-
1.
+21 -1Yeni bir evin size ne zararı olabilir?
Karanlıkta yürürken arkanda bir şey olduğunu hissedebiliyor musun?
Annem çıkmamız gerektiğini söylediğinde yeni hazırlanmıştım. iki büyük bavulumu aldım ve aşağı indim. Arabamıza binmeden önce son kez evimize baktım...
Yeni eve 3 saat yolculuktan sonra vardık. Taşınmamızın sebebi babam geometri öğretmeni ve tayini çıkmıştı. OFFF!
Arabadan indim. Küçük şirin evimizden sonra bu ahşah şatomsu ev biraz garip gelmişti ama daha büyük bir evin kime zararı olurdu ki...
Edit: Beyler yeni bir hikayeyle karşınızdayım. Fazla bekletmedim sizi. Rezlerinizi alın, başlıyorum.
Edit2: Şuku verin biraz beyler, trende girsin. Amacım çok kişinin okuyabilmesi.
Edit3: Hikaye bitti arkadaşlar. Okuduğunuz için teşekkürler. -
2.
+8Okuyan yoksa bırakıcam beyler. Hadi ya atın şukuları hikaye çok iyi gidiyor bence.
-
3.
+7Okuyan var mı? Ses verin beyler, kendime anlatmak istemiyorum.
-
4.
+7Odaları aramaya başladım. Salon ve mutfağa baktım, yoktu. Tuvaletin kapısını açtığım an Ege'nin aynaya yumruk atmasıyla sıçradım. Şoka girmiştim. Ayna paramparçaydı. Ege bana baktığında gözleri beyazdı. Elini birden boynuma doğru tuttu ve beni 1-2 metre havaya fırlattı. Yere düştüm ve sersemledim. Ben yerde ona bakarken bütün cam parçaları kendiliğinden havaya kalktı. Bana fırlatacağını düşünürken hepsi ona saplandı... O an yıkıldım. Ben hala yerde titreyerek ona bakarken dizlerinin üstünde yere düştü. O an gözlerinin normale döndüğünü fark ettim. Ağzından kanlar akarken yavaşça yere yattı. O an öyle bir çığlık attım ki kendi kulaklarım bile ağrıdı. Olduğum yerden fırlayarak onun yanında çömeldim. Ağlıyordum.
3 saat sonra...
Polis merkezinden çıktım. Sorguya çekilmiştim. Ama biliyorlardı ki Ege'yi öldüren ben değildim. Taksiye bindim. Ege ölmüştü ve ben bunu kabullenemiyordum. Eve vardım. Taksiden indim. Buradan taşınmayacaktım! Burası benim evimdi, beni dışarı atamazlardı. Kapıyı çaldım, annem açtı. Halimi görünce;
-Ne oldu kızım!?
Cevap vermeden içeri girdim. Oturunca her şeyi anlattım. Hemen lafa girdi;
-Gidiyoruz.
-Hayır.
-Neden?
-Çünkü olayı çözeceğim ve kimseye zarar gelmeden bu ev bize kalacak.
GÜN 5
Ege. O öldü. Ama başka kimseye zarar gelmemeli. Babamı ve üvey annemi kaybedemem. Her şeyi düzelteceğim. -
5.
+7Yalnız yatağımda uyanmıştım. Ege tam üzerimde asılı duruyordu. Ve boynundan alnıma kan damlıyordu... Ben ne yapacaktım? Kendimi yataktan attım ve tabi ki yeri boyladım. Ağlayarak ayağa kalktım. Ege benim yüzümden ölmüştü. Sanırım şok geçiriyordum. Ben yattıktan sonra geldiğini tahmin ettiğim için babama gitmeye karar verdim. Yatak odasının kapısını açtım. Babam arkası duvara dönük duruyordu.
-Baba?
- Kabus mu gördün kızım? diyerek bana döndü. Ama bu gözler beyazdı ve sesi çok kalın çıkmıştı. Kaçmak için arkamı döndüğüm sırada kapı yüzüme kapandı. O an orada kaldığımı anladım...
Hemen babama en uzak noktaya koşup çömeldim. Ellerimi kulaklarıma siper ettim ve bağırmaya başladım.
-Bu bir kabus! Bu bir kabus!
