-
51.
+22Ev sahibi o düzgün diksiyonuyla: "Sen daha ne kadar kaçacaksın? Anlasana kuzum sen artık geri dönemezsin." dedi. Konuşmasının düzgünlüğü ayrı bir ürperti katıyordu kendisine. Kocası bana bakıyordu, hiç konuşmadan bana bakıyordu. Ahmet hala hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Ne istiyorsunuz benden? dedim. Kadın yine alaycı gülümsemesiyle bana bakmaya devam etti. Elin nasıl? diye sordu. Elimi daha iyi görebilmek için mutfaktan gelen ışığa doğru uzattım. Elimdeki leke dirseğime kadar yayılmıştı. Tırnaklarım ise kül rengi bir griye bürünmüştü.
-
-
1.
+1Sardı be
-
2.
+1Yaz aga yaz
-
3.
+1iyi kurgu pnp
diğerleri 1 -
1.
-
52.
+21Hayır lan! diye bağırdım. Kadın kahkaha atmaya başladı. Sokak kapısına doğru koştum. Kapı açılmadı. Kadın kahkaha atmaya devam etti. Kapıyı zorladım kadın yine kahkaha atmaya devam etti. Üçüncü denememde kapı açıldı. Kapı açıldığında karşımda yine aynı salon vardı ama içinde hiç eşya yoktu. Benden başka kimse de yoktu. Karşı duvarda normalde Pencerelerin olduğu yerde iki tane kapı vardı. Mutfağın kapısı tuğla örülüydü. Banyoya giden koridor da hiç yoktu.
Arkamdaki kapı sert bir şekilde kapandı. Geri açtığımda kapının ardında sadece duvar vardı. Kapattım tekrar açtım bir şey değişmedi. Tek çare karşı duvardaki iki kapıdan birine girecektim. Kapılara yaklaşınca renklerini daha iyi farkettim. Biri akçağaçtan yapılma beyaza yakın renkli bir kapıydı. Diğeri ceviz ağacından yapılma olsa gerek koyu renkliydi. Koyu renklinin üzeri islenmiş gibi siyah siyah lekeler vardı. Beyaz kapı ise yeni temizlenmiş gibi tertemizdi. -
-
1.
+1Silent hill gibi lan sürekli ayni oda farklı kombinler
-
1.
-
53.
+19Beyaz kapıya gitmek geldi içimden, diğeri ürkütücüydü. Biraz durduktan sonra beyaz kapıya yöneldim. Kapı kolunu tuttum ama açmadım. Lan dedim her şey sıradışı zaten ne normal ki? Kesin bu bir şaşırtmacadır. Beyaz kapının ardında kesin kötü şeyler olacak dedim. Siyah kapıya yöneldim bu sefer. Siyah kapının kolunu tutar tutmaz kapı açıldı. Kapı dışarıya açıldı. Gece vaktiydi. Sarı sokak lambaları sokakları aydınlatıyordu. Uzaktan köpek havlama sesleri geliyordu. Sokağa adımımı attım. Geriye dönüp bir baktım yine bizim ev. ilk gördüğümüz gibi iki katlı iki tane önünde girilmez tabelası olan tarihi harabe evlerin ortasındaydı her şey ilk gördüğümüz gibiydi ama bir farkla. Bizim evin üzerinde de belediyenin "girilmez, yaklaşmayın" tabelası vardı..
-
-
1.
+1Olm çok sardı lan devam
-
2.
+1Ne ayak olm bunalr spoiler ver amk catladim
-
1.
-
54.
