Sene 2013. Daha 17 yaşında gencecik çınarken attı babam beni sokağa.. Uzun soluklu bir hikaye olucak beyler. gibişli, dramlı, acılı, sevinçli bir gençlik çağı belkide yeni bir hayatın başlangıcı. Siz hiç zevki damarlarınızda hissedecek kadar seviştiniz mi?

Rezlerinizi ve şukularınızı ekgib etmeyin birazdan başlıyoruz..

• Edit: hikaye bitmiştir herkese çok teşekkürler*

Beğendiyseniz bi nick6 nızı alırım
(bkz: thefuckerbean)

Ayrıca şu hikayemede bakabilirsin
(bkz: artık bende anlatıyorum be)

2013ün başları. Lise 3 üm o zamanlar. Dönemsonu tatilindeyiz yani şimdinin tabiriyle sömestr. 2 haftalığına ailecek tatile gidicektik. Ben evde kalmıştım mecburen antrenmanım olduğu için. Sanırım kendimden bahsetme vaktim geldi. 178 boylarında 60 kilo uzun saçlı hafif gideri olan bi tipim ve aynı zamanda kickboxla uğraşıyorum o zamanlar. Maçlara hazırlanıyodum bi yandan. Hep hayalimdi milli sporcu olup üniversiteyi aileme yük olmadan okumak. O sömestr tatilindede sıkı bi antrenmanım vardı bu yüzden tatile bensiz gideceklerdi babamgil. Aynı zamanda babamın en yakın arkadaşı olan Levent abi gilde babamgille birlikte ailecek gidiceklerdi onunda benim yaşlarımda dünyalar güzeli bi kızı vardı ve o da o tatile gitmiyordu bi sebepten dolayı. Şimdide o dünyalar güzelini anlatma sırası. 175 boylarında iri göğüslü dolgun zütü olan ince belli hafif beyaz tenli sarışın bi afetti resmen. Evet o tatilde edayla (adı Eda) birlikte kalıcaktık aynı evde. Zaten levent amca beni çocuğu gibi severdi hep, çok iyi adamdı ama başıma ne geldiyse bundan sonra gelecekti ya zaten..

Babamgil tatil için yola çıkmışlardı artık koca evde ben ve eda kalıyorduk sadece. Antrenmanım olduğu için babam gilin arkasından hazırlanıp hemen bende çıktım. Antrenman saat 7 civarı bitiyordu ve ağır oluyordu bu yüzden çok yorgun olduğum için eve gelip hemen yatardım o zamanlar. Ama o gün öyle olmadı. Antrenmanım bitmişti merdivenleri bile zar zor çıkıyordum hava kapanmıştı gök yüzüne çok bunaltıcı bir hava hakimdi. Anahtarımla içeri girdiğimde evden gelen hava o tüm bunaltımı alıp zütürdü adeta. Karşımda tüm güzelliği askılı tişörtü ve kısa şortuyla eda duruyordu. Evden girer girmez kolumdan tutup mutfağa zütürdü hadi yemek yiyelim daha çok işimiz var film izlicez dedi. Ne olduğuna gram anlam veremiyordum beyler. Donup kalmış sadece edaya bakıyordum. Lan biranda nolmuştu böyle bu kıza. Hızlı bi atıştırmadan sonra yine kolumdan çekiştirerek salona zütürdü beni.

Eda: ben filmi hazırladım bile hadi izleyelim artık ne uyuşuksun sende be
Ben: dur kızım daha yeni antrenmandan geldim bi duş alıyım ter kokuyorum resmen
E: off hadi çabuk ama fucker seni mi beklicem
B: hemen geliyorum eda da nerden çıktı şimdi tüm bunlar
E: ne çok konuştun sen be hadi hala duruyor musun
B: peki peki gittim

Dedim ve banyoya attım kendimi. Bu birazda olsun kafamı toparlayıp sorularıma cevap almama yeterdi bence. Açtım soğuk suyu ve düşünmeye başladım. Tüm bu olanlar neydi? Bu kıza nolmuştu biranda? Bunca şeyi durduk yere neden yapıyordu? Eminim birazdan mantıklı bi cevap alıcaktım..

Duştan çıkıp üstümü giyinip geçtim edanın yanına şaşkınlığımı atamamış bi tavırla. Bu sefer ben atıldım konuşmaya

B: noluyor eda? ne bunlar? neden böyle bişey yapıyorsun?
E: nasıl fucker. Çocukluk arkadaşımla oturup film izleyemez miyim ne bekliyosun sen ne düşünmüştün?

