/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 126.
    0
    Rezzers
    ···
  2. 127.
    0
    Bu ney pnp mahzende kalıyormuşsun
    ···
  3. 128.
    0
    Rez lan rez
    ···
  4. 129.
    +7
    Serhat’ın elleri dolgun vücudunda, memelerinde, zütünde geziniyor, sarkan memelerini deli gibi emiyor, öpüyordu. Çekyatın gıcırtıları geliyordu kulağıma. Meryem Hanım altta olduğu gibi üstte de uzmandı, erkeğini mutlu etmesini biliyordu. 

    Hareketleri, yaylanmaları gittikçe hızlanmaya başladı. iniltileri de çoğalıyordu. Terlemiş, ıslanmış amından osuruk sesine benzer sesler gelmeye başlamıştı. Serhat’ın demirden yarağı dıbının duvarlarını dövüyordu devamlı ve bu halinden çok memnundu. Öne doğru biraz daha eğilince zütü tümsek yapıp havaya dikildi. Bu anda Serhat alttan güçlü, sert ve seri şekilde pompalamaya başladı. “Ohhh, ohhh, ımmmm, ahhhh, evet, ahhh, evett, devam ettt, uhhhh, gib, ohhh, gib!” demeye başlamıştı Meryem Hanım. 

    Serhat’ın güçlü yarak darbeleriyle etli züt yanakları şiddetle löpürdüyordu. Amından gelen osuruk benzeri seslere 'Şap, şap, şap!' şeklindeki pompalama sesleri karışıyordu. iri memeleri de aynı züt yanakları gibi sallanıyordu. Çekyatın gıcırtıları ve çatırtıları her geçen saniye daha da artıyordu. 
    ···
  5. 130.
    +4
    Serhat’tan yine ayı gibi sesler çıkmaya başlamıştı. Meryem Hanım vahşi bir boğanın üstündeki Rodeocu gibi havaya zıplıyordu. Serhat kaba elleriyle onu sıkıca sarmamış olsa tavana zıplayıp başını vuracaktı sanki. Çılgın bir gibişme daha yaşanıyordu, artık kendimi ekrandaki gibişmenin seyrine bırakmıştım. Yarağımı okşuyordum sürekli, zevk sıvıları akmaya, elimi ıslatmaya devam ediyordu. 

    Derken Serhat Meryem Hanımı yarağı amında olduğu halde güçlü kollarıyla sıkıca tuttu ve dönerek altına aldı bir güreşçi gibi. Hemen ardından da bacaklarını tutup omuzlarına attı ve belinden sıkıca kavrayarak temposunu hiç değiştirmeden gibmeye devam etti. 

    Var gücüyle pompalıyordu Meryem Hanımın dıbına. Yarağı hızlı ve sert şekilde girip çıkıyor, Meryem Hanımın memeleri her yöne deliler gibi sallanıyordu. Çekyatın gıcırtıları daha da artmıştı. Meryem Hanım ellerini arkaya doğru atmış çekyatın kolundan tutuyordu. Başı ise yere düşen minder nedeniyle çekyatın koluna vurup duruyordu. 
    ···
  6. 131.
    +4
    Ayyy, yavaş, ahhh, yavaş ol, ıhhh!” demeye başlamıştı. Serhat kendini kaybetmiş halde öküz gibi gibiyordu Meryem Hanımı. Kadının yüzünde acı ile zevki bir arada görüyordum. Serhat boşalacak gibi görünmüyordu hiç. Yarak darbeleriyle beraber Meryem Hanımın bacakları yaylanıp duruyor, çok güçlü 'Şap, şap, şap!' sesleri beynimin içinde patlıyordu. 

    Serhat bu pozisyonu da çok devam ettirmedi. Meryem Hanımın amından çıktı bir anda ve ayağa kalktı. Meryem Hanımı elinden tutup kaldırırken, “Ne yapıyorsun?” dedi Meryem Hanım. “Gel şöyle!” dedi Serhat sabırsızca. Yarağı sopa gibiydi yine. Bir anda Meryem Hanımı kalçalarından tutarak havaya kaldırdı. inanılmaz güçlü bir adamdı. 