+21 -1Sokakta gece vakti kimse yok. Ne olup ne bittiğini bilen tek kişi imam dedim, o da pek bir şey bilmese de sadece o olanların farkında. Ben yine şehir meydanına doğru ilerlemeye başladım. Gündüz dilencinin oturduğu köşede elektrik direğinin yanında üzerine oturduğu bir karton parçası vardı. Bir de yere serdiği mendili ve mendilin üzerinde bir kaç bozuk para hala orada duruyordu. Ama o kadın yoktu. Paralar bildiğimiz liralara benzemiyordu. Başka ülke parasına benzettim. Aldım elime bir baktım paranın üzerinde delikler var lan. Hiç anlam veremedim çok sonra öğrendim delikli kuruş diye geçiyor google'dan aratabilirsiniz. Paranın altında basım tarihi var 1951 yazıyor mk. Ben paraya bakarken elektrik direğinin üstünden baykuş uğuldaması geldi. Baykuş sanki bir şey ima eder gibi beni izledi sonra da uçtu gitti. Ben tekrar meydanın yolunu tuttum ama bir tuhaflık vardı. Normalde meydana giden caddenin kenarlarında büyük büyük ağaçlar var. O ağaçların yerinde şimdi ufak tefek fidanlar vardı. Meydanın yanındaki camiye doğru yürümeye devam ettim.
-
-
1.
+8Panpa o baykuş incici baykuştur rahat ol
-
1.
-
55.
+19Camiye gittim içeride ışık vardı. Sabah namazı vakti gelmişti, hoca sabah ezanı için camiye yeni gelmiş gibiydi. Hemen gittim caminin kapısı kapalı. Çaldım kapıyı, içerden anahtar sesi geldi kapı açıldı. Buyur genç kardeşim erkencisin maşallah dedi. Farklı bir hocaydı, tanımıyordum bunu. Yanında çocuğunu da getirmiş camiye. Ulan çocuğa bir baktım aynı bizim hocanın çocuğu, ama hoca farklı.
Gel buyur içeri dedi, ben camiye girdiğim an kolum sızlamaya başladı. Ah dedim kolumu tuttum, hoca noldu? dedi. Kolumun sancısından iki büklüm oldum, dışarda şadırvan vardı gel bir elini yüzünü yıka dedi. Camiden çıkar çıkmaz ağrı geçti. Hoca bunu farkedince gözleri fal taşı gibi açıldı. Hocanın çocuğu: "git burdan melun! Ben sana bir daha buraya gelme demedim mi?" dedi. -
-
1.
0Uzun yaz amk
-
1.
-
56.
+17yazdığım kısım inci sözlüğün gri ekranına takıldı mk, tekrar yazıyorum
-
57.
+20Ulan 2 gündür olanlardan bir tak anlamıyorum, olanları bırak kaç gün oldu onu bile bilmiyorum. Ben yine çocuğun dediklerinden bi tak anlamamıştım ki sonradan çaktım.
Bu çocuk bizim imamın ta kendisi ulan ben şehirde yalnız kaldım diye kafayı yiyecekken bir de bu saçmalık ortaya çıktı artık el kadar çocuğa yalvardım "nolur anlat" dedim. Hiç bir tak anlamıyorum. Anlat nolur!
Çocuğun babasının bir şeyden haberi yok, o çocuğun konuşmasına fırsat vermeden içeri soktu çocuğu, zaten çocuğun da konuşmaya niyeti yoktu. Git burdan! diye bağırdı babası. Kapıyı kapattı ve kilitledi. Ben cami avlusunda öyle kala kaldım. Kolumdaki leke omzuma doğru ilerlemişti. Artık ben de farkındaydım bazı şeylerin. Bu leke vücudumu saracak tamam dedim ama ya sonrası? Ondan sonra ne olacak? Ben yine aynı benim, etten kemikten insanım, bu lekenin anlamı ne? -
-
1.
0Panpa seri yazcanmi ?
-
2.
+1Seri pnp içine çekildim hikayenin 20 saat uyumadım uykumu düzenlemek için ve önümde 8 saat var
-
3.
0Seri pnp içine çekildim hikayenin 20 saat uyumadım uykumu düzenlemek için ve önümde 8 saat var
diğerleri 1 -
1.
-
58.
