1. 26.
    0
    up up up
    ···
  2. 27.
    0
    Elimi ısırsa da, çırpınsa da, artık
    geri dönüş yoktu. Yarağım
    zütüne girmişken gibmeden
    bırakmayacaktım Fidan'ın
    zütünü. Tüm çırpınışlarına
    rağmen zütünde gidip gelmeye
    başladım. Elimi ağzından
    çekmeden. Elimi çeksem,
    biliyordum kesin bağıracaktı.
    Daracık zütü sımsıcaktı,
    yarağımı mengene gibi
    kıstırıyordu. zütüne sokup
    çıkarırken yarağım da acıyordu,
    yüzlerce iğne batırılmış gibi.
    Buna rağmen birkaç kez çok seri
    şekilde pompaladım ve fazla
    dayanamadım, zütünün içine
    boşaldım, oluk oluk. Müthiş
    rahatlamıştım boşalınca. Elim
    halen ağzını kapatıyordu,
    bağırmasın diye.
    ···
  3. 28.
    0
    Elimi tekrar ısırınca, elimi
    çektim ağzından. Hemen
    bağırmaya başladı, "Hani birşey
    yapmayacaktın! Kalk üstümden!"
    diye. Anında ağzını tekrar
    kapadım elimle ve "Tamam,
    kalkıyorum, bağırma!" dedim.
    Yarağımı zütünden çıkarırken de
    acı duyacaktı büyük bir
    olasılıkla. Ağzını sımsıkı tutarak
    yarağımı çektim, çıkardım
    zütünden. Ağzı kapalı olduğu
    için anlaşılmaz sesler
    çıkarıyordu. Eğildim, yanağına
    bir öpücük kondurdum ve "Seni
    seviyorum!" dedim. O sırada
    Zeynep kapının kolunu birkaç
    kere yokladı, kilitli olduğunu
    anlayınca da kapıya sertçe
    vurmaya başladı. Zeynep kapıyı
    açmak için zorlarken, biryandan
    da, "Açın kapıyı! Napıyorsunuz
    içerde? Fidan, iyimisin? Harun
    aç kapıyı!" diye bağırıyordu...
    ···
  4. 29.
    0
    "Bir saniye Zeynep, açıyorum!"
    dedim. Fidan da aniden
    çırpınmayı bırakmıştı, elimi
    çektim ağzından. Aceleyle
    pantolonlarımızı çektik ve
    üstümüzü başımızı düzelttik.
    Kapıyı açtım. Zeynep sinirli bir
    şekilde daldı içeriye. Bir Fidan'a,
    bir bana bakarak, "Ne
    yapıyordunuz? Kapıyı neden
    kilitlediniz? Kıza ne yaptın
    Harun? iyimisin Fidan? Birşey
    yapmadı ya?" diye bağırarak
    soruları yağdırıyordu. Sanki beni
    dövecek gibi kızgındı. "Zeynep
    sakin ol, birşey yapmadık,
    konuşuyorduk sadece!" dedim.
    Fidan da beni destekledi, "Valla
    bişey yapmadık abla!" diyerek.
    Ama Zeynep inanmamış gibiydi,
    "Kapıyı niye kilitlediniz
    ozaman? Anlamadım mı
    sanıyorsunuz ne halt yediğinizi!
    Kızım bak aklını başına topla,
    sonra benim durumuma
    düşersin!" dedi. Zeynep bunları
    derken gözleri dolmuştu,
    nerdeyse ağladı ağlayacaktı,
    sinirden eli ayağı titriyordu,
    yüzü kıpkırmızı olmuştu.
    ···
  5. 30.
    0
    Zeynebe, "Sakin ol, birşey
    yapmadık diyorum! Sen otur
    şöyle, sakin ol, ben sana bir
    sigara getireyim, kendine gel!"
    dedim ve Zeynebi yatağa
    oturttum, odadan çıktım. Sigara
    salondaydı. Fakat ben odadan
    çıkınca, Zeynep Fidan'a, "Doğru
    söyle, gibti mi seni? Bozdu mu
    kızlığını? indir donunu,
    bakacam, kan var mı!" dedi.
