istanbuldan 3 arkadaş eskişehirde ama farklı bölümlerde üniversiteyi kazanmıştık. 'beraber eve çıkalım çok kafa adamlarsınız' dedim kabul ettiler. zaten orta okuldan beri arkadaştık. ama isterse babanın oğlu olsun işler bazen istediğiniz gibi gitmiyo. başlarda çevre yapmadığımız için 3ümüz beraber takılır, ev işlerini bile beraber yapardık. daha sonra sosyalleşmeler başladı, ev harici görüşmez olduk. size kısaca arkadaşlarımı tanıtayım. ahmet felsefe kazanmıştı, kafayı komünizmle bozmaya başladı, sonra siyasi işlere karışmış galiba hapiste. muratsa matematik okuyodu. sayılarla gibişmekten kafayı kırdı, en son ne tak yedi haberim yok. şlk değişiklik ahmette başladı. çevresinden hemen etkilenmiş. evi komünist kitaplar dergilerle doldurmuş. sürekli dava, olay peşinde koşan evde bile mal mal takılan bi adam olmuştu. arada eve diğer komüleri doldurup şu duvara yazalım, burda eylem yapalım gibi gibik gibik planlar yapıyolardı.

ahmet böyle mal takılırken, muratsa iyice odasına kapanır olmuştu. arada tipi kayık tinerci görünüplü bi kaç lavuk gelirdi odasından çıkmazlardı. çıkıncada ya tipleri iyice amcık olmuş olurdu, yada aceleyle poşetlerle koşarcasına evden çıkarlardı. murat ben yokken odama sakın girmeyin ışıkları falanda açmayın sizi giberim derdi arada. benimde açıkcası pek gibimde değildi. arada eve hatun getirir takılır bu binlerdende yol almalarını isterdim. murat zaten odadan çıkmıyodu ondan sorun değilde. ahmet bini son zamanlarda yok arkadaşlar gelecek büyük planlar var yok şu yok bu diye zorluk çıkartır olmuştu. bunları da sineye çekmiş kızla sadece odamda takılır olmuştum. fakat asıl olaylar daha sonra başladı.

akşama evi polisler bastı. ulan dedim noluyo. 'ahmet senmisin' dedi polis. 'yok abi ben ev arkadaşıyım'dedim.' nerde o huur çocuğu dedi.' 'bilmiyorum abi ne yaptı ki?'diye sordum. muallaknin evladı gitmiş okulda broşür dağıtırken güvenlik görevlisini dövüp kaçmış. polislerde bunu arıyolarmış. 'gelirse haberimiz olsun' dedi. kartını bıraktı. kartta 155 yazıyo amk çocuğu sanki biz bilmiyoruz. bide hava olsun diye kart yaptırmış. o arada murat odadan çıktı. kafası güzel gene muallaknin belli. polisleri görünce ananı avradını gibeyim basıldım napıcam diye odaya geri kaçtı. demin ki polis bu ne ayaklan dercesine bi bakış atınca hemen üstün doğaçlama yeteneklerimle 'abi bunu küçükken babası polisler seni alır, polise verirm bak diyip korkutuyomuş. bu da nezaman polis görse kaçmaya başlıyo.' dedim. bi akıllısı da bizi bulmaz ki anasını gibtimin yerinde. neyse bu bini görürsen söyle yanımıza gelsin yoksa anasını giberiz' dedi gitti.

Polisler gidince. 'Anasını gibeyim başımız belaya girmesin, daha yeni milli olmuşuz tadı damağımızda kaldı, hapishanede zütümüzü gibmesinler' gibi yusuflamalar tripler sardı her tarafımı. hemen bu huur çocuğunu aradım. telefonunu kapatmış muallak. züt korkusu adama neler yaptırıyo bi bilseniz. 15-20 kişiyi aradım, msj attım. bu muallaknin takıldığı züt verenleri face'ten buldum, konuştum. 2 saatlik çalışmanın sonunda buldum muallaknin kaldığı yeri. Arkadaşını aradım 'bu bine ver telefonu' dedim. başladım anasına bacısına sövmeye ama nasıl sövüyorum.bu binte tık yok biliyo suçlu olduğunu. sonra 'eve gelme amk çocuğu direk polise git yoksa ananı avradını gibeceklermiş. babanları arayacakmış bu gün teslim olmazsan' dedim. devrimde bi yere kadar baba korkusu, yarın cebinde 5 kuruş kalmazsa bide adamın zütünü giberler. bu bin gitmiş teslim olmuş.