+22 -1Cami avlusundan şehir meydanına doğru çıktım. Meydanın ortasında bir çocuk vardı. Yalnız başına üzerinde askılı beyaz bir elbise, sarı saçlı küçük bir kız çocuğu. Saçları yüzünü örter bir vaziyette meydanın tam ortasında dikiliyordu. Meydanı aydınlatan ışıklar tam kendinisin üzerine çarpıyordu. Etraf karanlıktı ama o ışıkların altındaydı. Gece vakti kimsenin olmadığı yerde bu çocuğun ne işi var, korkmaya başladım ama şaşırmadım. Yaşadığım sıradışı olaylardan artık şaşırmıyorum. Korka korka ona doğru ilerledim.
iyice yaklaşmıştım ki yüzüne kaldırıp bana baktı. Kafasını kaldırınca yüzünü örten saçları geri doğru gitti ve yüzü açıldı. Masmavi gözleri ve kanlı dudaklarıyla bana doğru baktı. Ne oldu sana dedim? Neden ağzın kan içinde? Gülmeye başladı..
Senin kanın bu unuttun mu? Dudağındaki yara nasıl oldu? hala sancıyor mu? dedi ve kahkaha atmaya başladı.. Meydan ürkütücü bir kahkahayla yankılanıyordu.. -
59.
+17 -1"Korkma az kaldı, yakında sen de tamamen bizden olacaksın, biraz daha sabret" dedi. O öyle deyince ben kolumdaki siyahlığa baktım. Evet dedi, "yakında tüm bedenini kapsayacak be bu kokuşmuş insan bedeninden kurtulacaksın" dedi gülmeye devam ederek.
Hayır dedim, istemiyorum bırakın beni dedim. "Sizden de olmak istemiyorum bu pisliğin vücuduma yayılmasını da istemiyorum" dedim.. "Sen"dedi, "bunu sen istedin.. Beyaz kapıdan gitseydin tüm bu kara lekeden kurtulacaktın. Ama sen doğru olanı yaptın. Sen bizden olmayı seçtin." dedi ve meydan kahkahalarıyla yankılanmaya devam etti. -
-
1.
+4Ailecek izliyoruz hocam
-
2.
+1ULAN yannan KAFALI BiDE TAM TERSiDiR DiYE KAFASINI KULLANIYOR ULAN BEYNiNi gibTiĞiM BE BENDE HARBiDEN DOĞRU AQQ DEDiM iÇiMDEN SENiN KAFANI gibEYiM PUŞT
-
1.
-
60.
+17Artık yapacak bir şey kalmadı madem dedim gittim kızın kafasından tutup kızı yere doğru kuvvetlice itekledim. Kız yere yapıştı yüzünü meydanın kaldırım taşından oluşan zeminine çarptı. Ağzı burnu kan içinde son bir kez daha bana baktı ve bir kahkaha daha patlattı. Ben onu yere çarpınca meydanın tüm ışıkları söndü. Tamamen karanlıkta kaldık. Yalnızca geldiğim yolun tam karşı tarafına düşen meydanın diğer tarafındaki caddenin ışıkları vardı.
Oraya doğru koştum. Bu kızın korkunç kahkalarından dolayı çıldırmak üzereydim. Ondan uzaklaşmak için koştum. Yol uzundu ben ilerledikçe sokak lambaları seyrekleşti. Ben ilerlemeye devam ettim. O aydınlık yol artık kapkaranlık olmaya başladı. Sokak lambaları artık iyice seyrekleşti. Son sokak lambasının olduğu yere kadar koştum ve daha fazla ilerlemedim. Orada durdum biraz soluklandım. Koşmaktan ciğerlerim acımaya başlamıştı. O anda son sokak lambası da söndü ve tamamen karanlıkta kaldım. -
61.