    Bunu duyunca ben koridorda
    zınk diye kaldım. Doğrusu
    Zeynebin bu işi bukadar
    dallandırıp budaklandıracağını
    hiç beklemiyordum. Fidan da
    halen, "Abla valla bişey
    yapmadık!" diyordu. Ne olacağını
    merak etmiştim, hemen salondan
    sigarayı ve kültablasını alıp,
    döndüm odama. Zeynep zorla
    Fidan'ın kot pantolonunu
    çözmeye çalışıyor, Fidan da,
    "Yaa abla, valla gibmedi
    diyorum, neden inanmıyorsun!"
    diyerek, Zeynebi engelliyordu.
    ···
  6. 31.
    0
    Zeynebe bağırdım hemen,
    "Kızım, delirdin mi! Napıyorsun,
    bırak kızı!" diyerek. Zeynep de
    bana bağırdı, "Sen karışma,
    küloduna bakacam, kan var mı
    diye!" dedi. Bir an düşündüm,
    Fidan'ı amından gibmedim ki,
    küloduna baksa da birşey
    çıkmayacaktı nasıl olsa. Fidan'a
    göz kırparak, "Tamam Fidan,
    bırak baksın da ikna olsun!"
    dedim. Yine de Fidan
    pantolonunu indirmemekte ısrar
    ediyordu. Zeynep, Fidan'ın bana
    baktığını farkedince, "Sen çık
    odadan, ben bakarım!" dedi.
    "Tamam!" dedim çıktım odadan,
    ama kapının hemen yanına
    dikildim. Zeynebin Fidan'ın
    küloduna bakacağı düşüncesi,
    nedense yarağımın anında
    sertleşmesine sebep olmuştu.
    ···
  7. 32.
    0
    up up up
    ···
  8. 33.
    0
    Kapının direğinden kafamı
    uzattığımda, Zeynep Fidan'ı
    önünde ayağa dikmiş,
    pantolonunun düğmesini
    çözüyordu. Fakat çözüp,
    pantolonu dizine indirdiğine,
    Fidan'a, "gibmedi de, bu kan
    ne?" diye bağırınca, ben şok
    olmuştum. Fidan da şok olmuştu
    ki, "Ne kanı? Olamaz, hani,
    bakayım!" diyerek külodunu
    indirdi. Ozaman ben de gördüm,
    Fidan'ın beyaz külodunun ağ
    kısmında harbiden kan vardı.
    Bunun tek mantıklı açıklaması
    vardı, ya Fidan adet görmeye
    başladı, yada zütü kanamıştı ve
    bunu ikimiz de farketmemiştik.
    Fakat şu kesindi, dıbını
    gibmediğim için, kızlığını bozmuş
    olamazdım. Kızlık kanı değildi
    bu kesinlikle.
    ···
  9. 34.
    0
    Zeynep Fidan'a bağırmaya devam
    ediyor, "Biliyordum gibiştiğinizi!
    Ne olacak şimdi? Düştün mü
    benim durumuma! Şimdi seni
    kim alır bu halinle? Harun
    hayatta evlenmez seninle! Sen de
    benim gibi gider, babam
    yaşındaki bir adama kakalarsın
    kendini!" diyordu. Bir an
    kararsız kaldım, ne yapacağımı
    bilemedim. Tam, içeri gireyim,
    bunun adet kanı olabileceğini
    söyleyim diye düşündüm ki,
    Fidan benden önce davranıp,
    "Abla valla düşündüğün gibi
    değil, arkadan yaptı sadece.
    Amıma ellemedi bile! iki gözüm
    önüme aksın ki doğru
    söylüyorum!" dedi. Zeynep ise
    kızın üstüne üstüne gitmeye
    devam ediyordu, "Emin misin
    bundan? Bu kan neyin nesi
    ozaman?" diyordu.
    ···
  10. 35.
