- 51.
-
52.
0şarap içerken yanıma gene geldi iclal, sert bir ifadeyle iş noldu, bırakıyor musun dedi. evet dedim, yarın ayrılıyorum burada başlayacağım dedim. tamam birazdan yanına alper bey gelecek.
alper bey barın sahibi bu arada.40 yaşını devirmişti çoktan, uzun saçlıydı. hayatımda tanıdığım en tatlı, en hakkaniyetli,en içten gülümseyen, en vicdanlı patronumdu. sevgilisiyle beraber yaşıyordu. halen oldu görüşürüm, çokta severim. ekmeğini çok yedim, bugün çağırsa çok yoğunuz, yardıma gel diye gene koşa koşa giderim. halen oldu barı var, ne zaman gitsem kendi içkimi, kuruyemişimi, yemeğimi kendim alırım. kimse de bir şey demez.
şarabımı yudumlarken, geldi yanıma alper bey. tanıştık, biraz sohbet ettikten sonra biraz yoğun çalışıyoruz biz dedi. eğer bu yoğunluğa ayak uyduracaksan, buyur istediğin gün başla dedi. mutfak diyecektim, diyemedim. belki ilerleyen günlerde geçebilirdim mutfağa. adam o kadar kibar ve sevecendi ki yüzsüzlük yapmayım dedim. alper beye yarın gece başlayacağımı söyledim, çalışma şartlarını ve para işini konuştuktan sonra gitti alper bey yanımdan.
şarabımı bitirip, iclalin yanına gittim. eve gitmeliydim erkenden, dinlenmeliydim. iclale ben gidiyorum dedim, yarın görüşürüz dedim, iyi dedi bu bozuk şekilde. iclal ben kötü bir şey yapmadım dedim, yapmadığını biliyorum dedi, ama aklında bulunsun öyle bir ilişkin olursa, sakın bana söyleme. evli bir erkekle ilişki yaşayan birisiyle arkadaşlık kuramam ben dedi. güldüm, sarıldım iclale. elimdeki pastırma paketini de ona verdim, kardeşine zütür dedim, pastırma getirmiş bir tanıdık kayseriden dedim. pakete baktı, oha be bu ne kadar pastırma dedi, kıtlık falan mı varmış memlekette dedi. anam bu benim sülaleme yeter dedi gülümseyerek. ay iclal abartma deyip ayrıldım.
eve doğru yola koyuldum. arkamı döndüm. yeni çalışacağım bara baktım uzaktan. bir barda garson olacaktım. sabahlara kadar çalışacaktım. öyle yorulmuştum ki.. hayırlısı deyip tekrar yürümeye devam ettim. -
53.
0devam edelim bakalım *
ertesi gün işe gitmem gereken vakitten daha geç gittim, o gün istifa edecektim. zaten müdürüm dünden razı postalamaya. aslında hiç gitmeyecektim ama işin ucunda mehmet'i görmek vardı. işe gidince, aman millette bir surat, bir imalar umrumda bile değildi. müdüre söyledim bugün son kez çalışıp,ayrılacağımı, peki dedi.
kendimi yormamam lazımdı çünkü artık geceleri çalışacaktım. ayakta kalmak içinde vitamin falan aldım. hayatımı düşünüp bir an içim daraldı, nefes alamadım. sonra mehmet'i düşündüm. onu bir daha göremeyecek olmakta içimi sızlattı. iyi ki ayrılıyordum burdan, yoksa mehmet'e olan duygularım sağlıklı değildi ve bazı konularda ne denli saplantılı olduğumu biliyordum.saplantı tehlikelidir, hepimiz biliriz.
akşamı ettim, mehmet gelmişti nihayet. hoşgeldiniz dedim, hoşbulduk ya dedi, ne kalabalık bir akşam. sorma dedim. moralin mi bozuk senin biraz dedi, yok sadece endişeliyim dedim. bugün buradan ayrılıyorum dedim, bu bir suratını ekşitti, hadi ya daha iyi bir iş mi buldun dedi. ya aslında hayır dedim, sadece ders programım gündüz çalışması için uygun değil dedim, bende bir tanıdığın barında garson olarak çalışacağım dedim. bar mı dedi, yüzünü daha da asarak.evet dedim, hangi barda dedi, barın ismini söyledim. gülümsedi birden aaa desene artık daha sık görüşeceğiz dedi. ben o taraftaki barlara çok geliyorum, birde senin çalıştığın barda misafirin olurum dedi. inşallah dedim, bugün başlıyorum dedim. gülümsedi.