Diğer yandan babamın bana yaklaştığını hissettim. Adım sesleri geldi, önümde durdu. Elini bana vuracakmış gibi kaldırdı. Birden bütün sesler kesildi. Gözümü açtığımda aynı yerde aynı şekildeydim. Ama her şey normaldi. Annem ve babam yatıyordu. Sakinleşince yatağıma geçip uzandım. Günlüğümü not etmeye başladım.
GÜN 3
Ege ile ilgili çok kötü hayaller gördüm. Onu kaybetmeyi göze alamam. Bu yüzden yarın ondan ayrılacağım. -
6.
+7Babamın aniden içeri dalmasıyla yerimden sıçradım. Babam fark etmiş olacak ki güldü hahaha çok komik. içeri dalan sendin. Babam:Tümünü Göster
-Bugün Ege ile buluşmayacak mıydın?
-Ayy onu tamamen unutmuşum. Neyse hemen hazırlanayım.
-Tamam.
Bu arada Ege benim erkek arkadaşım. Babamın kapıyı kapatmasıyla fırlamam bir oldu ne giysem ne giysem. En sonunda deri bir etek ve krem bir gömlek giymekte karar kıldım. Ege'yle kafede buluştum, hal hatır sorduktan sonra bir kahve aldık. Ona konuyu açmaya niyetliydim...
-Ege?
-Efendim?
-Bizim yeni eve girdiğimde garip bir his oldu içimde sanki yalnız değilmişim gibi.
-Çünkü annen ve babanda var, diyip güldü.
-Kendince espri yaptı geri, dememle bunu sesli söylediğimi anlamam bir oldu. Yüzü değişti çocuğun.
Onun gönlünü aldıktan sonra ön masamızda oturan adamı görünce şok geçirdim. Suratının yarısı kan içindeydi. Daha önce nasıl farketmemiştim? Sonra gözüm karardı. Son hatırladığım buydu... Uyandığımda hastanedeydim. Ege başımdaydı.
-Sen bayılınca hastaneye getirdik.
-Getirdik?
-Ön masamızda oturan adamın arabasıyla geldik.
-Hmm...
O adam normal olacak ki birtek ben o saçma olayı fark ettim. Deliriyor muyum acaba diye düşünürken hemşire içeri daldı. Hemşire:
-Tansiyonun çok yükselince bayılmışsın. Eğer kulak çınlamaları duyarsan bu yüzdendir, diyip gülümsedi ve ekledi: Serumun bitmiş. Çıkarınca taburcu işlemlerini yapabiliriz. işlemleri yaptıktan sonra kurtuluyordum şu iğrenç hastane kokusundan. Dönüşte Ege beni eve bile bırakmadı. Otobüsle eve döndüm. Eve vardığımda babam:
-Neden bu kadar solgunsun?
-Bilmiyorum iyiyim halbuki, diyerek geçiştirdim.
Lavaboya gidip aynaya baktığımda savaştan çıkmış gibi görünüyordum. Gün boyu odama kapandım ve akşam aklımda onlarca soru olsada günlüğümü yazmaya karar verdim.
GÜN 2
Bugün kanlı bir adam yüzü görüp bayıldım. Ama gördüğümün hayal olduğunu anladım.
Bu ev bana ne yapıyor?
Tam uykuya dalacakken kulağım çınlamaya başladı. Tansiyonum fırlamıştır diye düşündüm. Ama çok arttı. Kulaklarımı tıkadım. Bir süre sonra hafifledi. Gidip bir su içmeye karar verdim. Su içtikten sonra elimdeki bardağı yere düşürdüm. Çünkü annem mutfağa girmişti. Ve gözleri... Onlar bembeyazdı. Ağzından şu kelimeler döküldü:
-Tansiyonunda sorun yok. Bu bir kabus!
Demesiyle fırlamam bir oldu. Haklıydı. Kabustu. Ama... kulaklarım, kanıyordu. Kabus olmadığından eminim. Ter içinde kalmıştım... -
7.
+7Sabah uyandığımda Ege bize gelmişti. Odanın diğer köşesinde oturuyordu. Elinde benim günlüğüm vardı.
-Ege napıyosun?
-Aslında ne yaşadığını öğrenmek istemiştim. Ama benden ayrılmak istediğini öğrendim...