    0
    Ben fazla dayanamadım, daldım
    içeriye, "Kızın zütü yırtılmış ve
    kanamıştır!" dedim. Ben içeriye
    girince Fidan külodunu çekmişti
    hemen yukarıya. Zeynep halen
    ısrar ediyordu, "Dön kız arkanı,
    bakacam zütüne!" dedi. Fidan
    utana sıkıla döndü arkasını
    Zeynebe. Zeynep Fidan'ın
    külodunu indirdi ve "Eğil biraz!"
    dedi. Fidan öne doğru eğildi
    biraz. Zeynep de iki eliyle
    Fidan'ın zütünün yanaklarını
    ayırdı, züt deliğini inceliyordu.
    O manzara karşısında benim
    yarak kazık gibi oldu tabii.
    Zeynep Doktor edasıyla Fidan'ın
    züt deliğini biraz inceledikten
    sonra, bilgiç bir tavırla,
    "Hmmm! Tamam, büzüğün
    yırtılmış! Ama korkulacak birşey
    yok, kendi kendine iyileşir!"
    dedi. Sonra kendi eliyle Fidan'ın
    külodunu yukarı çekti. Fidan da
    doğruldu ve kot pantolonunu
    çekti yukarı, düğmesini ilikledi.
    ···
  11. 36.
    0
    Ben de Zeynebe, alaycı bir
    gülümsemeyle, "Göreceğini
    gördün mü Doktor hanım? Kız
    bakiremiymiş?" dedim. Zeynep
    sinirle ayağa kalkarak karşıma
    dikildi, "Sen sus, konuşma! Ulan
    madem okadar azgınsın, köyde
    gibilecek okadar karı kız var,
    hepsi de yarak diye geberiyor,
    bir kaş göz etsen altına dünden
    yatacaklar, git onları sıraya düz,
    gib hepsini de! Ama Fidan'dan ne
    istiyorsun salak? Hem sen dur
    bakalım, bu yaptığınızı teyzeme
    ve dayıma söylediğimde, böyle
    sırıtmaya devam edecekmisin,
    göreceğiz!" dedi.
    ···
  12. 37.
    0
    Fidan korkmuştu, ağlamaya
    başladı, "Abla, söyleme ne olur!"
    diye yalvarıyordu. Doğrusu ben
    de acaip tırsmıştım, babam bu
    yaptığımı duysa kalp krizi
    geçirirdi kesin. Buna izin
    veremezdim, ses tonumu
    yükseltip, "Saçmalama Zeynep!
    Kimseye birşey söylemeyeceksin!
    Ya değilse... " dedim tehditkar bir
    şekilde. Zeynep diklenerek, "Evet,
    ya değilse ne yaparsın?" dedi.
    işin tuhaf tarafı, yarım
    bıraktığım cümlenin gerisini
    nasıl tamamlayacağımı ben de
    bilmiyordum, çaresizlikten
    yarım çıkmıştı ağzımdan. Ve
    Zeynep yememişti Blöfümü, pis
    pis sırıtarak, "Ben gidiyorum,
    şimdi söyleyecem, görürsün sen
    birazdan!" dedi ve kapıya
    yöneldi.
    ···
  13. 38.
    0
    up up up
    ···
  14. 39.
    0
    Tepem attı birden, "Nereye
    gidiyorsun dıbına koduğumun
    huursu!" diye bağırıp, Zeynebi
    kolundan tuttuğum gibi yatağa
    fırlattım. Bu sefer şok olma
    sırası Zeynep de idi, bunu
    yapacağımı beklemiyordu.
    Kalkmasına fırsat vermeden
    sırtüstü yatırıp üstüne çıktım,
    ellerini tuttum ve bacaklarının
    üstüne, kasıklarına yakın
    oturdum. Fidan'a da, "Kes
    ağlamayı da, git salondan
    telefonumu getir, çabuk!" diye
    bağırdım. Fidan robot gibi salona
    koştu. Zeynep ise telaşla, "Bırak
    beni! Ne yapacaksın? Kalk
    üstümden!" diyerek altımda
    debeleniyordu. "Ne mi yapacam?
    gibecem tabii ki! dıbına koyacam
    senin huur! ilk önce seni
    gibmem lazımdı! Sen de köyün
    diğer amcıkları gibi yarak için
    geberiyorsun!" dedim ve eğildim,
    boyunu, boğazını, öpüp
    yalamaya başladım. Zeynebin
    debelenmeleri nafile idi.