    Meryem Hanım kollarını onun boynuna dolarken Serhat hızlı ve seri hareketlerle Meryem Hanımın amı ile yarağını buluşturdu. Bu şekilde onu ayakta gibmeye başladı. Saatin yani kameranın tam karşısında muhteşem bir gibiş filmi çektiklerinden habersizlerdi. Serhat güçlü kollarıyla Meryem Hanımı yukarı aşağı kaldırıp indiriyor, yarağını dıbının en derinlerine kadar köklüyordu. Meryem Hanımın uzun siyah saçları rüzgârdaymış gibi dalgalanırken, “Ahhh, ahhh, ımmm, ohhh, uhhh!” sesleri dudaklarından dökülüyordu. 
    ···
  7. 132.
    0
    Bi düşündüm de düşünmeseydim keşke
    ···
  8. 133.
    +5
    yeter ulan gibecem serhatı senin gibtiğin kısma geç
    ···
    1. 1.
      0
      Harbi amk kanser oldum burda
      ···
    2. 2.
      0
      amk nick entry gereksiz çalım atıyor pust
      ···
  9. 134.
    +4
    Şiddetli 'Şap, şap, şap!' sesleri geliyordu yine. Bu muhteşem çılgın gibiş devam ederken bir anda bir telefonun çaldığını duydum. Çalan Meryem Hanımın telefonuydu. Deliler gibi aşığının kollarında gibişirken çalıyordu telefonu, ama Meryem Hanım bunun farkında değildi o anda. Telefon uzun uzun çalıp sustu, ama gibişmeleri devam ediyordu. 

    Serhat ayaklarını iki yana ayırmış, sağlamca basmıştı yere ve üzerinde 70-75 kiloluk bir yük varken bile yerinden kıpırdamıyordu. iri yarağını Meryem Hanımın tatlı dıbına sokup çıkartıyor, aldığı zevki ayı gibi, öküz gibi böğürerek sesler çıkartarak açığa vuruyordu. 

    Artık kendimi tutacak durumda değildim. Bir anda deli gibi sarsıla sarsıla boşalmaya başladım. Döllerim dikilmiş yarağımdan havaya sıçrarken, yaşadığım mutlulukla kendimden geçmiş gibiydim. Ekrandaki Serhat’ın çıkardığı sesler de boşalmaya yaklaştığını gösteriyordu. Derken bir anda Meryem Hanımı iyice havaya kaldırdı, devasa yarağı kadının amından çıkarken Meryem Hanımı indirdi yere. Meryem Hanım ayakları yere değer değmez bir anda Serhat’ın önünde dizlerinin üzerine çöktü ve az önce dıbına giren yarağı ağzına alarak somurmaya başladı. 
    ···
  10. 135.
    +5
    iki eliyle kavradığı yarağı deli gibi sıvazlıyor, ağzının, boğazının en derin, uç noktalarına almaya çalışıyordu. Bu anlarda başı ileri geri, sağa sola hareket ediyordu. Serhat’ın iri yarağının yanağında yaptığı şişliği rahatlıkla görebiliyordum. Serhat ise çok mutluydu, “Yala, yala benim huurm, yala!” deyip duruyordu Meryem Hanımın saçlarını çekiştirirken. 

    Ve saniyeler sonra Serhat kurbanlık bir dana gibi böğürürken Meryem Hanımın ağzına boşalmaya başladı. Meryem Hanımın başını iki yanından sıkıca tutmuş yarağını ağzının içine sokup çıkartıyor, onu adeta ağzından gibiyordu. Meryem Hanım kendini geriye atmaya, kurtulmaya çalışsa da yapamıyordu. Öğürüyor, boğulur gibi sesler çıkartıyordu. 

    Evet, Serhat onu yarağıyla boğuyordu gerçekten de. Meryem Hanım çaresiz, zavallı bir haldeydi. iki elini havaya kaldırmış, Serhat’a durmasını, yapmamasını işaret ediyordu, ama Serhat onu dinleyecek, duracak halde değildi. Onu ağzından gibmeye devam ediyordu. Ağır çekime aldım videoyu ve zoom yaptım Meryem Hanımın yüzüne doğru. 

    Gözlerinden akan yaşları gördüm. Yanaklarından süzülen gözyaşları büyük bir keyifle, zevkle başlayan gibişmenin ağlama ile final yaptığını gösteriyordu. Yüzündeki çaresizlik ve acı daha bir belli oluyordu bu görüntülerde. Yeniden normal şekilde izlemeye başlarken Serhat yarağını çıkardı Meryem Hanımın ağzından. 
    ···
  11. 136.
    +5
    O anda güçlü öğürtüler çıkartmaya başladı Meryem Hanım ve hemen ayağa kalkıp içeri doğru koştu. Tuvalete girmiş, kusuyordu. Serhat ise Meryem Hanımın çıkardığı kırmızı gömleği ile yarağını sildi. Halının üzerine bir miktar dölü akmıştı, onu da eğilip silerken Meryem Hanımın içerden ettiği küfürler geliyordu kulağıma. 

