+11
-2
Bir insan günde ortalama 4 yalan söylüyormuş. Bu da yılda 1.460 yalan eder. Yalan söylemek çok kötü bir şey biliyorum ama daha iyi bildiğim bir şey daha var: Herkes yalan söyler. Brezilyalı futbolcu Friedrich Nietzsche “gol yemek kaçınılmazsa zevk almaya bak” der. O halde madem bu yalanı söyleyeceksiniz, bari elinize yüzünüze bulaştırmayın. işte size kimsenin vermeye cesaret edemeyeceği altın değerinde öğütler!
Yalan söylerken bizim için en önemli şey o anda sahip olduğumuz zamandır. Genelde birkaç saniye içinde üretilen yalanlar, uzun zaman düşünüldükten sonra söylenen yalanlardan daha tutarlı olur. Burada dikkat edeceğimiz nokta; düşünme şansımız olduğu bir zamanda “doğruya en yakın” yalanı bulmaktır.
Özdemir Asaf, “Yalan, iyi söylenememiş bir doğrudur” der. Yine başka bir sözünde “Doğru, yalanların arasından seçilmiş işimize gelen sözcüklerle kurulur” der. Sanırım onun da kafası karışık.
Yalan söyleyeceğiniz kişi sayısı önemlidir. Farklı zamanlarda istediğiniz kadar insana aynı yalanı söyleyebilirsiniz ama sakın birkaç kişiye aynı anda yalan söylemeyin. insanlar bire bir konuşmalarda karşılarındaki kişiye inanma eğilimi gösterirler. Fakat topluluklar sürekli olarak konuşan kişinin açığını arar.
Söylediğiniz yalana önce kendiniz inanın. Diyelim ki babaanneniz size “aç mısın yavrııım, nohut var yen mi?” dedi. Aslında açsınız ama o nohutu yemektense bir süre daha aç kalmayı tercih edersiniz. Bu durumda babaannenize yaptığı yemeği beğenmediğinizi söyleme gibi bir şansınız yok. Al sana yalan. Başta ben yalan söylemem diyordun değil mi? Al, söyleme hadi. Artist!
Neyse konuya dönüyorum. Bu durumda kendinizi tok olduğunuza inandırmanız gerekiyor. Sadece “tokum” deyip yırtma şansınız tabii ki var ama ısrar edilme riskini de sıfıra indirmek istiyorsunuz. Babaannenize dönüp, gözlerinizi kısarak ve sağ eliniz -avuç içi size dönük vaziyette- göbeğinizin üzerinde daire çizer halde “daha bir saat önce arkadaşlarla iskender yemiştik çok tokum babaanne” deyin. Aç bir insanın içinde iskender geçen bir yalan söylemesi için yapabileceği tek şey inanmaktır.
Bu arada Özdemir Asaf konuyla ilgili“Yalan en az iki kişiye söylenen sözdür. Bir sen, bir de o.” demiş. Şair burada babaannemizden bahsediyor.
Gelelim işin en can alıcı kısmına. Ayrıntılar…
Şeytan ayrıntıda gizlidir der Gustave Flaubert. Ayrıntı, yalanın makyajıdır. Buradaki ince nokta ayrıntının dozunu iyi ayarlamaktan geçiyor. Gecenin yarısı eve geldiniz. Babanız sizi kapıda karşıladı. “Hayırdır kızım bu saatte nereden geliyorsun?” diyor. “Ayşelerde ders çalışıyordum” derseniz yemez. Makyajsız bir yalan sizi üzer. Ama makyajı da fazla abartıp badana kıvdıbına getirmemeniz gerekiyor. Hemen örnekleyelim:
– Hayırdır kızım bu saatte nereden geliyorsun?
+ Okuldan çıktık, hani okulun karşısında bir kafe var ya tam orda bizim eski komşu Hamdi abi vardı, gel eve bırakayım dedi, kabul ettim. Yolda lastik patladı, stepne yokmuş, Hamdi abi sanayiye gitti ben de belediye otobüsüne bindim, meğer yanlış binmişim bir baktım Ayşelerdeyim. Dedim bari gelmişken Ayşe’yle ders çalışalım.
Sağlam sopa yersiniz. En güzeli Ayşeler’de ders çalışıyor olmanıza tek cümlelik bir kulp (yalan) bulmak.
Son olarak, hassas bir nokta ürettiğiniz yalanın aksi ispatlanamaz olması gerekliliği. En azından kısa vadede
Tümünü Göster