    ···
  15. 40.
    0
    Fidan telefonumla gelince, surat
    ifadesinden, telefonu ne için
    istediğimi anlamadığını sezdim.
    "Resim çekmesini biliyormusun?"
    dedim. "Biliyorum da, nerden
    açılıyor bu?" dedi. Tarif ettim,
    açtı, buldu fotoğraf çeken tuşu,
    "Tamam!" dedi. "iyi, geç şimdi
    şuraya, resimlerimizi çek!
    Yakından, uzaktan, değişik
    değişik açılardan, bol bol çek!"
    dedim. Fidan geçti, resim
    çekmeye başladı. Ben de
    Zeynebin boynundan aşağı, göğüs
    çatalına doğru öpüp yalamaya
    başladım. Debelenirken
    gömleğinin birkaç düğmesi
    patlamıştı. Gömleğini, en
    yukardan bir düğme, birkaç
    düğme de alttan tutuyordu. Zaten
    debelenmeseydi bile, o kafam
    gibi göğüsleri bütün düğmeleri
    patlatacak gibi duruyordu.
    ···
  16. 41.
    0
    En yukardaki düğmeyi de ben
    dişlerimle koparınca, o sütyene
    sığmayan koca göğüsleri daha
    bir ortaya çıktı. Göğüslerinin
    sütyenden taşan kısımlarını öpüp
    yalıyordum. Zeynep de bundan
    zevk alıyordu ki, debelenmesi
    biraz azalmıştı. Ama yine de,
    "Yapma, kalk üstümden!" diye
    bağırıyordu. Ellerini tuttuğum
    için ellerimle başka birşey
    yapamıyordum, Fidan'a
    söyledim, Zeynebin sütyenini
    aşağı sıyırmasını. Sıyırınca
    göğüsleri serbest kaldı.
    Göğüsuçları sertleşmişti, evet,
    istemiyormuş gibi davransa da,
    bu Zeynebin de hoşuna
    gidiyordu. Göğüsuçlarını yalayıp
    emmeye başladığımda Zeynebin
    ses tonu değişti, "Yapma!" derken
    artık sertlik kalmamıştı.
    Bağırmıyordu, sadece normal
    konuşur gibi, "Yapma!" diyordu.
    Fidan resim çekmeye devam
    ediyordu. Yarağım da
    pantolonumun içinde kasıklarımı
    ağrıtacak kadar şişmişti.
    ···
  17. 42.
    0
    Fidan'a, "Gel buraya, kemerimi
    çöz, pantolonumun düğmesini aç,
    fermuarımı indir, yarağımı
    çıkar!" dedim. Fidan hemen
    telefonu kenara bıraktı, geldi,
    dediklerimi yaptı. Yarağım
    serbest kalınca bir nebze
    rahatlamıştım. Fidan'a resim
    çekmeye devam etmesini
    söyledim. Zeynep ise yarağımı
    görünce bakışlarını pür dikkat
    yarağıma dikmişti. Artık
    debelenmeyi de, konuşmayı da
    bırakmıştı. Ama ben yine de
    ellerini bırakmıyordum. Ben
    Zeynebin bacaklarında,
    kasıklarına yakın oturuyordum.
    Biraz aşağı, dizlerine doğru
    kaydım. Fidan'a, Zeynebin
    şalvarını ve külodunu aşağı
    sıyırmasını, sonra da resim
    çekmeye devam etmesini
    söyledim. Fidan şalvarı ve
    külodu aşağı sıyırırken, Zeynep
    sadece yutkunuyordu,
    heyecanlandığı belli oluyordu.
    ···
  18. 43.
    0
    "Bak Zeynep, ben seni gibmeden
    bırakmayacağım! Ama zorla,
    ama seve seve! Sen bu yarağı
    yiyeceksin, hiç kaçarın yok!
