-
51.
+2 -1devam ediyorum. ilk entryde sadece benim yazdıklarımı görebileceğiniz adres şeysini koydum.
---00---
o günden sonra aramızda oluşan bağın çok daha farklı bir boyuta geçtiğini anladım. pişmanlık, vaçgeçme gibi
duyguları hissetmek için artık çok geçti. temmuzda girdiğim kpssyi kazandım. artık aynı ili istemek mecburiyet
haline geldi zira onu düşünmeden geçirebildiğim bir an yoktu. yanında olmalıydım, en azından görebilmeliydim.
25 tercihimin hepsini çalıştığı ilden yaptım. uzak kalamazdım.. kalmadım da. o okulu kazanamadım ama aynı ilin ilçesinde
bir yeri kazandım.
tatil bitti bu seminer dönemi denilen taktan süre geçti ve okul başladı. tabi zihnimdeki fillerin gibişi son sürat devam ediyordu.
her şeyden önce özlemiştim. son konuşmamızdan beri, elini son tutmamdan beri aradan aylar geçmiş ve bırakın
konuşmayı görememiştim bile. ama aşkda bir azalma yoktu. yokluyordum arada kalbimi. aşkın günümüzde
çok hızlı tüketildiğini düşünürüm hep. hergün sabahtan akşama kadar birlikte olursanız sevdiğinizle ve hatta ayrıldığınız ilk an
çok özledim diye mesaj atarsanız gülerle adama. o aşk değil alışkanlıktır. aşk nasıl bir şeydir biliyor musunuz?
kalbinizi söküp sevdiğinizin ellerine verirsiniz arkanızı dönüp gidersiniz.o kalbe cani gibi de baksa, ayaklar altına alıp ezse de
kalp artık sizde değil ondadır. -
-
1.
041.entry ayraç
-
1.
-
52.
+3günler böyle taktan geçiyordu. bu süre zarfında hiç görüşemedik sadece bir defa telefonla konuştuk.o da kötüydü.
merveyle görüşememek yetmediği gibi bir taraftan askerlik bir taraftan da ailemin artık seni evlendirelim dırdırı başlamıştı.
askerliği hallettim. zaten aklımda olan yüksek lisans eğitimine başlayınca onu saf dışı bırakmış olduk ama
ailemin hadi artık evlen ısrarı aykut kocamanın selçuk şahin ısrarından bile fazlaydı. şurda bir kız varmış artık mesleğinde var hadi bi git konuş
tarzı soruları zaten ikiye bölünmüş zihnimi zırhla kokoreç gibi kıyıyordu.
zaten merveyi de göremiyodum vay dıbınakoyumdu.
baskılara dayanamadım yüksek lisanstan da tanıdığım kızın tekiyle bir yerlerde çay kahve içelim diyerek ailemi bi nebze de olsa
kontrol altına almak istiyordum.
bu buluşmanın tam bir fiyaskoyla sonuçlanacağını nereden bilebilirdim.. -
53.
+1kimse takip etmiyo diyerek çay sigara molası vermiştim panpa ondan tekledi*
-
54.
+4gibko bir kafe bahçesi.ana yolun kenarında.ben seçmedim. kıza nerde istersen dedim o da bula bula bu salaş
yeri bulmuş. neyse gibtir et dedi içses.
sırasıyla havadan, sudan, üniversiteden, öğretmenlikten, konuşmaya başladık. konu aşk işlerine yani asıl gelmesi
gereken yere gelmeye başlayınca ben ya lafı değiştiriyordum ya da ucu açık politik cevaplar veriyordum.
iyi bir kızdı. bilgisi ve kültürü vardı genel geçer şeyler hakkında ama bilmiyordu ki bunların hiçbiri benim
umurumda bile değil. üstelik gamzesi de yok. hiç benzemiyor ki merveye..
merve..
uykusuz gecelirmde kurduğum hayallerin baş kahramanı. meleğim. şimdi ne yapıyordur acaba.
ay bile dünya ile arasında binlerce kilometre varken geceleri dahi olsa görünüyor amk. bende bir resmi bile yok.
sadece John Locke'un tabula rasası gibi boş olan zihnimdeki levhaya kazıdığım gülüşü. gülüşü tatlı olan kızları mı seviyordum yoksa
merve güzel güldüğü için zihnim genelleme mi yapıyordu. bunu hiç öğrenemeyeceğimi düşündüm sonra ya da öğrenmek istemeyeceğimi.. -
55.