baktı uzun uzun. o kalabalığa rağmen, mağazada sanki sadece ikimiz vardık. uzun uzun baktı.gülümsedi, sonra hadi ben gideyim alışveriş hevesim kalmadı dedi.
artık bir bira ısmarlarsın dedi ve gitti.
bakmıştım gene arkasından.
ben mehmetin arkasından sonraları o kadar çok baktım ki,bana dayak atıp,fenalaşıp hastaneye kaldırıldığımda, karısının doğumgünü için erken gitmesi gerektiğini belirtip,hastane kapısından çıkarken de bakmıştım. evimden kovulup,sokakta kaldığımda da kongreye gideceğim diye yürürken apartman kapısından çıkarken de bakmıştım. dayak yeyip, karakolluk olduğumda gene işi olduğunu erkenden kaçması gerektiğinde de arkasından bakmıştım.
http://www.youtube.com/watch?v=smoitQ8TYU8 -
54.
0bir arkadaşım derdi, sağlıksız başlayan her şey asla düzelmez, sağlıksızlıklar daha da artar. aynı araba gibi düşün, arızalı bir araba varsa arızayı düzelttirmediğin taktirde, daha da artacaktır arızalar diye. diyorum ya, bizim ilişkimizde başından beri sağlıksızlıklar vardı, her şey düzelecekmiş gibi iki insanın çabalaması, tamamıyla aptal birer piyon olmaktan öte değildi.
neyse bir kadeh şarap alayım ben. -
55.
0artık bar işi vardı hayatımda. gece hayatında çalışmak ne zor az çok bilirim. barmenlere, garsonlara,fahişelere daha doğrusu gece hayatından ekmek yiyen tüm insanlara tanrı güç versin. inanılmaz tüketen ve zor bir yaşam. insan bir süre sonra güneş ışığına, sessizliğe,güvene o kadar hasret kalıyor ki.
ilk gün benim için çok güzel geçmişti. mehmetin beni sevdiğine ya da en azından etkilendiğine artık adım gibi emindim. tek gecelik bir macera olarakta görmediği belliydi, o zaman daha yüzsüz olurdu. belli ki tanımak istiyordu.
deliler gibi çalışmaya başladım. gürültülü, yoğun ve zor bir iş ama parası eski işime göre daha iyidi. bir barmen 5 garson çalışıyorduk, garsonlardan zaten biri iclal o da benim gibi yarım zamanlı çalışıyordu, bir diğeri de sıla adında oldukça ukala tam zamanlı çalışan bir kız, diğerleri ise yarım zamanlı çalışan 2 tane dünyalar iyisi melih ve çetin adında iki erkek garson. masalar paylaştırıldı, ilk hafta fazla üzerime gelinmemişti ama girişken ve çalışmayı seviyor olduğumdan, diğer masalarada el atmaya başlamıştım. sıla hep tam zaman çalıştığından bir patron havasına girmişti, hiçbir şey söylemiyordum ama hep yap dediklerini yerine getiriyordum. melihte aynı benim gibiydi, sakindi. iclal veçetin ise sılayla ciddi anlamda bir çatışmaları vardı.
olay istemiyordum açıkcası. sadece sakinlik, huzur ve okul bitene kadar beni zütürücek güvenli bir iş. -
56.
0her şey yolundayken hatta mehmet bile artık aklıma çok gelmezken, işe girdiğimin ikinci haftasonunda, bir cumartesi akşamı bara mehmet geldi. sevindim mi,üzüldüm mü anlamamıştım açıkcası. sevinmiştim çünkü o gelince sanki tam güven içindeydim, öyle bir enerjisi vardı üstümde bir de ne kadar özlediğimi farkettim, üzülmüştüm çünkü çok kalabalıktı bar. ee be adam, insan gelmek için cumartesiyi mi seçer dedim içimden.
o kadar kalabalıktı ki bar, sadece bir hoşgeldin deyip, boş masaya aldım. anlamsızca bir de niyeyse tokalaşırken, öpmüşüm bunu yanaklarından. ben bile yadırgadım yaptığımı ama kötü bir niyetle değil gerçekten sadece o an ki şaşkınlık, kafası karışıklık ve meşguliyetle alakalı bir durum sanırım.
boş kaldıkça yanına gidiyordum, havadan sudan konuşuyorduk. moralinin bozuk olduğunu farkettim. hiç gülümsemiyordu çünkü, alyansını takmadığını farkettim bir de. üstelememiştim ama. servis yaparken başka masaya, iclal çekti köşeye. kim kızım o, adam valla heykel gibi adammış dedi. hiiiç eski bir arkadaşım dedim. bana ayarlasana gııı dedi bu muzipçe. söyleyemedim iclale o an... o an söylesem kesin ipler kopardı... gülümsedim, yok bebeğim benim gözüm onda dedim. vay sürtük dedi bana gözkırparak.. -
57.
