/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 26.
    +15 -2
    Tesettürlü bir kadındı, uzun ve bol pardesüsünü üzerinden hiç çıkartmıyor, başını büyük eşarplarla bağlıyordu. O nedenle vücut hatları belli olmuyordu hiç. Ama o bol ve kendini gizleyen giysilerinin altında bir hazine taşıyordu Meryem Hanım. Sutyenlere bakılırsa top güllesi gibi memeleri vardı. Külotlarsa iri bir züte sahip olduğunu gösteriyordu. 

    Yarağım demir gibi sertleşmişti. Saten külotlardan birini alıp yarağıma sürtmeye başladım. Külot yarağımın üzerinde gidip geldikçe sanki Meryem hanımı gibiyor gibiydim. Gözlerimi kapatmış, o zevkle kendimden geçmiştim. Ne ara nasıl boşaldığımı anlayamadım ancak bir çuval inciri berbat etmiştim. Külotun üzeri döllerimle kaplanmıştı. 

    Az önceki heyecanın yerini bu kez bir telaş ve korku aldı. Ne yapsam, ne etsem diye düşündüm, külotu almaktan başka bir çare bulamadım. Diğer külot ve sutyenleri eskisi gibi yerlerine koyarken üzeri döllerimle kaplı olan mavi külotu odamda yatağın altına sakladım. 
    ···
  2. 27.
    +13
    Önümden pardesünün eteklerini tutarak merdivenleri çıkıyordu. Bu sırada çorapsız ve bembeyaz baldırları da açığa çıkıyordu. Sağlam bir zütü vardı ve önümde bıngıl bıngıl sallanıyordu. Meryem Hanım aşığı ile gibişmeye gidiyordu, ama benim de yarağımı kaldırıyordu...  

    Aşağı caddeye indik, geçen taksilerden birini durdurdum. “Abla Beşiktaş’a gidecek, en yakın yoldan zütürürsün!” dedim taksiciye. “Sen merak etme kardeş, ben hallederim!” dedi taksici. Arka koltuğa oturan Meryem Hanım bana, “Allah razı olsun, çok sağ ol!” dedi gülümseyerek. ilk defa gülümsemiş, teşekkür etmişti. Meryem Hanım Serhat’la buluşmaya daha doğrusu gibişmeye giderken, ben de eve döndüm. Döner dönmez de tuvalete girdim ve Meryem Hanım’ı düşünerek 31 çektim. 

    1 saat kadar sonra Cemil aradı. “Anneme ulaşamıyorum, telefonu kapalı. Versene konuşayım!” deyince, “Annen yok, dışarı çıktı!” dedim. “Nereye gitti ki?” diye sordu şaşırmış gibi. “Bilmiyorum, bir şey demedi bana!” dedim. “iyi, tamam!” diyerek kapattı. Annesinin o sıralarda Serhat’la çatır çatır gibiştiğinden habersizdi. Meryem hanımın Beşiktaş’a gittiğini söylememekle iyi mi ettim kötü mü bilmiyordum, ama söyleyip işin içine karışmak da istemiyordum. 

    2 saat sonra kapının zili çaldı. Gelen Meryem Hanım’dı. Telaşla içeri girerken ilk sözü, “Cemil geldi mi?” oldu. “Yok, gelmedi ama aradı. Size ulaşamamış... ” dedim. “Benim de telefonun şarjı bitmiş, eski telefon, hemen kapanıyor!” dedi elindeki telefonu gösterip. Daha sonra hiçbir şey demeden Cemil’in odasına girip kapıyı kapattı. 
    ···
  3. 28.
    +12
    Bu şekilde sert gibilmekten büyük keyif alıyordu. O gece kocasının sessiz sedasız gibmesine karşın, şimdi Serhat’ın gürültülü gibmesi arasında dağlar kadar fark vardı. Çok güçlü ses patlamaları yaşanıyordu odada. 

    Serhat kendini kaybetmişti artık. “Ağhhh, ağhhh, ağhhh!” sesleri çıkara çıkara adeta intikam alırcasına gibiyordu Meryem hanımı. Yarağıyla Meryem hanımı delmeye çalışıyordu sanki. Amından soktuğu yarağıyla vücudunu delip ağzından çıkartmaya uğraşıyordu. Meryem hanımsa bu durumdan rahatsız değildi. 

    Meryem Hanım’ın dıbını ve Serhat’ın yarağını göremesem de gördüklerim bana yetiyordu. Serhat’ın inleye inleye, homurdana homurdana boşalması uzun sürmedi. Boşalırken de aynı güçle pompalamaya devam etti Meryem hanımın dıbına. 

