-
40.
0okuyayım
-
39.
0◄(-۞-)►Tümünü Göster
▲▲
▲ ▲ ▲
∆ * ∆ ▲
∆ □□□□□ ∆ ▲
∆ □□□□□□□□ ∆ ▲
∆ □□□□□□□□□□□ ∆ ▲
∆ □□□□□□□□□□□□□□ ∆ ▲
∆ □□□□□□□□□□□□□□□□□ ∆ ▲
∆ □□□□□□□□□□□□□□□□□□□□ ∆ ▲
∆ □□□□□□□□□□□□□□□□□□□□□□□ ∆ ▲
∆ □□□□□□□□□mdcclxxvi□□□□□□□□□ ∆
bu başlıktan sonra inci sözlüğe olan bakışınız değişecek
inci sözlük ifşa ediliyor -
38.
+1FalcıTümünü Göster
1999 yazında gerçekleşmişti. Ben, bu tarihte Erdek’te bir otelin barında çalışıyordum. Bu nedenle geceleri geç yattığım için öğlen kalkıyordum. Yine böyle gece, geç saatlere kadar çalıştığım bir günün ertesi, öğlen saat 4 gibi kalktım ve her zaman yemek yediğim yer olan otelin karşısındaki büfeye gittim. Orada otelin güvenliklerinden biriyle karşılaştım ve beraberce bir masaya oturduk. Yemeğimizi yerken yanımıza benim arkamdan biri yanaştı ve aynen şu cümleyi söyledi: “Falına bakmamı ister misin?” Ben, bu lafın bana söylenmediğini düşünerek tostumu yemeğe devam ederken sesinden kadın olduğunu anladığım o şahıs aynı soruyu tekrarladı: “Falına bakmamı ister misin?” Bunun üzerine dayanamayıp arkamı döndüm. Ben de herkes gibi, döndüğümde o tipik falcı kılığındaki birini göreceğimi sandığımdan hızlı ve sinirli bir dönüş yaptım -ki bunun bir diğer nedeni o güne kadar fala inanmıyor olmamdı-. Kadınla göz göze geldik ve kadın az önce sorduğu soruyu benim ona herhangi bir şey söylememe fırsat vermeden yineledi: “Falına bakmamı ister misin?” Ben de üzerimde neden olduğunu bilmediğim o bir anlık şaşkınlığı atarak hızlı bir şekilde, “Hayır!” diyerek arkamı döndüm. Bunun üzerine yanımdaki güvenlik arkadaşımın kadına, “Benim falıma bak.” dediğini duydum. “Duydum…” diyorum; çünkü o 3-5 saniye arası, sanki yaşanmamış gibi geliyordu. Arkadaşım, kolumu tutarak benim de baktırmamı, parasını kendisinin vereceğini söyledi. Ben de gayri ihtiyari, sanki bunu yapınca rahatlayacakmışım gibi kafamı olur anlamında salladım. işte tam bu sırada falcı kadın, arkadaşıma onun falına bakmayacağını söyledi ve benim yanıma gelerek sanki bir “Rıdvan” (cennetin bekçisi) gibi tepemde dikildi. Bunun üzerine ben de ne istediğini, istediğinin para mı olduğunu sordum. Falcı kadın, aynen şunları söyledi: “Falına bakıcağım!” Ben de sanki bu bir oyunmuşçasına, “Niye?” dedim. Kadın, buz gibi donuk sesiyle, “Çünkü az önce istediğini söyledin.” dedi. Az önce kaynağını bilmediğim, o irkilme sebebim gibi görünen kadın, bana bir anda çekici gelmeye başladı. Aklımdan “Neden olmasın ki, ne kaybedersin ki zaten.” denen o en tehlikeli düşünce geçti. Falcı kadına, “Tamam.” dedim. Kadın, hiç duraksamadan yanıma oturdu ve kafasını yere doğru eğerek bana sağ elimi uzatmamı söyledi. Ben de biraz yaramazlık olsun diye aklımdan sol elimi uzatmak geçiyordu ki, falcı kadının ağzından beynimdeki tüm kanı donduran şu sözler döküldü. “Sakın ha, yanlış elini uzatmak gibi haylazca bir şey yapma!” işte o an kendimi felç olmuş gibi hissettim. Oradan gitmek istiyordum; ama mümkün değildi. Ayaklarım, sanki yere mıhlanmış gibiydi. Ben, bu korkuyla karışık durumda sağ elimi kadına uzattım. Kadın, parmaklarımın arasına bir bezden sıktığı sıvıyı sürdü ve sağ elimi sol elimle kapattı. Sonra sanki bana acırmışçasına baktı. Ardından elimi açtı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Bir an sustu ve bana kelimelerine hiç aralık vermeden şunları söyledi: “Bir kağıt alacaksın ve bu seni büyük bir topluluğun içine sokacak. 