0takip eden arkadaşlarıma ilk öncelikle teşekkür ederim, yazı dilimin çok sıkıcı olduğu konusunda eleştiriler alıyorum farkındayım arkadaşlar inanın ki bu konuda tam bir yeteneksizim.
http://www.youtube.com/watch?v=lLM_4CLxCeo -
58.
0deli gibi içiyordu. zaten mehmet'in en büyük zaafı alkoldü. üstelik alkol aldığı zaman ise tam bir şizofren olurdu. böyle insanları da hayatım boyunca anlamadım, tamam sevebilirsin alkolü ve kafasını ama niye içince sapıtırsın ki? sürekli içki taşıyordum masaya, tekila, votka, rakı, artık allah ne verdiyse. üstüne de aralarda çay içiyordu, çarpmasın diye.
saat gece 3'e yaklaşırken bu kalkmak istedi. iyi geceler demek için yanıma doğru gelirken,bir dengesini kaybeder gibi oldu. oooof çok içmişim dedi gülümseyerek. hadi ben gidim mi artık dedi iyice alkolden peltekleşmiş diliyle. kendiniz bilirsiniz dedim.sen kaçta çıkacaksın dedi, sanırım 5'i bulur çıkmam dedim.eee nasıl gideceksin evine dedi, sevgilin falan yok mu senin kızım dedi.o almaya gelsin dedi. yok benim sevgilim, ben kendi başımın çaresine dedim.
gözleri parladı birden. açtı gözlerini. tamam o zaman, ben biraz kendime geleyim dedi. seni ben bırakırım dedi. lütfen dedim, lütfen beni rahat bırakın. siz önce sağlıklı bir şekilde kendi evinize gidin dedim. ya tamam ben bırakacağım seni, inat etme dedi. tamam beni patronum bırakacak eve, siz gidin lütfen dedim. baktı uzun uzun, sana zarar vereceğimden korkuyorsun dimi dedi, hayır dedim sadece yapılan şeyi çok doğru bulmuyorum açıkcası dedim. eşinize selam söyleyin, iyi geceler dedim ve bar kısmına geçtim, masaları silme bahanesiyle.
arkamdan baktı uzun uzun, hiçbir şey demeden. iclal geldi yanıma,"lan adam niye orada dikiliyor kazık gibi" dedi, "aman boşver ya" dedim.
içim sızlamıştı ama. mehmet'in öyle uzun uzun bakmasına, sonra ellerini cebine koyup, çaresizce bir şey demeden bardan çıkmasına. diğer yandan da mantığım ağır basıyordu, bu saçmasapan gizli flört bitmeliydi. -
59.
0günler geçiyordu, hem okul hem iş öyle yoruluyordum ki adeta yürüyen ölüye dönmüştüm. para sıkıntım yoktu ama uyku sorunum tam bir başbelasıydı. okuldaki dersler beni çok zorluyordu. birde havalar soğumaya başlamıştı. evim eski bir apartmanın, giriş katıydı. apartman boşluklarını değerlendirerek yapılmış vakti zamanında. evin biçimsizliği, cephesinden dolayı soğukluğu, lagar ve tesisat sisteminin eskimesinden dolayı sürekli mücadele vermek zorunda olduğum haşereler ve en fenasıda evsahim. kirayı bir gün geciktirince tacize başlardı, birde muhafazakardı biraz. ona göre, geceleri barlarda çalışan bir garson değil, bir telekızdım. ne kadar cahil bir adam, evini zaten telekıza kiralasan, kız seninle sırf muattap olmamak için, kirasını her 3 aya bir önden öder. ayrıca zaten bir telekızda o kadar rezil bir evde oturmaz.
fakat tüm bunların yanında, evin yeri çok iyidi. ankaralılar bilirler 96'lar tarafındaydım. direk kolej yani. bir gün okuldan koştur koştur eve gelirken, ayağımı burktum. duş alıp, öyle gidicektim işe. öylesine canım yanıyordu ki, imkanı yok o gün çalışamazdım. alper abiyi arayıp, gelemeyeceğimi söyledim. tamam deyip kapattı. ayağımı bandajladıktan sonra camdan dışarı bakmaya başladım, ne kadar yalnızım ve kimsesizim dedim. sabah evsahibim arayıp, kirasını bir gün geciktirdiğim için saymıştı, okulu hiç sevmiyordum ama bitirmeliydim, barda çalışmaktan nefret ediyordum ama para kazanmalıydım, birde ayağım burkulmuştu hiç olmayacak yerde. aynaya bakıp, ne kadar zayıfladığımı farkettim. su almaya bile gidecek gücüm yoktu. iclali arasam imkanı yok gelemez işte o, ozanı arasam çocuk zaten derslerden sevgilisine bile vakit ayıramıyor, boşver deyip uzandım yatağa. halının üzerinden kaçan hamamböceğini farkettim. tiksindim bir an evimden, kendimden, hayatımdan. acıdım birazda.