    Karar senin, güzellikle olsun
    diyorsan, ellerini bırakacağım!"
    dedim. Zeynep sanki bunu
    dememi bekliyormuş gibi,
    "Tamam, bırak ellerimi!" dedi.
    Temkinli bir şekilde bıraktım
    ellerini, aksi bir hareket yaparsa
    hemen yeniden tutacaktım. Ama
    sadece biraz doğrulup, ağrıyan
    bileklerini ovuşturdu. Ben de o
    arada gömleğinin kalan son iki
    düğmesini çözdüm, "Çıkar
    gömleğini ve sütyenini!" dedim.
    ikiletmeden çıkardı ikisini de.
    Şimdi üst kısmı tamamen çıplak,
    aşağıda da şalvarı ve külodu
    bacaklarına kadar sıyrıktı.
    ···
  19. 44.
    0
    Kalktım üzerinden, şalvarını
    küloduyla birlikte çekip çıkardım
    ayağından, odanın bir köşesine
    fırlattım. Sonra da kendi
    pantolonumu ve boxerimi
    çıkardım. Fidan'ın elinden
    telefonumu aldım ve Zeynebin
    çırılçıplak resimlerini çektim.
    Her nekadar Zeynep bir eliyle
    göğüslerini, diğer eliyle de dıbını
    kapatmaya çalışsa da, dıbının ve
    göğüslerinin göründüğü birkaç
    resmini çekmiştim. Sonra aklıma
    bir başka düşünce geldi, "Fidan,
    sen de geç Zeynebin yanına!"
    dedim. Fidan suratıma bön bön
    bakıp, "Niye ki?" diye sordu.
    "Sen geç, anlatırım sonra!"
    dedim. Aslında anlatacak
    birşeyim yoktu, istediğimi
    yapması için demiştim bunu.
    Fidan geçti, Zeynebin yanına
    oturdu. Bir giyinik, diğeri
    çırılçıplaktı. Birkaç resim de öyle
    çektim.
    Sonra Fidan'a soyunmasını
    söyledim. Ama Fidan, "Yaa, ben
    niye soyunuyorum ki?" dedi.
    Sinirlenmiştim, "dıbına
    koydurtma şimdi, hadi soyun!
    Bir bildiğimiz var herhalde!"
    dedim. Bir bildiğim falan yoktu,
    ikisini de çıplak görmek ve
    resimlerini çekmek için içimde
    dayanılmaz bir arzu vardı
    sadece. Fidan gönülsüz gönülsüz
    soyunurken, ben ikisini aynı
    karelerde görüntülemeye devam
    ediyordum. Fidan soyunma işini
    ağırdan alınca, ben bu sefer
    Zeynebe sertçe bağırdım,
    "Yardım etsene kızın
    soyunmasına, ne duruyorsun!"
    diye. Zeynep de, "Tamam,
    tamam, bağırma!" diyerek
    soyunmasına yardım etti. Az
    sonra Fidan da Zeynep gibi
    çırılçıplaktı. Her aşamada resim
    çekiyordum.
    Komutlar veriyordum resim
    çekerken, "Fidan, sen elini
    Zeynebin göğüslerine koy, Zeynep
    sen de elini Fidan'ın dıbına at!
    Birbirinize bakın, dudaklarınızı
    yaklaştırın!" diye. Fidan biraz
    ürkekçe yapıyordu dediklerimi.
    Ama Zeynep hemen havaya
    girmişti, sanki stüdyoda poz
    veriyormuşçasına, ciddi ciddi poz
    veriyordu. Üstelik bundan da
    zevk alıyordu...
    Aslında istediğim şey başkaydı.
    Onları birbirilerinin dıbını
    yalarken görmek ve resimlerini
    çekmek isterdim. Ama, buna
    tepkileri çok kötü olabilir ve bir
    çuval incir'i berbat edebilirim
    diye düşündüm. Onun için
    (şimdilik) sınırları daha fazla
    zorlamak istemedim. Şimdi sıra
    en önemli şeye gelmişti, Zeynebi
    gibmeye! Zaten yarağım müthiş
    zonklamaya başlamıştı. Fidan'a
    kalkıp yanıma gelmesini
    söyledim. Fidan yanıma gelince,
    onu motive etmek için
    dudaklarından öptüm ve
    kulağına da, "Bunu senin için
    yapıyorum aşkım! Seni
    seviyorum! Hadi bakalım, bol
    bol resim çek şimdi!" diye
    fısıldadım, verdim telefonu eline.