    “huur çocuğu, Allah belanı versin, gibtir git buradan, defol. Sen git ananın dıbını gib, huurnun doğurduğu, şerefsiz bin!” diyordu. Serhat ise Meryem Hanımın ettiği küfürleri duyuyor, ama sadece gülümsüyor, başka bir şey demiyordu. 

    Üzerini giyindiğinde Meryem Hanım halen tuvaletteydi. Az sonra görüntüye Meryem Hanım da girdi. Elinde beyaz bir el havlusu vardı, ağzını siliyordu. “huur çocuğu, gibtir git buradan, çık dışarı, defol. Sen beni karın mı zannettin lan, gibtir git, şerefsiz bin!” dedi öfkeyle. Serhat ise bu sözlere pis pis sırıtarak karşılık veriyor, tek kelime etmiyordu. 

    Serhat görüntüden çıkarken sesi geldi. “Bu poşetin içinde telefon var!” dedi, ardından da kapının sertçe kapanma sesi geldi kulağıma. Meryem Hanım çekyata oturup sağına soluna bakarken Serhat’a küfretmeye devam ediyordu. Güzel başlayan iş sonunda taka sarmıştı. 
    ···
  12. 137.
    0
    Rezerves
    ···
  13. 138.
    +8
    Sonraki görüntülerde Meryem Hanım çırılçıplak bir halde salona geldi. Yıkanmış, kurulanmıştı. Elinde kırmızı bir külotla sutyen vardı. Külot ve sutyeni giydikten sonra üzerindeki siyah eteğini giydi, Serhat’ın döllerini sildiği kırmızı gömleğini görünce gene ağır küfürler savurdu Serhat’a. Az sonra görüntüye girdiğinde çiçekli bol gömleği vardı üzerinde. Salonu topladı, çekyatı düzeltti. Serhat’la gibişirken çalan telefonunu aldı eline, az sonra biriyle konuşuyordu. Konuştuğu kocası Hamit beydi. 

    “iyiyim, sen nasılsın? içerde bizim oğlanın odasını topluyordum duymadım. Nasıl gidiyor işlerin? Ne zaman dönersin? iyi, tamam, hadi Allah’a emanet ol, görüşürüz!” diyerek kısa bir konuşma yaptı kocasıyla. Zavallı adamcağız gerçekten de karısının oğlunun odasını topladığına inanmıştı. Oysa gerçekleri bilse ne yapardı kim bilir? 

    Görüntüden kayboldu, yeniden geldiğinde Serhat’ın dediği poşet elindeydi. Ardından görüntüden çıktı, Cemil’in oda kapısının kapanma sesi geldi peşi sıra. Saat 12:00 olmuştu. 
    ···
  14. 139.
    +5
    Pnp biraz fazla uzatıyosun gibiş kısımlarını genel hikayeden kopuyoruz biraz daha kısa tutsan 10 numara
    ···
  15. 140.
    +6
    Bunun haricinde olan görüntüler bir şey değildi. Video dosyasını bilgisayarıma kesip yapıştırdım. Hafıza kartını yeniden saate takmam gerekliydi. Kalktım, her yanım dölle kaplanmıştı. Halının üzerinde de vardı. Külotumla sildim dölleri. Yeni bir külotla eşofmanlarımı giydim. 

    Yavaşça kapıyı açtım. Salondan televizyonun sesi geliyordu. Saat onu geçiyordu. Yavaşça salona ilerledim. Meryem Hanım oturmuş dizilerden birini izliyordu. Beni görünce toparlandı, başındaki türbanını ve eteğini düzeltti. Az önce izlediklerimden çok farklıydı bu haliyle. Acaba Serhat’la yine gibişecek miydi, onu eve çağıracak mıydı? Bana gülümserken düşündüklerim bunlardı. Belki de bana karşı böyle yakın ve iyi davranmasının sebebi Serhat’la yaptığı kavgaydı. 

    Ne olursa olsun bu kadına ilgi duyduğum gerçekti. Alev alev yanan bir ateş vardı içinde, o ateşten ben de yararlanmak istiyordum. Onun ateşiyle ruhumu ve bedenimi ısıtmak, kendimden geçip coşmak istiyordum. 