Lanet olsun! diyerek oturduğu yerden fırladı. Bende kalkıp peşinden koştum ama yetişemedim. Ege... Onu kaybetmiştim. Göz göre göre... Acaba doğru mu yapmıştım? O sırada annem içeri girdi. Kötü olduğumu fark etmişti.
-iyi misin canım benim?
-Canım benim mi? ilk kez bunu söylemişti. Kıyamet falan kopuyor herhalde, diyip güldüm.
Sarıldık. ilk defa bu kadını sevdiğimi hissettim. Tek kelimeyle tuhaf. Üvey annemi gönderdikten sonra internette yarım saat kadar bizim evi araştırdım. En sonunda bir sitede bizim evin adresini görünce hemen tıkladım. Bir gazete haberi vardı. Bizim evde eskiden bir adam cinnet geçirmiş ve karısıyla kızını öldürdükten sonra kayıplara karışmış. O zamandan beri birçok araştırmacı evde garip şeyler görmüş. Demek ki bizde o iki hayalet tarafından rahatsız ediliyormuşuz. Karar verdim. Gazete haberini aileme göstereceğim. Yaşadıklarımın bir kısmını anlatacağım. Buradan taşınacağız. Ege ile barışacağım. Tabii bunların hepsi hayal ama inşallah yakında gerçek olur.
GÜN 4
Bugün Ege'den ayrıldım ama pişman oldum. Acaba kimseye zarar gelmeden her şey bitecek mi? Sona erecek mi?
Derken mutfaktan annemin çığlığı geldi. Koşarak annemin yanına indim. Yerde titreyerek bir şeyler sayıklıyordu. Yanına gittim. Bana baktı ve iki kelime söyledi.
-Onları gördüm! -
8.
+8 -1Lavaboya gidip kanı temizledim. Sonra aklıma annemi kontrol etmek geldi. Aralık kapıdan odaya baktığımda her şey normaldi. Hayatımda ilk defa bu kadar korkmuştum ki gece boyu uyuyamamıştım. Sabah aynada şişmiş gözlerimi gördükten sonra saçımı düzenledim ve sabah koşusuna çıkacakken babamın sesiyle irkildim:
-Yoksa kaçıyor musun?
-Nereden çıktı?
-Unuttun mu? Dün pazardı ve bugün yeni okulunda ilk günün, deyince sevinmedim değil. Çünkü yeni okulumda Ege ile aynı sınıfta olucam.
Babama başımla onay verdikten sonra yukarı çıkıp yeni ve lila ağırlıklı formamı giydim. Ayağıma sporlarımı giyip okula gittim. Yeni öğrenci olduğum için sınıfa girdiğimde herkes bana bakıyordu. Dersler sıkıcı geçti. Bir arkadaş edindim Simay diye. Eve gittiğimde kimse yoktu. Oturup TV izlemeye başladım. Bir süre sonra ekranda bir görüntü belirdi. Evet evet bu bendim. Ama nasıl? Uyurken biri beni çekmişti. Tam bunları düşünürken; Odama bir kız girdi, gözleri bembeyazdı. Elinde kanlı bir bıçak vardı. Bana saplamak için kaldırırken birden durdu. O anki pgibolojimi hayal edemezsiniz. Ekrana doğru baktıktan sonra korkunç bir şekilde gülümsedi.
O an izlemeyi kestim. Normalde olsa odama çıkardım ama bu sefer o yaratık odamdaysa çıkmamalıydım. Korku içinde bahçeye fırladım. Biraz sakinleştim. Daha sonra bahçedeki banka oturup günlüğümü yazmaya başladım.
GÜN 3
Bugün odamda bıçaklı bir kızın girdiğini gözlerimle gördüm. Galiba pgibolojim bozuldu...
Bunları yazdıktan sonra akşama kadar bankta oturdum. Bir süre sonra uyuyakalmıştım. Gece yüzüme bir şey damlamasıyla uyandım. KANDI. Her taraf... -
9.
+6Sonunda trende girmişiz. Devam edin beyler rezlerinizi alın hikaye devam ediyor.
-
10.
+6Okuyan varsa devam edicem. Rez alın beyler ya biraz görülsün şu hikaye.
-
11.
+6Arkadaşlar kendinizi belli edin artık. Kendimi tek hissetmeye başladım. Biraz üste taşıyında hikayeye devam edicem.