bu arada murat muallaksi niye korkup içeri kaçtı anlamadım. ben bu ahmet binin izini bulup konuştuktan sonra. içeriden çıktı. 'oh polisler gitmiş. benim için gelmediler dimi. o zaman niye geldiler? kanka noluyo? anlatsana' falan. diye soru yağmuruna tuttu beni. kısaca anlattım. 'vay dıbına koyayım bende benim için geldiler sandım oh be çok iyi.' diyip kahkaha atmaya başladı. 'dedim senin için niye gelecekler lan yavşak. sen niye korkuyosun bu kadar. ne var lan odanda söyle yoksa polisi ararım yemin ediyorum' dedim telefonu gösterip. henry'nin kafasını çıkaran taffarel gibi elimdeki telefona bi atladı bu lavuk. kolumu koparıyodu. 'sakın, sakı, anamı giberler kanka. sakın arama. anlatıcam gel.'dedi odasına gittik.

bi baktım değişik bi bitki. yüzünde pekekent gülümsemesi var muallaknin sanki karı satacak bana. dedim ' bunlar ne amk. botanikçimi oldun başımıza.' sanki anasını gibmişim gibi bi bakış attı. 'bilmiyon mu amk? marijuana bu,' hala mal gibi bakıyom yüzüne.'esrar amk esrar' dedi. lavuk bi gün okulda iyice kafayı kırıyo. derslerden bi gib anlamıyo. kendimi ascami öldürcem triplerindeyke, arkadaşları bunu alıp 'gel seni biraz eğlendirelim kendini toparlarsın' diyerek esrar partisine zütürüyo. bu muallak de küçüklükten böyle millete yarancam diye bişeye başladımı anasını gibmeden o işin peşini bırakmaz. sigaraya başladı, bakkala tekele hatta kaçak sigaracılara bile borç taktı. millet günde 1paket bilemedin 2 paket içer. bu mal 4 paket 5 paket içiyo. ciğerine oksijen girmiyodu muallaknin. zar zor 1 pakete düşürdük. ortama soktuk 2 kadeh şarap içti, şarapçı oldu zor topladık barlardan, parası kalmayınca gitti köprü altlarından dayılarla içti, güç bela alkolü bıraktırdık. şimdide esrara sarmış. bu sefer akıllanmış. parası yetmeyince. bitki yetiştirmeye başlamış. o ağzı gözü yamuk ibnlerde müşterisiymiş. 'çok para var oğlum çok.' diye gülüyo. Buna bi tane çaktım. 'seninde ahmetinde ananızı gibeyim huur çocukları' ulan ben buraya okumaya, arada kız gibmeye, içmeye, eğlenmeye gelmişim. daha ama doyamadan hapsemi sokcasınız lan beni.'dedim. sonraki gün evden ayrıldım.

benim manitanın yanında kaldım1 hafta. ama ev arkadaşları başladılar konuşmaya. kızlarda haklılar amk. tek başımada kirayı ödeyemem. neyse dedim uyudum hatunla son kez. sabah okula gittim. millete soruyorum, ilanlara bakıyorum. ya çok pahalı, ya saçma sapan kuralları var , içimden dedim sokaklara düştük. tam derse girecekken benim hatun koşarak geldi. 'aşkıııııııııım aşkııııııııııııım' diye bağırıyo. zaten moralim bozuk bide hiç sevmem kızların salak salak ööööşkööööööööööööm ööööööööööööööşkööööööm demelerini. Tam 'senin o ağzını giberim, adam gibi bişey yok mu lan dıbına koduğumun.2 diyecektim ki. 'sana ev buldumi bizim bölümden çok iyi çocuk, hemde uyguun fiyatta, bizim eve de yakın canımız ne zaman isterse akşamları takılırız hem'diyip göz krıpmasıyla benim çavuş 'koş oğlum bu evi, bu fırsatı kaçırırsan bidaha ki ilk gibişin de kalkmam rezil olursun yavruya' dedi. e bizim çavuş haklı sonuçta, derhal gidip o evi tutmalıydım. dersi filan gibtir edip başladık eve doğru yürümeye. yolda anlatıyo çocuğu, çok iyi biri, çok temiz evi kendisi temizler sana iş yaptırmaz, iyi yemek yapıyo şu bu. dedim ' hayırdır amk. görücü uslü evleniyorum da haberim mi yok? hem sen nolucan kuma mı gelcen?' kızın hemen suratı düştü.2 sana da yaranılmıyo. iyilik edelim dedik hemen suyunu çıkar kumaymış.'dedi. arada küfür etti çok hak verdim ama yazıp kendi anneme sövmüş gibi olmak istemiyorum. neyse. kızın gönlünü almakla uğraşırken eve geldik.