+22Uzaktan ezan sesi duyulmaya başladı. Muhtemelen meydanın yanındaki camiden geliyordu. Sadece tek camiden ezan sesi geliyordu. Az önce sönen sokak lambasının direğine yaslanarak yere oturdum dinleniyordum. Bi baktım oturduğum yerde karton var, ayaklarım bir şeylere çarptı bozuk para sesi geldi. Dedim olamaz, ben tamamen zıt yöne koştum. Burası o dilencinin oturduğu yer olmaz..
O karanlıkta artık hiç bir ses yoktu, ezan sesi sustu. Uzaktan gelen köpek havlamaları da kesildi. O sessizliği bozan ise ürkütücü bir kapı sesi oldu. Karşı evden kapı açıldı ve içerden gelen cılız bir ışık sokağı hafiften aydınlattı. Işıkla önce koluma baktım. Duman grisi bir siyahlık tamamen kaplamıştı. Sonra t-shirt'ümün boyun kısmını kaldırıp göğsüme baktım , leke kolumdan göğsümün yarısına kadar uzanmıştı. Ayağı kalktım açık kapıya doğru ilerledim. -
62.
+17Ev bizim evdi. Alt katta bizim oturduğumuz kısım kilitliydi. Cebimden anahtarımı çıkardım ama anahtar kilide uygun değildi. Kapıyı zorladım ama tahmin ettiğimden daha sağlamdı. Yukarı katın merdivenlerine doğru yöneldim. Yukarı dairenin kapısı açıktı. içeri girdiğimde ev sahibinin salonundaydım. Bu sefer baştan aşağı değişikti.
Daha önce duvar kağıdı kaplı olan salon duvarları bu sefer düz renge boyalıydı. Tekli koltuklar eski model klagib ahşap koltuk takımı değil yeni moda uyduruk bir koltuk takımıydı. Yine ki tane tekli bir tane üçlü koltuk vardı. Tekli koltuğun birinde yine bizim ev sahibi oturuyor, kocasının oturduğu koltukta ise bu sefer kel bir adam vardı. Pos bıyıkları ağzına giriyordu. Normalde kadının kocası kır saçlı bıyıksız ve takım elbiseliydi. Bu adamda sadece gömlek var ama yine tam göğsünde saplı halde bir bıçak vardı. Bıçağın ucundan kan damlıyordu.
Her zaman yüzüme ürkütücü bir biçimde bakan kadın bu sefer başka tarafa bakıyordu. Beni görmek istemiyor gibi.. Ben artık aynı salona gele gele olayları yadırgamadım. Onların karşısında dikilmeye başladım. Kadın sonunda bana döndü. Mutfaktan glen ışık kadının yüzüne vuruyordu. Ulan kadının yüzü o kadar çirkin olmuş ki, bırak bu tuhaf evi düz yolda görsen korkarsın. Burnu içeri çökük şekilde yamuktu. Alnından sol yanağına kadar uzun bir yara izi vardı. Ben onu görünce irkildim. Ne oldu dedi? Artık beni alımlı bulmuyor musun? Sen yaptın bunu unuttun mu, küçük bir çocuğu bu halde bıraktın, tüm ömrümü bana zehir ettin. Hiç bir erkek benim yüzüme bakmadı. Senin yüzünden bir ömür bu evde zindan gibi yaşadım. Bu tıknaz adamla evlenmek zorunda kaldım kimse beni beğenmedi. dedi. -
63.
+19"Bana yaptıkların yetmedi bir de kocamı öldürdün. Sen ne aşağılık biriymişsin. Ben de seni öldüreceğim" dedi. Kocasının göğsünden kanlı bıçağı çıkardı benim üzerime doğru yürümeye başladı. Ben hem kadının suratından hem yaşadığım olaylardan hem de elindeki bıçaktan korkarak geri döndüm evden dışarı çıktım. Sokağın köşesinde kadar koştum, kadın elinde bıçak arkamdan koşuyordu. Köşeye varınca yine o dilenci kadını gördüm. Onu görünce durdum. Ev sahibi hala koşarak geliyordu. Dilenci kadın yanımdan geçti çarşafından çıkardığı zinciri koşarak gelen ev sahibinin boynuna doladı.