+3bir taraftan karşımda oturan kızın konuşmasını yarım yamalak dinleyip başımla onaylıyor bir taraftan da iç hesaplaşmamı tamamlamaya çalışıyordum.
ama yarım kaldı.. daha doğrusu gerek kalmadı. tesadüflerden nefret eden ben, en büyük tesadüfle karşı karşıya kaldım.
tam çaprazımdan merve elinde bir poşetle geçiyordu insan uykuda bile kendisine bakıldığını anlarmış, merve de gözlerimin kendisini gördüğünü anlamış
olacak ki eş zamanlı bir şekilde bana baktı ve göz göze geldik.. sonra karşımdaki kıza baktı. biraz daha yaklaştı, artık gözlerini çok daha net görebiliyordum,
aynı anda yolunu değiştirip uzaklaştı gitti. sapsarı olmuştum. tansiyonumun dip yaptığına eminim. bakakaldım sadece..
müsade isteyip tuvalete kalktım. elim ayağıma dolaşıyordu. zaten merveyle birlikte olarak sıçmıştım bu da sıvama faslıydı. ama ben istemedim ki bu buluşmayı
zorlamayla oldu. hiç bir duygu beslemiyorum dışarıdaki kıza karşı. ne düşündüğümü anlatmalıydım.. ama ilk adımı ben atarsam suçluluk duyduğum
ve zihnindeki kötü bir şey yaptığım imajı daha da sağlamlaşacağı için beklemeliydim. elimi yüzümü yıkadım biraz kendime gelmeye başlamıştım.
bunun ilk emareleri tuvaletten oturduğumuz masaya varana kadar aklımdan kırk tane farklı fikir geçmesiydi. Sohbetin kalan kısmı soğuk geçti,
zaten keyifsiz başlayan konuşma felaketle bitmişti. kızı evine bıraktım derste görüşürüz diyerek.bir daha görmek istemiyorum ki ne dersi.. -
56.
+3içim içime sığmıyordu ama bu sevindiğiniz andaki durum değil. panik, heyecan, korku gibi duyguların baskın olduğu kısmın hareketliliği. gittim bir parkta oturdum.
farkında olmadan dizlerimi sallıyormuşum, yanımdaki yaşlı amca "oğlum bir hastalığın mı var ?" diye sorunca sorunca farkettim.. hastaydım evet zihin kanseri olmuştum..
"hastayım amca, hem çok" dedim. ne gibime cevap veriyosan iyiyim de geç. pişman oldum. "neyin var oğlum, hastalığın ne?" diye sohbet koridorunun
kapılarını açan soruyu sordu. hiç havamda değildim hele bugün hiç. aslında yaşlı insanlarla konuşmayı severim, onları hep çağımızın kalıcı bellekleri
olarak görmüşümdür. ama bugün o gün değildi. cevap vermeden kalkıp eve gittim..
sigara içtikçe sanki içime çektiğim dumanlar zihnimdeki kıvrımlarda dolaşıp en karanlık köşelere gidiyor ve en kötü ihtimalleri dışarı üflüyorum.
pişmandım. o kızla görüştüğüme değil, o kızla görüşmeyi kendime nasıl kabul ettirdiğime..
o gece zor da olsa uyudum gözlerimi kapattığımda hala teninin rayihasını duyuyordum. aşk diye bir şey varsa o bu duygu olmalı dedim. -
57.
+4 -13 gün ne haber aldım ne gördüm ne de hakkında bir şey duydum mervenin. gün geçtikçe aklımdaki terazi onu aramam gerektiği yönünde ağırlaşmaya başlamıştı ki
telefonuma mesaj geldi.(bu arada önceki entrylerde söyleyip söylemediğimi hatırlamıyorum ama öğretmen evi faslından sonra numarasını almıştım)
şu gün şurada şu saatte buluşalım.
yine erken gittim.
biraz sonra kapıdan girdi meleğim. bu kez çok daha bakımsız olduğunu gözlemledim. gözlerinin altı morarmıştı. selam vermeden masa oturdu.
-"çok konuşmayacağım" dedi. bi dinler misin tarzındaki vücut hareketimi dikkate bile almadan konuşmaya başladı.
-"ben" dedi. gözleri dolmuştu.bi kaç saniye devam edemedi.
