+8
-1
tedirgin olmakta haklı olduğunu düşünüyorum bu kadının ama tek kabahatli olan erkekler de değil gibi.
iş kezban/teşhirci sığlığında gittiği için rahatsız oldum açıkcası. bunca aklıbaşında genç insandan daha kökten bazı cümleler duymayı beklerdim. olayın temeliyle ilgili tek bir cümle etmezken çocuklar duymasındaki iki kardeş gibi "havuç", "feminist" diye diye atışacaksak pek bir yere varamayız sanıyorum. elbette kadınlar diledikleri gibi giyinme ve bedenlerini istedikleri kişinin bakışlarına saklama konusunda kesin hak sahibidir. bak bunun tartışmasını bile yapmak haddim değil. kadın isterse sokakta tangayla gezip kimsenin ona bakmamasını talep etme özgürlüğüne sahiptir. ve ben kesinlikle bu hakkını sonuna kadar savunurum.
ama öte yandan erkeğin durumu da gözden geçirilmeli. şimdi erkek elma değil armut değil. uzaydan dünyaya düşen kaya parçası da değil. erkek bir cins ve kadınlara bayılıyor. öyle ki ciks güdüsü, hayatta kalma güdüsüyle eşit reaksiyonlar yaratıyor. bunlar bilimsel gerçekler kıçımdan uydurmuyorum. testislerinde (ben taşak demeyi tercih ederim gerçi) 72 günde bir yepyeni tap taze spermler üretilirken 20 günde bir bunların belirli dozlar halinde yenilenmesi gerekmekte. yani işin içinde erkeğin elinde olmayan ciddi bir mekanizma var. erkek kıçını da yırtsa 20 günün sonunda boşalmalı. gibtirip gitsin mastürbasyon yapsın dediğinizi duyar gibi oluyorum ancak durum bu kadar basit değil. spermlerin atılması süresi yaklaştıkça testesteron kana giderek artan dozlarda karışmaya başlıyor. erkeğin davranışları sosyal toplumun koyduğu kuralların yavaş yavaş dışına çıkmaya zorlanıyor. testesteronun ne denli etkili bir hormon olduğunu merak edenler national geographic'in hazırladığı erkek belgeselini izleyebilir. belgeselde erkek olmaya karar veren bir kadının dışardan testesteron almaya başladıktan sonra düşünce yapısının ve davranılarının nasıl değiştiğine dair çarpıcı bir bölüm de var.
şimdi bunca laf ederek ne söylemeye çalıştım ben ona geleyim. erkekler kadınlara bayılıyorlar. memelerine, zütlerine, bel kıvrımlarına ölüyorlar. eminim baştan sorulsa böylesine güçlü bir arzuyu pek çoğu seçmeyebilirdi. zira çok yorucu bir çaba. sürekli susadığını ama suyun sana gıdım gıdım nazla niyazla sunulduğunu düşün. suya elini uzatman, onu istediğini söylemen, arkasından söyle hayallere dalarak bakman ahlaksızlık olarak algılılansın mesela. o zaman tüm hayatını bu güclü içgüdüyü bastırmaya çalışarak geçirmek ne denli zorlayıcı olacaktır değil mi?
sonuçta tüm bu tartışma hastalıklı bir cinsellik algısının pençesinde olan bizimki gibi ülkelerde yapılagelmekte onyıllardır. afrikada kıçı başı açık kadın, gibinde bambu kamışı olan adam rahat rahat gezip tozarken. bizim toplumumuzda merdiven altından züt görmeyi ümid eden erkekler varsa, bu iki tarafın da sorunudur. kimin daha modern bir hayat yaşadığı cinsel ahlakın kökeni isimli kitap okunursa daha iyi anlaşılır. cinselliği olduğundan fazla bir şey haline getirip sonra da kimse el sürmesin istersen, ne o olguyu koruyan ne de ona elini uzatan memnun olmaz. tabuların kötü yanı budur.
elleme, dokunma, karıştırma dedikçe daha ilgi çekici hale gelen biblolar gibi bizim ülkemizde ciks. elbette bir çocuğa bu kadar yasak edersen o bibloyu gider gizli gizli bakar da, alır eline kurcalar da, gün olur kırar bile. kadın da farklı değil bu konuda. dediğim gibi sorun ortak bir sorun. kendi dıbına, temizlemek için bile olsa, dokunamayan insanların ülkesi burası. burası vajinismusun dünyanın on katı olduğu ülke. üç evli çiftten birinin ciks yapamadığı ülke burası. şimdi kalkıp bunları tartışmadan direk etek altı muhabbetine geçersek kendi kendimize gevelenip dururuz.
neden afrika'daki ilkel kabilelerde mastürbasyon yok canım benim?
neden vajinismus yok?
neden erken boşalma, iktidarsızlık yok?
neden taciz tecavüz içest ilişkiler yok?
neden hayvanlarla cinsel ilişki yok?
sen benim eteğimin altına bakıyorlar diye tedirgin oluyorsun ki haklısın, adam iki alt mahallede eşek gibiyor ben de bundan tedirginim. sağlıksız bir cinselik algısıyla yetişen nesilden tedirginim. toplumun yapısı nedeniyle sevişemeyen insanların ciksi kutsallaştırıp ciks uğruna yapabilecekleirnden dolayı tedirginim. inci sözlük gibi testesteron bazlı oluşumların yaygınlaşıp organize olmasından. cinsel suçların artmasından tedirginim. yemek yemek, su içmek gibi doğal bir yaşam basamağını çekip hayatımızdan çıkartmaya çalışırsak oluşacak boşluğun neyle doldurulacağını bilmediğim için tedirginim.
siz dilerseniz aniden bir aydınlanmanın oluşacağını, insanların birbirine bu tip ucu cinselliğe bağlı mavzularda anlayışlı davranacağını hayal edebilirsiniz ama gerçek şu ki insanlar özgürce sevişmediği, aşkla birbirine karışmadığı sürece bu ülkede böylesi aksaklıklar hep olacaktır. hatta çok daha uçuk, sapkın hadiseler de vuku bulacaktır. mesela bir bebeğe tecavüz edilecektir. mesela 14 yaşında bir kıza yirmi kişi tecavüz edecektir. mesela yatalak yetmiş yaşında bir kadına tecavüz edilecektir. bir öğretmen öğrencisine, baba kızına tacizde bulunacaktır. bunlar doğalın dışında ikincil bir içgüdü oluştumaya çalışan her ülkenin başına gelebilecek olası felaketlerdir.
belki de halihazırda başımıza gelmektedir?