3 gün içerisinde çok sevdiğin iki insanı kaybedeceksin. Şu an sıkıntıların var; ama yarın bunların hepsi sona erecek. Annen, çok uzaklardan bir haber alacak.” Ve en son söylediği söz ise şuydu: “2 abinden büyük olanı, küçük olanından daha uzak bir yere gidip sizden ayrılacak.” Olayın hikaye kısmını geçerek size o hafta olan olaylardan bahsedeyim. 2 gün sonra üniversite sınav sonuç kağıdım geldi ve ben artık bir kalabalığın içinde olmaya hak kazanmıştım. Bundan bir gün sonra, kuzenimin intihar ettiği haberini aldık ve aynı gün dayım, kalp krizinden öldü. Ortanca abim, aniden askere gitmeye karar verdi ve diğer abim de üniversite için Avusturalya’ya gitti. Ben, bu olayın üzerinden yaklaşık 3 yada 4 ay sonra tesadüfen tekrar Erdek’e gittim. Aklıma bu kadın geldi ve aramaya karar verdim. Ancak tüm aramalarım boşa çıkmıştı ki, son bir kez uğradığım benzin istasyonundakilere sorarken birisi bana, o kadını tanıdığını ancak o kadının yaklaşık 3 sene önce öldüğünü söyledi. Benim o anki halini tarif edemiyeceğim için bu tarifi size bırakıyorum. Daha sonra adama olayı anlattım. Adamın bana inanmamış olduğunu anlasam da, kadının yaşadığı yeri bilip bilmediğini sordum. Bana kadının evini tarif edebileceğini söyledi. Ben, tarif doğrultusunda eve gittim. Ancak gittiğim yer, bir ev değil harabeydi. Yanmış, yıkık dökük içinde, şarap içenlerin olduğu yıkıntı bir yerdi. Ben, evin içine girdim, biraz dolaştım. içerde şarap içen insanlara böyle birini görüp görmediklerini sordum. Kimse görmediğini söyledi. Ben de ümidimi kesmiş evden tam ayrılacağım sırada, az önce çıktığım merdivenlerin üstünde kadının benim elimin üstüne sıktığı bezi gördüm. Diyeceksiniz ki aynı bez olduğunu nerden biliyorsun. Çünkü o günden sonra, sağ elimdeki koku hiç çıkmadı! -
37.
+1 -1Çoban
Büyükbabam köyde oturduğu için, köyde her zaman olan şey ahır veya ağıldır. Bunları da otlatmak için bir çobana ihtiyaç vardır. Birgün, büyükbabam bir çoban almış yanına. Çoban da kamburmuş. “Sen, bu işi yapamazsın.” “Yaparım.” der demez büyükbabam bunu yanına almış. Büyükbabam, bunu işe aldığının 7. gününde, bu çoban rüyasında aynen şimdi anlatacaklarını görmüş.. 7 tane cin, bizim evin tam ortasında “Çarşambadır çarşamba… Çarşambadır çarşamba…” diye kendi kendilerine oynuyorlarmış. Bizim çoban da, onlarla beraber oyuna katılıp “Çarşambadır çarşamba.” diye oynamış. Cinlerin arasından birisi, demiş ki: “Bu, bizim sözümüzü dinliyor. Buna bir iyilik yapalım.” demiş. Diğer cinler de “Tamam.” der demez cinlerden biri, bu çobanın kamburunu düzeltmiş. Düzeltir düzeltmez, çoban uykudan kan-ter içerinde kalkıyor ve bir de bakıyor ki kamburu yok. Çok seviniyor tabii garibanım… Kamburu yok oldu ya, bunu anlatıyor işte büyükbabama. Ertesi gece, bu çoban tekrar yatağına yatıyor. Aynı rüyayı tekrar görüyor. Fakat bu sefer cinler, o günün perşembe olmasına rağmen yine,”Çarşambadır çarşamba… Çarşambadır çarşamba…” oynuyorlarmış. Çoban, yine girmiş aralarına ve aynen şöyle demiş: “Tamam, dün çarşambaydı ama bugün perşembe. Hadi, perşembe diye oynayalım.” Cinler, hiç oralı bile olmadan, “Çarşambadır çarşamba… Çarşambadır çarşamba…” diye oynamaya devam etmişler. Çoban iyice ısrar edince böyle yapalım diye, cinlerden biri aniden adamın yanına gelmiş ve,”Demek sen bizim dediğimizi demezsin ha! Al sana bir mahluk!” deyip tekrar eski haline, yani kambur haline getirmiş. Tabii sabah kalktığında da aynı eski haline dönmüş -
36.