Ev sahibi yere yığıldı elinden bıçağı düşürdü. Kadın zincirle sıkmaya devam ediyordu. Ev sahibinin yüzü mosmor oldu. Dilenci biraz sıktıktan sonra ev sahibini bıraktı ev sahibi biraz soluklanıp. Tekrar bana doğru saldırmaya yeltendi. Bu sefer dilenci zinciri kadının beline doladı. Dilenci zinciri çekiyor ev sahibi de yerde yüz üstü yatmış bana doğru sürünerek gelmeye çalışıyordu. Ev sahibi kaldırımın kenarına tutundu dilenci onu çekmeye devam ediyordu. -
64.
+19Dilenci kadının insan olmadığına kanaat getirdim. Hatta kadın bile değildi belki de. Ev sahibimiz korkunç çığlıklar ata ata bana ulaşmaya çalışıyordu. Dilenci onu tutmasa etlerimi parça parça ederdi bu deli karı.. Yerde bana ulaşmaya o kadar zorladı ki zincirin beline dolandığı yerden kanlar akmaya başladı. Kadın ona rağmen hala ileriye sürünmeye çalışıyordu. En sonunda dilenci kadın zinciri tüm gücüyle bir çekti ev sahibimin belden aşağısındaki etlerini söküp aldı. Kadının bacakları kurbanda sıyrılmış kemiğe döndü. Kemikleri ortadaydı, kandan kıpkırmızı olmuş kemikleri... Ev sahibi orada öldü.
-
65.
+17Artık hava aydınlanmaya başlamıştı. Dilenci kadın kanlı zincirini topladı yine çarşafının altına sakladı. Direğin altındaki dilendiği yere doğru yürüdü. Yanımda geçti bir şey demeden. Gitti yerine oturdu. Hayretle kendisini izlerken geri döndüm tekrardan, ev sahibinin cesedi ortada yoktu. Az önce yattığı yerde kan izleri hala duruyordu. Güneşin doğmasıyla önce çöpçü bir dayı sokakta göründü. Sonra yavaş yavaş insanlar dışarı çıkmaya başladı. Gündüz olunca hayat yine normale dönüyor gibiydi.
Hemen eve geri döndüm. Tekrar bizim daireye girmek için anahtarı denedim kapı açıldı. içeri girdim Ahmet hemen kapının önünde yerde yatıyordu. Ahmet iyi misin, kalk lan nolur dedim. Uyandı. Noldu abi ya ben niye burdayım? dedi. Kalk oğlum kalk dedim odasına zütürdüm çocuğu, konuşmaya fırsat kalmadan kapı çaldı. -
-
1.
0Dev amgdhydd
-
1.
-
66.
+15Beyler gündüz olduğu için korkumu yendim, kapıyı açmaya gittim. Ahmet başı ağrır bir vaziyette odasında yatağa uzandı. Gittim kapıyı açtım. Ev sahibi gelmiş mk. Elinde bir tabak kek. Yüzünde yara falan yok. Kanlı canlı karşımda. Açtım kapıyı dondum kaldım. Ruh görmüş gibi oldum. Ağzım açık kadına bakıyorum. Kadın güldü, içeri davet etmeyecek misin? dedi. Ben yine bir şey diyemeden öyle kaldım. Kadın yine güldü ve kendi kendine içeri girdi.
-
-
1.
0noluyor şa
-
1.
-
67.
+16Geçti oturdu salona. Kek tabağını koydu ortaya Ahmet bunu görünce hoşgeldiniz dedi, o da geldi salona. Ben hala kapının önünde dikilip aval aval bakıyorum. Bir elim kapı kolunda ve kapı hala açık. Ahmet çay koyayım ben dedi. Kadın uğraşma dedi. Ahmet "ben de sallama çay getiririm" dedi. Gitti ketıla su koymaya. Ben hala kapının ağzındayım. Ahmet mutfağa gidince kadın ayağa kalktı. Önce bana sinsice bakıp sonra o da mutfağa doğru gitti.