kız bana saklan saklan dedi. niye saklancaksam amk anlamadım ama saklandım. kapıyı çaldı. kapıyı bi çocuk açtı. benim kafa bi attı. içimden 'şu evi tutalım senin dıbına koymazmıyım amk karısı 'diyorum. yumruğumu falan ısırıyorum. evine getirdiği çocuk sanki manken amk. 1.80 falan boyu var, yapılı falan. 'bu karı bununla takılıyosa beni kesin tekmeler amk bu lavuk için' diyorum içimden. herifle kesin papaz olcaz diye düşünüyorum. o arada bunlar bişeyler konuşuyo kapıda. ben sinirden duymuyorum. içeri girdi çocuk, benim hatunda elimden tuttu içeri soktu beni. 'süüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüürpriiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiz'. diye bağırdı. çocukta çıkan sesi duyunca içim ferahladı ve benim hatunun niye bu dururken bana verdiği ortaya çıktı.

okumak isteyen olursa yarın akşam yazmaya devam edicem.

adamın tipi çağtay ulusoya yakın, ama ses hakan akkaya. hatun beni çıkartıp gösterince. 'ay bana manitamı getirdin. biraz kısaymış ama idare eder bugünlük canikom.' dedi sesine soktuğumun bini. daha bismillah demeden kestaneyi çizmeye göz koymuş. kızı çektim 'ne diyo lan bu lavuk. ne manitası' dedim. kızda 'işte sana söyleyemediğim şey bu. bizim eleman gay ama korkma sen benim olduğun sürece sana elini bile süremez yolarım vallahi.'diyo. ulan herif gece bizim kestaneyi çizip. el değmemiş coğrafyamı amerigo vespucci edasıyla keşfettikten sonra yolsan ne olacak. bunu düşünemiyo işte. 'yok olmaz ben gidiyorum'dedim kapıya yönelirken tuttu kolumu ' sokaktamı yatıcan, bizede gelemezsin. başka çaren yok en azın 1 hafta falan dene olmazsan ayrılsın. hem kabul edersen o çok istediğin şeyide yaparım'dedi, insanın beyniyle düşünmesini engelleyen göz kırpışını yaparak. o andan sonrası zaten çavuşun kontrolünde gerçekleşti. evde kalmayı kabul ettim hemde 250 lira amk faturalar dahil taş çatlaın 350 kağıt çıkacak cebimden.

şimdi diyeceksiniz ki.' 250 liraya nerde ev buluyon 1 oda 1 salon mu? tezek mi yakıyon amk evinde? vb.'. bizim gay arkadaş. adı burhan. evet burhan diye gay var. ama kendine bubuş dememizi istiyodu. ilk sene hetero elemanlarla eve çıkmış. eve millet manita atıp çatur çutur giberken, bununda canı gibiş çekmiş başlamış erkek atmaya. ilk başlarda ders çalışıyolar falan sanmış hetero elemanlar. fakat sonra çatur çutur gibiş sesleri eşliğinde haftada 4 posta ders çalışılamayacağı düşüncesiyle, bunun odaya yaptıkları baskın sonucu bubuşu başka bi lavuğun ağzına verirken yakalamışlar. sonuç olarak evden şutlanmış. bi iki evden daha böyle atılınca. yurtta kalmaya karar vermiş. ama gay adam rahat edemiyo, sürekli gib taşak görünce, am deryasına düşmüş liseli gibi çavuş hazır olda bekliyo sürekli. şansına yurtta kalırken berk adında bi çocukla manita oluyo beraber eve çıkıyolar. tuttukları ev, tek çocuklu bi hacı dayının evi(şu an bizim kaldığımız ev).