0ananı cinlenereq siqtim ;)
-
35.
+1 -1Üniversiteye giden bir genç kız varmış. Birgün okuldan çıkışta arkadaşları, “Ruh çağıralım, cin çağıralım.” demişler ve kızı ikna etmişler. Kızımız, burada arkadaşlarının şakasına kurban gideceğini düşünmektedir.
Klagib, bildiğimiz gibi fincana parmaklarını koyuyor 6-8 kişi ve “Ey ruh, geldiysen 3 defa vur.” ile başlıyorlar. Gerçekten 3 defa vuruyor. Kız, inanmıyor halen. Sonra, “Buraya gelirsen sana sorular sorabilir miyiz?” falan diyip ikna edip odaya getiriyorlar. Herkes, onla korka korka konuşuyor. Sıra kıza geliyor. “Sen bana birşey sormayacak mısın?” diyor. “Ben, bunların baştan beri oyun olduğunu biliyorum ve gerçekte de öyle birşey yoktur.” diyor kızımız. “iyi, senle karşılaşacağız.” dedikten sonra merasim bitiyor ve herkes, o akşam dağılıyor. Akşam 11′de çıkıyorlar. Kız, halasının evine gittiğinde saat 12 oluyor. Halası, ona yemek hazırlıyor. Yemekten sonra da halasını da onu da uyku tutmuyor ve gece 3 ‘e kadar tavla oynuyorlar. Sabah 11′de kız uyanıp telefonunu açıyor kız. Babası, 10 dakika sonra arıyor. “Kızım bütün gece nerdesin sen?” “Baba, halamla akşam geç saatlere kadar oturduk.” “Kızım, yalan söyleme! Dün akşam saat 11′de halan hastalandı. Onu geldik aldık. Gece 3′te halan vefat etti…” Kız, tabii gece kiminle tavla oynadığını , “Yeniden görüşüceğiz.” diyen kişiye ait olduğunu anlıyor… -
34.
+1 -11994 Yılında Muğla Üniversitesi’nde Yaşanan Bir OlayTümünü Göster
Ben de size başımdan geçen bir olayı anlatacağım. 1994 senesinde Muğla Üniversitesi’nde okuyordum ve üniversitenin bahçesindeki yurtta kalıyordum. Üniversite, şehirden 10 dakikalık bir mesafede, yüksekçe bir alana kurulmuştu. Kız ve erkek yurdu yanyana uzanıyordu. Kız yurdundan bir arkadaşım vardı. Gerçek ismini buraya yazmıyacağım. Kendisinden Sibel diye bahsedeceğim. Yurta sürekli garip olaylar oluyor. Geceleyin derinden gelen tefli çalgı sesleri duyuluyor; ama nereden geldiği anlaşılamıyırdu. Sürekli kafayı yiyenler çıkıyordu. Odalar, 6 kişilikti. Sibel’in oda arkadaşı her gece uykusundan, “Geldiler, geldiler!” diye çığlıklar atarak uyanıyordu. Rüyasında insana benzeyen ama bacakları keçi bacağı gibi olan kişilerin onu uyandırdığını söylüyordu. Kız, artık uyku uyuyamıyordu. Altı -yedi gündür uyumamıştı. Ne zaman göz kapaklarını indirse, o adamlar onu kolundan tutup karanlık bir çimenliğe doğru çekiyorlardı. Müzik sesleri, en çok Sibellerin odasından duyuluyordu. Tam da sabah ezanı zamanı. Günün ilk ışıklarla aydınlanmaya başladığı alaca karanlıkla da kayboluyordu. Çarşamba akşamı saat 23:00 civarında, Sibel’in arkadaşı, “Geldiler!” diye çığlık atarak yurdun üçüncü katından aşağı atladı ve öldü. Bu olay Hürriyet Gazetesi’nde yurtta intihar diye de çıkmıştı. Bunu üniversitenin büyük bir kısmı ve ben gördüm; çünkü ikinci öğretimler o saate dersten çıkıp durağa doğru yurtların önünden yürüyordu. Bu olay arkadaşımı çok sarstı. Uzun süre kendisine gelemedi. Yurtta cuma günleri banyo gününür. Saat 22′de başlar ve 23′te su soğuduğu için kendiliğinden biter. Sibel, saat 23′te banyoya gitmiş. Uzun bir koridor gibi ve sağlı sollu duş bölmeleri var. Yalnız kapısı yok, girişler perdeli. Sibel de benim gibi ikinci öğretim. Su bitmesin diye hemen yurda geliyor. Odaya gidiyor kimse yok. Hemen malzemelerini alıp banyoyo gidiyor. Banyoda 3 kabin dolu. 8 sağda 8 solda toplam 16 kabin var. Sibel de birine giriiyor ve duş alıyor. Su ılımış bile. Hızlıca banyo yapıyor. Yavaş yavaş, diğer kabinlerden gelen su sesleri kesiliyor. Su, buz gibi oluyor. Sibel, havluya sarılıp çıkıyor. Son kabinden hala su sesi geliyor; ama su buz gibi olduğu için Sibel, herhalde