1. 26.
    0
    deliler gibi alışveriş yapıyor o grup sabah saatlerinde daha, hepsinin etiketine ben adımı yazıyorum. diğer çalışanlarda el atmak istiyorlar ama grup öyle davranıyor ki sadece beni işaret ediyorlar, o baksın diye.ben bir havalara girdim, kıçıkırık bir tezgahtar olarak, anlatamam size :D. kota üzerinden çalışıyoruz ve ben aşağı yukarı iki haftalık kotamı, bir sabahta, birkaç saatte doldurmuşum.
    ···
  2. 27.
    0
    devam edeceğim arkadaşlar ama birkaç saat sonra. çok yorgunum öünkü. birkaç saat sonra işbaşı yapacağım. bugün cuma * . haftanın son günü, haftasonu bol bol yazarım *
    ···
  3. 28.
    0
    tüm grup alışverişini bitirdiğinde, mehmet yanıma geldi.

    mehmet eski yasak aşkım. bana her şeyi öğreten adam. her uçurumun kenarına gelişimde, beni uçurumun kenarından kurtaran adam. 2 yıllık emeğim. büyüyüşüm, güçlenişimin arkasındaki insan. beddua almama sebep olan insan. o mutluluğa değdi mi peki, sonradan kıvranışlarım evet fazlasıyla değdi. her mutluluğun bir bedeli olduğuna inananlardanımdır.

    neyse gelenler mehmet'in işten yakın arkadaşlarıymış. bir ilaç firmasının replerinden tutunda müdürüne kadar oluşan grubun bir kısmı. mümessil ya da replik yapmış olanlar bilirler, onların kıyafet paralarını çalıştıkları firma öder. aslında biz hep bu markadan giyiniyoruz ama diğer şubelerinden alışveriş yapıyorlarmış arkadaşlarım, konuştum özellikle bundan sonra hep senden alacaklar, sıkma sen canını deyip gitti.
    ···
  4. 29.
    0
    http://www.youtube.com/wa...Wy-Fg&feature=related
    ···
  5. 30.
    0
    bunlar gittikten sonra üzerime çöken ağırlığı tarif edemem size. oysa rahatlamam gerekirken, bana bir ağırlık çökmüştü. midem bulanıyordu. dengede durmakta zorlanıyordum. her ay müşterilerimi garantilemiş olmanın sevinci ve rahatlığı olması gerekirken, ben kötüydüm. gözümün önüne sürekli mehmet'in yüzü gelip rahatlıyor gibi oluyordum, sonra onun bir yuvası olduğunu hatırlayıp kendime kızıyordum. engellemeliydim bazı şeyleri, mehmet bu kadar hakim olmamalıydı hayatıma, daha dün ki adam o.bana acıyor mu acaba mehmet diyordum. hem mehmet ne ya, mehmet bey kızım o diyordum kendime...

    başından beri biliyordum, nerden biliyordum bilmiyorum ama kötü ve zor bir dönem beni bekliyordu.
    ···
  6. 31.
    0
    akşamında işten çıkıp, bankadan zor günler için ayırdığım paranın bir kısmını çektim. alkol alacaktım, kafamın biraz dağılması lazımdı. daha hayatın çok başındaydım, hayallerim vardı, umutlarım vardı. okulu bitiricektim en başta. böyle basit engellere takılıcak birisi olamazdım. o kadar salak değildim. eve gelirken ne kadar yorgun olduğumu farkettim, durup bir köşede dinlendim önce. benim bir huyum vardır, bazı insanlar yorgunken daha rahat uyurlar ama ben yorgunken uyuyamıyorum. o gece de uyumam lazımdı, bu yorgunlukla uyuyamam, alkol almakla ne isabetli bir karar verdim dedim kendi kendime.

    artık eskiden alkole sigaraya ağzını vurmayan insan yavaş yavaş alkole alışmaya başlayacaktı, bir iki dal sigara derken hoooop paket almaya başlayacaktı. şu an ki alkolik olmam, o ilişkimin getirdiği en büyük zarardır bana.