    Pompalamaları gittikçe azalırken iniltileri ve homurtuları uzun ve tiz seslere dönüşmüştü. Bu arada Meryem hanımdan da aynı şekilde zevk iniltileri geliyordu. 

    Bense yine parmak uçlarıma basarak gerisin geri odama girip kapıyı kapattım. içerden konuşmalar geliyordu, ama kalp atışlarımın sesi bu konuşmaları duymama engel oluyordu. Yan odanın kapısı açıldı az sonra, hemen eğilip anahtar deliğine baktım. 
    ···
  4. 29.
    +12
    Meryem Hanım hazırlanmıştı. Geçen günkü pardesüsü vardı üzerinde. Ancak bu kez makyaj yapmamıştı. Çenesinin altından sıkıca bağladığı büyük başörtüsüyle yaşından büyük gösteriyordu. Arabaya binerken Serhat Cemil’e, “Cemil sen arkaya annenin yanına otur, arkadaş da yanıma geçsin!” dedi. Meryem hanımın külotuna akıttığımı Serhat da biliyordu ve o yüzden kendince beni Meryem hanımdan uzaklaştırmaya çalışıyordu. 

    Cemil ve annesi arka koltuğa geçerken ben Serhat’ın yanına oturdum. Serhat yol boyu Cemil’le konuşurken benimle hiç konuşmadı. Aynı şekilde Meryem hanımdan da hiç ses çıkmıyordu. Gelmemden ikisi de rahatsız olmuştu, ama arada Cemil olduğundan bir şey diyemiyorlardı. 

    Lüks sayılabilecek bir kebapçıya gittik. Serhat sert tabiatlı olmasına karşın bonkördü. Cemil ve ben hapur hupur midemizi doldurduk. Meryem Hanım ise oldukça sessizdi. Ürkek ve çekingen bir şekilde yiyordu yemeğini. 

    Eve döndüğümüzde Meryem Hanım odaya geçip kapıyı kapatırken, ben Cemil’e Serhat’la ilgili sorular sordum. Serhat’ın lokantacılık yaptığını, durumunun fena sayılmadığını, evli ve 2 kızının olduğunu söyledi. Anne ve babasının Sivas’ta yaşadığını, ayda yada iki ayda bir Sivas’a onları görmeye gittiğini söyledi. “Sivas’a geldiğinde bize de uğrar!” dedi. Tabii bu uğramalarda Serhat’ın annesini gibtiğinden habersizdi Cemil. 

    Biz konuşurken Meryem Hanım odadan çıkıp yanımıza geldi ve “Saat kaç?” diye sordu. Cemil de ben de kol saati kullanmıyorduk. Cemil telefonuna bakıp saati söylerken, annesi, “Oğlum, şu duvara bir saat asın da dakka başı saati sormayayım. Sen de rahat et, ben de!” dedi. Meryem hanımın bu sözleri kafamın içinde şimşekler çaktırdı bir anda. “Tamam, ben hallederim!” dedim Cemil’e. 
    ···
  5. 30.
    +13 -1
    O gece yan odamda yine Meryem Hanım yatıyordu, ama bu sefer tekti. Bunu bilmenin heyecanıyla eşofmanımı indirip 31 çektim. Bu beyaz tenli, kara kalın kaşlı taşra güzelini hayal ederek boşaldım ve ardından derin bir uykuya daldım. 

    Sabah erkenden bir sınavım vardı ve başka da dersim yoktu o gün. Sınavın ardından eve geçtim. Kafayı vurup yatmak istiyordum. Hem böylece Meryem Hanım da evin içinde biraz olsun rahat ederdi. 

    Cemil evde yoktu, o da benim gibi erkenden gitmişti okula. Meryem Hanım da görünmüyordu, sonra tuvalette olduğunu anladım. içerden su sesi geliyordu. Evde olmadığımı bildiğinden banyo yapıyordu anlaşılan. 
    ···
  6. 31.
    +13 -1
    Sokağın ucuna geldiğimizde kalabalık da azalmıştı. Meryem Hanım benden yana dönüp, “Benim karnım acıktı, sen acıkmadın mı daha?” diye sordu. Ellerimi montumun cebine sokup aşağı çekiştirdim. Yarağım sertliğini koruyordu halen, etraftan fark edilmesini istemiyordum. “Şey, acıktım, ne yiyelim?” dedim heyecanla. “Ben dışarda yemek yemeyi sevmiyorum, eve gidelim. Hem buralar çok kalabalık. Güzel bir köfte yaparım sana, Cemil de çok sever!” deyince, “Olur ama siz alışveriş yapacağınızı söylemiştiniz?” dedim. “Çok kalabalık buralar, alacaklarım da önemli şeyler değil zaten... ” diyerek yanıtlayınca, “iyi tamam o zaman!” dedim karşılığında. 