açık unutulmuştur diye kabine gidiyor ve perdeyi açıyor. Şok oluyor; çünkü belden aşağısı keçi bacaklı olan bir kız yıkanıyor. Sibel, “imdat!” diye bağırarak odasına koşuyor. Odada diğer bir arkadaşı banyodan yeni çıkmış kurulanıyor. Olanları ona anlatıyor kız arkadaşı anlamsızca gülmeye başlıyor ve “Böyle mi?” diyerek birden havlusunu açıyor. Sibel, dona kalıyor; çünkü onun da bacakları keçi bacağı gibi!.. Çığlıklar atarak televizyon odasına kuşuyor. Diğer kızlar, onu sakinleştirmeye çalışıp odasına ve banyoya bakıyorlar; ama kimse yok. Daha sonra Sibel’in oda arkadaşı, diğer arkadaşlarıyla birlikte sinemadan geliyor. Son iki derse girmeyip sinemaya gitmişler ve daha yeni gelmişler. Kız arkadaşım, bundan sonra okulu bıraktı ve memleketi olan Manisa’ya giti. -
33.
0rezleri alın beyler 1 ay sonra devammmmmm
-
32.
0ohaa reserved
-
31.
+1 -1Bir Cin Çağırma HikâyesiTümünü Göster
14 yaşımdayken birgün isviçre’de arkadaşlarla cin çağıralım dedik ve bu konu hakkında bir sürü bilgi edindik. Yaklaşık 1 hafta sonra, ilk seansı denedik ve başarılı olduk. Bu seanslar, çok heyecanlı olmaya başladı ve biz bunu sürekli tekrarladık… Ben, bu konuyla arkadaşlarımdan daha fazla ilgilendiğim için onlara daha da yakınlaşmak istedim! Önceleri başarılı olamadım ve cinlere inancım azaldı. Derken, 15 yaşlarımda bu olayları rüyamda yaşamaya başladım ve gerçek hayata geçti. Yavaş yavaş sevmediğim insanlara küçük zararlar gelmeye başladı. Artık birşeyler olmadan önce, hissedebiliyordum bu da beni çok mutlu ediyordu ve ben, gittikçe kendimi onların yanında hissetmeye başladım! 16 yaşımda, Türkiye’ye temelli dönüşümde onlar da benimleydi. Bu şekilde çok güzel ve ilginç yıllar geçirdim ve 18 yaşıma geldiğimde bir radyoda DJ’likle uğraşıyordum. Bir gece nöbeti sırasında, yine yalnız değildim; ama bu defa bunu hissetmek, bana mutluluk vermiyordu. Aksine huzursuz olmaya ve boğulmaya başladım. Bir ses geçirmez stüdyoda, ilginç bir şekilde birinin nefesini ensemde hissettim ve tüylerim ürperdi. Hatta ilk defa korktum! Tüm bunların yorgunluktan ve uykusuzluktan olabileceğini düşünerek mutfağa bir bardak su almaya gittim. Tam arkamı dönüp ışığı söndürürken, biri arkamda adımı fısıldadı ve o an korkudan kanımın çekildiğini hissettim. En kötüsü de, radyonun olduğu binadaki daireler işyerleriydi ve gecenin saat 02:30 da benden başka hiç kimse yoktu! Tam bu sırada, bu düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan ikinci ve daha şiddetli bir sesle irkildim ve stüdyoya kaçıp (belki aptallık ama) kapıyı kitledim! Yerime oturdum, suyumu içtim ve müziği sonuna kadar açtım; ama yine de bu durumdan kurtulamadım, çünkü bu defa omzuma bir el hissettim!!! Dona kaldım… Hiç kıpırdamadan korkarak karşımdaki aynadan arkamda olup bitenleri kestirmeye çalıştım ve gördüklerim beni dehşete düşürdü!!! Arkamda bir takım gölgeler yer değiştirip duruyordu sanırım 7-8 tane! Panik halinde radyodan resmen kaçarak ve ağlayarak aşağı indim. Tek düşündüğüm, motoruma atlayıp ordan uzaklaşmaktı; ama motoru çalıştıramadım! Bir kaç kez denedikten sonra başardım ve süratle eve gittim. Tam eve yaklaşırken motor birden durdu. Motorun sesini duyan köpeğim ,koşarak geldi ve beni tanımamış gibi davranıp (ki bu hiç yapmadığı bişey) kaçtı! Ağlayarak hızla eve girdim. Annem büyük bir panikle uyandı ve sonra bir kaç arkadaşımı gecenin saat 03:00 ünde panikle eve çağırdım. O gece hiç birimiz uyumadık ve yalnız olmadığım için kendimi daha iyi hissettim. Ertesi gün farklı farklı hocalara gittik ve yapılması geteken ne varsa yaptılar. Ama tüm bunlar yetmedi ve peşimi bırakmadılar ve en kötüsü artık onlara