sanırım biraz sinir bozukluğuyla alakalı, ben bir başladım evde ağlamaya ama nasıl ağlıyorum, bildiğiniz salya sümük. buzdolabımı aştım iki şişe şarap, birkaç şişe bira ve bir kalıba yakın peynirden başka bir şey yok. bir de o dolabı görünce ağlamaya başladım. normalde hiç yemekle aram yoktur ama insan nedense öyle anlarda her şeyi kötü görüyor. şu an bile mesela maddi durumumun oldukça0 iyi olmasına rağmen, dolapta birkaç yeşillik, domates ve peynirden başka bir şey bulamazsınız * -
60.
0bu halde kaderime lanet ede ede, akşamı etmişken telefonum çaldı. arayan iclaldi. açtım telefonu, nasıl oldun dedi iclal, iyim biraz daha dedim, ayağa kalkmadıkça çok canım yanmıyor dedim. hmm, öyle mi dedi. ya hani senin geçenlerde gelen arkadaşın vardı ya dedi, hangisi dedim, hani mehmet diyordun ya, o burda. seni sordu, bende anlattım durumu dedi.eee dedim, halen burada ve seninle telefonda konuşmak istiyor dedi, hani arkadaşındı gerizekalı, adamda telefonun bile yok dedi. sakın telefon numaramı verme iclal dedim, rahatsızmış kimseyle konuşmak istemiyormuş dersin dedim. iyi de niye böyle tersliyorsun ki, manken gibi adam, üstelik çokta kibar ve tatlı, niye istemiyorsun anlamış değilim dedi.ya boşver iclal deyip kapattım telefonu.
neydi bu şimdi dedim. bitmemiş miydi bu aptal hikaye? ben onu hayatıma sokmak istemedikçe,o girmeye çalışıyordu. sinirlenmiştim açıkcası mehmet'e. ısrarcı insanları zaten her anlamda itici bulurum. 15 dakika geçti geçmedi, iclal tekrar aradı, anam adam deli gibi rica ediyor, 5 dakika benim telden konuş işte be, geçmiş olsun diyecekmiş sadece dedi. aman sende pek havalı çıktın, 2 dakika konuş işte ölür müsün dedi, iyi, ver hadi telefonu ona, onunla da konuşayım dedim.
alo dedi karşımdaki ses. bir hafiflik, bir huzur bir güven. kimsesiz değilmişim meğerse dedim içimden. merhaba mehmet, nasılsın dedim. iyim,ayağın için endişe ettim dedi. abartılacak bir şey değil, yarına iyileşir eminim dedim. geçmiş olsun dedi, bende teşekkür edip kapattık telefonu.
tv'ye baktım boş boş. bir anda gündüz yaşadığım tüm karmaşa gitti aklımdan. kendime kızdım yeniden. neden bu adama çalıştığım barın adını bile söylemiştim, demek ki adam o ara istese, ben o kezbanlıkla tc numarama kadar verirmişim deyip, salaksın sen salaaak diye bağırdım kendime. -
61.
+1ertesi gün okulu asıp, öğlene kadar ayağımı dinlendirip erkenden bara gittim. sıla bir gün önce gelmediğim için, surat asacaktı, laf sokacaktı. gerçekten kendisine hakkımı hiç helal etmiyorum, bir insan olsun ki sadece başkalarının mutsuzluğuyla beslensin, sürekli insanları mutsuz etmeye endeksli olsun. hiç uğraşacak halim olmadığından o gün onunla, diğer garsonlar gelene kadar yapılması gereken ön temizliğin ve düzenlemenin çoğunu yaptım. sıla gelip, o kadar yaptığım şeye rağmen, üfff çoğu masanın sandalyeleri uyumsuz konulmuş deyince, dilimi ısırdım bir şey demeyim diye. ayağımın ağrısı halen geçmemiş, bununla beraber tüm bar üstümden geçmesine rağmen bir geçmiş olsun, niye yordun kendini bu kadar denmesini beklerken, öteki lafları duyunca şok olmuştum.