    Cemil kız arkadaş edinmiş ve annesini Meryem Hanımın dediği gibi unutmuş, geri plana atmıştı. Meryem Hanımsa bu durumdan memnun değildi. Serhat’la da kavga etmişti. Koca istanbul’da en yakınındaki erkek olarak ben kalmıştım. “Seviyor musun bu diziyi?” diye sordu. “Dizilerle pek aram yok!” dedim yanıt olarak. Kumandayı uzatıp, “Al, istediğini aç istersen!” deyince, “Yok, önemli değil, siz izleyin!” dedim. 
    ···
  16. 141.
    +7 -1
    Sandalyeye oturdum, yanına oturmaya cesaretim yoktu çünkü. “Eğer rahatsız ettiysem içeri geçerim?” dediğimde, “Estağfurullah, burası senin evin, ben sonuçta misafirim!” dedi. “O ne demek, olur mu öyle şey!” dedim. Oluşan sessizlikte ikimiz de diyecek bir şey bulamıyorduk. 

    “Eğer isterseniz haftasonu dışarı çıkalım, Cemil de gelir, dolaşırız?” dedim ürkek bir sesle. “Valla iyi olur, ben de çok bunaldım burada!” dedi, dünden razıydı. Korkak davranmama gerek yoktu, bunu anladım. Ben adım attığımda Meryem Hanım da bir adımla karşılık veriyordu. Bana huur çocuğu dediği zamanlar çoktan geride kalmıştı. 

    Bir süre daha oturduk öylece. Ardından Meryem Hanım ayağa kalktı ve “Allah rahatlık versin, hayırlı geceler!” diyerek içeriye yatmaya gitti. 

    Hafıza kartını yeniden saate taktım. Bir sonraki kayıtta acaba bir şeyler olacak mıydı çok merak ediyordum...  
    ···
  17. 142.
    0
    Rezervasyon
    ···
  18. 143.
    +8 -1
    Sonraki bir iki gün her eve gelişimde hafıza kartını alıp taktım bilgisayarıma. Ama hayal kırıklığına uğradım. Meryem Hanım evde tekti, Serhat’tan eser yoktu. O gün olanlardan sonra Meryem Hanım Serhat’a gibtir çekmişti anlaşılan. Yine de Meryem Hanımın evde yalnız kaldığında başını örtmeden rahat giysilerle dolaşmasını izleyip 31 çekmekten geri kalmadım. 

    Cumartesi akşamı Cemil evdeydi. Salonda annesiyle beraber televizyon izlerlerken ben de odamda ders çalışıyordum. Saat dokuzu geçerken kapıma vuruldu, Meryem Hanımın, “Burak, müsait misin?” diyen sesi geldi hemen ardından. Hemen toparladım kendimi ve “Buyurun, müsaidim!” dedim. Az sonra kapı açıldı ve Meryem Hanım başını uzattı aralıktan. 

    “içeri gelsene, ne yapıyorsun?” dedi gülümseyip. “Şey, ders çalışıyordum. Birazdan gelirim!” dediğimde, “Tamam!” dedi ve kapattı kapıyı tekrar. On dakika kadar sonra içeri gittim. Cemil salonda yoktu, odasına geçmişti. Meryem Hanım çekyatta oturuyordu, beni görünce toparlandı. Uzun açık mavi kot bir etekle çiçekli uzun kollu bir bluz giymişti. Başını ise omuzlarını ve göğsünü de örten büyük bir türbanla çenesinin altından bağlamıştı sıkıca. Çekyatın yanındaki sandalyeye oturdum. 

    “Bizim oğlan bu kıza iyice abayı yakmış anlaşılan!” dedi gülümseyerek. Ama bunu söylerken bundan memnun olmadığı anlaşılıyordu. “E, genç çocuk ne de olsa!” dedim. Cevabımın üzerine, “Sen de öyle misin?” diye sorunca biraz utandım. Yine de belli etmemeye çalışarak, “Eskiden öyleydim, ama şimdi değilim!” dedim. Bir şey demedi sözlerime. Bir süre televizyon izledik. Meryem Hanım yine bir dizi izliyordu. Dizi reklamlara girince bir şey demeden kalktı. Az sonra tuvalet kapısının kapanma sesi geldi. 
    ···
  19. 144.
    +4
    Dokunmatik telefonu çekyatın üzerindeydi. Cemil odasındaydı, annesi ise tuvalette. Fırsat bu fırsat diyerek telefonu aldım elime. Bir numaradan gelen epey cevapsız çağrı vardı. Sonra mesajlara baktım, aynı numaradan gelen mesajlarla doluydu. Cevapsız çağrıların ve mesajların sahibi Serhat’tı. ilk gönderdiği mesajlarında özür diliyordu Meryem Hanımdan. Ancak sonradan gönderdiği mesajları ise tehdit doluydu. 