hacı dayı, işlemediği günah kalmamış, 'eeee artık yaşlandık, bi ayağımız çukurda birazda Allah'a yönelmek lazım' diyerek hacca giden. 5 vakit namaza yönelen, yüreği zengin, maddiyatan çok maneviyata önem vermeye başlamış. çavuşu emekli edip, face'ten okey oynayan klagib bir Türk erkeği. 1 oğlu var. o da evlenmiş, istanbula gitmiş. 'koca evde tek başıma napıcam apartman daireme geçeyimi gariban öğrencilere kiraya vereyim evi.' demiş. bunlarda şansa denk gelmişler. dayı önce 700 liradan açmış pazarlığı yan gelir olur torunlara harçlık gönderirim diyerek. bunlar kabul edeklermiş ama pazarlık adettendir diyerek girişmiler pazarlığa. en son 'hacı dayı biz ilahiyat okuyoruz. yarın öbür gün camide imam olucaz. cumaları hayrına cemaate dua ettirir. fatihanı ekgib etmeyiz diyerek can damarından vurmuşlar' adamı. hacının gözler dolmuş, arka fonda uğur ışıldakın cover yaptığı dombıra müziği çalarken' Allah sizi başımızdan ekgib etmesin. sizin gibi temiz insanlar kalmadı bu dünyada. sizler Türkiyenin umudusunuz. torunlarda 100er lira az alsınlar bişey olmaz 'diyip. 500 kağıda evi vermiş.

daha sonra bunlar o mutlulukla evden 1 hafta çıkmamışlar. inşallah benim odada gibişmemişlerdir. berk basket takımında oynuyomuş fizikli falan. bubuşta basket maçını izlerken, 'ya ben buna kayarım, ya da bu bana. ama kesinlikle yatağıma girecek' diyerek berki tavlamış. sonra eve çıktıklarında karı koca gibi takılmaya başlamışlar. keşke Türkiye'de evlenebilsek, kime ne zararımız var sanki?( amk bini bunu diyo ama az kalsın kestanemi, yarma şeftali yapacaktı.) falan ağlayı ağlayıp gibişmişler. 'hollandaymı gitsek? evet hollanda iyi. para biriktirelim aşkım çok pahalı olur oralar. şu bu.' başlamışlar evlenme hayalleri kurmaya. geleceğe yatırım yapmaya. neyse çok uzatmayalım. berk muallaksi biciksüelmiş ama gizliyomuş. bubuşunda kızlarla arası iyi. harem ağası gibi muallak. her milleten karı tanıyo. erasmusla gelen zenci karılarla bile muhabbeti var. arada eve davet edip 'kız kıza' muhabbet ediyolarmış. 'ay keşke bende hamile kalabilsem berkime nur TOPU gibi oğul vermek isterdim.'falan muhabbetlerine girer. şunun gibi büyük, bu gay bu değil. falan konuşurlarmış. derken berk bi gece bunun hande adında ki bi arkadaşına çakıyo. hemde onların aşk yuvasında. yetmezmiş gibi beraber aldıkları yataklarında. oda yetmezmiş gibi. ilk gibitikleri nevresim takımının üzerinde gibiyo handeyi. bubuş bunları istemeden basınca handeyi yoluyo, berkte bubuşu dövüp gitmeden son bi yolluk bubuşa kayıyo. ama son gibiş bu kayma değil. bide kirayıda kitleyip kaçıyo ak çocuğu.