Lan aslında kız haklıydı ben hemen başka açıdan düşünmüştüm ama belkide gerçekten masumca bi film izlemekti niyeti. Bunu uygulamadan bilemezdik. Oturdum yanına. Başladık izlemeye film adını vermicem ama konusu tahmin edebilceğiniz gibi romantik komedi. Aynı koltukta iki yabancı gibi oturuyorduk ama filmi izlerken. Durdur bu böyle olmıcak mısır patlatıp geliyorum diye gitti bu 10 dk sonra elinde bi koca kase mısırla göründü. Gelip tam yanıma oturdu. Bacaklarımız bir birine değerken bile tahrik olabiliyordum bu kadar güzel bacak ben hayatımda görmemiştim amk. Mikroskopla baksanız yine de tek bi kıl göremezsiniz o kadar diyorum size. Teninin kokusunu ciğerlerimi doldurmuştum. Bi yandan azgınlık belirtilerim çıkmıştı ortaya. Anlaşılan junior bu gece rahat bırakmıcaktı beni derken eşofmandan fazla belli olmuş olucakki eda o soruyu sormakta geç kalmadı.

- Seninkini uyandırdık galiba?(alttan alttan gülüyor bu sırada da)

Edit: telden yazıyorum beyler imla hatalarım olabilir kusura bakmayın

Artık dayanamamış olucam ki eda hadi bi çılgınlık yapalım dedim. Ne çılgınlığı diye yanıt verdi. Bu gece beraber olalım dedim. Aldığım cevap karşısında bi kez daha şok oldum. Hiç sormayacaksın sanmıştım fuckercım. Bunu demesiyle dudaklarımızin kavuşması bir olmuştu. Delicesine öpüşüyorduk. Bi yandan da birbirimizi soymaya başlamıştık. Artık ikimizde çırılçıplak bi şekildeydik. Dudaklarımız hala aynı samimiyetindeydi derken yeter artık yapalım şu işi diye söylendi eda. Sen istedin kızım bu gece acının doruklarına zevkin nirvanasına ulaşaksın dedim ve dıbana zütürdüm dilini. Attığım her dil darbesinde dahada inliyordu yalvarmaya başlamıştı artık. işin kötü tarafı kız hiç bozulmamıştı, bozmaya zütümde yemezdi açıkcası. Anal girecektim. Yatak odasından el kremini alıp geldim hemen biraz yannan ımın kafasına birazda edanın zütüne sürdüm. Dapdardı beyler zütü. Bu kız o zütten tuvaletini nasıl yapıyor hala anlamış değilim ya neyse. Yannanımı kafasından tutarak soktum beyler içeri daha kafasının girmesiyle edanın bağırması bir olmuştu ama bu bana dahada zevk veriyordu bir anda girdim beyler içine. Doggy pozisyonundaydık. Bunca yıllık çocukluk arkadaşımla gibişiyordum dahada kötüsü sanki düşmanımmış gibi köklüyordum adeta. Delicesine gibişiyorduk gözlerimiz zevkten dört köşe olmuştu. Göz kapaklarımı yarıdan yukarı kaldıramıyordum. Biranda kafamı sehpanın köşesine vurdum ne olduğunu anlamamıştım yerde yarı baygın yatarken tek hatırladığım edanın baba nolur yapma sesleri, babamınsa ettiği küfürlerdi..

Gözlerimi tekrar açtığımda benim annem ve edanın annesi başımdaydı. Levent abi sinirden bi o tarafa bi bu tarafa gidiyor bi yandan hem bana hem babama hakaretler ediyordu. işin dahada kötü yanı eda babasına bana zorla sahip olmak istedi demişki kafamı yerden kaldırmamla adamın tecavüzcü diye üstüme atlasaması bir olmuştu. Bi o vuruyordu bi babam. Lakin canımı asıl yakan yediğim bu darbeler değil edanın bi köşede masum rolü yapıp ağlamasıydı. O gün babamdan tek duyduğum kelime eşyalarını topla gibtir git bu evden oldu. Neden o akşam eve dönmüşlerdi hiçbi fikrim yoktu. Ağlaya ağlaya yüzüm kan içinde odama attım kendimi sırt çantama kıyafetlerimi ve zar zor biriktirdiğim 100 liramı koydum. Fakir bin demeyin beyler o zaman bırakın 100 lira arttırmak 10 lira zor arttırırdık 2 3 haftada. Çünkü zaten babamın günlük verdiği para 3 lirayı geçmezdi. Sırt çantamı alıp çıktım evden. Arkamdan hiç kimse ses etmedi gitme olum diye. Canımı yakan edanın bana iftira atması değildi zaten bundan sonra hiç bi kızada güvenmezdim benim asıl canımı yakan babamın birisi uğruna oğlunu bu kadar kolay bi şekilde silebilmesiydi. Acaba bu koca şehirde gecenin bi vakti nereye gidicektim ne yapacaktım hiç bilmiyordum, tek bildiğim şey varsa o da gökyüzündeki bunaltıcı bulutlar artık yerini yağmura bırakıyordu.. Yolum ıslaktı ama o yolda kayıp düşmek mi kaderimdi yoksa yere daha dikkatli basıp yükselmek mi..