Kadın mutfağa gitti Ahmet'e "noldu neden telaşlandın? dedi. Aaa su damlatıyor benim mutfağın musluğu bozuk heralde" dedi. -
68.
+12Çayları aldılar oturdular salona ben hala kapının önündeyim. Ben bu olayları daha önce yaşadığım için daha önce hiç olmadığım kadar şok geçiriyor haldeyim. Hala kıpırdamadan dikiliyorum orda.
Kadın bir dilim aldı fazla yemedi. Ahmet'e "Sen ye gençsin bana fazlası dokunur" dedi. Ahmet de yemeye devam ediyordu valla çok güzel olmuş falan dedi kadına. Kadın "Afiyet olsun arkadaşın yok mu?" dedi. Ahmet "yok o okulda" dedi... -
-
1.
+2Vohagibtirr
-
1.
-
69.
+10Kadın gözlerimin içine imalı imalı baktı hmm dedi. Ben kendime geldim o anda "Noluya lan?" dedim. Kadın gözünün ucuyla bana baktı sırıttı.
"Lan Ahmet noluyo lan!" diye bağırdım.
Ahmet beni duymuyordu. Kafayı yemek üzereydim. Ne yapsam ne etsem Ahmet'e sesimi duyuramadım.
Kadın Ahmet'e "Sen neden evde yalnızsın kız arkadaşın falan yok mu?" dedi. Ahmet yok dedi. Kadın "Neden yok? aslan gibi delikanlısın" dedi bana bakarak güldü. Bizim Ahmet şerefsizi hemen yaşlı maşlı demedi kadına sulandı "Yaşıtlarımdan hoşlanmıyorum onlar çok çocuksu oluyor, olgunlardan hoşlanıyorum" dedi. Kadın da yaa öyle mi? dedi. Yine bana bakarak kıkırdadı. -
70.
+13Kek bittikten sonra kadın Ahmet'e "Eğer müsaitsen bir ara yukarı gelip musluğa bir bakar mısın?" dedi, yazık sizin mutfak mahvolacak yoksa. Ahmet de tamam dedi. Lan Ahmet ne tamamı lan ne tamamı. Yapma Ahmet diye bağırdım Ahmet'e sesimi duyuramadım. Yukarı çıkamasınlar diye kapıyı kapattım. Kapının önünde durdum. Ahmet açtı kapıyı kapıyı tutmak istesem de tutamadım. Nasıl olduğunu anlayamadım ama kapıyı kapatmaya gücüm yetmedi.
Çıktılar yukarı ben şaşkınlıktan arkalarında kaldım. Sonra koştum ben de yukarı Ahmet tezgahın altında musluğu kontrol ediyor. Kadın mutfağın kapısında bekliyordu. Ahmet tezgahın altından bir türlü çıkmadı. Kadını kenara çektim girdim mutfağa, Ahmet hareketsiz halde kafası tezgahın altında bedeni kalmış olacak şekilde duruyordu. Çektim Ahmet'i Ahmet sırt üstü yere yığıldı. Göğsünde kan lekesi vardı. Yere yığıldı yer kan olmaya başladı. Ahmet noldu sana diye uyandırmaya çalıştım. Kadın omzumdan tuttu. Beni kendine doğru çevirdi. Mavi gözleriyle gözlerimin ta içine bakarak "Ben sana ne dedim?" dedi.
"Sen artık geri dönemezsin! Boşuna uğraşma.."
Tekrar Ahmet'e baktığımda yerde yatanın Ahmet değil ben olduğumu gördüm. Ahmetin yüzü benim yüzüm olmuştu. Ben göğsümde bir bıçakla yerde yatıyordum.
başlık yok! burası bom boş!