bubuş bunları ağlayarak anlatırken, benim aklımda beni gibmede ne yaparsan yap vardı. bide, akşam manitayla yaşayacağım günah dolu gece. akşam manitayla evi inlettik. sabah gururla odadan çıkarken, bubuşu görünce bi tuhaf oldum. dedim 'kusura bakma, kardeşim dün çok kaptırdık.' 'yok yok. siz keyfinize bakın benim için sorun olmazç'dedi içten bi gülümsemeyle. ama bu gaylerden korkulur amk. akşdıbına misilleme yaptı 2 tane dalyan gibi, gençliğinin baharında Türk gencini eve getirip, kabuslar görmeme sebep olan, anıra anıra boşaldıkları bi gurup gibiş gerçekleştirdi. bubuş manitası varken aslında iyi çocuktu , o zaman kase tehlikede değildi. yinede insan korkuyo amk. ilk 2 hafta kapımı kilitleyip uyudum. sanırım fark etmiş, üzülmüş. bi sabah kavlatıda 'sen niye kapını kilitliyorsun ki? korkma sana bişey yapmam.'dedi. sonra kısık sesle 'Sen istemeden.' diye fısıldadı. amk çocuğu tam iyi insan bu bizi gibmeyecek dicez gene kafamızda fil gibiştiriyo. ben tırsınca bi kahkaha attı. 'ayol ne tatlı şeysin korkma canım benim heterolarla işim olmaz.'diyerek yüreğime su serpti. o günden sonra kapımı kilitlemedim.

hayat güzel gidiyo, manitayla değişik fanteziler yapıyoruz. bubuşla sohbet fena sarıyo. okulun yarısı gay çıktı amk. kimisi toplum baskısından kızlarla çıkıyo. kimiside kızlar selam bile vermiyo diye gay olmuş. gaylerin sohbeti iyidir, çok eğlenirsiniz. böyle geçerken günlerimiz vizelere girdik. hocalara Türkün gücünü gösterip hepsinden kaldım. kaldık derken amk liselisi vizelerden kalınmaz kolpacı bu demeyin. 05ler havada uçuşuyo, 10 aldımmı 3 rekat şükür namazı kılıyorum. vizeler bitince millet koşarak memleketine anasına babasına dönüyo. benim dönmeye yüzüm yok. canım sıkkınken bubuş geldi. 'ay canım niye yüzün asık senin, yoksa sevgilin seni tatminmi edemiyo? ahahahahahhahaaa ayyyy.' diye muallakyim ben duymayan kalmasın gülüşü yaptı. 'vizeler gib gibi geçti. millet evine, anasına babasına gidiyo. benim yüzüm yok nasıl gidicem?'dedim. 'ayol taktığın şeye bak hangi bölüm okuyon kız sen?' dedi. söyledim. 'ay tamam bende o sen git anana babana korkma halledicem ben' dedi. mutluluktan çavuşa kan pompalandı. netten otobüs biletimi ayırtıp. uçarak manitanın evine gittim. baktım benim hatun yok. arkadaşına 'nerde diye?' sordum. Şey, o ımmmmmmmm. falan yapıyo. dedim 'noldu amk söylesene?'. 'ya nasıl söylesem bilmiyorum ama senin ki bi herifle gitti bugün. sen yokkende onunla takılıyolar zaten.' falan dedi. bi an sanki ,çavuşun kalbine 3 kurşun isabet etti ve o an çavuş oracıkta hayatını kaybetti. kulağımda emrahtan 'ben acılar çocuğum' ezgileri dolanırken, 'ya bişey dicem ama kızma.' dedi karı. 'söyle' dedim üzgünce.

'ay siz erkelerde değerinizi bilmeyen kızları hep buluyosunuz. oysa sizi seven sizinle her anlamıyla birlikte olmak isteyen, sadece sizin olmak isteyen kızlar varken. gidip böylelerini buluyosunuz. halbuki birisi beni, senin onu sevdiğin gibi sevecek, neler yaparım onun için ahhh yokki.' dedi. emraha gibtir çekerek müziği durdurdum. kızın dudaklarına yapıştım. sonrası yay gıcırdamasının, taze züte çarpan bacak sesleriyle oluşturduğu, hafif inlemelerle bezeli bir halk müziği. kısacası kızla seviştim. benim ciğerim yanıyo ama çavuş sanki astsubay çavuşluğa terfi etmiş gibi yerinde duramıyo. neyse kızda çok mutlu yanımda 'oh be sonunda benim oldun. hep seni istemiş arzulamıştım. ilk geldiğin günden beri.' falan diyo. ciddi bi ilişkiye hazır olmadığımı, 'daha yeni aldatıldım kızım, bi anlık gazla seviştik sende hiç bi duri, etme, eyleme demedin. seninle nasıl manita olayım. yaptık bi hata kusura bakma.' diyerel dile getirdim. kalktım giyinirken odanın kapısı açıldı. benim hatun geldi içeri.