    Erkenden eve gidecek olmanın heyecanıyla yarağım yeniden hareketlendi. Cemil evde yoktu, ne zaman geleceği de belli değildi. Evde baş başa olacaktık. Acaba Meryem Hanım bunun için mi erkenden eve gitmek istiyordu. Heyecanla yutkundum. Bir süre yan yana sessizce yürüdük. Meryem Hanımın yüzünde gene belli belirsiz bir gülümseme vardı. Siyah topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesleri etraftaki gürültü kalabalığına rağmen duyuyordum. Ara ara yan gözle ona bakarken onun da bana baktığını fark ediyordum. 

    Sonrasında bir taksiye atladık. Meryem Hanım ısrarlarıma rağmen taksinin parasını yine kendisi ödedi. Aşağı caddede inmiştik. Bizim sokağa doğru giderken, “Bana Meryem Hanım deme bundan sonra, çok resmi oluyor böyle, kendimi garip hissediyorum. Abla dersen yeterli!” dedi gülümseyerek. “Tamam, öyle olsun!” dedim kibarca. 
    ···
  7. 32.
    +12
    sonrasında kalkıp odama geçtim. Soyunurken Meryem de geldi. Tek kişilik bir yataktı, çekyat kadar geniş değildi elbette, ama onun gibi eski de değildi. Sağ yanım üstüne çırılçıplak halde uzandım yatağa. Meryem bakışlarım arasında soyunup çıplak kaldı ve o da sol yanı üzerinde yanıma uzandı. Dudaklarına yumuldum hemen. Dünkü gibi sıkıca kapamamıştı dudaklarını. Onları emip dilimi de ağzının içine sokuyordum. Meryem karşılık vermiyordu, ama bu bana yetiyordu. 

    Yanımda kolları aşağı sarkık halde uzanmıştı, ama benim sol elim vücudu üzerinde geziniyordu. Meryem'in bu tepkisiz hali hoşuma gitmese de ben işimi yapıyordum. Göğsüme değen dolgun memelerini avuçlayıp sıkıyor, karnını ve kalçalarını okşuyordum. Ama bu pozisyonda rahat edemediğim için doğruldum ve “Uzan şöyle!” dedim. Meryem sırtüstü uzandı, dünkü gibi bacaklarını açıp ayırınca arasına yerleştimve üzerine uzandım. 

    Beyaz boynunu, yüzünün her yerini, kulaklarını, omuz başlarını öpüp yalıyordum. Göğsümün altında yassılaşan memelerini öpüp emdiğimde ise tarifi imkansız bir zevk alıyordum. Kalas gibi duran Meryem bir süre sonra iki elini sırtıma attı. Ben memeleri ile meşgulken o da omuzlarımı hafiften okşuyordu. Etli meme uçları dil darbelerim ve emmelerim ile gittikçe şişiyordu. Her iki memesini avuçlayıp sıkıyor, hamur gibi yoğuruyordum. 
    ···
  8. 33.
    +12
    Akşam geldikleri zaman Meryem Hanım doğrudan odaya geçti yine. Hamit Bey ve Cemil’le bir süre sohbet ettim. Hamit beyin dün gece karısını çatır çutur gibtiğini düşünüyordum o bana bakıp konuşurken. Aklım hep oradaydı. Cemil ise annesiyle babasının kendi yatağında gibiştiklerinden habersiz babasının sözlerine başıyla onay veriyordu sürekli. 

    Ertesi sabah Meryem hanımla göz göze geldim tuvaletin kapısının önünde. Sabahın erken bir saati olmasına rağmen kalkmış ve aynı şekilde giyinmişti yine. Beni görür görmez yüzü kızardı. Acaba külotlarından birini aldığımı anlamış mıydı? Gülümseyip, “Günaydın!” dedim. Ancak kuru bir, “Hayırlı sabahlar!” dedikten sonra hızlıca odaya girdi. Kadının yüz ifadesinden bir şey anlayamamıştım. 
    ···
  9. 34.
    +11
    Duyduklarım gerçekten inanılmazdı. Serhat travestilere gidiyor, bu yetmiyormuş gibi kendini onlara gibtiriyordu. Serhat gibi görüntüsü bile insanı korkutan bir adam için gerçekten inanılmazdı bu. Ve bunu Meryem Hanım biliyordu. Akıl alır gibi değildi...  