-
12.
+6Sabah uyandığımda Ege'nin sandalyemde oturduğu anı hatırladım. Onu unutmayacaktım. Bugün okulun son günüydü. Okulda 3 yılım kalmıştı. Kahvaltı yaptım. Yanıma sadece telefonumu alıp dışarı çıktım. Okula vardım ve Simay'ın yanına oturdum. Okul kapandıktan sonra eve döndüm. Aklımda bir çeşit planlar vardı. Hemen odama çıktım. Bilgisayarı açtım ve artık başlıyordum. Ruh çağırma ve onlarla konuşmayla ilgili şeyler araştırıyordum. Akşama kadar neredeyse birçok şeyi öğrenmiştim. Ama annem ve babam evdeyken yapamazdım. Onları buradan göndermeliydim. Tatil acentalarına baktım ve en ucuz bir haftalık yurt içi tatilini buldum. Annemi ikna edersem babamla giderlerdi ve ev bana kalırdı.
Annemi çağırdım ve ona direkt bilgisayardaki sayfayı açıp gösterdim.
-Anne sen ve babam yoruldunuz artık. Biraz tatile gitseniz nasıl olur?
-Yok kızım valla biz seneye yurt dışına gitmek için para biriktiriyoruz.
-Anne tatile git ki bende bizi bu durumdan kurtarabileyim!
-Hmm... Tamam ben babanı ikna ederim.
Akşam olduğunda odamdan çıktım ve aşağı indim. Babam:
-Kızım bak. Biliyorum kızacaksın ama biz annenle bir haftalık tatile gideceğiz.
-Tamam baba gidebilirsiniz dedim. Babam bu tepkime biraz şaşırmıştı, ikisinede sarıldım.
Odama çıktım, geç olmuştu. Yatmadan önce günlüğümü yazmaya başladım.
GÜN 6
Bugün bir şey olmadı. Ama yarın ailemi gönderdikten sonra planlarım var.
Ertesi sabah kalktığımda annem ve babamı evden çıkarken yakaladım.
-insan bir haber verir.
-Seni uyandırmak istemedik ondan.
-Tamam hadi size iyi tatiller.
-Görüşürüz, kendine iyi bak. Yabancılara kapıyı sakın açma.
Ve gittiler... -
13.
+6Annem:
-Gizem! Niye bavullarını almıyorsun?
-Dalmışım anne ne yapayım?
-Tamam, hadi.
Bu arada babamın ikinci eşi yani üvey annem bu yüzden aramız pek iyi sayılmaz.
Eve girdiğimde bir ürperme hissettim. Tuhaf... Babamda hissetmiş olacak ki:
-Kızım kaloriferi açar mısın?
-Açıyorum baba.
Kaloriferi açmaya gittiğimde balkonun penceresi buğuluydu ama garip olan o değildi. Balkonun penceresinde bir kuş resmi vardı. Çok tuhaf yeni yapılmıştı. Geldiğimden beri ilk defa buradan tırsmıştım. Hızlıca kaloriferi açıp annemle babamın yatak odasına daldım.
Tahmin ettiğim gibi bavulları düzenliyorlardı.
-Baba yardım edeyim mi?
O yine atıldı:
-Yok istemez.
Babam:
-Et kızım.
Evet yine benim dediğim oldu. Bavullara yardım ettikten sonra o gün klagibti. Akşam düşündüm. Eğer burada garip şeyler olacaksa bir şey yapmalıyım. Ve evet; günlük tutmaya karar verdim. Böylece bir şeyler olursa bunları not edecektim.
GÜN 1
Bugün camda bizden birinin yapmadığı bir kuş resmi vardı. Sanırım kuzgundu bu. Ölümü haber veriyordu bildiğim kadarıyla. Umarım sadece bu kadarla kalır.
Tam o sıradaaa... -
14.
+6 -1Böyle demesinin üzerine kekeledim.
-Ne... ne gördün?
-Mutfağın kapısında bir kadın ve bir kız.
-iyi misin?
-Korkuyorum...
-Gel anne salona geçelim.
Üvey annemle salona geldik. O oturdu. Allah'ım inanamıyorum; o da görmüştü. Sonunda kurtulacaktık bu kabus evinden. Koltukta duran battaniyeyi aldım ve annemin üzerine örttüm.
