1. 26.
    0
    rizövrvrvrvrvrvr
    ···
  2. 27.
    0
    bu değişen tonlar sorun olmaya başlamıştı, ama gryce'ın çözmesi gereken başka konular olduğundan huzursuz bir şekilde masanın çevresinden çekildi ve odadan ayrılmak üzereydi ki bitişik odada styles'ın sesinin yükseldiğini duydu styles yaşlı uşağın başında duruyordu:

    " onu bırakayım mı, bay gryce ? çok huzursuz görünüyor. tehlikeli değil ama endişeli; sanki birşey unutmuş ya da yapmadığı bir işi hatırlarmış gibi."

    " evet bırak gitsin" diye yanıtladı dedektif. "ama gözünü üzerinden ayırma. yaptığı herşey bizim için önemli. farkında olmadan bize önemli ipuçları verebilir. " ve adamın ne yapacağını görmek için kapıya yaklaştı.
    ···
  3. 28.
    0
    reserved
    ···
  4. 29.
    0
    bu noktada ulaştığı neticelerden memnun bir şekilde tekrar masaya döndü ve bu kez dikkatli ve ayrıntılı bir şekilde incelemeye başladı. parmağını hokkanın yanındaki belirli bir noktaya doğru yavaşca indirirken yüzünde beliren tebessüm ve hokkayı yerinden kaldırıp sonrasında tam olarak aynı noktaya bırakmak için gösterdiği özen bu incelemenin sonuçsuz kalmadığının göstergesiydi. hokkanın altında bir şey bulmayı mı ummuştu ? kim bilir ? bir dedektifin yüzüne bakarak gizemleri çözmek mümkün değildi.

    bu masanın üzerinde düşüncelere dalmıştı ki, arkasında duyduğu bir ayak sesi hızla arkasına dönmesine neden oldu. Styles, polis memuru, şimdi tüm evi araştırmış, geri dönmüş ve karşısında söyleyecek bir şeyleri olan biri gibi duruyordu.

    " ne oldu ? " diye sordu bay gryce, polis memuruna bakıp.

    memur yanıt olarak giriş kapısından görürnen basamakları işaret etti.
    ···
  5. 30.
    0
    amın oğlu bu ne taktan hikaye lan
    ···
  6. 31.
    0
    bu darbenin ardından elen reaksiyon; hayali bir hançeri saran elinin yavaş yavaş çözülmesi; bedeninin geriye doğru sendelemesi; sonra gözlerini kocaman açarak yaptığı şey karşısında hissettiği dehşet; kıvranan yüzü ve titreyen bedeniyle anlattıklarının ötesinde herhangi bir açıklamaya ihtiyaç kalmamıştı. yavaş yavaş yaptığı şeyin pişmanlığına ya da dehşetine yenilerek yere doğru eğildi ve sonunda bir kolu hâlâ açık bir şekilde yere çöküp öylece kaldı.

    " yukarıda onu gördüğümde de aynı şeyi yapıyordu." diye mırıldandı styles hayret içinde dedektifin kulağına. " belli ki işlediği suçla aklını yitirmiş."

    bay gryce cevap vermedi. geçmiş tecrübelerinde eşi benzeri olmayan bir çözümün sorunuyla karşı karşıyaydı.
    ···
  7. 32.
    0
    silik yemiş huur çocuğu.
    ···
  8. 33.
    0
    reserved
    ···
  9. 34.
    0
    birazdan geliyor.
    ···
  10. 35.
    0
    Reserved devaaaaaam
    ···
  11. 36.
    0
    bay gryce, kurbağalardan çok çocukla ilgileniyordu ama çocuk gryce'ın dikkatini dövüşen minyatür kurbağalardan alamadığına emindi

    " hoş bir bayanmıydı?" diye sordu gryce.

    çocuk düşünceli bir edayla kafasını kaşıdı.

    " beni korkuttuğu kesin" dedi çocuk. " çok gösterişli giysileri vardı; ah harikaydı!" diye ekledi şüpheye yer olmadığını göstermek istercesine.