akşam oldu, gene yoğun. ipini koparan bara geliyor. ayağım deli sızlamış durumda ve bir şişmiş ki, adeta kıvranıyorum, ayakta soğuk terler döküyorum. herkese iyim diyorum ama nerde, yarını düşünüyorum. zaten bugün bu kadar şişmişse, yarına ayakkabım girmez kesin diye düşünürken bardan mehmet'in girişini gördüm. elinde bir poşet vardı. direk yanıma geldi, aaa, hoşgeldiniz dedim, hoşbulduk, ayağın için krem mrem getirdim dedi. bak bu da sporcu spreyidir, ben sporda ne zaman kaza yapsam hemen bunu kullanırım çok faydasını görürsün dedi.ya niye zahmet ettin, dedim. boşver be, ayağın iyi olsun da tek dedi. bunlar ne kadar parasını ödemek istiyorum dedim, abartma istersen dedi. baktım altında kalamazdım, hadi o zaman oturda sana bira ısmarlayım dedim. gülümsedi, ne birası ya dedi, bu ilaçlar en az 20 bardak viski parası eder dedi. güldük karşılıklı. bir de hakır hakır güldük nedense. oysa şimdi düşünüyorum da oldukça sığ bir espiri, gülünecek hiçbir tarafı yok.
birasını masasına getirdim, teşekkür ederim dedi. rica ediyorum, asıl ben teşekkür ederim dedim... baktı uzun uzun, seni her gördüğümde yaşadığımı hissediyorum dedi. neden bana kendini kapatıyorsun dedi. başka bir isteğiniz var mı dedim duymamazlıktan gelerek. oysa kalbim bir atıyordu ki anlatamam size. ama kalbimi değil, mantığımı dinleyecektim.
yapma bana bunu dedi acı acı... duymamazlıktan gelip, diğer masalara yöneldim... -
62.
0iki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
http://www.youtube.com/watch?v=MT_Hg-6Juew -
63.
0aynı gün mehmet bardan ayrılana kadar, mehmet ile konuşmadım. iclal, artık bir şeylerden iyice şüphelenmeye başlamış olacak ki daha mehmet içerken barda tek başına, içerde köşeye çekip, tüm dikkatini toplayarak ve büyük ciddiyetle sordu, bir şey soracağım dedi, bu adam şu evli olan değil mi dedi, hani bahsetmiştin bir üstünkörü, evli olduğu için olmaz demiştin o dimi, yoksa sen böyle bir adamı redetmezdin, tam tipin dedi. gözlerim doldu, üff saçmalama ya dedim, ayağım ağrıyor zaten, bu kadar şeyin arasında bir de böyle şeylerle mi uğraşacağım dedi. doğru söyle dedi kolumdan tutup, evet dedim. aptal o zaman ne diye bu barın adresini verdin dedi, adam musallat olacak şimdi, kızım sen salaksın dedi. bilmiyorum dedim, zayıf bir anımdı, bir de ben hoşlantımın sadece platonik olduğunu düşünmüştüm dedim. ağlamaya başladım.
iclal sarıldı bana.o da ağlamaklıydı tamam merak etme dedi. hiçbir şey olmayacak, her şey düzelecek dedi. bizi o halde gören patronumuz alper abi, noldu öenmli bir şey mi oldu dedi korkuyla. yok abi dedi iclal, ayağı çok ağrıyormuşta ona dayanamadı bu salak dedi. haa iyi öyle olsun, öyle bir ağlıyorsunuz ki sanki kocası ölmüş kızlar gibi dedi.
gülüştük hep beraber...
güzel günlermiş... -
64.
0sonun başlangıcı
hayatın denge üzerine kurulu olduğunu herkes söyler. çokta doğru söylerler, bir de ben buna destek olarak,hayattaki yapılan bir hatayı domino taşı gibi düşünüyorum artık. gerçekten bir hata yapınca, öyle bir yerlere kadar etkiliyor ki o olay, adeta hayatınız bitti sanıyorsunuz. şimdi hani olayı " valla ben hatalarımdan çok ders çıkardım, güçlendim harika bir insan oldum" dersem, resmen palavra olur bu. zaten ben tavsiye vermeyi de kimseye uygun bulmuyorum, aman yok şöyle yapın, yok böyle olun. ay oraya basma orası kaka, aman o adamla gezme tam bir hayırsız falan. bence bazı şeylerin yaşanacağı varsa bu dünyada yaşıyorsunuz ve hiçbir şekilde engel olamıyorsunuz, fire veriyorsunuz her defasında.daha da çuvallayıp iyice bataklığa saplanıyorsunuz.
adeta o dönemler sağduyulu düşünmekten bile uzaklaşıyorsunuz.
http://www.youtube.com/wa...Oki2oA&feature=relmfu -
65.