    Oysa, daha çok kendi zevkim için
    gibecektim Zeynebi.
    Yatağa gidip, Zeynebi sırtüstü
    yatırdım, bacaklarını ayırdım,
    arasına uzandım ve
    dudaklarından öpmeye başladım.
    Hemen karşılık verdi huur. Çok
    ateşli öpüşüyordu.
    Dudaklarından göğüslerine
    indim. O kafam gibi göğüslerini
    avuçlarımın arasında yoğura
    yoğura okşarken, sivrilmiş
    uçlarını sırayla emiyordum.
    Zeynep ufaktan inlemeye
    başlamıştı. dıbına inip, dıbını
    yalamaya başladığımda, Zeynep
    birden irkildi, telaşla hafif
    doğruldu ve "Ne yapıyorsun?"
    diye sordu. Şaşırmıştım. Demek
    ki Zeynebin amı da hiç
    yalanmamıştı. Cevap vermedim,
    sadece yalamaya devam ettim.
    Zeynebin inlemeleri artmıştı.
    Zevkten kıvranıyordu resmen.
    Çok geçmeden de titreye titreye,
    kasıla kasıla, inleye inleye,
    çırpına çırpına orgazm olup
    boşaldı.
    Artık gibmenin zamanı gelmişti.
    Zaten ben de kuduruyordum
    biran önce dıbına girmek için.
    Zeynebi kim gibip bozduysa,
    bana iyilik etmişti, direk
    dayadım yarağımı dıbına. Amı
    zaten vıcık vıcık ıslaktı, hiç
    zorlanmadan tek seferde
    kökledim. O anda ikimizin de
    ağzından aynı anda uzun bir,
    "Ohhhhh!" çıktı. dıbının içi fırın
    gibi yanıyordu. Yarağım içinde
    birkaç saniye hareketsiz
    beklerken, göğüslerini
    avuçladım, dudaklarını öptüm.
    Sonra gidip gelmeye başladım.
    Rahat girip çıkıyordum. Daha
    rahat girip çıkayım diye, Zeynep
    dizlerini kırıp geriye çekmişti.
    Gelmek üzereydim. Hatta dıbına
    ilk soktuğumda gelecektim. Zor
    tutuyordum kendimi
    boşalmamak için. Boşalır gibi
    olacağımda girip çıkmayı
    durdurup, içinde hareketsiz
    bekliyor ve göğüsleriye
    ilgileniyordum. Öpüp, yalıyor,
    emiyordum uçlarını. Sonra
    dıbına bir iki girip çıkıp, tekrar
    hareketsiz bekliyordum içinde.
    Bunu yapmasam anında
    boşalacaktım. Ama ne yaptımsa
    boşalmamı fazla geciktiremedim.
    Gözlerim kaymaya başlamıştı.
    Yarağımı amından çıkarıp
    göbeğine doğru fışkırttım
    döllerimi. Taa göğüslerine kadar
    fışkırmıştı döllerim. Zeynep
    bukadar çabuk boşalacağımı
    beklemiyordu belli ki, yüzünde
    tatminsiz bir ifade vardı.
    Yarağımdan son damla döller de
    çıktıktan sonra, tekrar soktum
    dıbına. Ve olanca gücümle
    pompalamaya başladım. Yarağım
    inmemişti ve Zeynep buna da
    şaşırmıştı. Ama az sonra
    suratındaki o şaşkın ifade yerini
    orgazm olmak üzere olan bir
    kadının surat ifadesine bıraktı.
    Zeynep şimdi inliyor, kıvranıyor
    ve çırpınıyordu. Bacaklarını
    belime doladı ve beni kendine
    çeke çeke orgazm olup boşaldı.
    Bir süre öyle kaldık. Bacaklarını
    gevşetince çıktım amından.