    Meryem Hanım yeniden salona döndüğünde suratı kıpkırmızıydı. “Hayırdır, iyi misiniz?” dediğimde, “Ha, iyiyim iyiyim. Bizim bir akraba hastalanmış Sivas’ta, hastaneye kaldırmışlar. Ona moralim bozuldu.” dediğinde (Sen de iyi hikâye uyduruyorsun!) dedim içimden. Birkaç dakika daha televizyon izledim, sonra da, “Müsaadenizle ben kalkayım!” dedim. Meryem Hanım, “Sen bilirsin!” dedi soğuk bir tavırla. Bu soğukluğu bana değildi. Önce oğlu, sonra da gibicisi bozmuştu moralini, ancak piyango bana çıkmıştı. 

    Odama döndüm. Birkaç dakika sonra yan odada kıyamet koptu. Cemil ve annesi kavga ediyordu. Meryem Hanım Cemil'e bağırırken, Cemil de annesine karşılık veriyor, bağırıyordu. Arada birkaç kez annesine, “gibtir git!” dediğini duydum. Cemil iyice zıvanadan çıkmıştı. Kalkıp içeri gidip birkaç tokat atasım geldi, ama (Boş ver, kendi içlerinde halletsinler!) dedim kendi kendime. Sesler bir süre sonra kesildi, yan oda kapısının kilitlendiğini duydum. Anlaşılan Meryem Hanım odanın kapısını kilitlemişti. Birkaç dakika sonra ev derin bir sessizliğe bürünmüştü. Biraz bilgisayarda takıldıktan sonra yattım. 

    Sabaha karşı çişimi yapmak için kalktım. Salondaki küçük lambanın ışığının yandığını fark ettim. Cemil açık unutup yatmıştı herhalde. Lambayı kapatmak için salona geçince bir sürprizle karşılaştım. Meryem Hanım çekyatta yatıyordu. Demek gece kapıyı kilitleyen Cemil’di. Annesini odasından kovmuştu. Meryem Hanım ince bir yorganın altında hafif yan dönmüş halde yatıyordu. Başını arkadan siyah ince bir başörtüsüyle bağlamıştı. Alttan, hafifçe açılmış yorganın altından sağ baldırı görünüyordu. O zamana kadar hep bilgisayar ekranında gördüğüm şeyi ilk defa canlı canlı görüyordum. 
    ···
  10. 35.
    +11
    Ertesi gün okuldan sonra önceden adresini aldığım bir mağazaya gittim. Kredi kartımın limitini doldurma pahasına epey para ödeyerek güzel bir duvar saati aldım. Getirip duvara astığımda, Meryem Hanım, “Allah razı olsun, hah şöyle, saat kaç diye durmadan telefona mı bakmak lazım!” dedi. Saati beğenmişti, ancak saatin içinde bir casus kamera olduğundan habersizdi. 

    Sonraki gün eve girdiğimde, Meryem hanımın, “Cemil sen misin?” diyen sorusu ile karşılaştım. Kendisi görünmüyordu, Cemil’in odasındaydı. “Hayır, benim, Burak!” dediğimde bir şey demedi, ancak oda kapısının kapanma sesi geldi. 

    Saatin arkasındaki hafıza kartını aldım. Gün içinde Meryem hanımın ne yaptığını çok merak ediyordum. Acaba Serhat gelmiş ve gibişmişler miydi? Odamın kapısını kilitleyip kartı bilgisayara taktım. 

    Saati satan adam görüntü ve ses kalitesinin çok iyi olduğunu, harekete duyarlı olduğundan sadece bir hareket anında kayıt yaptığını söylemişti. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Kartın içindeki video dosyasına tıklayıp açtım...  

    Saat 09:30’da Meryem Hanım elinde telefonuyla çekyatta oturuyordu. Kulaklığı takıp sesi açtım hemen. Konuştuğu Serhat’tı. “Ne zaman gelirsin? Yok, Cemil de yok, öbür oğlan da! Tamam, acele et!” diyerek kapatırken, saati almakla çok iyi yaptığımı anladım. Meryem Hanım evde kimsenin olmaması nedeniyle başını örtmemişti. Uzun ve siyah saçlarını arkadan bir lastikle bağlamıştı. Uzun ve bol siyah bir etekle, kırmızı uzun kollu bir gömlek giymişti. 