    Bir tanesinde (Eğer bana vermeye devam etmezsen kocan her şeyi öğrenir!) yazmıştı. Bir diğerinde ise (Ben bitti demeden bitemez. Oğlun ve kocanın öğrenmesini istemiyorsan Pazar günü bana gel!) diyordu Serhat. Birkaç mesaja daha bakacakken tuvalet kapısının açılma sesi geldi. Hemen telefonu yerine bıraktım. Az sonra Meryem Hanım geldi, “Meyve ister misin?” diye sordu çekyata oturmadan. “Yok, teşekkür ederim. Sağ olun!” dedim. 

    Biz televizyon izlerken Cemil odasından çıkıp geldi. Meryem Hanım oğlunun kız arkadaşıyla bu kadar ilgilenmesine bozulmuştu. “Bitti mi konuşman?” dedi sert bir ses ve somurtan bir suratla. Cemil annesinin bu tavrına hazırlıklıymış gibiydi. “Sana ne, seni ne ilgilendirir. Sen kendi işine bak!” dedi. Meryem Hanım oğlunun bu şekilde konuşmasına bozulmuştu. “Sen çok edepsizleştin!” dediğinde, Cemil, “Kiminle konuşacağıma sen mi karar vereceksin, sen kimsin ki?” dedi. 

    Cemil’in bu şekilde konuşması benim de canımı sıktı. “Cemil, o senin annen, öyle konuşma!” dediğimde, “Abi sen karışma!” dedi sözümü keserek. Sonra annesine dönüp, “Sen niye halen dönmedin Sivas’a, gitsene artık, rahat bırak beni!” dedi ve tekrar odasına gidip kapıyı sertçe kapattı. Cemil’in bu tavrı Meryem Hanımı fena etkilemişti. Gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle siliyordu. 
    ···
  20. 145.
    +10
    “Saçımı süpürge ettim bu çocuk için ben. Ben onun anasıyım, onun iyiliğini düşünüyorum, şu yaptığına bak!” dedi ağlaya ağlaya. “Boş verin, sakin olun. Daha genç, o da anlar sonradan yaptığını, pişman olur!” dedim, ama nafile. Meryem Hanım ağlamaya devam ediyordu. Kadının bu acıklı hali beni de etkilerken kalkıp yanına oturdum. “Lütfen, ağlamayın!” dedim ve kollarından tuttum sakinleşmesine yardım eder diye. 

    ince bluzunun altından kollarının yumuşaklığını hissetmek yarağımı hareketlendirdi bir anda. Meryem Hanım iki eliyle yüzünü tutmuş ağlarken onu sakinleştirme bahanesiyle kollarını adeta okşuyordum. Pantolonumun altındaki hareketlenmeden habersizdi elbette. Ona geçen akşam telefonunu nasıl kullanmasını gösterdiğim zamandakinden de yakındım, canlı canlı dokunuyordum kendisine. 

    Meryem Hanımın üzerinden geçen günkü gibi yoğun olmayan bir hacı yağı kokusu geliyordu. En pahalı parfümün yapacağı afrodizyak etkiden bile daha etkiliydi bu koku. Kokuyu daha çok alabilmek için yaklaştım iyice. Şimdi dizim dizine değiyordu. Yarağımdaki hareketlenme daha da arttı bu temasla birlikte. Yüzümü yüzüne yaklaştırdım, kokuyu çektim içime. Bazen otobüslerde, minibüslerde rast geldiğim ve hoşuma gitmeyen bu koku şimdiyse beni azdırıyordu. 

    Pantolonun önünde çadırı dikmiştim resmen. Meryem Hanım ellerini yüzünden çekerken hemen kalkıp sandalyeye geri oturdum. Hafiften kamburumu çıkarıp öne doğru eğildim. Yarağımdaki sertliği fark etmemeliydi. Gözyaşlarını silerken, “Kusura bakma, tutamadım kendimi, ana yüreği!” dedi. 
    ···