    " ve mesela gençti, elinde bir buket çicek vardı ve sıkıntılı görünüyordu. ne! ya da genç değildi elinde çiçek falan yok tu,hatta endişeli bile değildi? hangisi sence ?

    başını sallayan çocuk ne yapacağını şaşırmış görünüyordu.
    ···
  12. 37.
    0
    saat geç olmuştu ve şehrin yalnızca belirli bölgelerinde hareket vardı. işlek caddelerden birine geldiler ve küçük dükkanlardan birinin kararmış pencerelerinden birinin önünde durduklarında jake, kadın yanına gelip onunla konuşmaya başladığı sırada vitrinde bakmakta olduğu kurbağaları, ellerindeki minyatür kılıçlarla dövüşüyüor gibi duran oyuncaklarıda gösterdi.
    ···
  13. 38.
    0
    4. bölüm

    Bay Gryece için yeni bir tecrübe

    ."

    bu vakayı çözme girişimlerinde bay gryce yıllar içinde karşılaştığı diğer vakalara kıyasla kendini oldukça yetersiz hissediyordu. ilk olarak kurban tüm işlerini yapan bir dilsiz dışında hiçbir yardım almayan yalnız bir adamdı.
    ikincisi, şehrin komşuluk etmenin mümkün olmadığı bir bölgesinde yaşıyordu ve görünüşe göre arkadaşları da yoktu. ölümü duyulalı saatler olmasına rağmen bilgi almak için gelen olmamıştı. bu adamın, şehrin bu bölgesinde tanınan biri olduğu düşünüldüğünde bu durum oldukça tuhaf görünüyordu.
    ama sonra, bu adamla ilgili her şey tuhaftı ve sürdüğü yaşam biçimi kendi sınıfından insanlarla iletişim krumasına olanak vermemişti.

    çevredeki insanlardan bilgi almada her zaman başvurulan yollarım çıkmaza girmesi, bay gryce'ın ilgisinin azalacağı yerde artmasıona neden oldu ve adli tabibin ardından gelen gazetecesi ordusunun sağlık görevlilerinin, soruşturma memurlarının ve diğer insanların, sokak kapısından çıkıp onu en azından birkaç saatliğine durumun efendisi konumunda bıraktıklarını görmek gyrce'ı rahatlattı.

    Ancak ihtiyaç duyduğu istirahata çekilmeden önce çözüme kavuşturmak istediği iki nokta vardı. ilki, aklını meşgul ediyordu. koridorda küçük çocuğun uyukladığı sandalyenin önünden geçerken seslenip çocuğu uyandırdı:

    " gel bakalım hake, uyku bitti, beni bugün o kadının seni bulduğu yere zütürmeni istiyorum."

    çocuk yarı ıykulu bir halde şapkasına bakındı.

    " önce annemi görmek istiyorum." dedi. " her yerde beni arıyor olmalı hiç bu kadar geç kalmamıştım."

    " annen nerede olduğunu biliyor. saatler önce ona haber yolladım. senin hakkında çok iyi şeyler söyledi jake çok dürüst bir çocuk olduğunu ve ona asla yalan söylemediğini anlattı."

    " o iyi bir annedir." dedi çocuk samimi bir sesle " o olmasaydı kötü bir çocuk olurdum... babam kadar kötü" bu noktada şapkasına uzandı ve başına geçirdi.

    " ben hazırım." dedi bay gyrce önden sokağa çıktı.
    ···
  14. 39.
    0
    up up up
    ···
  15. 40.
    0
    Devam serice panpa
    ···
  16. 41.
    0
    hüsrana uğrayan dedektifin memnuniyetsiz yorumu "hıh! aklı gitmiş hafızası yerinde değil, ifadesinin hiçbir değeri yok." oldu ve bay adams'ın şapkasıyla şemsiyesini girişteki partmantoya bıraktı. " bu adam burada yaşanan bu trajediyle mi bu hale geldi yoksa onun bu durumu mu bu olaya neden oldu?" bay gryce bu soruya kendince bir yanıt bulabilirdi belki ama o ana kadar dışarıdaki meraklı kalabalığın sabırsızlığına tanıklık etmiş sokak kapısı, tüm bu bireysel düşüncelere son verecek otoriter bir sesle çalındı.