ilk işim tabiki gusül almak olucaktı mantıklı düşünemiyordum. Antalya gibi bi yerde yazın o sıcağında gecenin bi vakti duşu olan cami aramak cidden zordu ama ben şanslıydım 2 mahalle alttaki camide bulmuştum duş. Hemen bi abdest alıp oturdum bahçenin avlusundaki bankalara. Aslında geceyi geçirmek için güzel biyerdi sessizdi ortalıkta kimse yoktu düşünmek kafa toplamak içinde biçilmiş kaftandı adeta burası. Ama bi sorun vardı yağmur. Avlunun üstü açıktı lakin onun içinde çözüm bulmam çok gecikmedi. Çünkü abdest alınan çeşmelerin olduğu yerin üstü kapalıydı yanları açıktı ama olsun geceyi geçirsem yeterdi zaten. Küçükte bi bank vardı daha ne istiyim derken yağmur gelmişti. ince ince düşen su taneleri kayıp gidecek gençliğime bi çare bulmaya çalışıyordu adeta. Aksi taktirde bi gencecik beden daha yalan olucaktı. Bi hata yapmıştım çok pişmandım evet ama artık iş işten geçmişti. Kulaklarımı okşayan yağmur damlalarının sesiyle düşünceler içinde oracıkta, bankın üstünde uyuyakalmışım.
Evladım kalk diyen bi sesle uyandım yeni sabaha. 50 yaşlarında bi ihtiyardı bana güneşi açtıran. Saçımı okşuyordu aslında yaşına göre pekte ihtiyar sayılmazdı. Sen kimsin ihtiyar dememle birdaha şok geçirmem bir oldu.
|Beni boşver öğrenirsin yakında sen şimdi bana evden nasıl atıldığını anlat bakalım evlat|

Donup kalmıştım tek diyebildiğim ama bunu, bunu nasıl biliyorsun oldu. ihtiyar çok geçmeden içimi rahatlatan o cümleleri kurmuştu :
Korkma evlat bunları bilmem için evliya veya kahin olmama gerek belliki gece burda yatmışsın, e bu havada caminin avlusunda yatman içinde ya aptal olman gerekir ya evsiz. Daha çok gençsin belliki evden kovulmuşsun korkma evlat benimde kaderim seninle bir. Henüz 15 yaşındayken bende evden kovuldum. Nedenini sorma evlat çok karışık bende gecelerimi böyle cami avlusunda yatarak geçirmiştim. Sana kanım ısındı gel benim dükkana geçip bi kahvaltı yapalım sonrada dertleşelim senle.

ihtiyar gerçekten de iyi bi adama benziyordu. Saçı sakalı beyazlamıştı ama yüzü daha gençti. Nur inmişti adeta suratına. Gecenin yağmuru ve ayazıyla biraz üşütmüştüm sıcak bi çay iyi gelir düşüncesiyle kabul ettim ihtiyarın teklifini..

ihtiyarın küçük çaplı bi kırtasiye dükkanı vardı. Kahvaltı menümüz simit çaydı. O gün orda yaptığım en güzel kahvaltıydı belkide beyler. Çayın sıcaklığı değildi içimi ısıtan, ihtiyarın yaşadıkları ve sözleriydi. Ben bişey demeden anlatmaya başladı:

15 yaşındayken babasının annesini komşusuyla aldattığını görüyor yuvaları yıkılmasın diye kimseye bişey diyemiyor. 1 hafta felan sonra babası ihtiyarın herşeyi bildiğini öğreniyor sonrada oğlunu tehdit ediyor. ihtiyar sesini çıkarmıyor fakat 2 hafta sonra annesinin de babasını başka bi adamla aldattığını görüyor. O gün herşeye isyan edip çıkıp gidiyor evden. Aslında onu o evden kovan hayatmış öyle anlatıyor ihtiyar.

Biranda tüm lokmalarım boğazıma dizilmişti. ihtiyar gözleri yaşlı bi şekilde çayını yudumlarken bana sordu ee sen anlat bakalım evlat senide mi hayat kovdu?

