evet ilk cinsel deneyimimi anlatıyorum beyler

neyse vakit geçti, muhabbet sohbet derken, bizim de canımız sıkıldı tabi, selçuk bi fikir attı ortaya. dedi alayım mı babamdan anahtarı biraz turlarız etrafı falan.
kızlar önce karşı çıktı tabi, ben de destek verdim selçuğa, hep beraber gittik selçuğun babasının yanına, istedik anahtarı, önce diretti vermemek için. uğraştırdı bizi vermem kaza yaparsınız hava kapalı vsvs. sonra, babam da hafif bin sırıtışıyla bize destek verince,(babam da biraz geniş adamdır bu tarz konularda, anladı bizim durumu.) selçuğun babası da durumu çaktı, verdi anahtarı. arkadan konuştular tabi çanak çömlek patlamasın falan diye amk rezil etçekler bizi de kızlara

kübra selcukun meliste bunun hayal ürünü amk

@18 adamsın panpa

@22 doğrucu bin

neyse beyler, atladık biz selçukların arabaya. 4x4 deniyor galiba onlara, arabalardan da pek çakmam, böyle siyah bir jipti işte.
kübra selçuğun yanına, biz de melisle arkaya oturduk, hafif hafif basmaya başladı selçuk, 1-2 dakika sonra yola çıkmış olduk, o yeşilliklerden.

rizorvid

anlat panpa

çabuk yaz la

hava kapalı, gri gri bulutlar, bu tarz havaları da severim, insan yoktur, yollar rahattır falan.
gidiyoruz işte selçuğun kafaya göre. ara ara hızlanıyoruz, ara ara ani fren yapıyor falan, aklınca yürek hoplatıcak bin
neyse, yaklaşık 15-20 dakika sonra, değişik, ıssız bir yere geldik. orman gibi, biryerdi işte. yeşillikler, koca koca ağaçlar falan vardı.

devam devam

toprak gözükmüyordu bile, yeşillikten. öyle sık bitkilerin olduğu bir yere gelmiştik.
nereye geldik, nereye gidiyoruz demeden, dar bir yola girince, mecbur indik arabadan, yürüyerek gidicez oraya. tabi selçuktan başka kimse bilmioyr nereye gidicez. yürüyoruz öyle adamın kafasına göre. soruyoruz nereye geldik nereye gidiyoruz falan, bekleyin diyor, çok güzel bir yere gelicez.

"17'ydim, o zamanlar ergendim diyosun?" senin yaş kaç birader?

bi 5-6 dakika dar yolalrdan geçe geçe, çevrede ağaçlar da var tabi, onlar da sıkıştırıyor yolun kenarlarından.
böyle, ağaçtan yapılma bir evin yanına geldik. tek katlı bir evdi. kahverengi boyanmış, çevresinde yine sık, kocaman ağaçların odluğu bir ev. sessiz sakin.

ilerlemeye devam ettik.

o evi de zar zor geçtikten sonra, karşımıza çok güzel bir göl çıktı. biraz büyükçe bir göl.
selçuk bizi uyardı, bundan sonra sessiz olun, bu evde yaşlı, huysuz bir adam oturuyor. bizi burda yakalarsa çok kötü şeyler olur diye. biz pek giblemedik, gölü seyretmeye devam ettik.

hava hernekadar kapalı olsa da yaz sonuçta, sıcak. biraz serinlemek için yavaş yavaş daldık göle. ayaklarımıza kadar girdik. sırılsıklamdık hepimiz. kübrayla melisin tshirtleri, vücut hatlarını daha da belli ediyordu. ben yine aynı taktik, bak ve yakalan. bir kaç kez denk geldi, yakaladı beni, gülümsedi.

hadi aq

biz, biraz daha yakınlaştık melisle gölde. önce tabi ki klagib su atma şakası, ardından yakınlaşma. birbirimizn gözlerine anlamlı anlamlı bakmaya başladık. dalmıştık birbirimizn gözlerine. boğazımıza kadar suya girdiğimizden, ellerini göremiyordum. nefesini suratımda hissederken, yavaşça göğsümde elini hissettim. nefes alışverişim 2 kat hızlandı. gözlerine bakmaya dayanamıyordum. çok fena olmuştum. yavaş yavaş yaklaştı bana, diğer elini de saçlarımın arkasına koydu. iyice kafasını yakınlaştırdı bana, gülümsemiyordu, artık ciddiydi. ben de ne yapacaığımı bilmeden, elimi beline doğru attım. çok fazla sıkamadaım, çok fazla çekemedim kendime doğru o balık etli bedenini. korkuyordum. benim hiç kız arkadaşım olmamıştı ki. ne yapacaığımı bilmiyordum. o ne yaparsa, ölçüsünde devam ediyordum.
bu arada, o tahta eve 15-20 m uzaklıktaydık...

okuyan çıksın beyler kasıyo amk

hızlı yaz bin

yazsana bin