evet beyler itiraf zamanı

ynı gece bizimkiler nedense erkenden uyudular. kadın gece 3 gibi balkona elinde çayla çıktı ve oturumu açık olduğunda bi cesaret yazmaya karar verdim. dün sana yanlış bir şeymi söyledim diye yazdım ve cevap olarak benden hoşlanıyormusun dedi. bende evet cevabını yazdım. kendisinin evli olduğunu yazdı. bende karşılık olarak sevgi cesaret ister yazdım. sokakta hiç kimsenin ışığı dahi yanmıyordu. kadın bana bizimkiler gitti evde yalnızım. yalnızlıktan nefret ediyorum yazdı. sabaha kadar vakitte geçmez artık dedi

ilkokul beşte iken halam beni köyüne zütürmüştü yazın kuzenlerle camiye göderirdi kuran kursuna. eğer beş vakiti de camide kılarsak hatırı sayılır iyi bir para alırdık. ama biz evden çıkar derede alabalık tutardık akşamda aldığımız para ile bira aldırırdık komşunun oğluna
ben şehirden geldim löwenbraü içerim derdim, onlarda efes yada tekel birası içerdi. amk tuborg gelmezdi köye nedense. enrteresan löwenbrau var tuborg yok. camiye kızlarda gelirdi. kızlara sizin dıbınız var bizimle oynayamazsınız derdim ağlardı gerizekalı huurlar.

birader bornova sokağına yolun düşerse buyur bi çayımızı iç. kâmuran de beni gösterirler sana.

ufakken misafirliğe gittiğimiz evlerdeki sabunları camdan atardım. amın feryatları o zaman sıvı sabun yoktu. biri tuvalate gittiği zaman elini sadece suyla yıkardı. eğer ev sahibine seslenip sabun istemezse ellerini pis olduğunu bilirdim ve bütün gece suratına pis pis gülerdim. ufak olduğum için kızamazdı da bana o kadar insan içinde.

oh lan rahatladım dıbına koyum
ama bitmedi, izmirde basmane mi ne öyle bir yerde bi travesti ile aynı odada 3 gün kaldım ama karı sadece bir firmanın makyaj malzemelerini satıyodu, huurluk yapmıyodu, bu abiyle 2 gece takıldık barlara gittik eğlendik sonra bununun arkadaş olduğu başka bir huurnun (tro değil bildiğin huur) evinde kaldık 5 kuruş para da harcatmadılar saolsunlar.

çok pislik bir adam olduğumu biliyorum ama yinede yapıyorum. arkadaşlarıma ne zaman söz versem uyanıpta yanlarına gitmiyorum, kaç kere ararsa arasın telefonu açmıyorum. sadece telin evde kaldığını çok arayan olduğu için onun çağrılarını atlamış olabileceğimi söylüyorum.
üniversitedeyken bir arkadaşım bana hoşlandığı bir kıza açılmadığını söylemişti. senin azın laf yapar sen bi tanış ortan olsun demişti.
tabi sonuç değişmedi kız gerçekten güzeldi ve bunun farkında olduğu için tam bir huurydu ama kaçamadı hem gibtim hemde arkadaşıma ayarladım.

bir gün yine böle bir kızı içirip hoşaf hale getirdikden sonra kuzenime gibtirdim, kirayı böle ödüyorum.

eski çalıştığım iş yerinde kızların üzerinde çalıştıkları dosyaları da öğle yemeğinde ben siliyordum.
ayrıca ofisteki 6 kızdan ikisini de uyuşturucuyla doldurup gibtim. biri bir hafta sonra işi bıraktı müdür sebebi sormasına rağmen kız söyleyemedi. ara sıra arayıp aşık olduğunu falan söylüya ben de kız arkadaşımla aramın kötü olduğunu ayrılacağımızı söyleyip gidip yine gibiyorum.

@10 araya bi virgül attırıver bak düzeliyo.

daha bitmedi muallakler, taksimden kız düşürünce kuzenimin evinde atlıyorum prezarvatif kullanmıyorum ve kızların evi bir daha hatırlamyıcak kadar sarhoş olmasına özen gösteriyorum, sabahları ise korsan taksi çağırıp kıza bir istanbul turu attırıyorumki evi bulamasın. (taksici ahmet bime çok selam ederim ama her seferinde fazladan 10 lira alır)

@7 asılmadan boşaldım amk al sana 10 şuku

@8 "kokainman çekince" ne demek lan
ne içiyosan ben de istiyom

@6 tecrübesiyle gibmiş tebrik ediyorm

devam ediyorum yannanlar
ikinci manitayı arada arkadaşlara gönderiyorum kız kokainman çekince kimin gibtiği önemli değil tanımıyo bile

benim peder bey gibtiritaktan bi takımı çalıştırırdı amatör ligte. hafta sonları maç olurdu ilçelere giderdik maça. bi kaleci vardıyaşı vardı baya ama iyi kaleciydi. bizim peder biraz geç o ise genç evlenmişti. ilçe statlarını bilen varsa staların sadece bir tribünü vardır. ve alt tarafı açıktır. orda oyun oynarken bu kalecinin kızı sıkıştırırdım. kızın hoşuna giderdi her maça gelmek için ağlardı. maksat maç değil elletmek amk.