Çok geçmeden anlatmaya başladım bende:
Beni kovan babamdı ama zaten en güvendiğiniz insan sizi silmişse sizde hayata mahkum bırakılmış sayılmıyor musunuz ihtiyar. Babamın en yakın arkadaşının kızı beni baştan çıkartarak benimle birlikte oldu. Sonrasında bayılmışım gözlerimi açtığımda babamın bizi yakaladığını anladım işte o gün hayat bana isyan etti be ihtiyar kapıdan çıkarken kimse seslenmedi arkamdan canımı babam değilde hayatın yüzüme vurduğu sözler yaktı : Benim Senin Gibi Oğlum Yok Bundan Sonra.
Hayat tekmeyi arkamdan değilde içimden vurdu bana ihtiyar içimden birinden..

ihtiyar halime üzülmüştü bu her halinden belliydi. Benim için bişeyler yapmak istiyordu ama ne yapabilirdiki. Aslında onun için küçük bişey benim hayatımı değiştiren büyük bi adım olucaktı..

Küçük bi ara beyler bu gece burdayız merak etmeyin biraz telefonda kendine gelsin yarım saate devam ediyoruz rezlerinizi alın..

Çok beklemeden ihtiyar o adımı attı:
Gel sen burda çalış evlat harçlıklarını çıkar paranı birikle hem banada arkadaşlık etmiş olursun daha anlatılacak çok şey var dert ortağımsın bundan sonra tabi kabul edersen. istersen geceleri de burda kalabilirsin hem dükkana sahip çıkmış olursun günlük 20 lira veririm dedi.

O zamanın parası ve piyasasıyla o 20 lira o kadar değerliydiki direkt kabul ettim. Ettim etmesinede bu ihtiyar bana nasıl bu kadar kolay güvenebilmişti ki. illaki bunun altında bişey vardı iyi bişey mi kötü bişey mi orasını zaman gösterecekti ama..

Artık günler geçmeye başlamıştı. iyi kötü alışmıştım sağolsun ihtiyar sabah kahvaltımıda yaptırıyor öğlen yemeğimide yediriyordu. Akşamlar bana aitti o kadar da olsundu artık. Geceleri dükkanda yatıyordum hem dükkana sahip çıkıyor hemde nerde uyucam sorunumu böylece ortadan kaldırıyordum. ihtiyar beni deniyordu farkedebiliyordum hatta bi keresinde rafların altına 20 lira koymuştu çok düşündüm ama ekmek yediğim yere ateş atamazdım zütürdüm ihtiyara teslim ettim gözlerinin içi gülmüştü. Pazar günlerini bana tatil olarak vermişti git dolaş kazandığını harca gece yatacağında gel diyordu çok iyi adamdı. Aylar ayları kovaladı artık, okula felan gitmiyordum zaten. Annem ve babam da birkez bile arayıp sormamış bile. Bigün ihtiyar çağırdı yanına gel evlat otur şöyle az konuşalım dedi..

Geçtim karşısına. Başladı anlatmaya:
Bunca zaman seni denedim evlat bir kere olsun hatanı görmedim sana iyice güvendim. Bak evlat ben bu zamana kadar hiç evlenmedim askere gitmeden bi kızla nişanlandım izne geldiğimde evlendiğini öğrendim bunlar uzun hikaye boşver dediğim gibi ben hiç evlenmedim ne çocuğum var ne bi eşim. Sen benim 5-6 ayda oğlum oldun evlat. Çok hastayım ben evlat doktor daha yaşarsın diyo ama ben hissedebiliyorum en fazla 1 ayım var. Bu dükkan artık senin evlat benden sana burası. Onu ben öldükten sonra da tıpkı şuana kadar kolladığın gibi koruyup kolla evlat. Bende senin yaşında evsiz barksızken bu yollardan geçtim çok ezildim günlerce sokakta yattım aç kaldım sen de bunları yaşama evlat bu dükkana sahip çık.

Dedi ve kalkıp dışarı çıktı. Ben o taburede, oracıkta kalakalmıştım beyler. Bana babamdan daha fazla babalık yapan adam ölüyordu hayatta kimsem kalmadığını düşündüğüm anda bana el uzatan adam gidiyordu beyler hayat yeni bi tekme atma çabasındaydı, artık ya dahada savrulcaktım yada daha güçlü duracaktım. Düşe kalka öğrendiğim onca şey varken bu düşüşünde elbet bi çıkışı vardı..