    adli tabip ya da eşit derecede önemli biri gelmişti ve dedektifin altın saati sona ermişti.
    ···
  17. 42.
    0
    bu yeni hareketlenmenin ne anlama geldiğinden habersiz bay gryce olduğu yerde durdu ve adamın yanına gelmesini bekledi. bunu gören uşak şimdi eğitimli bir hizmetkâr edasıyla karşısında hareketsiz duran saygın adama getirdiği eşyaları verdi ve sonra sessizce beklenen bir hizmeti yerine getirmiş bir hizmetkâr havasıyla odadaki eski yerine çekildi bir sandalyeye oturdu ve bir anda eski sersemlemiş havasına büründü.
    ···
  18. 43.
    0
    dedektif perdelerin arasından geçtiği sırada yukarıdan bir ses daha yükseldi, " evelyn'i hatırla!" gryce başını kaldırıp yukarıya baktı. bir kuşun gırtlağından gelen bu ifade kime hitap ediyordu? ona mıydı, yoksa kulakları sonsuza dek kapanmış bu cese demi ? belki hiç bir önemi yoktu belkide bu trajedinin sırrını çözecek bir ipucuydu. ama önemli olsada olmasada şu noktada ona odaklanması mümkün değildi çünkü styles'ın serbest bırakmasıyla telaşa kapılan yaşlı uşak şimdi bir elinde efendisinin şapkası, diğerinde şemsiyeyle ona doğru yaklaşıyordu.
    ···
  19. 44.
    0
    bu inceleme de herhangi bir netice vermedi ve gryce, sıkıca kapanmış ağzı ve rahatsız edici ifadesiyle bir ıstırap ve kararlılık öyküsü anlatan bu sırtüstü uzanmış adamı düşünerek kendini kaybetmek üzereydki ki başının üzerindeki loş kuytulardan bir ses yükseldi bu beklenmedik haykırış şok edici bir netlikle iki sözcüğe dönüştü.

    " Evelyn'i hatırla!"

    Evelyni'i hatırla! evelyn de kimdi? ve başka kimsenin bulunamadığı bir evde bu ses kime aitti? ses çatıdan gelmiş gibiydi ve elbette bay gryce yukarı baktığında sözünü ettiğim pencerelerden birine asılı bir kafes ve içinde sallanan bir sığırcık kuşu gördü. dikkatleri üzerine çeken kuş, bay gryce başını kaldırır kaldırmaz boynunu yana eğdi ve birkez daha bu kez daha şiddetli bir ısrarla haykırdı;

    " Eveyln'i hatırla!"

    bu bir dizi esrarengiz olay içindeki son esrarengiz hamleydi. tuhaf bir kabus hissiyle bay gryce kuşu daha iyi görmek için önündeki çalışma masasına doğru yaslandığı sırada elektrik düğmeleriyle olan son etkileşiminden bu yana odaya yayılan beyaz ışık ansızın yeşile dönüştü ve gryce farkında olmadan bir tuşa dokunduğunu ve başının üzerindeki tuhaf lambada yeni bir gösteriye sebep olduğunu anladı.
    ···
  20. 45.
    0
    bu keşfin verdiği şok, styles için çok fazlaydı. elini adamın kolundan çekti ve şimdi serbest kalan adam, tekrar masanın başına döndü birkez daha bu kez artan bir canlılıkla önce efendisinin ölümünü ardından onun için duyduğu ıstırabı sergiledi. bu gösteri gryce ve polis memuru üzerinde düşündürücü bir etki bıraktı. ardından adam durup bekledi ama bu kez ölüm odasındaki mevcudiyetini saygısızlığa ve dehşete dönüştüren huzursuz telaşlı gözlerinde içsel bir sevinç parıltısı vardı.

    styles daha fazla dayanamadı. " konuşamıyor musun?" diye bağırdı " beni duymuyor musun?"

    adam yüzünde şeytani ve sinsi bir ifadeyle gülümsedi ve gryce, bu gösteriye son vermesi gerektiğini hissetti.

    "zütür onu" diye haykırdı. " kan izleri var mı bak ben onu ilk gördüğün odaya çıkacağım. bu suça öyle yakın ki bir iz taşımıyor olması neredeyse imkansız."

    ama bir kez daha bu tecrübeli dedektif yanıldığını fark etti. yaşlı uşağın üzerinde hiçbir ize rastlanmadı. yukarıdaki odalarda evin son sakininin orada gerçekleşen suçla direkt bir ilişkisi olduğunu gösterecek herhangi bir işaret bulamadılar. bunun üzerine bay gryce uzun uzun düşündü ve yaşanan bu tuhaf suça dair var olabilecek tüm ipuçlarını barındırdığına inandığı iki odada yeni bir inceleme başlattı
    ···