-
1.
0bu dünyaya hiç birimiz büyük bir insan olmak için gelmedik kabul.
kendi payımıza yaşayıp gitmekle yükümlüyüz. payımıza düşen her neyse
istanbulun varoş denilince ilk akla gelen semtinde doğdum... çingeneler ve kürtler içinde mahallede top oynayarak geçen çocukluktu.
insan küçüklüğüne dair pek bişey hatırlayamıyor.. galiba küçüklükte mutlu olduğumuzdan dolayıdır bu
küçük ve mutlu olmak güzeldi
taaki yarışın içine girene kadar. okumuş bir memurun oğlu olmak sorumluluk ister.. sizinde okumuş olmanız şarttır.
babam muhafazakar namuslu bir memurdu. bizimde bu şekilde yetişmemiz için elinden gelen fazlasını yapıyordu.zor imkanlarına rağmen beni dershaneye göndermeye kara vermiş. dershane lafını duyunca ne kadar üzüldüğümü dün gibi hatırlarım nedense.bu demektiki bunda sonra yüküm daha ağır olacaktı benden beklenen hep en iyisi olacaktı...
evet ne yazıkki olmadı gerizekalı değildik ama okuma kabiliyeti yoktu bizde .dersler yüzünden arkadaşlarımdan resmen ayrıldım. resmen koparıldım. gittiğim dershane fettullahçıydı.. hepinizin bildiği dershane .ilk olarak arkadaşlarımla olan aramı açtım sonra okuldakilerle... herşeyimiz dershaneydi artık cumartesi pazar dağil bütün bir hafta testler sorular dersler... ve o malum kırmızı kitapları okuyarak geçiyordu.
bir zaman sonra derslerin aldığın test sonuçların bir önemi kalmadı ne var ne yok hizmet içindi... anlamadığımız kitapları okumaktı
zar zor bir anadolu ticaret lisesi kazandıktan sonra nur cemaatiyle aramı bilerek ve zorlayarak açmaya çalıştım
çok zor oldun evime kadar her şeyi biliyorlardı cep numaramı değiştirdim evime geldiler... tahmin edersiniz ki babamında nur cemaatine olan sempatisi yüzünden çok zorluk çekiyordum...
-
2.
0bir gün zorla gittiğim bir sohbet sırasında kul hakkından bahsediliyordu ilgilenmeden abileri dinliyordum... kafamda hafta sonu oynanacak derbi maçından başka bişey yoktu ... ve laf döndü dolaştı polis koleji sınavlarına geldi, abiler mutlaka bizim sınava girmemiz gerektiğini ve sınavda meraklanmayın elimizden geleni yapıcaz dedi...
dayanamadım. sordum 'nasıl'. nasıl olacaktı bu ... tabii abiler anlatmaya başladı sınava girin tanıdık abiler var sizi polis okuluna sokucaz bizim polis şakirtlere ihtiyacımız var. polis teşkilatında mutlaka olmamız gerekir gibi lafla etmeye başladı.
amaç belliydi. bir şekilde başkalarının hakkını yiyip polis olacaktık
2 dakika önce kul hakkından bahsediyordunuz şimdi ise başkalarının hakkını yiyerek polis mi olucaz yani dedim bu nasıl çelişki.
herkez buz kesmişti. abiler birbirlerine baktılar başladılar anlatmaya..yok hoza efendimiz bı bık bık yok bediüzzaman bık bık bık...
yeter yahu dedim açtım ağzımı ve içimdekileri dökmeye başladım.en sonunda abilerin en kıdemlisi olan bi şakirt abimiz sen bunları nerelerden okuyorsun o yanında getirdiğin kemal tahir kitaplarından mı dedi... (bize okumamız için kitaplar verirlerdi ben okuyamadım gene bu sefer sahaflara gidip ismini çokkez duyduğum kemal tahirin esir şehrin insanlarını aldım inadına okumak için ve bilerek o kitapla abilere gitmiştim.. artık böyle anladığımız kitapları okuyalım diyerek) bende artık sabredecek güç kalmamıştı.. patladım ve o akşamdan sonra bir daha asla abilerle bir araya gelmedim -
3.