'allah belanızı versin sizin. ikinizde huur çocuğuymuşsunuz. nasıl yaparsın ulan bunu bana. bende moralin düzelsin diye sana bunları almıştım. gitmeden kral fantezi çekecektik. al bu huuryla giyersin artık.' diyip elindeki poşetleri bana fırlattı. ağlayarak evden çıktı. 'noluyo dıbına koyayım. hani başkasıyla takılıyodu lan bu kız. senin avradını giberim lan huur' diye bağırdım yataktaki huurya. gibi taşşağı toplayıp. kızın peşinden çıktım bende. bi yandan bunu görebilirmiyim diye etrafa bakıyorum. bi yandan arıyorum açmıyo. kız haklı amk. evde ki huur behlülün kız versiyonuymuş. pgibolojik sorunları olan bi huur kısacası. milletin mutlu olduğu manitası varsa gider bi şekilde kendini gibtirir, onlar ayrılınca da yeni avların peşine düşermiş. e dıbına koyayım, bu karının böyle olduğunu biliyonuz. niye evinize sokuyonuz? bende de suç var tabi. gidip her manitana kayıyolar diyene niye inanırsın? neyse kızı aradım sesli msj bıraktım. özür diledim. son çare bubuşu aradım. böyleyken böyle anlattım her şeyi. 'önce bi rahmet okudu. sonra pişmanmısın?' dedi. çavuş hiç değildi, ama ben pişmandım. 'evet bubuş ocağına düştüm. yardım et.'dedim. 'sen bi ananla babanla görüş hasret gider. kızada kendii toparlaması için zaman vermiş oluruz. korkma ben konuşcam onunla bacım. öptüüüüüüüüüöööööm.' diyip kapattı. bacım? öptüm? evet normal insanlar varsa çevrenizde bunlar size garip gelebilir ama bubuş bu. neyse ben istanbula gittim. yol boyunca napıcam, ne dicem kıza amk. gibi triplere girdim. ama pgibopat huurda işini biliyo fena sevişiyo. arada aklıma geliyo yolda, bi sırıtma geliyo. sonra yine küçük emraha bağlıyorum. istanbula gittim. anamın babamın elini öptüm. oralar nasıl? ne yapıyosun? arkadaşların nasıl? (ahmetle muratı soruyolar. olayları anlatsam, anasına babasına gammazlayacaklar ondan son bi iyilik yaptım huur çocuklarına söylemedim.)iyi falan diyip geçiştiriyorum. sohbet muhabbet sarmasada, insan evinde oldumu, karıya gidip1 seferde 3 posta atmış liseli gibi sevinç ve mutluluk kaplıyo içini. mahalleden arkadaşlarla falan görüştüm, konuştum. sağlam olanlara bile ahmetle muratı anlatmadım. ne olur ne olmaz diye. evde ki 4cü günümde bubuş aradı. acil gel kızla yüzleştircem sizi diyip kapattı.

eve gittim. 'acil okula gitmem lazım, ödev falan varmış. yoksa kalırsın falan dedi arkadaş.' diye kolpa attım. ilk otobüsle eskişehire. 'indim bubuşu aradım. kızı ben arayınca açmıyo. şimdi geç oldu biliyorum ama müsaitse buluşup görüşelim ben eve doğru geliyorum.'diyip 'taksi' diye bağırdım. taksici durmadı tabi. bavullu öğrenci gördü mü önce yavaşlayıp tipini bi kesiyolar, sonra bedavacı yada ucuzcu bi bin tipi varsa devam ediyolar. 'amk param var benim devlet baba sağolsun, kykdan burs çıktı bana. niye durmuyon amk çocuğu' diye bağırdım arkasından. minibüs vardı şansıma atladım gittim eve. bubuş açtı kapıyı. 'ay hoşgeldin canım, senin kız yarın gelcekmiş. işi varmış. korkma ben hallettim gibi sanki' falan dedi. 'sağollasın dayı oğlu' diye takıldım. 'ay kırıcam kalbini ama hiç sevmem böyle kahve ağızını bilmiyomusun' diye hafif azar kaydı. 'açlıktan geberiyom bubuuuuuuş. ne yemek var?' diye mutfağa dalmamla, karşımda gibi taşşağı açık bir herif. bütün iştahım kaçtı amk. 'senin ben dıbına koyayım ya.' diyerek babasına trip atarak, odasına kaçan ergen gibi uzaklaştım alandan. bu evde çok korkuyorum bi gün, odamda gibini sıvazlayarak 'seni bekliyodum bende yakışıklı'diyen bi adamla karşılaşıcam diye.