öleyim lan ben. üstüne titrediğin bir kızı getirdiğin duruma bak..
-"evli olduğum halde sana aşık oldum ve ve seninle birlikte oldum" .. "ve ne kdar da salağım ki hala aşığım" dedi.
gözlerinden damla damla akan yaşlar akıyordu.
bağır denilen bir kelime vardır bilir misiniz. işte akanlar sanki gözyaşı değil uçları alevli oklardı ve her damlada bağrıma saplanıyordu..
ve sonuncusu gözyaşı olarak değil söz olarak kalbimi parçaladı.
-"unutmak da aşka dahil.."
kalkı ve gitti. -
58.
+6yarım saat kadar masadan kalkmadım, kalkamadım.
sadece uğultuları hatırlıyorum. ve etraftan gelen saçma sapan kaşık çatal sesleri, hemen arkamdaki masada oturan ergenlerin pasta muhabbetleri,
garsonun yanıbaşımdan geçerken ayakkabılarının çıkarttığı ses. düşünemiyordum. düşünmem gereken en önemli anda düşünemiyorum.
hesabı ödedim eve geldim daha akşama çok var ama çuval gibi yığıldım. uyumak için yatmamıştım düşünebilmek için yattım.
ama tek yaptığım ağlamak oldu. yani bunu itiraf veya salaklık olarak görmeyin ama ağladım. hemde nasılki çocukken çarşıda anne babamızdan
bir kıyafet ayakkabı istediğimizde hayır dediklerinde sanki dünyanın sonuymuş gibi hıçkıra hıçkıra nefesimiz kesile kesile ağlardık ya işte tam da öyle ağladım.
gözümü kapatıyorum sadece karanlık var hani nerede zihnime kazıdığım merve? hani nerede beni benden alan gamzesi? sen kırdın paramparça ettin
o tabloyu hakan diyor kafamın içindekiler. ne zaman uyuduğumu hatırlamıyorum ama ertesi sabah -pazar sabahı- saat 6 gibi uyandım. . -
59.
+4hayatım boyu kahvaltıya önem vermişimdir. sabah bir şeyler yemezsem aklımdaki mekanizmanın çalışmadığını bilirim çünkü. ve kafamın içindeki çarklara
şu an her şeyden çok ihtiyacım vardı..
son olanları tekrar canlandırdım zihnimde kritiğini yaptım ve bir şekilde konuşmalıyım diye düşündüm. ikimizde yetişkin insanlardık merveye durumu anlatırsam
en azından dinleme medeniliğini gösterecektir. trip atmak başka bir şey çünkü ergenlerin işi. düşün dedim hakan şu gibtiğim beynin bi defa da güzel bir şeye
çalışsın. konuşmalıyım ama nasıl? evin içinde 40 tur attım ama sonunda buldum.
29 ekime az kalmıştı. 19 ekimde ilçelere pek bi tak düşmüyor. yani kaymakam merkezi bi okulda yapıyor, imkanı olmayan yerlerde herkes kendi başına.
bizimki zaten erken biter. ilde durum değişik büyük okullara belli sırayla verirler müsamere işlerini merkezdeki diğer okullar belli düzeyde katılım gösterir.
öğretmenler full kadro ve öğrencilerin bir kısmı. ilden ile ve ilçeden ilçeye farklılık gösterebilir ama genelde böyledir. çalıştığım yerde de hala böyle. neyse.
plan hazırdı sadece beklemek kaldı, en sevmediğim kısım.
29 ekim günü biz düşündüğüm gibi erken bitirdik arabaya bindiğim gibi merkeze vardım programın ortaları bitmesine daha var. hemen merveyi bulmalıyım. -
60.
+2stattayım. okul sırası, işte mervenin okulu ve işte eski arkadaşlar ve merve. ne kadarda masum ve mahzun.. çok kırılgan görünüyor. biraz da uzakta arkalarda duruyor herkesten.
o okuldan arkadaşlarımda arada görüşürüm. okulda ki durumları falan. son günlerde mervenin çok sessiz ve üzgün olduğunu söylemişti arkadaşım.
şu hali o konuşmayı anımsattı. oysaki ne kadar cana yakın biri. önce arkadaşların yanına gittim slamlaştık lafladık biraz göz ucuyla baktım gördü beni.
irkildi ve başını eğip biraz daha uzaklaştı. ölmüşüm ve cenazemdeyim sanki. vedalaşıp uzaklaştım arka taraftan dolanıp mervenin yanında belirdim.