0neyse devam edelim *Tümünü Göster
aynı gün işten, gece 3'te çıktım. işarkadaşım melih vardı bahsetmiştim,bir de barmen gökhan. gökhan ile melih'in evi benim evime yakın olduğundan, gökhan sıklıkla bırakırdı arabasıyla. bazen yürürdük. bazen alper abi bırakırdı beni. üçümüz çıkar, önce melih,bir 5 dakika sonra da ben inerdim evimin bulunduğu sokağın başında, caddeden devam etsin gökhan diye. gece indim sokakta. gökhan bastı gaza gitti. eve doğru giderken, şşşştt diye bir ses duydum arkadan. o korkuyla hafifte altıma kaçırmışım, inanın gecenin o saatinde,o karanlıkta, o sokakta kim olsa korkar öyle bir sesi bakmak istemedim arkaya. allahım dedim, beni koru. bağırsam ne kadar duyulabilirim ki gecenin bu saatinde. zaten muhtemelen yakınlaşmıştı, adımları duydum. yüreğim küt küt küt. döndüm arkamı, mehmetti.
allah belanı versin diye bağırdım. ağlamaya başladım. çantamı falan fırlattım. koşarak yanıma geldi, noldu ben sana zarar vermeyeceğim, korkuttuysam özür dilerim falan diye yalvarır gözlerle bakıyor. ama ben zaten korkudan altım ıpıslak olmuş, sinirlerim iyice boşalmış, bir de yetmezmiş gibi bir sapık dadanmış. adam oturduğum apartmana kadar biliyor. kaldırımda sesli sesli ağlayamıyorum da, bağıramıyorum da, oturduğum mahalle zaten bir tuhaf, göze batıyorum bir de zaten sabaha karşı geldiğimden, evsahibimin eski komşuları da bu mahallede, adam zaten evinden çıkartmak için fırsat kolluyor, mahalle baskısını da göze alamıyorum .sessiz sessiz ağlıyorum, bu sarılmak isterken, defol git yanımdan, dokunma bana diye sessizce bağırdım, senin yüzünden mahalleye rezil olacağım dedim, ne istiyorsun benden, ne istiyorsun yaşamımdan dedim. deli gibi içmiş bu arada. ben böyle deyince, bu biraz uzaklaştı benden. uzaktan uzaktan beni izliyordu aynı kaldırımda, sonra kalkıp çantamı falan toparladı yerden, içinden çıkmış eşyalarımı, getirdiği ilaçları, tek tek o sarhoşluğa rağmen özenle içine koydu.
yanıma getirdi sonra, 1 metre mesafeden konuşuyordu. ben seni merak ettim de, o yüzden bekledim burda dedi. ayağında ağrıyordu ya hani dedi. korkuttuysam özür dilerim dedi yere baka baka. evimi nerden öğrendin sen ya benim dedim, birkaç sefer takip etmiştim dedi. sen sapıksın mehmet, yardım almalısın bence dedim. sapık değilim ben aşığım sana dedi yere baka baka. hadi içeri gir, ışığını yakta, güven içinde olduğunu anlayım dedi. sarhoştu, ne kadar direnirsem direneyim çabalarım boşa olacağını bildiğimden, eve girer girmez, sokağı gören odanın ışığını açtım. sonra da perdenin arkasından baktım, bu sallana sallana arabasına kadar gidip, arabayo çalıştırıp, gidince gittiğinden emin oldum. -
66.
0attım kendimi koltuğa. halen deli gibi korkuyordum. kafam karmakarışıktı. ne kadar güvensiz koşullarda çalıştığım aklıma geldi, o gelen mehmet değil gerçekten bir sapıkta olabilirdi. hiçbir şey yapamazdım. diğer yandan mehmet'in benim evimi kaç zamandır bildiğini düşündüm. eğer biliyorsa dün niye telefonu tercih etmişti iclale o kadar yalvararak, evime de gelebilirdi o kadar nazla uğraşmadan. belki ürkütmek istememişti beni dün, o yüzden böyle bir yolu seçmişti. bugünde çok sarhoş olduğundan, konrolü tutamadı elinde. çok sarhoş olmalıydı, ayakta duramıyordu.
mehmet'i seviyor muydum, sevmiyor muydum onu bile düşünememiştim o an açıkcası. korkmuştum sadece. ama ona perdenin arkasından bakarken, sallana sallana arabaya giderken ki haline içim yanmıştı. mutsuzdu biliyordum ve kötü bir evliliği vardı, bunu da tahmin etmek zor değildi. koca 2 metreye yakın adamın, bu denli kendini alçaltacak hareketlere başvurması kimbilir kendisine ne çok acı veriyordu.onu o halde, o arabaya binerken o acizliğini görmek üzmüştü sonradan.
ne olduğunu, nerede oturduğunu, tam olarak ne iş yaptığını bilmediğim evli bir adamla artık bazı şeyler başlıyordu, belki de çoktan başlamıştıda bu kadar elle tutulur şeyler yoktu ortada. -
67.
