayım, yokluk bizim için sadece kelimedir bişey yoksa yoktur ama kendi yokluğumuzu düşünemeyiz. Orada bişeyler varsa bile görmeden var diyemeyiz. Yani varlık ve yokluk insan için birer nesnel ifadeden ibaret. Peki kendi yokluğunu hayal edebilir misin? insan varlıktan ibaret olduğu için yokluğu hiçbir zaman idrak edemez. Bunu neden anlattım, aynı şey sonsuzluk içinde geçerlidir. insan herşeyi nesne olarak algıladığı için gördüğü herşeyde sonludur. Yaşamı ölüm bitirir ve sonu vardır, yemek yersin biter uyursun uyanırsın zaman geçer. Herşey zamanın etrafında dizilmiştir. Evrene sonsuz diyosak önce sonsuzu anlamamız gerekir. Bu da bizim için yokluk gibi idrak edilmesi imkansızdır. Biz herşeyi örnek alarak, kıyaslama yaparak beynimizle işleyerek sonuçlandırırız. Fakat yokluk ve sonsuzluk bizim hiç görmediğimiz ve hissedemeyeceğimiz iki olgudur. Bu sebeple insan aklının bunları idrak edecek gücü yoktur. işte en büyük problemler burada gerçekleşir çünkü insanlar herzaman herşeyi yapabileceklerini düşünür ama insanın varlığı, evrenin sonsuzluğu ve yokluğuna hapsolmuştur. Bu hapisten çıkmadan ne evreni nede sonsuzluğu anlayabiliriz. Sözlerimi şöyle bitiriyorum, kapının arkasında ne onduğunu görmek için kapıdan çıkmamız gerekir, sonsuzluğun ne olduğunu anlamak için de 'son'un arkasına geçmemiz yani ölümü tatmamız gerekir...
      ···
      1. 1.
        0
        Kapı örneği çok güzel oldu. Fakat şuna inanıyorum. Yokluğu biliriz, görürüz de. Yani en basitinden bir insanın öldüğünde bedeninin çürümesi ve bir süreden sonra yok olması, bir şeyin çürümesi ve kaybolması bunlarda bir yok oluştur. Fakat işte önemli nokta buradan sonra başlıyor. Yok olacağımızı biliyoruz ama ne olacağını bilmiyoruz ve idrak edemiyoruz. insanın yapısı itibariyle sonu olan şeyleri bilir. Çünkü bizim de ömrümüz öyle. Fakat sonsuzluk, yani sürekli aynı yerdesin ve aynı zaman diliminde. Başlangıcı var ama bitişi yok. Zaman kavramı yok yani. Bu işte dediğin gibi insanı bilinmezliğe ve oradan da delirmeye kadar sürükler.
        ···
  4. 4.
    0
    Evet panpalar yok mu tartışacak veya açıklayacak kimse?
    ···