+"konuşmalıyız"
-"konuştık zaten"
+"benim söyleyeceklerim?"
... biraz sessizlik oldu sanırım söyleyeceklerimin ne olduğu merakıyla son sözünü söylemenin verdiği zorunlu reddetme ikileminde kaldı. belki aşkı ağır geldi
belki de merakı bilmiyorum ama "tamam" dedi "10 dakika".
+"gel" dedim alandan uzaklaştık stattan çıktık arabanın önüne geldik ve durduk. arabanın kapısını açınca sert bir "hayır" duydum.
aynı sertlikte "bin" dedim. yaptığım riskliydi. ama söyleyecek sözüm bitmemişti. arabaya bindi. biner binmez parfümü burnumdaki almaçlarla dansa başladı.
özlemiştim dedim içimden.. arabayı çalıştırdım ve sürdüm..
-"napıyorsun sen, 10 dakika dedik nereye gidiyoruz"
cevap vermedim sadece olabildiğince hızlı sürdüm. merkezin biraz dışına çıktık. bir iki tane gibko balık çiftliğini geçince güzel bi alan var.
çay bahçesi gibi ama ilerisi de dağlar ve biraz orman var, salaş ama güzel bi yer yani. telefonu çaldı, müdür arıyor.
-"müdür bey arıyor dön hadi lütfen"
+"acil içim çıktı de izin al" dedim.
-"hayır yalan söylemeyeceğim geri dön"
+"beni dinlemeden dönmeyeceğim" dedim. çaresiz müdüre bir şeyler geveledi ve kapattı telefonu.
bu arada çay bahçesine de girmiştik. -
61.
+5arabadan inmedik. akşamları falan soğukta arabadakilere de çay getirdikleri için çalışan çocuk inmediğimizi görünce yanımıza geldi,
ben de mecburen ben işaret edince iki çay getir dedim. tamam abi deyip gitti..
evet artık anlatma zamanı. dürüst olmalıydım.
+"evet" dedim "orada gördüğün şey ben ve bir kızın konuşmasıydı" dedim.
kafasını kaldırım öyle bi baktı ki sanki sıçmıştın sıvadın şimdi de tüy dikiyorsun bakışıydı bu.
devam ettim.
+"seni aileme anlatamazdım" dedim. "henüz erken".."ve ailem bana sürekli artık evlenmem gerektiğini söyleyip duruyor".."ben seni seviyorken
bir başkasıyla nasıl yuva kurarım" dedim. tepki yoktu sadece dinliyordu. doğaçlama çalışıyordu kafamdaki çarklar.
"bu baskılardan bir süre kurtulmak için güya o kızla buluşup konuşacaktım ve aileme de gidip kızdan hoşlanmadım istediğiniz oldu gittim konuştum bi süre bana bulaşmayın"
dediğimi anlattım.
makul kızdı merve ve bende gerçekleri evirip çevirmeden kıvırmadan anlatmıştım. biraz bekledikten sonra kararsız gözlerle
-"sana inanmalı mıyım" dedi. biliyordum ki ikimizde birbirimize hala aşıktık.bu onun kanıtıydı.
+"sevgilim" dedim.-ilk defa demiştim-."ben senin elini tuttum ya kokunu bir defa soludum ya artık aklımda senin gülcemalinden başka bir suret yok"
dedim. tam olması gerektiği gibi içten. yalan yoktu dediklerimde.
çekingen bir şekilde ellerimi uzatıp ellerini tuttum.. tepki göstermedi. ikna olmuştu.. -
62.
+6 -1daha sıkı tuttum elini ona doğru döndüm ve yaklaştım ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.ama geri çekilmedim çünkü kokusunu doya doya içime
çekmeyeli aylar olmuştu şu an hissettiğim duygunun ve kokunun sarhoşluğunu doyasıya yaşamak istiyordum.. sarıldık.sımsıkı. onunda derin nefesler
aldığını hissettim, rahatlamıştı. ikimizde rahatlamıştık. bi süre öyle duruk. ben bir daha böyle bir durumun olmasına izin vermeyeceğimi ve onu çok özlediğimi anlattım.
o da ayrı kaldığımız günlerde beni unutmaya çalıştığını ama bu aşka bu duyguyu yakıştaramadığını itiraf etti.
mutluyduk yeniden. arkama yaslandım derin bir nefes alıp verdim. elimi camdan çıkarıp çırağa iki çay işaretini yaptım. çaylar geldi içtik pek konuşmadık bu sürede
bakışmak yetiyordu ikimize de. sevgiyle bakan iki göz varken destan yazmaya ne hacet.. çaylar bitince saate baktı "artık gidelim" dedi.
