evlenmiş bir adamdan ayrılık hikayesi

dinlemek isteyenler toplansın. kendisinden birde oğlum olan eski karımla tanışmamızdan ayrılışımıza kadar olanları anlatıyorum. toparlaşan dinlemek isteyen olursa hikaye anlatıcam sizlere.

bir anda ne çabuk toplandınız lan. başlıyorum o zaman birazdan. dolaptan biraları alıp geliyorum.

beyler dinleyen olacaksa anlatıcam. hazır benim için her şey.

gibleyen yok mu amk

entryleriyle beni yazmaya şevklendiricek arkadaşları bekliyorum.

açıkça söylemeliyim ki böyle çok elit bir insan değildim. kimseden farkım yoktu. derslerime yoğunlaşmaktan uzaklaştığım bir zamandı. abimle aram bozuldu diye bayağı tatsızdım. okulda ders bittikten sonra kampüs içinde ki kantinden bir bardak sıcak nescafe alıp beyaz plastik bank cinsi sandalyelere oturdum. ocak ayıydı şimdi ki gibi. hava soğuktu açıkçası üstümde kalın bir pardesü vardı. iç cebinden bir winston paketi çıkartıp içinden bir dal aldım. nescafemi yudumladıktan sonra sigaramı ağzıma alıp çakmağımı ateşledim. sigaram yandıktan sonra derdimi geçireceğine inanarak o pis dumanı derince bir içime çektim. çektiğim dumanı geri üflerken gözüme karşı bankta oturan kumral kız çarptı.

üniversiteli kızları bilirsiniz sırt çantası değil normal el çantası kullanırlar. çantası masanın üstündeydi ve kapalıydı. kız iki kollarını bir birine paralel olacak şekilde sandalyenin birleşik olduğu düz zemine koymuştu. ve tam olarak düz zemine odaklanmıştı. masa da hiç bir şey yoktu. ne bir defter ne bir sigara paketi ne bir kalem ne de boş bir içicek çöpü. her halinden bir şeyleri kafasına taktığı belli oluyordu. benim nescafem bitmeden kendine geldi. çantasını omzuna takıp arkasını dönüp kantinci eşref abiye - kolay gelsin eşref abi , yarın görüşürüz - diyerek okul sınırlarından uzaklaştı..

okulda ki bir çok kızdan güzellik bakımından yetersiz olan bir kızdı. yani ilk görüşte etkilenilecek bir tip değildi.bu yüzden kafamı taktığım şey kendisi değil , onu bu kadar dalgın olmaya itecek şeyin ne olduğuydu. tanımadığım biri olduğu için fazla üstelemedim. düşünürken sigaramın beklemekten bittiğini farkettim. küfür edip sigarayı attım. nescafemden son bir yudum alıp ayağa kalkıp kantinin penceresine yaklaştım. parayı uzattıktan sonra eşref abi babacan tavrıyla para üstünü geri verdi. görüşürüz kardeşim dedi çok samimi bir şekilde. görüşürüz eşref abi diyerek okuldan ayrıldım. en yakın otobüs durağına doğru yürüdüm.

dinleyen yoksa anlatmıycam beyler

amk sizin.bir hikaye anlattırmadınız. gibleseniz şaşardım

@20 eyvallah panpa gerçekten dinliyosanız devam edicem

neyse. devam ediyorum.

dalıp giderken sigaramı çekmediğimi farkettiğimi söyledim az önce. damağımda sigaraya doymadığım için değişik bir tad vardı. canım sigara yakmak istiyordum ama otobüsün sigarayı yaktıktan hemen sonra geleceğini düşünürekten yakmıyordum. boşu boşuna sigara atmak istemiyordum. yaklaşık üç dakika kadar sonra otobüs durağa geldi. otobüse bindim. kent kartı geçip otobüsün tekli koltuklarından birisine oturdum. bir an önce otobüsten inip sigara yakmak istiyordum.

nihayet gelmiştik. evime en yakın durakta değilde bir durak öncesinde otobüsten indim. sigara içmek istiyordum. şimdi evde içsene amk öküzü diyenler olacaktır. açık hava da yürüyerek sigara içmenin tadı bir başka gelir bana. dışarda sigara içmek her zaman ayrı bir keyif verir bana. her neyse sigaramı yakıp evime doğru yürümeye başladım. evimin önüne gelince sigaram bitmişti. duvara basarak sigaramı söndürüp yere attım. sokak kapısını açtım ve asansöre binip katıma çıktım. sessizce evime girdim. koridor ışıklarını açıp küçük ve dinlenmek için dizayn ettiğim odama geçtim. kapıyı kapattıktan sonra pardesümü üstümden çıkarıp odamda asılı olan küçük askılığa astım. üstüme rahat bir şeyler giydikten sonra yastıklarla döşenmiş köşeye kendimi attım kitabımı alıp. çok iyi hatırlıyorum iki şehrin hikayesini okuyordum o hafta. sessizce kitap okumaya başladım.