Beyler birazdan 1 part daha atıp bugünlük bırakıcam aktiflik biraz düştü yarın devam edicez. Rezlerinizi alın bide sizden ricam başlığı, hikayeyi olay akışını beğendiyseniz şukularsanız çok sevinirim. Esen kalın iyi sözlükler...

Artık günler iyice daralmıştı ihtiyar ara ara bayılıyordu ama en fazla 2 3 dakika sürüyordu bu bayılmalar. 3 hafta sonra cuma günü saat sabah 10.30 da gözlerini yumdu ihtiyar. Hastanede yaklaşık 9 saat boyunca yoğun bakımda yattı. O 9 saat boyunca biran olsun ayrılmadım yoğun bakımın kapısından. 9 saat sonunda doktor çıktı kapıdan. Evet ihtiyar artık gerçekten göçmüştü bu dünyadan banaysa ondan kalan tek şey küçük bi kırtasiye dükkanıydı. Ertesi gün esnaf abilerimizle defnettik onu. Dükkana geldiğimde hiçbişey eskisi gibi değildi artık. Etrafta bana öğütler veren babalık yapan yeri geldiğinde moralim bozukken başımı okşayıp teselli eden o ihtiyar yoktu artık. Bana çok güzel bi ders vermişti ihtiyar. Her ne olursa olsun ayaklarımın üzerinde duracaktım. Pes etmek korkakların işidir derdi hep. O erken gitti ama hiçbir zaman pes etmedi. Şöyle bi dükkanı toparlıyım onun hatıralarını göz önüne yerleştiriyim derken masasının altındaki herzaman kilitlediği çekmecenin açık olduğunu farkettim. içinde bi not vardı bana yazılmıştı. Notu alıp okumamla donup kalmam bir oldu..

Bugünlük bu kadar beyler. Baştada dediğim gibi kesinlikle bi engel olmadığı sürece yarım bırakmıcam. Yarın devam edicez. Rezlerinizi almayı unutmayın başlığa 2-3 şuku atarsanız beni çok mutlu edersiniz. Esen kalın iyi geceler sözlük halkı..

Günaydın Beyler * bu kadar ilgi geliceğini tahmin etmemiştim sağolun. Birazdan seri partlar atıcam sonrasında bi işim var akşama doğru devam edicez tekrar..

Notu okumamla donup kalmam bir olmuştu. Aynen şu cümleler yazıyordu not da:
Sevgili fucker tek oğlum. Herşeyi sana daha önceden anlatmak istedim hemde defalarca ama başaramadım evlat. Evet oğlum dedim çünkü sen annenle benim evladımızsın yasak aşkın meyvesisin. Hani anlatmıştım ya evlat askerden önce bi kadınla nişanlanmıştım izne geldiğimde evlenmişti. işte o kadın senin annendi evlat. Askere gitmeden önce bi hata yapmıştık ama bu hata bana hayatımın en büyük ödülünü verdi seni verdi evlat. 18 sene dile kolay 18 sene hem sokaklaardaa geçimimi sağladım hem hep seni takip ettim korudum kolladım evlat. Sana babalık yapan o adamın seni evden attığı gece sen uyurken bütün gece seni izledim baş ucunda. Evet evlat ben senin babanım bunu sana ölmeden önce söyleyemedim ama söylesemde bişey değişirmiydi zaten. Biz senle sen daha beni tanımadan baba oğul gibi olmadık mı evlat. Kendine iyi bak oğlum. Bu kırtasiye senindir belki çok bi maddi değeri yoktur ama altında kocaman bbi manevi değer yatıyor. Ben yine hep seni koruyup kolluyor olucam evlat. Kendine iyi bak hayattaki en büyük hazinem, oğlum..

Aslında ihtiyar haklıydı daha önce söylese belkide çekip giderdim buralardan ama şimdiden değişen pek bişey olmayacaktı. Ben ona hala ilk gördüğüm ihtiyar gözüyle bakıyordum hala babam olarak kabullenememiştim belkide. Artık ihtiyarda gittiğine göre bana kucak açıcak olan sokaklardı belkide.. Kapıya kilit vurup çıkmıştım, çoktan antalya sokaklarında dolaşmaya başlamıştım bile. Cebimde bunca ay biriktirdiğim 5bin kadar param vardı. ihtiyarın hiçbişeyine dokunamazdım da. Yine kafamda derin düşüncelerle herşeyin başladığı caminin avlusuna attım kendimi. buraya ara ara geliyordum önceden zaten duş almak için. ama bu sefer daha başka gelmiştim. bu sefer kirleri değil düşünceleri arındıracaktım kafamdan. Yani öyle umuyordum..