    eve geldiğimde çantamı ve poşetleri koyup, dışkapımı örtüp uzun uzun tavana bakmıştım. anlamsızca, napıyorum ben diye. duşa attım kendimi, duşta uzun uzun ağladım.
    ···
  7. 32.
    0
    duştan çıkıp, bir kadeh şarap doldurdum kendime. tv'yi açmadım. düşündüm sadece. mehmet'i abarttığımı, sadece onu ciksi bulduğum için bunu aşkla karıştırdığımı, onun bana bir ilgisi olmadığını sadece bir insan olarak beni önemsediğini, hata yapmaya oldukça meyilli bir dönemde olduğumu kendi kendime itiraf edip tv'yi açtım.

    artık sonbahar geliyordu. yazın son günleri. tv'yi kapatıp, balkona çıktım. esen mis gibi ılık bir rüzgar yüzüme çarptı.
    ···
  8. 33.
    0
    aynı hafta devam ettim çalışmaya. mehmet'i görmediğim sürece fazla düşünmediğimi farkettim. iş-ev arası gidip geliyordum ders kayıtları başlamıştı. her gün allaha dua ediyordum, ders progrdıbının işime engel olmaması için, hocaların sorun çıkarmaması. bir yer daha vardı. tunalı'da arkadaşımın çalıştığı bir bar, eğer burası için uygun olmazsam gidip barda garsonluğa başlayacaktım. sene 2006 bu arada, barların bu zamanlar ki gibi sönük olmadığı zamanlar. haftasonları arkadaşım, deli gibi bahşiş alırdı. bende altından kalkarım diye düşünürdüm.
    ···
  9. 34.
    0
    derken ders programları belli oldu. öyle bir yoğun program geldi ki o dönem aman allahım ben okula gitsem, mağazaya haftaiçi imkanı yok 5'ten önce gelemem, bir iki hocayı kafalasam ancak bir iki günü kurtarırım. haftasonu zaten full çalışmak zorundayım. bu koşulda müdür beni atacak. adam haklı bir yerde, ortada bu kadar işsiz ve daha yoğun çalışmaya hazır insan varken, adam beni mi idare edecek?

    ağlaya ağlaya gene otobüse bindim. müdürle konuşacağım, o da kabul etmeyecek haliyle hiç istemediğim halde, barlarda mecburen garsonluğa başlayacağım. iclali aradım, barda çalışan arkadaşımı, durumu anlattım tamam ordan atılırsan, ben burdan ayarlarım burdan bir şeyler dedi. hakkını helal etsin iclalim, hiç bırakmadı beni. iclal aynı okulda hazırlıktan arkadaşımdı, bölümümüz farklıydı ama tam benim kafadan birisiydi. sakat bir erkek kardeşi bir de ablası vardı, annesi ve babası yoktu iclalin, küçükken ölmüşler. yükü hep ağırdı, bazılarımızın bu dünyada imtihanı hakikaten zor oluyor. eve para girmesi için, o da hep çalışırdı. halen oldu kardeşine bakar.
    ···
  10. 35.
    0
    @86 çok teşekkür ederim dinlediğin için. arkadaşlar akşam devam edeceğim kesin. şimdilik biraz müsadenizi istiyorum. *
    ···
  11. 36.
    0
    @89 teşekkürler * . geldim panpalar. gene bol alkollü ve eğlenceli bir cuma oldu benim için. şimdi eve gelince tekrar bir kadeh şarap alıp, oturdum pc başına.

    http://www.youtube.com/wa...JesoM&feature=related
    ···
  12. 37.
    0
    aynı gün müdüre uğrayıp, durumu izah ettim. öyle küstah bir tavrı vardı ki resmen bir paspas gibiydim karşısında. özellikle müşterilerim fazlalaştığından beri hep daha acımasız olmuştu, bu hızlı yükselişimden rahatsızdı. bir zamanlar tezgahtarlıktan, müdürlüğe yükselen bir kişinin korkusunu, endişesini şimdi daha iyi anlıyorum aslında. özel sektör bu anlamda tam bir leştir. onun yerini kapmamdan korkuyordu. dediğim gibi şubenin en iyi satış temsilcisiydim, ciddi bir müşteri sayım vardı. oysa keşke bilseydi, o koltukta asla gözüm yoktu. o mağaza benim için sadece geçici bir süre beklediğim duraktı. benim gözüm çok daha yüksek yerlerdeydi.