    Yarağım halen kazık gibiydi.
    Zeynebin üstünden kalkıp, Fidanı
    çağırdım yanıma.
    Fidan gelince elinden telefonu
    aldım, dudaklarını öptüm ve
    Zeynebin yanına yatmasını
    söyledim. Fidan hemen
    telaşlandı, "Neyapacaksın?" diye
    sordu. "Birşey yapmayacağım, 31
    çekeceğim sadece!" dedim. Fidan
    dediğimi anlamamış gibi
    suratıma bakarak yattı Zeynebin
    yanına. Ben de göbeği hızasında
    dikildim, 31 çekmeye başladım.
    Bunu yaparken de resim
    çekiyordum. ikisinin yanyana ve
    çırılçıplak görüntüsü çabucak
    boşalmamı sağladı. Her ne kadar
    Zeynebin göbeğine ve göğüslerine
    fışkırttığım kadar çok olmasa da,
    Fidan'ın göbeğini ve göğüslerini
    sulamıştım döllerimle. Bunu da
    görüntüledim.
    Fidan'ı dudaklarından öpüp
    kaldırdım, zütüne şaplak atıp,
    mutfaktan peçete getirmeye
    yolladım. Sonra da Zeynebi
    dudaklarından öpüp, kaldırdım.
    dıbını avuçlayarak, harika bir
    amı olduğunu, gibmeye
    doyamadığımı söyledim.
    Kıpkırmızı yüzü biraz daha
    kızarmıştı. O sırada peçeteler
    gelmişti. Paylaştık peçeteleri.
    Üçümüz de dölleri sildikten
    sonra, "Hadi giyinin!" dedim ve
    ben de giyinmeye koyuldum.
    Giyinip etrafı düzelttik, Zeynebin
    kopan düğmelerini aradık
    bulduk. iğne ipliğin yerini tarif
    ettim, diktiler düğmeleri.
    Banyoda elimizi yüzümüzü,
    yıkadık, saçımızı başımızı
    düzelttik. Ve sonra
    görüşeceğimizi söyleyip, kızları
    gönderdim evden. Çünkü çok geç
    kalırlarsa merak edebilirlerdi.
    Babamı arayıp, evde olduğumu
    söyledim, beni de merak
    etmesinler diye. Evi birkez daha
    kontrol edip, bira şişelerini,
    sigara izmaritlerini, peçeteleri
    çöpe attım. Kapıyı pencereyi
    açıp, evi havalandırdım. Sonra
    da oturup, çekilen resimlere
    keyifle baktım ve Laptopuma
    aktardım. Ama aklımdan
    Zeynebin söylediği, köyde
    gibilecek bir sürü karı ve kızın
    olduğu lafı hiç çıkmıyordu.
    Demek ki, köyümüz amcık
    cevheriydi de, ben bilmiyordum!
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    0
    Evde biraz daha oyalanıp, tekrar
    düğüne giderim diye
    düşünmüştüm, çünkü daha
    halalarımın ve amcalarımın
    oğullarıyla görüşmemiştim. Ama
    sonra gitmekten vazgeçtim, nasıl
    olsa düğün 3-4 gün sürecekti.
    Evde kalıp kafamı dinledim.
    Vakit geceyarısını geçtiğinde,
    düğün evinden taa bizim eve
    duyulan ekolu müzik sesleri de
    kesilmişti. Galiba yavaş yavaş bu
    geceki eğlence bitiyordu. Az
    sonra da babam beni aradı ve
    birazdan eve geleceklerini,
    yanlarında yatılı misafirler
    olacağını, ev incinsa şöyle bir
    toparlamamı söyleyip kapattı
    telefonu. Hasgibtir, nerden çıktı
    lan şimdi bu? Tanımadığım bir
    sürü akrabanın eve doluşacağı
    düşüncesi canımı sıkmıştı.
    Mutlaka benim odaya da 3-4 kişi
    vereceklerdi yatmaları için.
    Katlanamazdım ben bu işe.
    Aklıma bizim evin bodrumu
    geldi...
    ···