alışmaya başlamıştım! Sonra sadece birisini çok net bir şekilde bulunduğum her ortamda görmeye başladım! Bir bayandı ve sürekli karşımda, yanımda, hep yakınımda bir yerlerde oturup gülerek beni izliyordu! Onun varlığı, artık bana korkudan çok rahatsızlık vermeye başlamıştı. Çünkü; elini tuttuğum veye dokunduğum kızların o an ya burunları kanıyordu, ya düşüp bir yerlerini incitiyorlardı, ya da bir yerleri ağrıyordu! Böyle devam edemeyeceğimi düşünüp onu ciddiye alıp dinlemeye karar verdim. Bu arada tekrar hocaya gidip bu konuyu danıştım ve benzer olaylarla karşılaşan insanlarla görüştüm. Onun beni rahat bırakması için tek bir isteği vardı o da; cinsel beraberlik! Ama ben bunun yalan olduğunu ve bir kez beraber olduktan sonra ömür boyu onun esiri olacağımı öğrenmiştim! Sürekli beni tahrik ediyordu ve kendime zor engel oluyordum. Bu sırada bana yardımcı olan bir hocanın tavsiyesiyle istanbul da bir medyuma gittim. 3 gün, onun evinde kaldım ve çok değişik yöntemler uyguladı. Sonuç mu: Bu başımdan geçen olayı kız arkadaşımla beraber hem de hiç bir yerine bir şey olmadan sizlere aktarabildik! Tek tavsiyem hayatınızı daha heyecanlı kılabilmek için bu olaylarla ilgilenmeyin. Çünkü kaybettiğiniz şey yine kendi hayatınız!!! -
30.
+1 -1Undula MezarlığıTümünü Göster
Olay, geçen yüzyılın başlarında, Basmalkap’ın ücra bir kasabası olan Undula’da gerçekleşmiştir. Undula’nın bildiğiniz taşra kasabalarından bir farkı yoktur. Halk gündüzleri rutin işleriyle uğraşır. Akşamları herkes evlerine çekilince ortalık sessizleşir. Çok sıkıcıdır. Kış, dişlerini göstermeye başlamıştı. Hava rüzgârlı ve yağmurluydu. O gece, kasabanın barı tenhaydı. Demircinin kalfası Bot Mandaval, iki genç arkadaşıyla bir köşede oturmuş piyizleniyordu. Ordan burdan konuşuyor, ara sıra da gülüşüyorlardı. Gece ilerledikçe, mevzular tükendi. Geyik faslı başladı. Gençler, cesaret konusuna girmişlerdi. Mandıracının oğluyla, kumaşçının tezgahtarı birbirlerine girmişti bile! O arada Bot, biraz sonra geleceğini söyleyerek kalktı gitti. Az sonra elinde demir bir kazık ve çekiçle döndü. ”Bakın! Ben şimdi gidip bu kazığı Bady Badala’nın mezarına çakıp geleceğim!” dedi. Aklınca en cesaretlinin kendisi olduğunu ispat edecekti. Yaşlı Bady Badala, geçen hafta ölmüştü. Bot, ona her zaman şakalar yapar, çok kızdırırdı. Undula Mezarlığı, kasaba dışında, insanların gündüz bile mecbur kalmadıkça geçmedikleri, uğursuz saydıkları bir yerdi. Arkadaşları, Bot Mandaval’ı gitmemesi için caydırmaya çalıştılarsa da fayda etmedi. Bot, pardesüsünü giydi, çekiçle kazığı alarak yola çıktı. Yağmur hızla yağıyor, rüzgâr ıslık çalarak esiyordu. Bot, mezarlığa yaklaştıkça korkmaya, kalbi küt küt atmaya başlamıştı. “Neden bu işe kalkıştım!” diye kendi kendine kızıp küfrediyordu. Bir an önce şu kazığı çakıp hemen bara dönmekten başka birşey düşünmüyordu. Daha geçen hafta geldiği için mezarın yerini kolayca buldu ve aceleyle kazığı mezara çaktı. Bu arada arkadaşları, Bot’un mezarlığa gidemeyip, yarı yoldan geri döneceğini konuşup gülüşüyorlardı. Ama aradan epey zaman geçip de Bot’un hala gelmemesi üzerine endişelenmeye başladılar. Bot, kazığı çaktı ve hemen arkasına dönüp oradan uzaklaşmak istedi. Ama o ne! Yerinden kıpırdıyamıyordu. Bady’ye yaptığı tatsız şakalar hızla aklından geçti. Bady, Bot’u sımsıkı tutmuş bırakmıyordu. Bot’un kalbi patlamalı motor gibi atıyordu. Korkudan dönüp arkasına da bakamıyordu. Şafak söküyordu. Bardakilerin merakı had safhaya gelmişti. Erken kalkmış kasabalılarla mezarlığın yolunu tuttular. Kasabalılar, önce mezarlıkta kimseyi göremediler; ama Bady Badala’nın mezarına yaklaştıklarında karşılaştıkları manzara korkunçtu. Zavallı Bot Mandaval’ın gözleri yuvalarından fırlamış, yerde cansız yatıyordu. Uzun süre tırmalamaktan toprakta çukurlar oluşmuştu. Evet, Bot kazığı çakmıştı çakmasına ama aceleden pardesüsünün eteğini de beraber !!! -