    kusura bakma dedi, eğer ders programın yoğunsa, çıkarmak zorundayım. en kısa zamanda bana daha net bilgilerle gel deyip, kibarca göndermeye kalkıştı karşısından. kaybedecek bir şeyim olmadığını anlamıştım, meydan okumalıydım. birazda 19 yaşın verdiği cesaret diyelim. blöfün tutma ihtimalini düşünüp, beni çıkarırsanız, satışlarınızdaki düşüşü bence bir düşünün dedim. elbette benim çıkmamla burası batacak değil ama en azından kişisel olarak sizin prestijinizin düşeceği kesin dedim. bence ortayolu bulmalıyız dedim. tabi bunları söyledikten sonra böyle cool bir hal almadım, direk yutkundum böyle acı acı. adam karşısına alıp iki patlatsa, yerdeyim zaten sonra da hadi kovuldun kızım dese kapıönündeyim. sen ne çok şey biliyorsun öyle küçük hanım, sanırım gergin bir günün dedi. lütfen başka sorunun yoksa, işime odaklanacağım deyip, beni umursamadan bilgisayarına döndü.

    kapıdan çıktım. belliydi yani. çıkaracaktı adam beni işten. imkanı yoktu orada daha fazla çalışmamın. hiç istemediğim halde barda çalışmaya başlayacaktım. tekrar kata gittim, başladım çalışmaya. ağlıyorum gizli gizli. karar vermiştim, akşama istifa dilekçemi verip, ayrılacaktım.

    bulunduğum katta asansör durdu. ortalık oldukça sakin. müşteri neredeyse hiç yok. asansörden inenlere anlamsızca bakarken, birinin mehmet olduğunu farkettim.

    gözlerim parlamıştı. içime bir huzur dolmuştu. sanki tüm düğümlerim çözülmüştü ya da unutmuştum onu görünce. ne kadar yakışıklıydı. ne kadar karakteristik ve güven veren bir yüzü vardı. endamı ne kadar güzeldi... mehmet gelmişti.

    o beni görmemişti daha, gülümsedim bir anda.
    ···
  13. 38.
    0
    gelince bu ben direk ona doğru yürümeye başladım. artık o sadece benim için bir eski tanıdık olacaktı, daha ötesi olmayacaktı, öyle düşündüm o an. hem burdan ayrılacaktım, mehmeti de unutup gidicektim. küçük bir kalp heyecanı olarak bende kalacaktı. ileri de hatırlayıp"ahahaha, ne salakmışım ya" falan diyecektim diye düşünerek gittim.

    hoşgeldiniz mehmet bey dedim gülümseyerek, ya hoşbulduk da acelem var aslında dedi. elinde de bir paket vardı bu arada. bir şey almak için gelmedim, kayseriden kongreden geliyorum da sana da hediye olarak pastırma aldım ye de biraz kilo alırsın belki hem dedi gülerek.

    sahi o ara tam 40 kiloya düşmüştüm. artık kemiklerim sayılıyordu. hayatım boyunca asla kilolu bir kız olamadım ben zaten. aksine hep kilo alma sorunum oldu, tiroid bezlerimin hızlı çalışmasından dolayı.

    gülümsedim, teşekkür ederim ama ben vejeteryanım dedim.et yiyemiyorum dedim. ya saçmalama, yenmez mi et dedi. gene gülümsedim. ya baksana dedi, yarın akşam ben bir buraya uğrayacağım, çalıyorsun dimi yarın dedi. ağzımdan istemeden evet çıktı. oysa ben o gün, istifamı vermeyi düşünüyordum. tamam, hadi görüşürüz deyip gitti bu. arkasından baktım,asansöre koşuşunu gördüm. elimde paketle bakıyordum ona arkadan. karısına ve varsa çocuğuna gidiyordu. evlerinin ne kadar sıcak ve huzur dolu olduğunu düşündüm bir an. bense onun sadece acıdığı birisiydim bence.elimdeki pakete baktım, birisine ilgi duyan birisi pastırma almazdı ona. tamam yaptığı büyük jest, belki başka kız olsa buna birsürü anlamlar yükler o an ama nedense ben üzülmüştüm sadece. iclalin çalıştığı bara uğrama kararı aldım işten çıkışta. pastırmayı da ona verecektim, kardeşi seviyordu şarküteri ürünlerini.