0sonra evde baskılar o kadar arttı ki senden adam olmaz bir taka yaramazsın deyip durdular.. haklılardı çünki ne okuma şevkim var nede sosyal çevrem...
insanın çevresini değiştirmek kolay değildi.
tabii bu arada lise zamanlarım lisede bunlara kafa yormaktan başımı kaldırıp gerçek hayatı göremiyordum bile...
doğru düzgün arkadaşım yoktu.. hatta hiç yoktu
ve beni şakirt diye damgaladılar... kimse beni adam yerine koymuyordu... ilk zamanlarda şakirt kimliğimizi gözterdiğimizden kimse bizimle muhattap olmuyordu... olanlarda şakirtlerdi
anlıyacağınız hiç arkadaşım yoktu... tam bir boşluktaydım. belkide ergenliğin verdiği gazla her şeye isyanım vardı
ne ailem tarafından ne bailer tarafından nede okuldakiler tarafından kabul edilmedim... devamlı dışlandım..
zaten çok sosyal ortam çocuğu değildim...
tam bir boşluk -
4.
0insanın bir amacı olmaması ne kadar acı...
amacımız ne diye çok düşündüm o zamanlar. yada benim yerim neresiydi.ne için mücadele vermeliyim.
çok okuyor çok düşünüyordum ve düşündükçe mutsuzluğum artıyordu... hiç bir şeye ilgim yoktu
din, milliyet,para, namus,aşk, sevgi bu kavramların hepsi bize dayatılan zorunluluklar olarak düşünüyordum
bu dünyada aykırı ne varsa onlara kafa yoruyor ve benimsiyordum
sırf dışlanmak için müslüm babayı dinliyor. sırf babama gıcıklık olsun diye camus okuyordum.
tvde gördüğüm bir katil zanlısını bile sırf karşıtlık olsun diye savunuyordum...
pgibolojim bozuk ve boşluk yılları -
5.
0anlat dıbına koyim
-
6.
0tabii lise zamanlarımız hiç aşk meşk olayları yok muydu? tabiki vardı.
ve tabiki platonik bir aşk. genede çok takmıyordum kafama çünkü benim payıma düşen bu olduğunu düşünüyordum.
platonik aşkımı görene kadar...
yıllar sonra gördüm. hani gülden karaböcek diyor ya ben olmalıydım diye...
evet ben olmalıydım -
7.
0anlat lan buraya kadar okudum nedense
-
8.
0evet ben olmalıydım...
http://www.youtube.com/watch?v=vG2Mi6LpsKk
kafama çok taktım bunu ben olmalıydım..neden olamamıştım ?
kendime bir amaç aramıştım..bir mücadele ve seçimlerin yanlıştı ondan mıydı?
işin kötü tarafısa platonik aşkımı istesem her gün görebilirdim.kendisi bankacı olmuştu ve bizim şirketim temsilcisiydi.
ve işin daha vahim tarafı beni tanımamıştı bile ben onu ilk gördüğüm gün sanki bütün dünya kararmış ve ikimizin tepesinde sorgu odalarındaki gibi bir ışık yanmış birbirimize bakıyorduk ben neredeyse 1 dakika ağzımı açamadan kızın suratına baktım. kız galiba hasta diye bana su getirmeye kalktığında kendime gelmiştim.beni tanımamasına hem seviniyor hemde bir yandan içerliyordum
seviniyordum çünkü böyle silik ve asosyal bir çocuğu yıllar sonra görse ona verebilecek değeri tahmin etmek güç değildi
içerliyordum çünkü beni tanımayan unutan okul arkadaşlarım vardı..ve bu insanlar gözünde ne kadar gereksiz bir mahluk olduğunun kanıtıydı