29.
+1 -1devammm beyler kusura bakmayın gec kaldım 2gün hahahah kusura bakmayın
Otostopçu
Adamın biri, bir cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bir kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, “Gece yarısı böyle ıssız bir yerde n’apıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?” demiş. Kız, “Uzun hikaye. Rica etsem beni evime zütürür müsünüz? Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam.” diyerek arka koltuğa oturmuş. Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bir elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş, “işte geldik küçük hanım.” diyerek arka koltuğa dönmüş; ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış tabii. Hemen arabasından inip evin kapısını çalmış. Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bir kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla, “Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bir kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde…” Yaşlı kadın, adamı susturmuş: “Biliyorum, biliyorum.” demiş. “Sonra da ortadan kayboldu değil mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyor. Her cumartesi akşamı, aynı şey olur…” Meğer, kız bir cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi, kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş; ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış. -
28.
0reserved
-
27.
0takipteyimm
-
26.
0Devaaaam
-
25.
0Takipdeyim..
-
24.
+1 -1Güneşli bir pazar günüdür. Scott evinde oturup baseball maçı izlemektedir. Scott bir polisdir ve bugün izin günüdür. telefonu çalar. arayan kasabanın şerifidir. Scot:Tümünü Göster
-evet ben scoot
-scott çabuk merkeze gel
-hey unuttun mu bu gün izin günüm
-acil bir şey var
-lanet olsun hep böyle yapıyorsun
scott telefonu kapatır. üniformalarını giyer. evden çıkar. arabasına biner. merkeze giderken yolun ortasında bir adam görür.tam ona çarpmak üzereyken durur. arabasından çıkar. adam 50 yaşlarında biridir. üstünde eski bir kıyafet vardır. adama ”sen delirdin mi?” der. adam cevap vermez. adamnın kolundan tutar ve kaldırıma ***ürür. arabasına biner ve yoluna devam eder. merkeze gider. şerifin odasına girer:
-ne var?
-bay jefferson’ların evinde bir cinayet işlenmiş
Scott sasırmaktan cok nedenini merak eder.Çünkü jeffersonlar Anglehead kasabasının önde gelen ailelerindendir. Herkes tarafından sevilir, sayılırlar. Scott işin içinden cıkamamış bir ifadeyle:
-Neden? diye sorar
-henüz kesin bir bulgu yok. Evde bulunanlar birkaç kağıt parçası ve cesetler..
Seni de bu yüzden çağırdım.Bu olayı çözmelisin. Kasaba halkı şimdiden konuşmaya başladı olayı.
-garip.. neden öldürmek istesinler ki..
Olay yerine giden Scott söylendiği gibi ceset ve kağıt parçalarından başka bişey bulamaz.Ama birdakika bu kağıt parçaları…
-evet evet bu kağıt parçaları …
scott eve dönüş yolunda sabah gördüğü adama rastlar yine. Arabasını kenara çekerken yaşlı adamın kaldırımın kenarında yere tuhaf şekiller çizdiğini görür. adam bir yandan da kendi kendine mırıldanmaktadır:
-Geliyorlar, geliyorlar yüce tanrım bizi koru!
olanlar ahenüz bir anlam veremeyen scott evine doğru yönelir. evde kendisini bekleyenlerden habersiz anahtarı kilide yerleştirip çevirir.
içeri girdiğinde anlamsız şekiller ve kağıtlarla karşılaşır. scottun korkmasının nedeni evde yalnız yaşamasıdır.ve evin yedek anahtarı anahtarı yakın arkadaşı billdedir. hemen bill’i arar.