    http://www.youtube.com/wa...6lnLk&feature=related
    ···
  14. 39.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=-z3waJuB_ww
    ···
  15. 40.
    0
    @93 marifet mi, hiç öyle düşünmemiştim *
    ···
  16. 41.
    0
    @93 çünkü söylediğin şey, o kadar önyargılı bir cümle ki. hayatım boyunca hep önyargılardan tiksindim.
    ···
  17. 42.
    0
    http://www.youtube.com/wa...Av78s&feature=related
    ···
  18. 43.
    0
    @101 teşekkür ediyorum inceliğin için. öperim *

    yeniden merhaba arkadaşlar. dün epey içmişim. kalktığımdan beri adeta ölü gibiyim. takip edenlere ayrıca teşekkür ediyorum. bugün uzun uzun yazacağım.

    http://www.youtube.com/watch?v=kKWMEKcGQGs
    ···
  19. 44.
    0
    akşam iş çıkışı, doğru iclal'in çalıştığı bara doğru yürümeye başladım. biraz konuşmam lazımdı. bir de eğer o barda işe başlayacaksam, bana uygun pozisyonları soracaktım. aslında mutfağı istiyordum. en azından herkesten uzakta, sarhoşları çekmeden sadece yemekleri yapardım.

    yürürken aklıma gene mehmet geldi. bir günaha kimse kolay kolay girmek istemez. acaba karısı nasıl bir kadındı ki, muhtemelen düzenli bir işi vardır karısının dedim içimden, benim gibi ordan oraya savrulmuyordur. ailesi de eminim onu çok terbiyeli büyütmüştür, benim gibi kopuk bir ilişkisi yoktur aileden. kesin çok güzel olmalı diye düşündüm. saçları mesela her hafta bakıma gidiyordur, harika bir rengi vardır. böyle thalia'nın saçları gibidir. benimkiler gibi süpürge gibi görünmüyordur. tahta memeli de değildir eminim benimkiler gibi. kilosuyla, boyuda çok orantılıdır kesin, benim kadar zayıf olamaz. pazar günleri brunch yapıyorlardır eşi ve arkadaşlarıyla beraber. benim gibi sabahın erken saatlerinde yollara düşmeye çalışmıyordur. geceleri uyurken kesin mehmet'e sarılıyordur. o gövdeye uzanmak eminim çok güven veriyordur. gülümsedim bir an. inşallah çok mutlu olurlar dedim. bir üşüme geldi bana bir anda, artık eylül ayıydı. hastalanmamam lazımdı, artık çıkarken bir de yanıma hırka almalıyım, banane mehmetten ve eşinden diye içimden konuşup, nihayet iclalin çalıştığı bara geldim.

    bir yoğun,bir kalabalık,bi gürültü. gecenin karanlığında ve sessizliğinde, şehrin en sahte ışıkları ve en rahatsız edici gürültüsü. iclal beni görünce el salladı, bar kısmına oturup bekledim onu.
    ···
  20. 45.
    0
    beklerken, iclal uğradı yanıma, bir kadeh şarabı da bana ikram etmek için getirmiş. hemen anlatman gereken şeyi anlat, çünkü bir türlü işe odaklanamadım senin yüzünü gördükten sonra dedi. moralin tak gibi belli, iş sorunsa zaten burada hazır işin dedi. yok dedim, iş değil iclal.. sanırım bir adama aşık oldum yani aşkta değil de hoşlantı sanırım dedim. eee ne var bunda, mal mısın bunun neresi kötü ki dedi. adam evli ve sanırım oldukça zengin ama aramızda hiçbir şey yok, haberi bile yok hatta sadece tek taraflı bir şey, yarından sonra da görmeyeceğim zatem. iyi tak yemişsin deyip bu gitti çağıran müşteriye. suratı öyle düşmüştü ki iclalin, anlamıştım iclal çok kızmıştı. merakda ediyordu ayrıntıları ama iş vardı şu an.servis yaparken iclali düşündüm. ne kadar yoğun çalıştığını, güçlü olduğunu, hiç yılmadığını tabir yerindeyse tam bir erkek gibi kızdı.
    ···