"gitmeden" dedim "son bir şey söyleyeceğim"
dinliyorum anldıbına gelen bir hareket yaptı başıyla.
+"bu yaşadıklarımızın adı aşk".."ve bir o kadar da ihanet." ..irkildi
"mutsuz bir evliliğin olduğunu biliyorum" kelimleleri birbirine bağlayamıyorum. laf cambazlığı yapmanın artık gereği yoktu. varmak istediğim cümleyi söyledim.
"kocandan boşanmanı istiyorum".. -
63.
+4 -1anlattım ona. başlarda çok sert tepki gösterdi boşanamayacağını anlattı ama her söylediğine mantıklı bir cevap veriyor, ikna olması için elimden geleni
yapıyordum. cümlelerimin genel çerçevesi; mutsuz olduğun bir adamı aldatmaktansa boşanıp iki taraf içinde vicdani bir rahatlama merhalesi yaratmak en mantıklı
olan seçenekti. aklına yatmıştı bu. "düşüneceğim" dedi. "ama artık gidelim lütfen"
~
yaklaşık bir ay düşündü. çünkü ne görüştük ne buluştuk. kararını verince söyleyeceğini biliyordum. umutluydum.
insanı hayata bağlayan şeyler aynı zamanda hayattan da koparan şeylermiş. benimde öyle oldu. bir ay kopmuştum hayattan.
tam bir sessizlik ve bekleyiş.
bir ay sonra yine bir mesaj. "yarın şu saatte şuraya gel".
uyumak ne mümkün. doğacak çocuğumun hayalini kuruyorum ne uykusu amk. evimin perdesini mi düşünmedim. boşanınca farklı şehirlere gidip kuracağımınz
hayatın planlamasını mı yapmadım. neler neler amk.
ilk günkü heyecanımı duyuyordum onu kafede beklerken. mutlu anlarımızı düşünüp olumlama yapıyordum zihnime. ve geldi meleğim.
yüz ifadesinden bir anlam çıkarmak mümkün değildi. selamlaştık.
+"seni dinliyorum" dedim. heyecanlı olduğumu anlamıştı hafifçe süzdü beni. sabit bir noktaya baktı bir süre, yarım bir nefes aldı ve verdi cevabını.. -
64.
+3evet beyler. sabretmek güzel bir erdemdir. bu güne kadar sabrettiniz yarın gece hikayenin son kısmıyla bitiriyorum. zaten günümüze de iyice yaklaştık.
yarın kapanışı yapıyorum. iyi geceler amk. -
65.
+2beyler devam ediyorum sakin. zaten az bir kısım kaldı. sonraki enrtyden devAM.
-
66.
+7 -2-"yapamam"
ne kadar kısa, net ve keskin bir kelime. zihninde farklı cümleler beni kırmayacak belki yıkılmamı engelleyemeyecek ama en azından daha az acıtan
ifadeler bulabilirdi. eminim bulmuştu ama belli ki o da son kertede hepsini silip attı ve geriye kalan son taş parçasını sapladı bana.
aslında nedenini çok merak etmiyordum. çünkü bir aylık süreçte istemesemde olası olumsuz cevaplarının nedenlerini de düşünmüştüm. ve muhtemelen
benim zaten düşündüklerimden birini söyleyecekti. toplum baskısı, kocasına daha fazla ihanet edemeyeceği vs vs.
-"bir şey demeyecek misin?" diye devam etti az sonra.
+"benim sorum hayatımızın akış yönünü değiştirecek bir soruydu ve sende olumsuz bir cevap verdiğine göre artık bu yolda devam edemeyeceğimiz anldıbına gelir"
belki de söylemek istediklerinin hepsini ben demiştim ona bir şey kalmamamıştı diyecek.
-"nedenini de mi merak etmiyorsun?"
+"hayır"
derin bir nefes aldı toparlandı ve "pekala" dedi. sonundaydık artık yolun. güzel gitmiştik ama son engelde duvara çarpmıştık.
-"ama şunu unutma.." diye cümleye başlamıştı ki elimi kaldırıp dur şeklinde bir işaret yaptım.