-alo bill
-kimsiniz
-ben scoot, bill, evimin yedek anahtarı hala sende mi?
-beyefendi, arkadaşınıza araba çarptı,şu an olay yerindeyiz, ekipler inceleme yapıyor.
scott olay yerine gitmiştir. arkadaşınız gömleğini yırtıp cansız bedenine sarılmıştır. fakat kanla çizilen şekiller dikkatini çekmiştir.ve olay yerinde neredeyse çarpacağı adamı görmüştür. adamı görmesine rağmen kafasını karıştıran şudur. olay bir trafik kazası fakat zanlı billle yakın temas kurmuş
Scoot adamla konuşmaya karar verir o sırada uzun siyah saçlı bir kadın Bill’in yanına koşarak gelir onu neden öldürdünüz diyebağıryordur. Etrafında onu sakinleştirmeye çalışan kalabalıktan sıyrılarak kadının yanına gelir
-onun öldürüldüğünü nerden biliyorsun
Adama aslında araba çarpmamıştır Boğazının arkasından hançerlenmiştir. Ama kimse farketmemiştir. Kadın şaşkın bir ifadeyle…
- Şey ben.. Yani… Biilll sevgilim neden öldün..
- Bırak numarayı soru sordum.. Ama önce adını söyle
- Sarah.. Burada konuşamayız..
- Peki o halde evinde konuşabiliriz. Şimdi hiç birşey söylemeden arabaya bin..
ikisi birlikte Sarah’ın kasabaya 15 km uzaklıkta ki evine doğru yol alırlar. Yolda bir *** ölüsü vardır ağzında da kumaş parçası.. Scoot arabayı durdurur..
köpeğin ağzındaki kumaş parçasını aldığınnda bunun üzerinde çizgiler görür ve bu çizgiller jeffersonların evinde gördükleri ile aynıdır Scoot anlar ki bu kişi yalnız insanları değil hayvanları da öldürüyordur.Ama o çizgilere tekrar baktığında o adamın yere çizdiği şekiller aklına gelir. bu olay üzerinde uğraştıktan sonra o adamı tanıyan kimse olmadığını görür. Adam bir süre önce esrarengiz bir şekilde gelmiştir kasabaya. Scoot olayı daha dikkatli inceler ve bunu yapanın bir kişi değil de bir yaratık olduğunu anlar.
Aklına dedesinin ölmeden önce anlattığı bir olay gelir dedesi rahiptir. Jeffersonların büyk büyük annesi elizabeth tecavüze uğramış bundan sonra dilsiz kalmıştır. Tecavüz sonucu hamile kalmıştır. Doğn çocuk tamö bir ucubedir. Çocuğu öldürmek istemişler ve bu nedenle rahiple tartışmışlar. rahip en sonunda çocuğun öldürülmesinie izin vermiş. Scootun dedesi hep bunun vicdan azabı içerisindedir. Ölmeden önce de dedesinin çarşafı evet Scootun aklına şişe hızyla gelen bu hatıra belki de olayın çözümünü kolaylaştıracaktı. Ama neden?? bu bir vahşetti. Kanlı çarşafta işaretler vardı ***te ve jeffersonlarda bulunan işaret. Peki bu bir lanetse neden ölüm için bugüünü bekledi.
Scootun dedeside bu ucube görünüşlü çocuğun ölmesine yardım ettiyse scootda öldürülecek miydi
__________________
Scoot bu olayı araştıracaktı.O adam.. onda bişeyler vardı?onu bulmalıydı ama nasıl bulacaktı ?? nasıl lanetlenmişti kim yapmıştı ve en önemlisi laneti nasıl ortadan kaldıracaktı ? Scoot bu soruların cevabını o heryerde rastladığı garip adamda bulacağına emindi. Bi an bütün bu soruların içinde boğulduğunu hissetti.Eve dönmeye karar verdi. Birazda olsa dinlenmeliydi.
Uykusuz bir gecenin ardından ıssız sokakta merkezin yolunu tuttu. içinde tuhaf bir his vardı .Sanki izleniyordu. Sakince, yanından geçtiği arabanın camından arka tarafa baktı.Evt !! işte orda tam arkasında. Yüzünü seçemiyordu kimdi o ??nie takip ediyordu ??yoksaa…
………………………..
edit : en gerilim dolu bu galiba -
23.
0rezervee
-
22.