-Kızım sen neden korkmadın?
-Anne diyerek söze başladım ve yaşadığım her şeyi anlattım. iyi anlatmış olmalıyım ki bittiğinde gözleri fal taşı gibi açıktı. Ve şöyle dedi:
-Kızım sen bunları yaşadın ve bize anlatmadın. Neden?
-Çünkü bana asla inanmazdınız. Ama şimdi...
-inanıyorum.
Anneme odamda bir işim olduğunu ve hemen geleceğimi söyledim. Odaya çıkınca odanın tam ortasına geldim ve sesli bir şekilde konuşmaya başladım.
-Siz! Sakın bir daha benden başkalarına karışmayın! Yoksa her ne istiyorsanız yapmam!
Birden kulağım aşırı derecede çınlamaya başladı. Kulaklarımı kapattım ve çömeldim. Çınlama devam ederken sesler duymaya başladım.
-Sen bize karşı gelecek güçte değilsin. Ege idi değil mi? Bu yaptığının cezasını o çekecek!
-HAYIR! diye bağırmamla ses kesildi. Koşarak odadan çıktım. Ege'ye zarar gelmesine göz yumamazdım. Tam evden çıkacakken annem belirdi.
-Nereye?
-Ege'nin yardıma ihtiyacı var. Hemen gitmeliyim.
-Haber ver.
-Tamam
Evden çıktım. Koşarak Ege'ye gittim. Evin kapısı aralıktı. -
15.
+4FiNAL iÇiN 3/5
Adam:
-Buyurun?
-Ailenizle ilgili çok önemli bir şey konuşmalıyım.
-Üzgünüm, onlar hakkında konuşmak istemiyorum.
Adam kapıyı kapatmaya kalktığında ayağımı araya koyarak engelledim ve dedim ki:
-Lütfen...
-Sadece 1dk.
-Teşekkürler.
içeri geçtik. Söze girdi:
-Ne için geldiniz? Onlar hakkında konuşmak istemiyorum. Bizi dinliyor olabilirler...
-Ne? Sizde mi biliyorsunuz?
-Onları yok etmemin sebebi de buydu zaten.
-Anlamadım. Anlatır mısınız lütfen?
-Zamanında o kadınla evlendim. Sonra bir çocuğumuz oldu. Sonradan ona bir şeyler oldu. Önce anlamadım. Tuhaf hareketlerdi. Ama sonra o anlattı, tabi bunlar beni öldürmeye çalışmadan önceydi.
-Bir dakika. Yani o mu sizi öldürmeye çalıştı? Peki size ne anlattı?
-O... O bir cinmiş. Biliyorsun cinlerin cinsiyeti var ve aile kurabiliyor. Bunları dedikten sonra ondan ayrılmak istedim. Çünkü çocuğumda bir cindi ve onlarla aynı yerde kalmak istemedim. Beni öldürmeye çalışınca bende onu bir çeşit büyü ile dünyada bana hiçbir şey yapamaz hale getirdim.
-Yani bana da yalan mı söyledi? Ruh olduklarından bahsetmişti. Peki niye sizi polise teslim etmemi istedi?
O sırada kadın ru- pardon üç harfli önümüzde belirdi. Hiçbir şey yapmadan duruyorduk. Kadın:
-Çünkü onu öldürmeni istedim.
-Hayır, bunu yapmayacağım.
Önüme bir bıçak fırlatıp söze devam etti:
-Yapacaksın çünkü şuan ister inan ister inanma kızım babanın içinde ve ben istediğim an baban intihar edicek.
-Peki neden sen öldürmüyorsun?
-Çünkü yaptığı büyü yüzünden. Seçim senin. Baban mı? Tanımadığın bir adam mı? -
16.
+4Up up up.
-
17.
+4FiNAL geliyor beyler. Hikaye bitmek üzere. Daha yeni hikayelerde dönüyor olacağım.
-
18.
+4FiNAL iÇiN 4/5
Yanımdaki adama baktım ve sadece şunları söyledim:
-Çok üzgünüm. Kurtarmam gereken bir babam var ve daha yaşaması gerek...
Adam yapma dercesine baktı ama ben bıçağı alıp adamın kalbine sapladım. Onu öldürdüm... Ben bir adam öldürdüm...