+"lütfen" anlamıştı. bana söyleyeceği sözün ne olduğunu anladığımı anlamıştı. ben sana hep aşıktım diyecekti biliyorum.
çünkü bütün vücudunuzu yalanlarınıza alet etsenizde bir bakışınız aslında ne demek istediğinizi söyler.
o kalkınca bi süre sonra bende kalktım. dışarı çıktım. salt oksijen alabileceğim bir yere gitmeliydim zira nefes almakta zorlanmaya başladığımı hissettim..
şehrin biraz dışında merveyle son gittiğimiz yere gittim. derin derin soludum. kahretsin sanki hala mervenin kokusunu duyuyorum..
üzülmüştüm.ama bir daha ağlamadım. onunda kendince nedenleri vardı. zihnim hem olumlu hemde olumsuz sonuçlara göre belli bir yol çizmiş gibiydi.
sanki otomatik davranıyordu vücudum. ve bende kabullendim.. -
67.
+9 -1bu kadardı beyler.
o günden sonra cidden üzüldüm yani içten içe kahroldum ama ne kimseye söyledim ne de belli ettim. ne de o günden sonra merveye ulaşmak için çaba harcadım.
ikimizde biliyoruz çünkü.
son yaşadıklarımız işte 29 ekim vs. derken şubat tatiliyle beraber yaklaşık 7 ay oldu görmeyeli..
~
bazı sorulara cevap vereyim
başlık aslında evli bir kadınla ilişkim var olmalıydı doğru ama o başlık açılmış muallakler mecburen bunu açtım. zaten algıda tamamlama denilen bir şey var.
çoğunuz onu ilişkim diye okudu geçti.
sonra yaşlar mevzusu ben şu an 26 yaşındayım, o da 27. bu yaşadıklarımız olduğu esnada biraz daha küçüğüz işte anlayın 1 -2 yaş.
diğer mevzu yazma tarzım, betimlemeler vs sebebiyle zütünden uyduruyo, mabadından çıkarıp yazıyo diye eleştiriler geldi. beyler benim branşım
türkçe, edebiyat değil. ama çok kitap okurum ben. tahayyül edemeceğiniz kadar çok. o yüzden bardaktan taşanlar bunlar. rahat olun yani uydurma yok.
son olarak şehirler soruluyor. o kadarını söyleyemem tadir edersiniz ki.
edit:imla -
68.
+1 -1@553 panpa sonu filmlerde güzel biter. baştan bilmiyor muydum tabi ki bazı şeyleri zihnimizde temaşa ettik ama. aşkın sadece gözü kör değil aynı zamanda sağır, dilsiz ve aklı da kısa.
-
69.
-1@557 kısmet.
@558 sardıysa hikaye ne mutlu karşim. -
70.
+1 -1@564 pm attım.
@565 başladı bitti panpa sündürmenin lüzumu yok.
@568 eyvallah. sözlüğün takunun çıktığının bende farkındayım.
@569 sağol.
@570 senin okurken doldu benim de yazarken kardeşim.
bu arada entry silmeyin @ ler karışıyor amk. -
-
1.
0Hacı naptin simdi evlendin mi
-
1.
-
banane olm
-
bakircanda kişiliksizlik hastalığı var
-
bazi insanlar sadece dunyanin
-
cccrammsteinccc ve jordi el nino adlı yazarlar
-
niye yaşıyoruz harbi
-
bozdun mu ulan kızı
-
buraya uğrayınca
-
bu evrende ölürsek diğer evrenlerde de
-
abi karı milleti sevilmez zaten
-
dua lipa travlara benziyor
-
40 yasında abınız olarak sozlugu bırakıyorum
-
keske turkiye gelseydin
-
allah dünya hayatına müdahele etmiyor
-
dindar degilim yanlis anlasilmasib
-
benim bi akrabam var kıçında don yok
-
travesti ile el ele gezen incici
-
güzel yazmış herif
-
ultra zengin olsam münzevi olurdum
-
başladıysa geç yazmalar
-
aceyip iti hangi ilde okuyacan
-
keşke manifest grubundan bir kızla sevgili
-
kemiği ince toz haline getirip suyla hamur
-
incici cuck aile ziyareti
-
isin tabiatinda var r
-
huur evlatlari tam liste amg
-
beyler bir kızın sevdiğini nasıl anlarım
- / 1