    Saat 10:00’u biraz geçerken kapının zili çaldı. Saniyeler sonra Serhat salonda, duvar saatinin yani kameranın karşısındaydı. Yarağım sertleşmeye başlarken şu anda yan odada bulunan Meryem hanımın yediği naneleri öğrenecek olmanın heyecanı her yanımı sarmıştı. 
    ···
  11. 36.
    +11
    “Gel hele şöyle, çok özledim seni!” dedi gelen adam. Meryem hanımın buna cevabı, “Dur be, yavaş ol, ayılaşma!” oldu. “Boynuzlu gavat kocan ne zaman gelecek?” diye sordu bu kez adam. Meryem Hanım, “Ne bileyim, en az bir ay yok, Adana’ya gitti!” deyince, “O yoksa biz varız gülüm!” dedi kahkaha atarak, peşinden de, “iyi oldu bu işi alması, çok sıkıldım be devamlı Sivas’a gidip gelmekten, rahat ederiz. Cemil’in burayı tutması da iyi oldu ha, yoksa bir de ev ayarlamakla uğraşırdık. Gerçi ev dökülüyor ama idare eder gene de!” deyince, Meryem Hanım, “Sen buraya eve bakmaya mı geldin, yoksa bana mı?” dedi. 
    ···
  12. 37.
    +11
    Oğmmm, ığmmm, ağmmm... ” diye diye aç bir köpek gibi saldırmıştı yarağa. Serhat onun saçlarını okşuyor, ara ara başını geriye atıyordu. “Yala, yala, ohhh, çok güzel, yala benim huurm, yala... ” deyip duruyordu bazen de. Yarağımı sıvazlıyordum, müthiş bir manzara vardı karşımda. 

    Meryem hanımın saksosu devam ediyordu. Başını emme basma tulumba gibi kaldırıp indiriyordu. Koca zütü ise sallanıp duruyordu. Serhat’ın yerinde olmak için neler vermezdim. Meryem hanımın bu işi iyi bildiği belliydi. Serhat’ın zaman zaman kasıklarını, taşaklarını da öpüyordu yarağını ağzına almaktan başka. Serhat’ın, “Yavaş, dişleme!” dediği de oluyordu. Meryem Hanım kendini kaybedip yarağı salatalık zannetmiş ısırıyordu anlaşılan. 

    Sakso faslı birkaç dakika sürdü. Serhat kendini kontrol edebiliyordu, çabucak boşalmıyordu. Onun da deneyimli bir erkek olduğu çıkmıştı meydana. Gözlerim bayram ediyordu resmen. Meryem Hanım gizli, gerçek bir hazineydi. Derken Serhat, “Tamam, hadi kalk!” dedi Meryem hanıma. Meryem Hanım biraz daha devam etti saksoya, ancak daha sonra kalktı ayağa. 

    Serhat çekyatta oturmaya devam ediyordu. Meryem Hanım, “Odaya gidelim mi?” diye sorunca, “Yok be, züt kadar yatak o, burası daha iyi!” dedi. Meryem Hanım, “O zaman aç şunu hadi!” dedi sabırsızca. “Azdın mı?” diye sordu Serhat gülerek. “Çok azdım, çok azdırdın beni!” dedi Meryem Hanım Serhat’ın bu sorusuna. Kılsız, tıraşlı amı hafiften kararmıştı. Görüntüyü durdurup zoom yaptım yine. dıbının etli dudakları büyüktü. Bu arada dıbının sulandığı da belliydi çünkü görüntülerde kasıklarındaki ıslaklık da belli oluyordu. 

    Oynatmaya devam ettim. Serhat çekyatı açarken Meryem Hanım görüntüden çıktı. Az sonra elinde bir battaniye ile geri döndü. “Bu ne?” diye sordu Serhat. “Dur şunu sereyim, çekyat eski, adamın orasına burasına batıyor!” dedi Meryem Hanım ve battaniyeyi çekyatın üzerine serdi iki kat halinde. 