@1 hayatımın erkeği

okulu ilk kazandığım sene, yine bizim pederin bir arkadaşının kızına sarmıştım, kız lise sondaydı. babası çok büyük bi firmanın marmara müdürüydü. (tanıyan çıkar şimdi amk isim vermem ama harbi çok büyük firma, öle böle değil) kızla çıkıyoduk ama ben başka şehirde olduğum için pek görüşemiyoduk. bunun babasının bi bağ evi vardı haftasonları gittikleri. adam aslında biliyordu meseleyi ama ses çıkarmıyordu, severdi beni pekekent. bi gün yine bunlar bağa gidince bende atladım kızın yanına gittim. herşey malum zaten fakat ben prezarvatif kullanmayı sevmediğimden azgınlıkla selpakta aramadığımdan hep yanımdaki donlara attırdım. dipsiz kuyu değil ya hepsi kirlendi amk. kız bunları makinaya attı astı. normalde pazar aksam gelmeleri gerekirken cumartesi geldiler. balkonda benim donlar asılı ben sadece bir şortla evde dolaşıyodum. ilk adam girdi eve beni görünce renk attı muallak ama bişi demedi. sonra koşar adım aşağı indi, karısı arabadan çantasını almaya inmiş. aşağı inerkende bana merdivenlerden in çabuk kaybol dedi. ben çok hızlı kaçarken donun birini unutmuşum.

atamı yaptım acaba diye kendi kendime kızarken sabah erkenden eşi ve çocuklarıyla vedalaştığını gördüm ve vedalaştıktan sonra bizim kata baktı. ben perdenin arkasında izlediğim için beni görmedi.

bir hafta sonra eve döndüğümde kadın yine balkonda oturmuş çay içiyordu. selam verdiğimde sokakta sadece benim odamın ve onun balkonunun ışığı yanıyordu. bende ve onda dizüstü olduğundan balkondan yazışmaya başladık. bana, sigarayı bıraktığını yazdı. bende niçin dediğimde, sen üzülmeyesi diye bıraktım dedi ve yazışmada 2 dakika gibi bir duraklama oldu çünkü balkondan biribirimize bakıyorduk. bana yarın eşinin çocuklarla memlekete gideceğini ve kendisinin gitmeyeciğini yazdı. sen neden gitmiyorsun dediğimde gülücük göndererek sen üzülmeyesin diye yazınca ben balkonda seslice güldüm. aslında kadından hoşlanıyordum ve nietzsche nin dediği gibi sevgi en kutsal hazinedir sözünü yememek için kadına keşke senin gibi birini bulsam ömür boyu mutlu yaşarım dedim. kadın ondan sonra daha yazmadı ve iyi akşamlar diyerek içeri girdi.

uşadasında kimsenin felsefeden anlamadığını ve muhabbet edecek kimse olmadığını yazdım. saat sabah dörde kadar muhabbet ettik ve ben nedense kadına kendisinin sigara içtiğinden dolayı üzüldüğümü söyleyince kadın bir an yazmadı ve sonra eşinin bile böyle bir şey söylemedini yazdı. aramızda bir duygusal baş oluştu. ben 30 yaşında, kadın ise 42 yaşındaydı. kadın o gece bana neden bu zamana kadar evlenmediğimi sordu. bende gülücük göndererek senin gibi felsefe ve pgibolojiden anlayan birini bulamadım dedim. kadın da gülücük gönderdi ve o gün konuşma bitti.

gittiğim ortamda benden daha ilgi çeken biri varsa hiç durmam ya kavga çıkarırırım ya da bunu ordan uzaklaştırmanın bi yolunu ararım. hiç bişi olmazsa, salağın masadaki telefonu masadan düşebilir kendiliğinden ya da kaza ile ya da en sevdiği zippo çakmak bir anda kaybolabilir.
(hayatta çalmam ama barın tuvaletine kadar çakmağa eşlik edebilirim.)

konuştukça kadınla çok ortak noktamız olduğunu gördüm. felsefe ve insan pgibolojisi kitaplarını sürekli okuduğunu söyleyince bende bu kitaplardan çok var dedim. haftanın 3 gecesi balkona çıkıp felsefe ve insan davranışları üzerine muhabbet ediyorduk. sonra kadının zamanında üniversite sınavını kazandığını ve felsefe bölümünü seçecekken kendisini istemeye geldiklerini söyledi. çok şanssız bir zamana denk geldiğini ve üzüldüğümü söyledim. sanki kalbimde bu kadına karşı bir şeyler kıpırdıyordu. kadın evli ve 2 erkek çocuğu vardı. derken ben tatile ayrıldım ve bir haftalığına kuşadasına gittim. orda mail adresini ekleyerek dönüş yapmasını bekledim ve not bölümüne adımı yazarak küçük bir açıklama yaptım. gece geç saatlere kadar bekledim ve saat 2 gibi beni ekledi ve selam vererek konuşmaya başladık.