e amk dinleyen yok mu. valla keyif bırakmıyosunuz ha

dinleyen yok mu lan.

cuma günlerini ve hafta sonları uyumayı pek seven bi insan değildim. hala değilim. gecemi kitap okuyarak ve müzik dinleyerek geçiririm. fakat o gece fazlasıyla uykum vardı. telefonumda 2-3 cevaplanmamış mesaj vardı. onlara bakmadan kıvrıldım. uyudum. ertesi sabah 10 civarıydı uyandım. kendime güzel bir kahvaltı hazırlayıp dışarı çıktım. cumartesiydi günlerden. okuldan arkadaşlarla buluşmak üzere yürümeye başladım.

sağolun okuyan panpalarım.

sigaramı yanıma almıştım ama arkadaşlara geleceğim dediğim saatten daha sonra gideceğimi farkettiğimden olsa gerek yürürken sigara yakmak aklımdan geçmemişti. taa ki bir kıraathanenin önünden geçene kadar. sigara kokusuna dayanamadım. kıraathanenin önünden geçtikten hemen sonra paketten bir dal daha çıkarıp sigaramı yaktım. çarşı bulvarına aktım hemen sonra. cafeye gelmeden 200 metre önce sigaram bitmişti. içerden bizim kızlardan birini indirmelerini istedim arkadaştan. damsız girilmiyordu içeri. özlem inmişti aşağı. naber nasılsın muhabbeti yaptıktan sonra yukarı çıktık.

yukarı da bayağı kalabalık bir masa vardı. tanıdığım tanımadığım bir çok insan oturuyordu. tanıdıklarım beni görünce ayaklandı. herkeste kızgın bir surat ifadesi vardı geç kaldığım için. uyuşuk olduğumu biliyonuz hiç kızmayın boşuna diyerek geçiştirip yerime oturdum. oturduğumuz mekan iki katlıydı. biz üst katta oturuyorduk. dediğim gibi kalabalık bir gruptuk ve çok fazla sigara içen insan vardı. üst katı tercih etmemizin sebebi tamamen buydu. yoksa normalde alt katın üst kattan daha güzel bir atmosferi vardır her zaman. cafede çalışan genç bir eleman yeni geldiğimin farketmiş olmalı ki gelip yanıma bir şey ister misiniz? dedi. hava soğuktu bir de deli gibmişcesine üst katta oturuyorduk. sıcak bir şeyler içmek istedim. sıcak çikolata söyledim bir tane. oturdugumuz masa 3 tane masanın birleşmesiyle olmuş bir masaydı. yani boyuna oturuyorduk. ben sipariş verdikten sonra soldan bir ses bana da sütlü kahve verir misin? dedi. gençte peki diyerek aşağı kata indi. kimseye farkettirmeden esnercesine geriye yaslanıp siparişi kimin verdiğine baktım. tahmin edeceğiniz üzere o kızdı. şaşırmıştım. aklımda yoktu. şaşırmıştım.

@39 sağolasın panpa. devam ediyorum.

bu kadar kalabalık toplanmamızın sebebi okulda çok sevdiğimiz bir hocaya doğum günü sürprizi yapmaktı. oturdugumuz bölgede kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde masaları yukvarlak yapıp konuşmaya başladık. herkes fikirler vermeye başladı. herkes orjinal bir fikir olması konusunda hemfikirdi. konu konuşuluyor arada iki üç espri yapılıyordu. gülüşüyorduk falan. sonra belli kararlara vardık. herkese belli görevler verildi. alınacaklar getirileceklerin hepsi bir kağıda not edildi. ondan sonra herkes kendi arkadaş grubuyla muhabbet etmeye başladı. bahsettiğim kız 1 i erkek üç arkadaşıyla okey masasına oturdu. erkek olanın adı mertti. tanışıyorduk. masadan kimse okey oynamak istemiyordu onlar dışında. mert kanka boş musun? dedi. noldu? dedim. 4. yü arıyoruz gel hele bir okey atalım dedi. iyi bakalım deyip boş sandalyeye oturdum. karşımda o kız vardı. oyunda eştik anlayacağınız.