    Serhat çıkardığı pantolonun cebinden cüzdanını aldı. Cüzdanın içinden bir kondom çıkarttı daha sonra. Yarağı önünde dik
    ···
  13. 38.
    +15 -4
    Yarağımı okşaya okşaya sonunda döllerim akmaya başladı. Gecenin karanlığında ev arkadaşımın annesini düşünerek boşalmıştım. Yere attığım külotumla döllerimi sildim. Boşalmanın verdiği rahatlıkla uyudum. Sabah erkenden çıkıp okula gittiğimden Hamit Bey ve Meryem hanımı göremedim. Akşama doğru eve geldiğimdeyse evde kimse yoktu. 

    Hamit Bey ve Meryem hanımın bavulları Cemil’in odasındaydı. Aklıma bir hinlik geldi o anda. Bavulu açtım. içini karıştırırken aradığım şeyleri buldum kolayca. Meryem hanımın iç çamaşırlarıydı bunlar. Farklı renklerde kimisi pamuklu kimisi parlak saten, dantelli külotlar ve sutyenler vardı. Külotları alıp kokladım, bazılarında kırmızımsı lekeler vardı, adet izleriydi bunlar. Sutyenlerinse iç kısımlarında meme uçları iz yapmıştı, dilimle yaladım o kısımlarını. 
    ···
    1. 1.
      +5 -1
      mideni gibiyim bin
      ···
    2. 2.
      +1
      Senin ben ananı gibiyim
      ···
    3. 3.
      +3
      Cünüp cünüp yattın he kafir oç
      ···
    4. 4.
      0
      Yemek yiyodum oç
      ···
    5. diğerleri 2
  14. 39.
    +11
    kondom çıkarttı daha sonra. Yarağı önünde dikilmiş sallanmaya devam ediyordu bu sırada. Meryem hanımsa sırtüstü uzandı çekyata ve bacaklarını iki yana ayırdı. Bir yandan da dıbını ovalıyordu. 

    Az sonra Serhat kondomu yarağına taktı, geçen günkü gibi kırmızı bir kondomdu bu da. Kondom yarağının yarısını biraz geçiyordu, tamdıbına yetmiyordu. “Gel hadi!” dedi Meryem Hanım Serhat üzerine uzanıp bacaklarının arasına girerken. Ardından Serhat yarağını kavradı ve Meryem hanımın dıbının üzerine, kasıklarına sürttü bir süre. “Ohhh, ımmm... ” diye güçlü iniltiler çıkardı Meryem Hanım. 

    Derken Serhat’ın yarağı Meryem hanımın dıbına yavaş yavaş girmeye başladı ve Serhat da bacaklarını arkaya doğru uzattı. Klagib pozisyonda gibecekti Meryem hanımı. Ellerini Meryem hanımın başının yanından çekyatın koluna atarken Meryem Hanım Serhat’ın kaslı sırtını, omuzlarını okşuyordu. 

    Serhat yavaş yavaş Meryem hanımın amında çalışmaya başlarken, eski çekyatın gıcırtıları da daha çok gelmeye başladı kulağıma. Aynı zamanda Meryem hanımdan derin iniltiler geliyordu. Serhat ayaklarını biraz daha geriye atarak kendine pozisyon yaratırken Meryem hanımın amında daha hızlı gidip gelmeye de başlamıştı. 

    “Oğhhh, ağhhh, ığmmm, devam et, ayyyy... ” sesleri istemsizce çıkıyordu Meryem hanımdan. Serhat ise daha da hızlanmaya başlamıştı. Kıllı zütü inip kalkıyor, yarağı Meryem hanımın dıbının daha derinlerine girip çıkıyordu. Çekyatın gıcırtıları saniyeler içinde çoğalmaya başlamıştı bu sırada. Serhat gene ayı gibi sesler çıkartıyordu. 

    Meryem Hanım ayaklarını Serhat’ın beline dolarken Serhat daha da hızlandı, bir makine gibi gibiyordu Meryem hanımı. “Ağhhh, ağhhh, ığhhh, ayyyy, ağhhh, ığmmm... ” diye diye iniltiler koyuveriyordu Meryem Hanım elleri Serhat’ın sırtında gezinmeye devam ederken. 
    ···
  15. 40.
    +11
    “Nerden buldunuz bunu, çok eskimiş?” dedi Serhat. “Bizim oğlanın arkadaşınınmış, kim bilir kaç senelik!” dedi Meryem hanım. “Bana bak, nasıl biri bu arkadaşı?” diye sordu Serhat benim için. “Bakarsan böyle saf, temiz görünüyor, ama abazanın biri. Herif geçen geldiğimde bavulu karıştırıp külotlarımdan birini almış. Hem de senin o aldığın mavi külotumu. Yatağının altında buldum, huur çocuğu attırmış bir de döllerini üstüne. Allahtan bizim herife fark ettirmedim, yoksa sıçardı ağzına!” dedi Meryem Hanım. 