Üç harfli konuştu:
-Sonunda istediğimiz oldu ve bunu sen başardın. Şu an kızım babanı serbest bıraktı. Ama eve, karşı evden bir komşu geliyor. Hemen kaçmalısın ama ön kapıdan çıkamazsın.
Ne yani birde yakalanacak mıydım? Önce kıyafetimle bıçağı sildim ki parmak izim kalmasın. Sonra koştum. Arkadaki pencereyi açıp oradan çıktım. Arka bahçede çit vardı, atladım ve koşmaya başladım. Soluk soluğaydım. Eve geldim. Kapıdan içeri girdiğimde salona oturdum, adamı öldürdüğüm için kendimi çok kötü hissediyordum ama babamı öldürtemezdim. O sırada telefonum çaldı. Babam arıyordu:
-Alo baba?
-Anneni aldılar, gördüm...
-Ne?! Baba neredesin?
-Tatil yerindeyiz. ikisi anneni aldılar ve benim için geliceklerini söylediler. Evden çık ve kalabalık bir yere git. Kendini kurtar.
-Baba dur!
Derken babam telefonu kapattı. Ne yani istediklerini yapmıştım! Küçük kız birden karşımda belirdi.
-Maalesef görgü tanığı bırakamayız. Bize yardımcı olduğun için yakında ruhun huzura kavuşacak. Ama önce baban. Diyerek kayboldu. Babam kurtaramayacağım kadar uzaktaydı. Bu caniler bizi öldürecekti. Kendimi kurtarmalıydım...
Spor ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Evimiz ıssız bir yerde olduğu için insanların olduğu kalabalık yere kadar koşmalıydım. Koştum... O sırada evimizin önünde onlar belirdi. Babamı öldürüp gelmiş olmalılardı. Son gücümle koşmaya başladım. iki sokak kadar ileride insanlar var, oraya ulaşmalıyım... Koştum... Ayağım lanet bir taşa takıldı ve düştüm. Lanet olsun yaklaşıyorlar ve ben yerde sürünüyorum! Ölüm bana hiç olmadığı kadar yakın... -
19.
+4Artık en güvendiğim arkadaşlarımı toplayıp bu işi yapacaktım. Baktığım şeylere göre 4 kişi olmamız gerekiyor. Yani 3 kişiye daha ihtiyacım var. Artık okulda bittiğine göre onları telefonla çağırmam gerekecek. Arayacağım kişileri düşünmeye başladım. Simay'ı, Damla'yı, ve Fulya'yı aradım. Hepsini evimdeki partiye davet ettim (!) inandılar. Aradan 2 saat geçti ve kapı çaldığında geldiler. içeri geçtiler.Tümünü Göster
Simay:
-Ee parti nerede?
Ben:
-Parti yok aslında.
Fulya:
-Peki bizi neden çağırdın?
Ben:
-içeri geçin anlatacağım.
Salona geçtik. Onlara üstü kapalı bir şekilde olaylardan bahsettim. Ama inanmaları için hepsini kabuslar ve hislerimden yola çıkarak anlatıyormuş gibi yaptım. Simay:
-Yani ruh mu çağıracağız?
-Evet ruh çağıracağız. Benimle misiniz? (Kimse inanmadı yalnız.)
Hep bir ağızdan "Evet!"
Yuvarlak bir masanın üstüne iki mum yaktım. Yaktığım iki mum çağıracağım iki ruh içindi. Ben:
-Şimdi masanın çevresinde çömeleceğiz. El ele tutuşacağız ve seans bitene kadar gözlerimizi açmayacağız.
Hepimiz oturduk. El ele tutuştuk ve gözlerimizi kapattık. Ve başladım:
-Burada sıkışıp kalmış iki ruha sesleniyorum! Gelin ve bizimle iletişime geçin.
Birkaç saniye sonra sandalye yere düşünce geldiklerini anladım. Fulya'nın çığlığıyla bende dahil herkes gözünü açtı. Fulya'nın kafası masanın üstüne düşmüştü. Baygın gibiydi. Simay ve Damla:
-Fulya! Fulya! Fulya yavaşça başını kaldırdığında gözleri bembeyazdı. içine girdiklerini anlamam uzun sürmedi. Hepimiz kalkıp gitmek istemiştik ama çivilenmiş gibiydik. Fulya:
-Bizi neden rahatsız ettiniz?!