0bir hafta kadar geçti üzerinden, hiç ses yoktu mehmetten. ama ben sokağa ne zaman girsem, hep bakıyordum arabalara zaten şu an bu kadar paranoyak birisi olmamın sebebi mehmettir. iclale tüm olanları anlattım. düşündü, düşündü.ok yaydan çoktan çıkmış dedi, bazı şeyler ne yazık ki yaşanacak dedi. seninde onu sevdiğinden o kadar emin ki, ondan geliyor bu cesareti dedi. bekar olsaydı, sorun olur muydu senin için dedi. saçmalama dedim, elbette olmazdı dedim... neyse, her şey olacağına varır, rahat tut içini sen dedi.
artık çalıştığımız barlarda, gruplar çıkmaya başlamıştı çarşamba, cuma ve cumartesi geceleri. kışta bastırmıştı. daha çok para kazansakta, daha fazla yoruluyorduk. -
68.
0bir cumartesi gecesi, o berbat geceden sonra mehmet geldi gene bara, beraberinde de sonradan isminin ilker olduğunu öğrendiğim en yakın arkadaşı ve ilkerin sevgilisi meltem. bar ağzına kadar dolu. artık müşteriler barın önünde, kaldırımda içiyorlar. dışarıya da bira taşıyorum. ben farketmedim önce, sonra iyi geceler, nasıl gidiyor diye bir ses duydum arkamdan bana. döndüm arkamı, görünce bir şey diyemedim tek başına olmadığını anlayınca. yoğun valla, nasıl geçsin, hoşgeldin bu arada dedim. hoşbulduk bak arkadaşlarım ilker ile meltem dedi. hoşgeldiniz sizde dedim gülümseyerek. hoşbulduk dediler içtenlikle.
bir şeyleri önceden bilen insanlar neden böyle oyunlara girerler hiç anlamam. belli olanları biliyorlar, sırf bir ortayol bulmak için gelmiş bu ikili. meltem tek kelimeyle ikiyüzlü birisi olarak kaldı aklımda, ilker ise özünde ne kadar iyi de olsa, ne yazık ki duygularının kurbanı oldu meltemle olan ilişkisinde. daha sonradan zaten bizim ilişkimizdeki en baskın kişi ilker olmuştur. keşke halen onunla görüşebiliyor olabilseydik.
neyse içeride yer yok dedim, halen kibarlığımı bozmayarak. fakat burda içeceksiniz dedim, buraya bir şeyler ayarlayabilirim dedim. meltem suratını düşürdü, yeağğ biz gidelim falan o zaman, ilerleyen saatlerde geliriz dedi ilkere göre. bende ne dualar ediyordum içimden gitsinler diye.. mehmet böyle arada kalır gibi oldu, ilker yok ya burası bayağı güzelmiş, bizde içelim şu kalabalıkta, mehmet sana uyar mı oğlum dedi. uyaaar dedi mehmet, bana döndü gülümseyerek. zor olacaksa buraya biraları, taşımak ben alır gelirim dedi. yok yok dedim,siz bekleyin dedim.
içeri girerken ilkere küfrede küfrede giriyordum, o kadar boş bar varken, soğukta ne diye dikilirsiniz ayakta adam. gidin daha güzel barlarda eğlenin diye...
arkamdan gelen mehmet'i çok sonradan farkedecektim... -
69.
0üzgünüm ne yuvanı dağıtabilecek kadar vicdansızdım ne de prensiplerimi çiğneyip gurursuzdum.
Dönüp geriye bakıyorum da, sanki yıllar değil yüzyıllar geçmiş aramızdan... Aramızdan ayrılıklar, ihanetler, kayboluşlar, vazgeçişler, yeniden bulmalar, korkular, yalnızlıklar, savrulmalar geçmiş ve bu ilişki ne çok biçim değiştirmiş...
http://www.izledinlet.com...-aldinc-affetme-beni.html -
70.