    Serhat, “Cemil nerden bulmuş bu bini? Bizim o taraflı biri olsaydı keşke. Bana bak, o herifin yanında giyimine, hareketlerine falan dikkat et!” deyince, Meryem Hanım, “Deli misin, ben oğlumun yanında bile başımı açmıyorum. Elin serserisinin yanında mı yapacağım, sen merak etme!” dedi. Bunun üzerine Serhat, “Bilmiyorum yani, ona göre. Sonra herif kalkıp hâllenir sana falan, gelir giberim anasını onun!” dedi sert bir sesle. 
    ···
    1. 1.
      +5
      ahahhaha haykırdım amk
      ···
    2. 2.
      0
      Bi de kıskanıyo ibine
      ···
  16. 41.
    +12 -1
    Düğünün ardından Hamit Bey ve Meryem Hanım evden ayrıldı. Giderlerken Meryem Hanım gözlerini benden kaçırıyordu sürekli. Bense acaba anlamış mıdır diye düşünmeden edemiyordum. Hamit Bey ise, “Evladım, bu oğlan sana emanet, sen bunun abisisin. Bir yaramazlığını görürsen hiç düşünmeden kulağını çek, sen de benim bir oğlumsun artık!” dedi yanağımı okşayıp. Ama saçlarımı daha kısa kestirmem gerektiğini de söylemeden edemedi. 

    Akşam odama girince yatağın altına sakladığım külotu çıkarıp yeniden onunla 31 çekmek istedim. Ancak yatağı kaldırınca büyük bir sürprizle karşılaştım. Yatağın altında külot falan yoktu. Bir anda yumruk yemiş gibi oldum. Odanın altını üstüne getirdim, ama külottan eser yoktu. Meryem Hanım külotunu aldığımı anlamış ve belli ki onu yatağımın altında bulduktan sonra almıştı. Ev arkadaşımın annesine rezil olmuştum. Ancak yapacak bir şeyim yoktu. 
    ···
  17. 42.
    +10
    Sirkeci tarafına doğru tezgâhları geze geze dolaşırken de aynı manzaralar vardı. insanlar birbirinin üstüne çıkacak gibi oluyordu. Meryem Hanım yırtıcı hayvanlardan korunmaya çalışan bir ceylan gibi benden yana sokuluyor, yanaşıyordu. Bir sokakta tezgâhların arasında karınca sürüsü gibi tekli kol halinde ilerlerken Meryem Hanım önüme geçti. Siyah topuklu ayakkabılarının üzerinde zütünü sağa sola sallaya sallaya adeta bir dansöz gibi çalkalayarak giderken bakışlarım zütüne odaklanmıştı. 

    Aramızda 15-20 santimlik bir mesafe ya var ya yoktu. Etrafa bakmak yerine onun zütüne bakıyordum, etraftakiler umurumda değildi çünkü. Sağ elimi aşağı indirdim. O kalabalığın içinde arkadan birilerinin eli zaman zaman benim sırtıma, belime hatta zütüme değerken kimsenin beni fark etmesi mümkün değildi. işportacıların ve satıcıların bağırışları, yürüyenlerin konuşmaları, sesleri derken kimse kimseyi görmüyor, duymuyordu. 

    Yutkuna yutkuna zütüne dokunmaya başladım. ilk anda hiçbir şey anlamadım, çünkü korkumdan sadece pardesünün kumaşını hissedecek kadar dokunuyordum. Ama sonra biraz daha bastırmaya başladım. Siyah pardesüsü ve altındaki siyah eteğine rağmen tıpkı alt geçitte olduğu gibi yumuşak, dolgun zütünü hissettim parmak uçlarımda. 
    ···
  18. 43.
    +10
    “Saçımı süpürge ettim bu çocuk için ben. Ben onun anasıyım, onun iyiliğini düşünüyorum, şu yaptığına bak!” dedi ağlaya ağlaya. “Boş verin, sakin olun. Daha genç, o da anlar sonradan yaptığını, pişman olur!” dedim, ama nafile. Meryem Hanım ağlamaya devam ediyordu. Kadının bu acıklı hali beni de etkilerken kalkıp yanına oturdum. “Lütfen, ağlamayın!” dedim ve kollarından tuttum sakinleşmesine yardım eder diye. 

    ince bluzunun altından kollarının yumuşaklığını hissetmek yarağımı hareketlendirdi bir anda. Meryem Hanım iki eliyle yüzünü tutmuş ağlarken onu sakinleştirme bahanesiyle kollarını adeta okşuyordum. Pantolonumun altındaki hareketlenmeden habersizdi elbette. Ona geçen akşam telefonunu nasıl kullanmasını gösterdiğim zamandakinden de yakındım, canlı canlı dokunuyordum kendisine. 