+1 -1Genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. Kız kıza yemişler, içmişler, derken içlerinden biri “Hadi cin çağıralım” demiş. Ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş. Harfler kesilmiş, fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. Cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. Bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: “içinizde bana inanmayan biri var. Yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim!” Kızlar feci tırsmıslar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. Saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış.
Bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. Öğlene doğru telefon çalmış. Arayan, kızın çok sevdiği, çok iyi anlaştığı teyzesiymiş, “Bugün içimde bi sıkıntı var, evdeysen bi ara sana uğruycam. Dertleşelim biraz” demiş. Kız da sevinmiş teyzesini görecek diye, “Hemen gel, ben de seni çok özledim” demiş.
Kız, teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. Hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış. Kız, “Teyzecim sen konuştukça daha kötü oldun, istersen başka bişey yapalım” demiş. Teyzesi de “O zaman tavla oynayalım. Ne zamandır seninle oynamadık. Kafam dağılır biraz” demiş. Kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş, “Meğer benim teyzem cinmiş” deyip gülümsemiş.
Kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. O içerdeyken telefon çalmış. Arayan kızın babasıymış. Adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: “Kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. Durumu çok iyi değildi ama Allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik, başımız sağolsun… -
21.
+1 -1devam
Bi otomobil tamircisi ılık ilkbahar gecelerinden birinde evine giderken yolun kenarında bi araba ve arabanın başında da patlayan lastiği değiştirmeye çalışan iki güzel kız görmüş. Yardım amacıyla kenara yanaşmış. Ama istepne de patlakmış maalesef. Adam, “Bu saatte bunu tamir etmek imkansız. iyisi mi ben sizi evinize bırakayım, yarın bir çaresine bakarız” demiş.
Evin önüne geldiklerinde kızlar adamı bi fincan kahve içmek için evlerine davet etmiş. Ev, bi apartmanın 7. katında, hoş bi daireymiş. istepneyle uğraşırken elleri kirlendiğinden eve girer girmez adam banyoya gidip ellerini yıkamış. Bu arada OMEGA marka saatini de kolundan çıkarıp, aynanın önüne koymuş. Kızlardan birinin, “Kahve hazır” diye seslendiğini duyunca hemen ellerini kurulayıp banyodan çıkmış. O aceleyle de OMEGA marka saatini çıkardığı yerde unutmuş.
Kızların sohbeti çok keyifliymiş. Grup vaktin nasıl geçtiğini anlamamış. Sonunda adam geceyi kızların evinde geçirmiş. Sabah da 7’de kalkıp işe gitmiş. Tamirhanesine vardığında saatini kızlarda bıraktığını farketmiş, “iyi bari, kızları tekrar görmek için bahane olur” diye düşünmüş.
Akşam iş bitimi saatini almak için kızların evine gelmiş ama kapıcı bahsettiği kızların artık o dairede yaşamadıklarını söylemiş. Bu iki talihsiz kız 3 hafta önce trafik kazası geçirip ölmüşlermiş meğer. Şu an da, adamın onları ilk gördüğü yere çok yakın olan bi mezarlıkta yatıyolarmış. Tamirci duyduklarına inanamamış, “Nasıl olur? Ben dün akşam evlerinde onlarla beraberdim” demiş. Kapıcı bunun imkansız olduğunu söyleyerek adamı, kapısı avukat tarafından mühürlenmiş dairenin önüne ***ürmüş.
Adam çok meraklanmış taabi. Ertesi gün avukata gidip durumu anlatmış ve beraberce kızların dairesine gelmişler. Mühürü açıp içeri girmişler. Adam doğruca banyoya gitmiş. OMEGA marka saat aynanın önünde bıraktığı gibi duruyormuş…
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 08 01 2025
-
senin derdin ders çalışmak değil
-
yksde 1 milyonuncu olmuş birinin
-
inci sözlük ölmüs
-
telegramda her kitabin pdfsi var
-
şaftı kaymış merzifon eşeğii
-
reçetesiız antidepresan varr mı
-
gwanypline cami say lan orosbunun cocgu
-
sultanbeylide sex yapıyorum şu an
-
besim butik
-
madem tivanx sin
-
goriller insan olursa ne olur
-
tyler dursun yaşlı domuz annene zorla girip
-
neden tüm muhalefet birleşip erken seçim mitingi
-
gadinin mancinigi dizine mi inmiş
-
inci sözlük bdsm seven köleler derneği
-
mecidiyeköyde gibtiğim inci yazarı
-
aranızda hiç sinir krizi geçiren var mı
-
jose morarinyo
-
sözlükte hakkımda yazdıklarınıza dikkat edin
-
beyler üç endonezyalı kız arasında kaldım
- / 1