0takip eden tüm arkadaşlara teşekkür ederim. güzel bir cuma ve haftasonu olsun dilerim hepimiz için * . neyse devam edelim:Tümünü Göster
siparişleri hazırlarken, bir ben bir gökhan doldururyorduk biraları, mehmeti birden yanımda farkendince bir an ürktüm. adam beni izliyordu gülerek. mehmet niye öyle bakıyorsun dedim, hiiiiç seni izlemeyi çok seviyorum dedi. dışarıda arkadaşların var mehmet, git istersen, ben getireceğim siparişlerinizi dedim. yok ben zütürürüm, sen yorulmuşsundur zaten dedi. halen gülüyordu. gökhan'da bir yandan biraları doldururken bize bakıyordu olayı çözmeye çalışıyordu. böyle şeyler olur bar ortamlarında, eğer müşteriler sarkıntılık yaparlarsa garsonlara, garsonlar aralarında anlaşıp müşterileri değiştirirler yani bizim barımızda böyleydi. göz kırptım, bir sorun yok anlamında.
tam hazırladım bunların isteklerini, mehmet aldı zütürdü dışarıya. tam başka masaların siparişlerine koşarken, iclal çekti kapının önünde, mehmet'in o beraberinde getirdiği o muşmula suratlı karıya söyle, beğenmiyorsa defolsun gitsin bu bardan dedi. noluyo be dedim, geldiğinden beri bir afta tafra, sürekli şikayet edip homurdanıp durdu, siz içerde biraları hazırlarken dedi. sana mı bir şey dedi dedim, evet dedi, masa istedi, sandalye istedi, mümkün olmadığını söyledikçe, küçümser bakışlar atmaya devam etti dedi. çetin'e bile laf sokmuş dedi. herhalde algılamasında bir sorunu var arkadaşın dedi, gitti.
bir şey demedim. siparişlere devam ettim. saat gecenin 3'ü olmuştu.bar epey boşalmıştı. mehmetler zaten çoktan içeri girmişti. birkaç masa kalmıştı dolu olan. sipariş vermek için mehmet seslendi, gittim yanlarına. 4 tane türk kahvesi istediler, 3 kişilik masaya 4 tane kahve istemeyi anlamlandıramamıştım baişta, herhalde misafiriniz gelicek dedim, ilker yok size ısmarlamak istedik masamızda dedi, arkadaşımızla bir kahve içmek istiyoruz eğer sakıncası yoksa dedi. aa peki, teşekkür ederim deyip kahveleri hazırlamaya gittim.
kahveleri alıp, masaya oturdum. ilker ile mehmet birbirini gerçekten çok seven yakın dosttu, bunu hep gördüm zaten sonralarıda. meltem ise şişmiş ve mutsuz gözlerle etrafı seyrediyordu. bende bana söz geldikçe konuşuyordum. mehmet baktı bana, bar kaçta kapanacak dedi, 5 dedim. iyi seni ben bırakacağım evine dedi. meltem gözlerini dikmiş bizi dinliyordu, ilker ise başka şeylerle ilgileniyormuş gibi yapıyordu. kahvaltı yaparız bir yerlerde, konuşmamız gereken şeyler var dedi, çok yorgunum üstelik sende sarhoşsun, başka zaman daha müsait bir zamanda konuşsak olmaz mı dedim, hayır bugün konuşacağız dedi. tamam dedim.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 20 01 2025
-
beyler çocukluk fotomu ifşa ediyorum
-
hayat treni kacti
-
beyler balili sevgilim acaba şimdi ne yapıyordur
-
bu gsm operatorlerinin anasini
-
zalina sarıyere gelecem pide ısmarla
-
şifreyi hatırladım laaan
-
yasiyorum ama sanki yokum
-
yapmak istemediğiniz bir şey için
-
dedem tum arazileri koyunden almis
-
35 yaşına gelmeden halletmen gerekenler
-
stresten kaslaeim seyiriyor
-
milattan önceden bahsederken
-
taşaklarımın çakralarını açarsam ne olur
-
tanimazliktan gelmek ve tanimamazliktan gelmek
-
wow girl gittiyse
-
kaptan kirk şu vücut nasıl 88 kilosun amk
-
beyler ermeniyim müslümanım ak partiliyim
-
ınsanlar inci bitmesini sitenin kapanmasi
-
nokta noktayi sen yapmadin di mi
-
wow girl olarak meme tuylerim
-
popo deliğimi emecek pasif bir yazar arıyorum
-
beyler pgibolojik sorunlarınızın temel nedeni
-
beyler bu kızla hamamda bana kese atarken
-
su baslik 100 eksi alirsa birakicam ama
-
diyorlar ki burası büyük ve zengin bir kurdistan
-
kürdistan yurdumdur benim
- / 1