demin ki lavuk gibecek gibi baktığı için uzun zaman sonra odamın kapısını kitledim. müziği kökleyip uykuya daldım. gece işemeye kalktım saat 4 civar bunlar hala gibişiyolar amk. başladım işeye derken kapıyı birisi çalıyo. çalıyo demek yalan olur, anahtar deliğine gibini sıkıştırmış gibi, tekmeliyo kapıyı. ben işemeye devam ediyorum o arada. ama bubuşun 4 saatlik ciks macerası bölünmüştü. 'ay kim bu ya. bi sevişicez, eğlenicez. eğlenemiyoruz ayol. sen yatağı soğutma hayatım. hemen şu hadsize ağzının payını verip, senin ağzına vermeye geliyorum' aaaaahahahahaha diye kahkaha atarak çıktı odadan. bu arada ben işemeyi bitirip, duyduklarımdan sonra kusma safhasına geçmişken, bubuşun 'ay hayır ya. yine mi bu. tatlışım çabuk giyin. çabuk okumanın odasına geç saklan ay çabuk.' diyerek züt korkusu ve telaşı bir arada sunan bir sanat eseri sunmuştu. 'bubuş noluyo? kim bu?' diye seslendim kusmayı kesip. bu arada lavuk benim odama geçmiş fark etmemiştim bile. 'ay benim manitam vardıya berk o. hande bunu terk etmiş galiba. milletede gay olduğunu anlatmış. kimse yüz vermeyince gene bana sardı ayol. sen yokken geldi bi kere. acıdım sohbet ettim ondan yüz buldu. iki gündür içip içip kapıya dayanıyo. ben halledicem. sen odana geç.' dedi. bende ' o bizi halletmeden elini çabuk tut' diyerek odama geçtim. geçmez olaydım.

korkulu rüyam karşımdaydı. amk evladı nasıl rahatsa, gibi taşşağı açık bi şekilde, üzerinde henüz rüyanlamadığım çarşaflarımın üzerinde oturuyo. 'ananı gibeyim. niye giyinmiyosun lan muallak. ben sizin gibinizi taşağını görmek zorundamıyım lan.' diye bu muallakye bağırdım. ağlamaya başladı. 'ama yakışıklı muallak falan olmuyo. ben mi istedim böyle olmayı. Allah böyle yaratmış. bana muallak falan diyip kalbimi kırıyorsun.' diyo. ulan lavuğun giyinmediğinemi yanayım, bu muallaknin ağlamasınamı, bölünen uykumamı, dışarıda ki lavuğun içeri girmesi halinde olacaklaramı yoksa tertemiz çarşaflarımı yakacağımamı bilemedim. bu arada lavuk hala ağlıyo. 'çok kırdın beni' falan demeye devam ediyo. 'bak kardeş kusura bakma, manitamla aram kötü zaten, kaç saattir uykusuzum, bide sen gibin taşağın açık evde dolanınca sinirlendim. kusura bakma. rica etsem giyinir misin?' dedim. lavuk affederim ama bi şartla diyo. sanki eline bakıyorum. muhtacım muallakye. 'neyse ne istiyon 'dedim. ' bana bi kere sarılırsan affederim' diyo. gülmeye başladım. bu da gülüyo. ' bi dakika tatlım' dedim. odamın cdıbına doğru yöneldim. bu lavukta bana bakıyo. bekle tatlım falan diyorum. lavuk kafasında ne kurduysa gibini sıvazlamaya başladı. senin ananı avradını giberim. diyerek camdan atladım. iyi ki ilk kattayız amk.