-Benden ne istediğini öğrenmek istiyorum.
-Bizi öldüren adamı bul ve yakala.
-Polisler bile bulamamış! Ben nasıl bulacağım?
-O kendisine miras kalan bir çiftlik evinde kalıyor. Senin yapman gereken polis kayıtlarından
adresi öğrenip onu polise teslim etmek.
Birden Fulya'nın kafası tekrar düştü.
-Ne oldu bana?
-Kendinde değildin. Ama merak etme geçti.
Ben:
-Bana yardım edecek misiniz?
-Ne zaman istersen dedi, Simay.
Onlar gittikten sonra tek kaldığımı fark ettim. Daha 1 gün geçti. 6 gün daha tekim... Gece nasıl yatacağım? Akşam TV'de korku filmi izledim. izlemez olaydım. Bittiğinde çok korktum. Yatak odama çıktım. Kapıyı açar açmaz öylece kaldım. Yatak odamda tanımadığım bir kadın cesedi vardı. Ama bu sefer gerçekti... Koşarak alt kata indim. Telefonla polisi aradım. 5dk sonra geldiler. iki polise - Lütfen yardım edin. Yukarda bir ceset var.
Genç polis:
-Lütfen sakin olun ve bekleyin.
Onları beklemeye başladım. 2dk sonra geldiler. Yaşlı polis:
-Bayan herhalde çok yoruldunuz. Yukarıda hiçbir şey yok.
-Nasıl olur? Ama... Boşverin gidebilirsiniz.
iki polis birbirine deli olduğumu düşünüyor gibi baktı. Onlar bakınca dayanamayıp koşarak odama çıktım. Yoktu... Yine kabus mu görmüştüm?! Hayatımın her yerinde o kelime yankılanıyordu. Kabus...
GÜN 7
Bugün ne istediklerini öğrendim. Yapacak az şeyim kaldı. -
20.
+4FiNAL
Karşıya baktığımda sokağın en ucunda, uzakta insanlar vardı. Son bir umut... Son gücümle ayağa fırladığımda iki adım arkamda üç harfliler geliyordu. Koştum... insanlarla aramda 20m uzaklık kalmıştı. Yardım istemek için ağzımı açtığım sırada bir el benim ağzımı kapatarak kendine doğru çekti ve yere sırt üstü düştüm. Artık sonum gelmişti... Boğazımı sıkmaya başladı ve nefes alamadım. Derken...
-Gizem! Niye bavullarını almıyorsun?
-Dalmışım anne ne yapayım?
-Tamam, hadi.
Bir dakika ne??? Önümdeki eve ve annemin aldığı bavullara baktım. Ben sadece olacakları mı gördüm?! Bu bir lütuf falan mı?!
Büyük bir sevinçle annemin boynuna atladım:
-Anne! Seni çok seviyorum!
-Ne?
Annem şokta gibiydi. Babama döndüm:
-Seni de çok seviyorum baba!
-Ne oldu kızım?
-Baba bir kez olsun ikinizde bana güvenebilir misiniz?
-Tabi ki kızım.
-Anne, baba siz mucizelere inanır mısınız?
-Evet ama başımıza hiç gelmedi dedi, Annem.
-Bana geldi... Lütfen bana bir kez olsun inanın. Bu eve hiç girmeyelim... Lütfen nedenini sormayın. Sadece gidelim. Annem:
-Bir babanla konuşalım kızım.
-Bir dakika kadar konuştular. Annem yanıma geldi ve sadece başını salladı. Arabaya bindi. Babam:
-Gel kızım sanırım başka bir ev bulacağız.
-Teşekkür ederim baba.
-Hadi gidelim kızım.
-Baba ufak bir işim var, geliyorum hemen.
Evet Ege hala yaşıyor! Ege'yi aradım:
-Alo Ege?
-Efendim?
-Lütfen adresini verdiğim yeni evimizin önüne gel... Kabus evimizin... Sana yaşadıklarımı anlatmalıyım. Çünkü bir tek sen inanırsın...
-Peki, hemen geliyorum.
Hikaye bitmiştir. Okuduğunuz için teşekkürler. Birkaç gün içinde yeni hikaye ile döneceğim.
başlık yok! burası bom boş!