Anlıyorum hocam, sizin işiniz de zor.

iki dağın ardasındaydım gecenin karanlığında dağların heybetli gölgesi ile uzun ağaçların hışırtıları ortamı iyice korkunç bir hale sokmuştu. O garip fısıldamalar yüzünden gecenin bir yarısı uyanmıştım ve tekrar uyumaya cesaretim yoktu.Üç arkadaş kamp kurmuştuk onların çadırına gitmeye bile cesaret edemiyordum. Kafamı çıkarmadan etrafa bakmaya çalışıyordum. Kamp ateşimiz sönmüştü ortalık zifiri karanlık hafif bir ay ışığı var o da bulutlar müsade ettikçe ağaçların arasından sızıp çadırları kurduğumuz kamp alanımıza vuruyor. Fısıldamalar tekrar başladı bir anda,bir kaç şey anlamadım bir dilde konuşuyor ama ses sürekli farklı yerlerden geliyordu sanırım çok hızlı hareket ediyorlardı. Telefonumu arıyordum ama karanlıkta bulamıyordum ya da elim ayağım tutmuyordu sağlıklı düşünemiyorum. Telefondan baz geçip sesin kaynağımı görmek için çadırın girişinden göz ucuyla baktığım da tam çadırımın önünde bir çift ayak gördüm üst tarafı göremiyordum çıplak bir çift ayak