    Meryem Hanımın üzerinden geçen günkü gibi yoğun olmayan bir hacı yağı kokusu geliyordu. En pahalı parfümün yapacağı afrodizyak etkiden bile daha etkiliydi bu koku. Kokuyu daha çok alabilmek için yaklaştım iyice. Şimdi dizim dizine değiyordu. Yarağımdaki hareketlenme daha da arttı bu temasla birlikte. Yüzümü yüzüne yaklaştırdım, kokuyu çektim içime. Bazen otobüslerde, minibüslerde rast geldiğim ve hoşuma gitmeyen bu koku şimdiyse beni azdırıyordu. 

    Pantolonun önünde çadırı dikmiştim resmen. Meryem Hanım ellerini yüzünden çekerken hemen kalkıp sandalyeye geri oturdum. Hafiften kamburumu çıkarıp öne doğru eğildim. Yarağımdaki sertliği fark etmemeliydi. Gözyaşlarını silerken, “Kusura bakma, tutamadım kendimi, ana yüreği!” dedi. 
    ···
  19. 44.
    +10
    Birkaç dakika sonrasındaysa Serhat’ın, “Oğhh, çok güzel, devam et, oğhhh!” diye diye inleme sesleri geldi kulağıma. Meryem hanımdansa ses çıkmıyordu. Kalp atışlarım aynı şiddette devam ediyordu. Acaba Meryem Hanım sakso mu çekiyordu Serhat’a? 

    Kısa süre sonra, “Tamam, gel şöyle!” dedi Serhat. ilk postanın ardından ikinci kez gibecekti Meryem hanımı. Benim de yarağım yeniden sertleşmeye başlarken, Meryem hanımın, “Bu çekyat belimi acıtıyor, içerde oğlanın yatağında yapalım, küçük ama hiç değilse rahat!” demesini işittim. 
    ···
  20. 45.
    +10
    Ağlamasının ardından şimdi de zoraki gülümsüyordu. “Olur mu ne demek. Cahil çocuk, o da anlar sonra yaptığı hatayı!” dedim. Bir süre sonra yarağımın sertliği kayboldu. Biraz daha televizyon izledik, ama Meryem Hanım çok keyifsizdi. Morali tepetaklak olmuştu. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi telefonuna gelen bir mesaj var olan sinirini daha da artırıp moralini bozdu. 

    Telefonu eline aldı ve benim görmemi istemediğinden hafifçe öbür tarafa dönerek okudu mesajı. Az sonra dudaklarından, “huur çocuğu!” sözleri bir fısıltı gibi çıktı. Benim duymadığımı sanıyordu, ama yanılıyordu. Gözüm televizyondaydı, ama kulağım kendisindeydi. Mesaj Serhat’tan geliyordu, yine bir tehdit mesajı yazmıştı belli ki. 

    Meryem Hanımın olan biteni bildiğimden haberi yoktu. Benden yana dönüp hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışması boşunaydı. Kısa bir süre daha izledik televizyonu. Bu ara telefonu çaldı. Meryem Hanım ekranda numarayı görür görmez meşgule attı, ama birkaç saniye sonra yeniden çalınca bir hışımla kalktı ve içeriye gitti hiçbir şey demeden. 

    Serhat tehditlerini sürdürüyordu, bu işin peşini bırakmayacağa benziyordu. Hemen kalktım. Meryem Hanım mutfağa girmiş ve kapıyı da kapatmıştı. Ancak içerdeki fısıltılı konuşmalarını duyabiliyordum. “Niye arıyorsun beni, oğlum evde... Artık bitti, tamam mı... Öyle mi... Ne yapacaksın... Ha, öyle yaparsan ben de seni millete rezil ederim... Görürsün... Görürsün... Travestilere gittiğini anlatırım herkese... Bak görürsün... Sen bilirsin... Ne taklar yediğini biliyorum... Kendini gibtiriyorsun o muallaklere... Hadi bakalım... Görürsün... ” derken gerisin geri döndüm salona. 
    ···